iTAAT ALLAH'A RESULE ve ULUL EMREDiR
İSRÂ
23. Yaşar Nuri Öztürk : Rabbin şöyle hükmetti: O'ndan başkasına kulluk / ibadet etmeyin, anaya babaya çok iyi davranın: Onlardan birisi yahut her ikisi senin yanında ihtiyarlık çağına gelirse sakın onlara "Öf!" bile deme; onları azarlama, onlara tatlı, iltifatlı söz söyle.
Not: Öf bile deme deniyor. İtaat et denmiyor. Ayrıca senin yanında yani kurallarını koyma hakkı senin olan evinde, kendi evinde deniyor. Tabi evin reisi olmak azarlamak hakkını vermez. Öf bile deme derken bu kasdediliyor. Çünkü evladın eline bakacak duruma düşüp de ondan azar işitmek baya bir çiledir.
28. Yaşar Nuri Öztürk : Eğer onlardan, Rabbinden ümit ettiğin bir rahmeti bekleme yüzünden yüz çevirecek olursan, o zaman onlara yumuşak/tatlı bir söz söyle.
ANKEBÛT-8
Yaşar Nuri ÖZTÜRK Biz insana, anne babasına en güzel bir biçimde davranmasını, şunu söyleyerek önerdik: "Eğer onlar, hakkında hiçbir bilgin olmayan bir şeyle bana ortak koşman için seninle çekişirlerse, o takdirde onlara itaat etme. Yalnız banadır dönüşünüz. Nihayet ben size yapıp ettiğiniz şeylerin haberini bildireceğim."
LOKMÂN
14. Yaşar Nuri Öztürk : Biz, insana anne babasını önerdik. Annesi onu güçsüzlükle taşımıştır. Sütten kesilmesi de iki yılda olmuştur. O halde bana ve ana babana şükret. Dönüş banadır.
15. Yaşar Nuri Öztürk : Eğer onlar, hakkında hiçbir bilgin olmayan şeyi bana ortak koşman için seni zorlarlarsa, onlara itaat etme. Onlarla dünyada örfe uygun geçin; ama bana yönelenin yoluna uy. Sonunda dönüşünüz banadır. Yapıp ettiklerinizi size haber vereceğim.
Ebeveyne itaat ancak onların ulul emir olmaları yani hüküm ve yetki sahipleri ( iş ve yönetim sahipleri ) olmaları durumunda söz konusu olur. Çocuk rüştüne ermemişse ebeveyin hüküm ve yetki sahibidir itaat gerekir. Rüştüne ermişse itaat için ebeveynin ya patron, ya amir, ya da devlet görevlisi olması gerekir. Ya da ebeveyin, çocuk rüştüne erdiği halde kanunen değil de vicdanen destek oluyorsa haklı isteklere çocuk itaat etmelidir.Tabi ki itaat da iş kuralları ya da devlet kuralları çerçevesinde olacaktır.
Bütün bu durumların dışında ebeveyin benim dediğim olacak diyen bir davranış sergiliyorsa zulmediyor demektir. Sabırla kalbini kırmadan, tatlılıkla yanlışını anlatmak gerekir.
Fatih Lütfü AYDIN 16.07.2011
Saygılar ve Sevgiler
Not: NİSÂ-59
Ey iman sahipleri! Allah'a itaat edin. Resule ve sizin içinizden olan/sizin seçtiğiniz hüküm ve yetki sahiplerine de itaat edin. Sonra bir şeyde tartışmaya girdiniz mi, eğer Allah'a ve âhiret gününe inanıyorsanız, onu Allah'a ve resule arz edin. Böyle yapmanız hem daha hayırlı hem de sonuç bakımından daha güzeldir.
Yâ eyyuhellezîne âmenû atîûllâhe ve atîûr resûle ve ulil emri minkum fe in tenâza’tum fî şey’in fe ruddûhu ilallâhi ver resûli in kuntum tu’minûne billâhi vel yevmil âhir(âhiri), zâlike hayrun ve ahsenu te’vîlâ(te’vîlen).
1. |
yâ eyyuhâ |
: ey |
2. |
ellezîne |
: olanlar |
3. |
âmenû |
: âmenû oldular, îmân ettiler |
4. |
atîû |
: itaat edin |
5. |
allâhe |
: Allah |
6. |
atîû |
: itaat edin |
7. |
er resûle |
: resûl, elçi |
8. |
ve ulî el emri |
: idareciler, komutanlar |
9. |
min-kum |
: sizden |
10. |
fe in |
: bundan sonra eğer |
11. |
tenâza'tum |
: nizaya, anlaşmazlığa, ihtilâfa düştünüz |
12. |
fî |
: hakkında, konuda, hususta |
13. |
şey'in |
: bir şey |
14. |
fe |
: o taktirde |
15. |
ruddû-hu |
: onu arz edin, götürün |
16. |
ilâ allâhi |
: Allah'a |
17. |
ve er resûli |
: ve resûle, elçiye |
18. |
in kuntum |
: eğer siz ... iseniz |
19. |
tu'minûne |
: îmân ediyorsunuz |
20. |
bi allâhi |
: Allah'a |
21. |
ve el yevmi el âhiri |
: ve son güne |
22. |
zâlike |
: bu |
23. |
hayrun |
: daha hayırlı |
24. |
ve ahsenu |
: ve daha güzel, en güzel |
25. |
te'vîlen |
: te'vil, yorum bakımından |
Konuyla alakası olmasa da bu ayetle ilgili olarak, şu vurguyu yapmak istiyorum. Ayette ki “Ey iman sahipleri! ve sizin içinizden olan/sizin seçtiğiniz” kısımlara dikkat çekmek gerekiyor.
İman sahiplerine
min-kum |
: sizden |
olan deniyor. Yani sizin çıkarınız için çalışan, size zulmetmeyen, anlamına geliyor bu kelime. İş ve yönetim sahipleri zalimse, hakaret ve haksızlık etmeden mücadele edip, yani üzerimize düşeni yapıp, gerisini Allah’a havale etmeliyiz bence.
Zulme Zulümle Karşılık Verilmez.
MÂİDE-8
Yaşar Nuri Öztürk : Ey iman edenler! Adalet ve dürüstlüğün tanıkları olarak Allah için kollayıp gözetleyenler olun! Bir topluluğun çirkinlik ve kötülüğü sizi adaletsiz davranmaya asla itmesin. Adaletli olun! Bu, takvaya/korunup sakınmaya daha uygundur. Allah'tan sakının. Allah, yapmakta olduklarınızdan haberdardır.
ZALİMLERE İTAAT FELAKET GETİRİR.
HÛD-59
Yaşar Nuri Öztürk : İşte buydu Âd. Rablerinin ayetlerine kafa tuttular, O'nun resullerine isyan ettiler. Ve her inatçı zorbanın emrine uydular.
ZUHRÛF
54. Yaşar Nuri Öztürk : İşte toplumunu böyle küçümsedi, onlar da ona itaat ettiler. Çünkü onlar yoldan sapmış bir toplum idiler.
55. Yaşar Nuri Öztürk : Onlar bizi bu şekilde öfkelendirince, biz de onlardan öç aldık; hepsini suya gömüverdik.
56. Yaşar Nuri Öztürk : Onları, sonra gelecekler için eski bir örnek yaptık.
YÛNUS-83
Yaşar Nuri Öztürk : Firavun ve kodamanlarının kendilerine kötülük etmelerinden korktukları için, kavmi arasından bir gençlik grubu dışında hiç kimse Mûsa'ya inanmadı. Çünkü Firavun, o toprakta gerçekten çok üstündü ve gerçekten sınır tanımaz azgınlardan biriydi.
Kodamanların desteği olmasa Fravun etten kemikten biri olarak zulmedemez. Demek ki Zulme destek veren kodamanlar da zalimdir ve zulümden sorumludur.
Çaresizlikten itaat edenlere ise Kur’an’ın affı vardır.
NAHL-106
Yaşar Nuri Öztürk : Her kim imanından sonra Allah'a küfür eder, kalbi iman ile yatışmış halde iken baskıyla zorlanan hariç olmak üzere, inkâra göğüs açarsa, böylelerinin üzerine Allah'tan bir gazap iner. Bunlar için büyük bir azap da öngörülmüştür.