Sayac


Fatih Lütfü AYDIN
Hoş Geldiniz

Ahiret Ticareti

                         AHİRET TİCARETİ

           

            Kin, nefret yoktur bizde,

            Çünkü Allah gönlümüzde.

            Sevgi, şefkat çoktur bizde,

            Çünkü Allah gönlümüzde.

 

            Çağırır durur Hakk’ın.

            Şah damarından da yakın.*1

            İşitip te Hak sözünü,

            Arındır kirden özünü.

 

            Gel imana, gel imana,

            Sakın güvenme zamana.*2

            Nefsi yenip, gir kervana,

            Hak’kın yakın olsun sana.

 

            Sanma seni fazla bekler,

            Bir solukta kervan gider.

            Ruhu sarar karanlıklar.

            Fayda etmez pişmanlıklar.

 

            Gir kervana, gir kervana,

            Kucak açmış, koş Rahman’a.

            Her dem bulunmaz bu fırsat,

            Koş nefsini Rahman’a sat.*3

                            

                            Saygılar ve Sevgiler.

                               20/07/2006

                               Fatih Aydın

        

 Bir ayet buldum, Bakara, 245.

             Diyor ki Allah’ a borç veren yok mu? *3

             Karşılığını veriyor bire beş.

 

             Uçan balon kumunu attıkça yükselir.

             Kumlar atıldıkça insana rahatlık gelir.

             Bakara, 244 bahsediyor kıtaldan,

             Yani dar anlamda savaştan.

 

                        Bu genel anlama da çevrilebilir.*4

                                     Malla, canla, tüm olumsuzluklardan sıyrılmakla,

             Allah’ a borç verilebilir.

 

                        Her türlü cihad ve yardımlaşma,

            Olmadan uçabileceğini sanma.

             Cihad her alanda cehd yani çabalama.

            Zararlı her şeyi ruhtan ve bedenden çapalama.

                                         

             

 

            Dengeli olmalı,

            Hem ahiret hem de dünya ticareti

            Bitirmek için esareti.

            Allah’a borç verip,

            Allah için de göstermeli gayreti.*3

 

Kasas Suresi Ayet 77.*5

Vurgulanır orda,

Dengeli dünya ve ahret ticareti.

Tevbe Suresi Ayet 111*6

Müminlerle Allah arasında ki,

Alışverişten bahsetmektedir.

 

 

      Saygılar ve Sevgiler.

                                                                        06.02.2012

                                                                        Fatih Lütfü AYDIN

 

 

 

 

*1 KAF-16

Yemin olsun ki, insanı biz yarattık. Nefsinin ona neler fısıldadığını da biz biliriz. Biz ona, şah damarından daha yakınız.

 

*2 Asr Suresi  ( hüsran)

1.

Bismillâhirrahmânirrahîm

وَالْعَصْرِ

Vel asr(asri).

1.

ve

: andolsun, yemin olsun

2.

el asrı

: asr, zaman

Yemin olsun zamana/çağa/gündüzün iki ucuna/sabah namazına/ikindi vaktine/Asr-ı saadet'e ki,

2.

إِنَّ الْإِنسَانَ لَفِي خُسْرٍ

İnnel insâne le fî husr(husrin).

1.

inne

: muhakkak

2.

el insâne

: insan

3.

le

: gerçekten, mutlaka

4.

: içinde, de

5.

husrin

: hüsran

İnsan, gerçekten tam bir hüsran içindedir!

 

 

3.

إِلَّا الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَتَوَاصَوْا بِالْحَقِّ وَتَوَاصَوْا بِالصَّبْرِ

 

İllellezîne âmenû ve amilûs sâlihâti ve tevâsav bil hakkı ve tevâsav bis sabr(sabrı).

1.

illâ

: hariç

2.

ellezîne

: onlar, olanlar

3.

âmenû

: âmenû oldular

4.

ve amilû es sâlihâti

: ve salih amel işlediler, nefs tezkiyesi yaptılar

5.

ve tevâsav

: ve tavsiye ettiler

6.

bi el hakkı

: hakkı

7.

ve tevâsav

: ve tavsiye ettiler

8.

bi es sabrı

: sabrı

İnanıp hayra ve barışa yönelik işler yapanlar, birbirlerine hakkı önerenler, birbirlerine sabrı önerenler müstesnadır.

*3 BAKARA

244. Allah yolunda savaşın ve bilin ki Allah, her şeyi duyar, her şeyi bilir.

Ve kâtilû fî sebîlillâhi va’lemû ennallâhe semîun alîm(alîmun).

1.

ve kâtilû

: ve savaşın

2.

fî sebîlillâhi (sebîli allâhi)

: Allah'ın yolunda

3.

ve a'lemû

: ve bilin

4.

enne allâhe

: Allah'ın ..... olduğunu

5.

semîun

: en iyiişiten

6.

alîmun

: en iyi bilen

 

245. Kim var Allah'a güzel bir şekilde borç verecek? Ve Allah böyle birinin verdiğini birçok kez katlayarak artıracaktır. Allah, kabz haliyle kısar, bast haliyle açıp genişletir. Ve yalnız O'na döndürülürsünüz.

 

HADÎD-11

Allah'a kim güzel bir borç verecek ki, O onun verdiğini kat kat artırsın. Böyle birisi için onur verici bir ödül de vardır.

 

 

 

 

*4  “Sebebin hususiyeti nassın umumiyetine engel değildir” yani bir hükmün ( Kur’an ayetinin), özel olması ( Bakara – 244’ de Allah yolunda olmak üzere kıtal yani kanlı çarpışma ) genellemeye engel değildir. Bu durumda Bakara  Suresi’ nin 244. Ayeti yalnızca Allah yolunda kanlı çarpışmayı değil yine Allah yolunda olmak şartıyla her türlü olumsuzlukla çarpışmayı kapsar.

 

 

*5 Denge

 

Denge Ayetleri

KASAS-77 ( Dünya Ahiret  Dengesi )

"Allah'ın sana verdikleri içinde âhiret yurdunu ara, dünyadan da nasibini unutma. Allah'ın sana güzel davrandığı gibi sen de güzel davran/Allah'ın sana lütufta bulunduğu gibi sen de lütufta bulun. Yeryüzünde fesat isteyip durma, çünkü Allah fesat peşinde koşanları sevmez."

 

İSRÂ-29  ( Harcama Dengesi )

Elini bağlayıp boynuna asma. Ama onu büsbütün de salıverme. Sonra kınanır, hasret içinde bir köşede büzülür kalırsın.

 

BAKARA-143 ( Genel olarak Denge )

İşte böyle! Biz sizi, insanlar üstüne tanık olasınız, resul de sizin üstünüze tanık olsun diye, orta yolu izleyen bir ümmet yaptık. Biz, eskiden üzerinde olduğunu kıble haline getirdik ki resule uyanı, ökçesi üstüne gerisin geri dönenden ayıralım. Bu, Allah'ın kılavuzluk ettikleri dışındakilere gerçekten zor gelecektir. Ama Allah imanınızı işe yaramaz hale getirmeyecektir. Şu da bir gerçek ki, Allah öncelikle insanlara karşı çok acıyıcı, çok merhametlidir.

 

Ve kezâlike cealnâkum ummeten vasatan li tekûnû şuhedâe alen nâsi ve yekûner resûlu aleykum şehîdâ(şehîden), ve mâ cealnâl kıbletelletî kunte aleyhâ illâ li na’leme men yettebiur resûle mimmen yenkalibu alâ akibeyh(akibeyhi), ve in kânet le kebîreten illâ alellezîne hedallâh(hedallâhu) ve mâ kânallâhu li yudîa îmânekum innallâhe bin nâsi le raûfun rahîm(rahîmun).

1.

ve kezâlike

: ve bunun gibi, böylece

2.

cealnâ-kum

: biz sizi kıldık, yaptık

3.

ummeten

: bir ümmet, bir topluluk

4.

vasatan

: vasat, ortada, ifrat ve tefritten uzak

5.

li tekûnû

: olmanız için, olun diye

6.

şuhedâe

: şahitler

7.

alâ en nâsi

: insanlara

8.

ve yekûne

: ve olsun

9.

er resûlu

: resûl

10.

aleykum

: size, sizin üzerinize

11.

şehîden

: şahit

12.

ve mâ ceal-nâ

: ve biz yapmadık, kılmadık

13.

el kıblete

: kıble

14.

elletî

: o ki, ki o

15.

kunte

: sen oldun

16.

aleyhâ

: onun üzerinde

17.

illâ

: ancak, sadece, hariç

18.

li na'leme

: bilmemiz için

19.

men

: kim

20.

yettebiu

: tâbî olur

21.

er resûle

: resûl

22.

mimmen (min men)

: o kimse(ler)den, ondan (onlardan)

23.

yenkalibu

: geri döner

24.

alâ

: üzerine, üzerinde

25.

akibeyhi

: topukları (iki topuğu)

26.

ve in kânet

: ve eğer olursa, olsa bile

27.

le

: elbette, gerçekten

28.

kebîreten

: zor, güç

29.

illâ

: ancak, hariç

30.

alâ

: üzerine, ... e

31.

ellezîne

: o kimseler, onlar

32.

hedâ

: hidayete erdirdi

33.

allâhu

: Allah'ın

34.

ve mâ kâne

: ve olmadı, değildir

35.

allâhu

: Allah

36.

li yudîa

: zayi edecek, boşa çıkaracak, yok edecek

37.

îmâne-kum

: sizin îmânınız

38.

inne

: hiç şüphesiz, muhakkak

39.

allâhe

: Allah

40.

bi en nâsi

: insanlara

41.

le

: mutlaka, elbette

42.

raûfun

: çok şefkatli

43.

rahîmun

: çok merhametli, rahmet gönderen

 

 

BAKARA

 

200. Gerekli ibadetlerinizi bitirdiğinizde yine Allah'ı anın. Tıpkı atalarınızı andığınız gibi, hatta daha kuvvetli bir anışla. İnsanlardan bazısı şöyle der: "Ey Rabb'imiz, bize dünyada ver." Böylesi için âhırette bir nasip yoktur.

 

201. Onlardan kimi de şöyle yakarır: "Ey Rabb'imiz, bize dünyada da güzellik ver, âhırette de güzellik ver. Ve bizi ateş azabından koru."

 

202. İşte böyle diyenlere kazandıklarından bir nasip vardır. Allah, hesabı çok çabuk görür.

 

 

İfrat: arttırma ve olgunlaştırmada haddi aşma, aşırı gitme, haddini aşma.

Ör. savurganlık (israf), şişmanlık, Allah’ ın dışındaki her şeyi hiç sevmemek, zühd ( ibadeti cennet için ya da Allah korkusu nedeniyle yapmak ).

 

 

İtidal: denge, orta yol; aşırıya kaçmama, haddi aşmama; geride kalmama, aşağı olmama.

Ör. cömertlik, tutumluluk, formda kalmak, hiçbir şeyi Allah sevgisinin üstüne koymamak, takva

 ( ibadeti cennet için ya da Allah korkusu nedeniyle değil, Allah’ ın sevgisine ulaşmak için yapmak).

 

Tefrit: Eksiltmede haddi aşma, edilgen ve duyarsız olma.

Ör. Cimrilik, zafiyet (hastalık derecesinde zayıflık),  Allah’ tan başka her şeyi çok sevmek, hiç ibadette bulunmamak.

 

MÂİDE-12

Yemin olsun ki, Allah İsrailoğullarının mîsakını almıştı da içlerinden on iki temsilci/başkan göndermiştik. Allah şöyle demişti: "Ben sizinle beraberim. Namazı kılarsanız, zekâtı verirseniz, resullerime inanır, onları desteklerseniz ve Allah'a güzel bir biçimde borç verirseniz, kötülüklerinizi elbette örteceğim ve sizi, altlarından ırmaklar akan cennetlere elbette koyacağım. Artık bundan sonra küfre gideniniz yolun denge noktasından sapmış olur."                                                   

 

*6 TEVBE-111

Allah, müminlerin canlarını ve mallarını, karşılığında kendilerine cennet vermek üzere satın almıştır. Allah yolunda çarpışırlar da öldürürler, öldürülürler. Allah'ın; Tevrat'ta, İncil'de ve Kur'an'da kendi üzerine hak olarak yazdığı bir vaattır bu. Ahdine, Allah'tan daha vefalı kim var? Perçinlediğiniz bu antlaşmanızdan ötürü müjdeler olsun size. İşte budur o büyük başarının ta kendisi.

 

FÂTIR-29

Allah'ın Kitabı'nı okuyanlar, namazı kılanlar, kendilerine verdiğimiz rızıklardan gizli ve açık infak edenler, asla batmayacak bir ticaret umabilirler.

 

 

 

AŞAĞIDA Kİ YAZI SORULARLA İSLAMİYET SİTESİNDEN ALINMIŞTIR.

 

Hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya çalış yarın ölecekmiş gibi de ahirete çalış, sözü hadis midir, hadis ise nasıl anlamak gerekir?

Soru

Hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya çalış yarın ölecekmiş gibi de ahirete çalış, sözü hadis midir, hadis ise nasıl anlamak gerekir?

Kullanıcı: LAJA55 | Tarih: 22-Aralık-2006, Saat: 00:19:38

Cevap

Değerli kardeşimiz;

Hadisin anlamı şöyledir: “Hiç ölmeyeceğini zanneden biri gibi çalış, yarın ölecek biri gibi de tedbirli ol.” (Câmiu’s-Sagîr, 2/12, Hadis No:1201)

Bu rivayette dünyaya teşvik değil ahirete teşvik vardır. Yani insanlarda dünyaya çalışma meyli olduğundan bu sözle dünyaya çalıştığınız kadar ahirete de çalışınız yönünde insanlar teşvik edilmektedir.

Bu hadis, dünya için olsun, ahiret için olsun, yapılacak işlerin ciddiyetle ele alınması gerektiğine işaret etmektedir. Yarın ölecek olan insan, bütün dünyevi işlerini unutur ve samimi ve ciddi bir şekilde ahiretine yönelir. Hiç ölmeyecek olan insan da, yapacağı işlerin ileride sonsuz seneler boyu kendine faydalı olabilmesi için yaptığını sağlam ve dayanıklı, güzel yapması gerektiğini düşünür. Bu yönüyle bu hadis hem dünya hem de ahiret işlerini, özenle yapmak gerektiğine dikkat çekiyor.

“Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya için” çalışmak gerektiğini söyleyerek, dünyaya aşırı derecede dalıp, ahireti unutanlara, hadisin ikinci kısmı olan yarın ölecekmiş gibi ahretine çalış cümlesini hatırlatmamız yeterlidir.

Bu ifadelere benzer tarzda başka rivayetler de var:

“Kendini hiç ölmeyecek zanneden kişinin çalışması gibi (dünya için) çalış, yarın öleceğini zanneden kişinin korkması gibi (günahlardan) kork." (Münavi. Feyzü’l-Kadir, 2/12; Kenzü’l-Ummal, 3/40, hn: 5379)

“Sizin hayırlınız dünyası için ahiretini, ahireti için dünyasını terk etmeyendir” (Kenzü’l-Ummal, 3/238, hn: 6336)

Bu ve benzeri hadisler, İslamın dünya ve ahiret arasında denge kurduğunu gösteren hadislerdir. İslam ne Hıristiyanların ruhbanlık anlayışı gibi tamamen dünyayı terk etmeyi, ne de Yahudilerin tapacak derecede hırsla dünyaya saldırmalarını kabul etmemektedir. İslam, insanlara hem dünya için, hem de ahiret için çalışmalarını tavsiye etmektedir.

Burada bu manaları teyid eden şu ayetleri de hatırlayabiliriz:

“İnsanlardan öyle kimseler vardır ki, “Rabbimiz! Bize (nasibimizi) dünyada ver” derler; böyle kimseler için Ahirette bir nasip yoktur. Onlardan öyle kimseler de vardır ki, “Rabbimiz! Bize dünyada da iyilik, Ahirette de iyilik ver ve bizi ateş azabından muhafaza eyle” derler.” (Bakara, 200-202)

Yine Kur’anda, Karun’a nasihat edenlerin şöyle dediği zikredilir:

“Allah’ın sana verdiği servet ile ahiret yurdunu ara; dünyadan da nasibini unutma; Allah sana nasıl iyilik ettiyse sen de öyle iyilik et.” (Kasas, 77)

Aynı hakikate işaretle Üstad Bediüzzaman şöyle der:

“Âhiret ve dünya dengesini korumak ve her vakit ümitle korku arasında bulunmak maslahatı gerektirir ki; her dakika hem ölmek, hem yaşamak mümkün olsun.” (bk. Sözler, 24. Söz)

Kur'an ve hadis, bize devamlı dünyanın faniliğini ve asıl yurdumuz olan ahiret için hazırlık yapmamız gerektiğini vurgular. Bu iki farklı şekilde yapılan irşadları birleştirirsek şöyle demek gerekir:

"İnsan ahiret için yaratıldığından dünyadaki bütün hayatını onu kazanmak yolunda sarf etmelidir. Fakat bunu yaparken dünya işlerini ihmal edip özensiz yaparak değil, onları da doğru ve güzel niyetlerle ahireti kazanmaya vesile yapması lazımdır."

Bediüzzaman Hazretleri insandaki duyguların şiddetlilerinin ahireti kazanmak için, zayıflarının ise dünya işlerini düzene sokmak için verildiğini şöyle anlatır:

"Dünyaya ait işler, kırılmağa mahkûm şişeler hükmündedir; bâki ahiret işleri ise, gayet sağlam elmaslar kıymetindedir.

İnsanın fıtratındaki şiddetli merak ve hararetli muhabbet ve dehşetli hırs ve inadlı istek ve bunu gibi şiddetli hissiyatlar, ahiret işlerini kazanmak için verilmiştir. O hissiyatı, şiddetli bir surette fâni dünya işlerine yönlendirmek, fâni ve kırılacak şişelere, bâki elmas fiatlarını vermek demektir."

"İnsanlar, insana verilen manevi cihazları, duyguları, eğer nefsin ve dünyanın hesabıyla kullansa ve dünyada ebedî kalacak gibi gâfilce davransa, rezil ahlaklara ve israfa ve abesiyete sebeb olur.

Eğer hafiflerini dünya işlerine ve şiddetlilerini ahirete ve manevî vazifelere sarfetse, bu duygular, güzel ahlakların kaynağı olup hikmet ve hakikata uygun olarakiki dünyada saadete sebeb olur." (bk. Mektubat, 9. Mektub)

Dünya ahiret dengesi konusunda ilave bilgi için tıklayınız...

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

26-Aralık-2006 - 12:20:18

 

Sayfa Başına Dönün 

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol