Sayac


Fatih Lütfü AYDIN
Hoş Geldiniz

Sefaat

Selamlar! Geniş anlamda Ali, yüce olan, Allah'ın gözünde yücelmiş, Allah'ın gözüne girmiş olan demektir. Allah'ın gözünde yücelmiş örnek insanları sevip, onlar gibi olmak için uğraş vererek Allah'ın sevgili kulu olmak, biz insanların dünyaya geliş sebebidir.
 
Yalnız şefaat tümden ve yalnızca Allah'a aittir.
 
Zümer, 44.Yaşar Nuri Öztürk: De ki: "Şefaat, tümden ve sadece Allah'ındır. Göklerin ve yerin mülkü/yönetimi O'nundur. Sonunda O'na döndürüleceksiniz."
 
TÂHÂ-109 Yaşar Nuri Öztürk
O gün şefaat yarar sağlamaz. Ancak Rahman'ın izin verdiği ve sözünden hoşnut olduğu kimse müstesna...
 
 
 
Not : Yüce Allah ancak ben izin verirsem izin verdiklerim şefaatçi olabilir diyorsa o zaman O izin vermedikçe kimse şefaatçi olamaz. Bu da tek şefaatçinin Hz. Allah olduğunu gösterir.
Örnek: boğulmakta olan birine kolumu uzatırsam kolum kişinin kurtulmasına yardımcı olur. Ben uzatmazsam kolumun yardımcılık özelliği bir hiç durumuna düşer. O zaman boğulmakta olana esas destekçi, şefaatçi benim demektir.
Kol örneği mantıksız geliyor ise kol yerine cankurtaran köpeği eklenebilir.Cankurtaran köpeğinin tasması benim elimdeyse ve köpeği cankurtarması için bırakmaya ben karar veriyorsam şefaatçi, yardımcı, destekçi ben mi olurum köpek mi? Fatih Lütfü AYDIN 04.03.2013
 
ŞEFAAT
Sözlükte "bir başkasını desteklemek üzere ona katılmak, yardımcı olmak ve aracılık yapmak" gibi manalara gelen şefaat, ıstılahta, ahirette günahkâr müminlerin affedilmesi, günahı olmayanların daha yüksek derecelere erişmeleri için peygamberlerin, Allah'a yalvarmaları, dua etmeleri ve günahlarının bağışlanmasını istemeleri demektir. Allah'ın izni olmadan bir kimsenin şefaat etmesi veya Allah'ın razı olmadığı birine şefaatte bulunması mümkün değildir. "Hiçbir şefaatçı yoktur ki, O'nun izni olmadan şefaat edebilsin." (Yûnus, 10/3), "Bunlar Allah'ın rızasına ermiş olandan başkasına şefaat edemezler." (Enbiya, 21/28). Kâfir ve münafıklar için şefaat söz konusu değildir. "Onlara (kâfirlere) şefaatçıların şefaati fayda vermez." (Müddessir, 74/48; En'âm, 6/51) Hz. Peygamber bir hadislerinde ümmetinin günahkârlarına şefaat edeceğini haber vermiştir (Tirmizî, Kıyamet 11; İbni Mace, Zühd, 37). Hz. Peygamberin bir de genel ve kapsamlı bir şefaatı olacaktır. Mahşerde bütün insanlar heyecan ve ızdırap içinde bulundukları bir sırada bunların hesaplarının bir an önce görülmesi için Hz. Peygamber şefaat dileyecektir. Buna "şefaat-i uzma" (büyük şefaat) adı verilir. Hz. Peygamberin bu anlamdaki şefaat yetkisi Kur'ân'da "Makam-ı Mahmud" (övülen makam) adıyla anılır. (F.K.)
 
Alıntı kısa yolu

https://kurul.diyanet.gov.tr/SoruSor/DiniKavramlarSozlugu.aspx

 

 

ENBİYÂ
 
26.Yaşar Nuri Öztürk : "Rahman çocuk edindi" dediler. Hâşâ, bundan arınmıştır O! Onlar, lütuflandırılmış kullardır. 
27.Yaşar Nuri Öztürk : Onlar O'nun sözünün önüne geçmezler; onlar yalnız O'nun emriyle iş yaparlar. 
28.O, onların önlerindekini de arkalarındakini de bilir. Onlar, O'nun hoşnutluk verdiklerinden başkasına da şefaat etmezler. Ve onlar O'nun korkusundan titrerler.
BAKARA
 
48.Yaşar Nuri Öztürk : Ve korkun o günden ki, hiç bir benlik bir başka benliğin herhangi bir şeyi için karşılık ödemez; hiç bir benlikten şefaat kabul edilmez, hiç bir benlikten fidye alınmaz. Ve onlara yardım da edilmez. 
123.Yaşar Nuri Öztürk : Kimsenin kimse yerine bir şey ödemeyeceği, kimseden fidye kabul edilmeyeceği, şefaatin hiç kimseye yarar sağlamayacağı ve onların hiç bir yardım göremeyecekleri o günden korkun. 
254.Yaşar Nuri Öztürk : Ey iman edenler! Alış-verişin, dostluğun, şefaatin olmadığı o gün gelmeden önce size verdiğimiz rızktan infak edip dağıtın. Küfre sapanlar zalimlerin ta kendileridir. 
 
255.Allah'tan başka ilâh yok. Hayy'dır O, sürekli diridir; Kayyûm'dur O, kudretin kaynağıdır. Ne gaflet yaklaşır O'na ne kendinden geçme ne de uyku. Göklerde ne var, yerde ne varsa yalnız O'nun dur. O'nun huzurunda, bizzat O'nun izni olmadıkça, kim şefaat edebilir! O, insanların önden gönderdiklerini de bilir, arkada bıraktıklarını da!... İnsanlar O'nun bilgisinden, bizzat kendisinin dilediği dışında, hiç bir şeyi kavrayıp kuşatamazlar. O'nun kürsüsü, gökleri ve yeri çepeçevre kuşatmıştır. Göklerin ve yerin korunması O'na hiç de zor gelmez. Aliy'dir O, yüceliği sınırsızdır; Azîm'dir O, büyüklüğü sınırsızdır.
 
NECM-26
Göklerde nice melekler var ki, şefaatler hiçbir işe yaramaz. Allah'ın, dilediği ve hoşnut olduğu kimseler için izin vermesinden sonraki durum müstesna.
MUDDESSİR-48
Artık yarar sağlamaz onlara şefaatçilerin şefaati.
ZUHRÛF-86
O'nun berisinden yakardıkları, şefaate sahip olamaz! Hakka tanık olanlar müstesna. Onlar, ilimden nasiplenmekteler.
TÂHÂ-109
O gün şefaat yarar sağlamaz. Ancak Rahman'ın izin verdiği ve sözünden hoşnut olduğu kimse müstesna...
MU'MİN-18
Onları, yaklaşan felaket günü hakkında uyar! Yürekler gırtlaklara dayanmıştır; habire yutkunurlar. Zalimlerin ne bir dostu vardır ne de sözü dinlenir bir şefaatçıları.
MUDDESSİR-48
Artık yarar sağlamaz onlara şefaatçilerin şefaati.
ZUMER
2.Yaşar Nuri Öztürk : Emin ol, bu Kitap'ı biz sana hak olarak indirdik. O halde, dini yalnız Allah'a özgüleyerek O'na kulluk/ibadet et! 
3.Yaşar Nuri Öztürk : Gözünüzü açıp kendinize gelin! Arı duru din yalnız ve yalnız Allah'ındır! O'ndan başkasını veliler edinerek, "biz onlara, bizi Allah'a yaklaştırmaları dışında bir şey için kulluk etmiyoruz." diyenlere gelince, hiç kuşkusuz Allah onlar arasında, tartışıp durdukları konuyla ilgili hükmü verecektir. Şu bir gerçek ki, Allah, yalancı ve nankör kişiyi iyiye ve güzele kılavuzlamaz. 
44.De ki: "Şefaat, tümden ve sadece Allah'ındır. Göklerin ve yerin mülkü/yönetimi O'nundur. Sonunda O'na döndürüleceksiniz."
 
MERYEM-87
Rahman katında söz almış olandan başkaları şefaat imkânı bulamazlar.
 
YÛNUS
3.Yaşar Nuri Öztürk : Şu bir gerçek ki, sizin Rabbiniz gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra arş üzerine egemenik kurup iş ve oluşu çekip çeviren Allah'tır. O'nun izni olmadıkça hiçbir şefaatçı devreye giremez. İşte bu Allah'tır sizin Rabbiniz. Artık O'na kulluk/ibadet edin. Düşünüp anlamıyor musunuz?
 
18. Yaşar Nuri Öztürk : Allah'ın yanında bir de kendilerine zarar veremeyen, yarar sağlayamayan şeylere kulluk ediyorlar ve şöyle diyorlar: "Bunlar bizim Allah katındaki şefaatçılarımızdır." De onlara: "Allah'a, göklerde ve yerde bilmediği şeyleri mi haber veriyorsunuz?" Şanı yücedir O'nun, ortak koştuklarından arınmıştır O. 
 
EN'ÂM-51
Yaşar Nuri Öztürk : Rablerinin huzurunda haşredileceklerinden korkanları, o vahiy ile uyar ki korunabilsinler. Onların O'ndan başka ne bir dostu vardır ne de şefaatçısı.
Sayfa Başına Dönün 

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol