sf. (maska'ra) 1. Eğlendirici, sevimli, güldürücü, sevimli, soytarı, hoş: Görseniz ne maskara şey! 2. a. Karnaval
maskesi: Çocuk bir maskara satın aldı. 3. a. Kirpik boyası, rimel. 4. hkr. Şerefsiz, onursuz, haysiyetsiz, rezil
(kimse): “Bu maskara sosyete bana cahil diye bakar.” -H. E. Adıvar.
Dernek: a. 1. Toplantı, düğün: “Tıpkı bir düğün, dernek, eğlence biter gibi tatlı tatlı oldu.” -O. C. Kaygılı. 2.
Belirli ve ortak bir amacı gerçekleştirmek için kurulan yasal topluluk, cemiyet: “Edebiyat Derneğinde şiir dünyamızın
eski, yeni, birçok şöhretleriyle tanıştım.” -Y. Z. Ortaç. 3. Pazar veya panayır kurulan gün, deri (II).TDK
muhâl (A.) [ محال ] imkansız.
târîfi muhâl: açıklaması olanaksız.
bîçâre: çaresiz
zinde: dinç, sağlıklı, canlı kanlı.
sf. (yu'syumru) Tam bir yumru durumuna gelmiş olan.TDK
a. 1. Yuvarlak, şişkin şey: Alnında bir yumru var. 2. Sap, kök veya dallarda bulunan, yedek besin taşıyan şişkin
madde: Patates nişastalı bir yumrudur. 3. tıp Genellikle derinin içine gömülü, yuvarlak ve sert oluşum, nod. 4. sf.
Şişkin, kabarık, yuvarlak biçimli: Yumru yanaklı bir çocuk. 5. sf. Eğri büğrü, çarpık, yamru yumru.TDK
busbulanık: Yusyumru ile aynı kalıp olduğuna göre, tamamen bulanık anlamına gelir. F.L.A.
cebhe (A.) [ 1 [جبهه .cephe. 2.alın. 3.yüz.
Gezecek yerde o âvâre nazarlar dalıyor;
Serilip düştü mü bir noktaya, kaldırması zor!
âvâre (F.) [ آواره ] aylak.
aylak -ğı
sıfat
sıfat İşsiz, boş gezen, avare (kimse)
"Develer daylak / Sevenler aylak / Sen kimin yârisin / Her yanın oynak" - Halk türküsü
Not: Etrafını seyredecek yerde o boş bakışlar bir noktaya dalıp gidiyor. Bu melankoninin tanımıdır. İnsanlar ruhsuz,
neşesiz oldu demek istiyor herhalde. F.L.A.
Gövde teşrihlere dönmüş: gövde iskeletlere dönmüş F.L.A.
teşrih
isim (teşri:hi) eskimiş Arapça teşr³§
1. isim Bir sorunu veya konuyu ele alıp en ince noktalarına kadar gözden geçirerek anlatma, açımlama
2. tıp (***) Anatomi
"O uğursuz teşrih atlasını hazırlamaya da işte böyle başladı." - İ. O. Anar
3. İskelet
merhale (A.) [ 1 [ مرحله .aşama. 2.konak, menzil.
civan (F.) [ جوان ] genç.
civânân (F.) [ جوانان ] gençler.
Koyunun olmadığı yerde keçiye Abdurrahman Çelebi derler.
[1] "Ortamda tecrübeli veya ehil insanlar bulunmadığında, tecrübesiz veya toy insanlara hakettiğinin üstünde önem
gösterilir" anlamında bir söz.
http://tr.wiktionary.org/wiki/Koyunun_olmad%C4%B1%C4%9F%C4%B1_yerde_ke%C3%A7iye_Abdurrahman_%C3%87elebi_derler.
lîme (F.) [ ليمه ] parça.
çakşır
isim
1. isim Paça bölümü diz üstünde veya diz altında kalan bir tür erkek şalvarı
"İyi işlenmiş mavi çakşır ve mavi cepken giyerdi." - Y. K. Beyatlı
2. Kuşların ayağında bulunan ve süs gibi görünen tüy. TDK
Uçkur: kemer yerine kullanılan ip.
kertik -ği
isim
1. isim Kertilmiş yer, gedik, çentik
2. sıfat Kertilmiş olan
ma’deni varmış: birşeyin bir yerde çokça bulunması demek olabilir. F.L.A.
Anladığım kadarıyla yağ bulamadıkları için ağaçlara çentik atıp akan sıvıyı suya karıştırarak, kaygan bir sıvı elde
ediyorlar herhalde. F.L.A.
palaz
isim
isim Kaz, ördek, güvercin vb. bazı kuş yavrularının civcivlikten sonraki durumu
"Sarı yaylam bu yıl da seni yaylayamadım / Ala kar iken palazların avlayamadım" - Halk türküsü