Sayac


Fatih Lütfü AYDIN
Hoş Geldiniz

Sirk



http://fatihltfaydin.tr.gg/Sirk-Prof-.-Dr-.-Suleyman-Ates.htm




Ş  İ  R  K

Alıntı…… https://www.facebook.com/erenerdemnet/photos/a.10150207968196841.300373.197517611840/10151262015061841/

 

KUR'AN'DA ŞİRK'İN ŞİFRESİ / Eren Erdem

Şirk’i anlamanın “klavuzu” Kur’an’ın temel itirazlarını dikkate almaktan geçer. Kur’an’da şirk ortaklık manasında kullanıldığına göre, “Kur’an her neyin Allah’a ait olduğunu ısrarla vurguluyorsa, şirk; onları Allah dışında bir takım kişi ya da güçlere ait kılıyor demektir.”

Bu nedenle “Lehu“ ile başlayan ifadeleri alt alta dizdiğimizde resim kendisini bariz biçimde gösterecektir.

Lehu, “bir şeyin Allah’a ait olduğunu” vurgulayan bir ifadedir. Şimdi birlikte göz atalım;

Lehul “mülk”(Mülk O’nundur) : Bakara 247, Enam 73, Tegabun 1, Fatır 13, Zümer 6

Lehul “hamd”(Övgü O’nundur): Kasas 70, Rum 18, Sebe 1, Tegabun 1

Lehul “hüda” (Hidayet/Doğru yola iletme O’nundur) : Nisa 115

Lehul “hükmü” (Hüküm O’nundur) : Enam 62, Kasas 70, Kasas 88

Lehul “halku” (Yaratma O’na aittir): Araf 54

Lehul “esma’ül hüsna” (Güzel isimler O’na aittir) : İsra 110, Taha 8

Lehul “emsal” (Örneklemeler O’na aittir): Furkan 39, Rum 27

Lehul “azab” (Azab O’na aittir) : Furkan 69

Görüldüğü üzere 8 temel olgu “ısrarla vurgulanmaktadır.” Israrla bunların Allah’a ait olduğu söylendiğine göre “Kur’an’ın şirk dediği şey” temelde bir teolojik yani inançsal olgu olmaktan ziyade, bu 8 temel olguya sahip olma iddiasına yöneliktir.

Mülk, mertebe(hamd), hidayet etme, hükmetme, yaratma, güzel sıfatlar, tarihsel perspektif inşa etme (mesel/emsal) ve azap etme/kaderleri tayin etme iddiası, şirkin Kur’an’sal içeriğini oluşturan yegane olgulardır.

Dolayısı ile müşrikler Allah’ı reddetmekten ziyade, bu olguların “sadece Allah’a ait olduğunu” reddeden aklı temsil etmektedirler. Dün de öyleydi, bugün de durum aynen böyledir.

Hatta, Bedir savaşında “müşriklerin öncülerinden Ebu Cehil’in” ellerini açarak Allah’a hitaben şu duayı yapmış olması çok ilginçtir;

Ey Allah’ım! Bizimle akrabalık ilişkilerini kesen, bize bilmediğimiz (senin dinine aykırı) şeyleri getiren bu kafirleri, bu mal mülk düşmanlarını helak et. Bugün burada haklıyı galip, haksızı perişan kıl. (Bkz.Esbab’ı Nüzul kaynakları, Enfal Suresi 19. Ayet iniş sebepleri)

Hatta Ebu Cehil’in bu duası Müslümanlar tarafından da işitilmiştir. Ve nihayetinde şu ayetler nazil olmuştur;

Fetih istiyorsanız, fetih size geldi. Eğer vazgeçerseniz hakkınızda daha hayırlı olur. Eğer dönerseniz biz de döneriz. Cemaatiniz çok da olsa size zerre kadar yarar sağlayamaz. Allah, inananlarla beraberdir (Enfal suresi 19. Ayet)

Ebu Cehil’in Allah’a yakararak dua etmesine karşılık olarak okunan bu ayetler, o gün Bedir harbinde olan tüm Müslümanların, bahsettiğimiz realiteyi biliyor olduğunu gösterir.

Bedir’de “Allah’a inanan, namaz kılan, Hacc yapan iki topluluk savaşmıştır.”

Hatta öylesine ilginçtir ki, İslam tarihi ile ilgili eserlerin büyük çoğunluğunda yer alan şu hakikatlerden bahseden kitaplar bulmanız gayet güçtür;

İbnu Abbâs anlatıyor: “Müşrikler (haccederken şu şekilde telbiyede bulunurlardı): “Lebbeyke lâ şerî-ke leke: ‘ Resûlullah da: “Yazık size, yeter, yeter” buyururdu. Müşrikler (telbiyelerinin devamında): “Yalnız bir şerik müstesna, o senin şerikindir, sen ona da, onun mâlik olduğu şeylere de mâliksin” derlerdi. Onlar, bunu, Kâbe’yi tavaf ederken söylerlerdi.” (Müslim, Hacc 22, (1185).

Bu hususta önemli bir İslam mütefekkiri olan Fahreddin Razi şu hayati tespiti bizlere armağan etmiştir;

Onların derdi, peygamberin, ‘’adetlerine aykırı işler yapmasıdır.’’ (Fahreddin Razi, 24/92)

Evet. Kavganın temel nedeni “onların adetlerine aykırı bir önerinin yapılması idi.” Şimdi şirkin cinnetine sebep olan bu adeti açmak adına yukarıda izah ettiğimiz “lehul” ile başlayan vurguları teker teker açalım...

Eğer bir beldede; mülk, hükmetme, övgü-bağımlılık, azap, hidayete iletme bilgisi, tarihsel perspektif inşası, güzel sıfatlar ve yaratma iddiası “birilerine ait ise” orada şirk var demektir.

Bu tespite kulak verin, çünkü bu; örtünün kalkışıdır...

Bugün Türkiye; mümin maskeli şirk bataklığında çırpınmaktadır!

Teşhis ortada, fazla söze ne hacet!

Eren Erdem
AYDINLIK GAZETESİ
www.erenerdem.net

 

                                                                                                                                                                                                           

 

NİSA 48

 

Yaşar Nuri Öztürk: Şu bir gerçek ki, Allah kendisine şirk koşulmasını affetmez, bunun dışında kalanı/bundan az olanı dilediği kişi için affeder. Allah'a şirk koşan, gerçekten büyük bir günah işlemiştir.

 

Not: Konuyla ilgisi olmasa da çok önemli olduğu için yukarıda ki ayetle ilgili olarak bir öngörüde bulunmak istiyorum.

Biz geleneksel olarak Hz. Allah’ın yalnızca kul hakkını affetmeyeceğini, bunun dışında kalan günahları dilerse, affedebileceğini öğrendik.

Bu ayette  ise şirkin asla affedilmeyeceğini bunun dışında kilerin affedilebileceği, görülüyor.
Hz. Allah, şirk günahını asla affetmeyecekse, o zaman kul hakkı da dahil bütün günahları affedecektir, gibi bir yanlışa düşmemek gerekir. Keyfiyet kendisinin olduğuna göre kul hakkı yeme günahını ya affedecektir ya da affetmeyecektir. Yani bu konuda kimse kesin konuşmamalıdır.

 

Şimdi Hz. Allah asla zalim değildir. Hakkı yenen kuluna sahip çıkar ve intikam alan anlamına gelen bir Esma-ül Hüsna’sıyla hakkı yenen kulun intikamını alır. Böylece kul hakkı yiyen kulun, günahını  ödetmiş olur.

Azabın bir kısmını da bu dünyada tattırır. Çevremizde etme bulma dünyası sözü gereği belasını bulanlara şahit olmuşuzdur. Öteki dünyada nasıl olabilir? Öngörüme göre yeniden dünyaya geliş inancına göre, hak yiyen kul, bir başka kuldan yaptığının aynısını görerek, cezasını tamamlar. Böylece işlediği zulmün iyi bir şey olmadığını yaşayarak öğrenmiş olur.


Ya da, belki de hak yiyen kulun, ne şekilde hak yedi ise o ( mal, mülk vs. ) bir sonra ki hayatta hakkı yenen kula geçiyordur. Doğrusunu Hz. Allah bilir.

 Daha fazlası için... http://fatihltfaydin.tr.gg/Kul-Hakki.htm

 

                                                 Saygılar ve Sevgiler. Fatih Lütfü Aydın. 28.09.2015

Not: Durum böyle olsa bile elbette ki hakkı yenen kullar, zulme sapmadan haklarını aramalılardır.


                                                    

Kur’an’da Lehu ile Başlayan İfadeler.

 

1.  Lehul “mülk”(Mülk O’nundur) : Bakara 247, Enam 73, Tegabun 1, Fatır 13, Zümer 6

ZÂRİYÂT 58

Yaşar Nuri Öztürk: Hiç kuşkusuz, Allah Rezzâk'tır, bol bol rızık verir. Kuvvet sahibidir, Metîn'dir, güçlü ve dayanıklıdır.

Not: rısk da mülke dahil olduğu için rıskı da mülk maddesine ekledim. F.L.A.

 

HUD SURESİ

Yaşar Nuri Öztürk:

1-Elif, Lâm, Râ. Hakîm ve Habîr olandan bir kitaptır ki bu, ayetleri önce muhkem kılınmış, sonra ayrıntılı hale getirilmiştir.(açıklanmıştır)

 

2-Ki başkasına değil, yalnız Allah'a ibadet edesiniz! Kuşkusuz, ben size O'ndan gelen bir uyarıcı ve müjdeciyim.

  

 

TEVBE 31

Yaşar Nuri Öztürk: Allah'ın yanında hahamlarını ve ruhbanlarını da rabler edindiler. Meryem oğlu Mesih'i de öyle. Oysa kendilerine, tek olan Allah'tan başkasına ibadet/kulluk etmemeleri emredilmişti. İlah yok o tek Allah'tan başka. Onların ortak koştuklarından arınmıştır O.

 

Enam, 162

Yaşar Nuri Öztürk : De ki: "Benim namazım, kulluğum/bağışım, hayatım, ölümüm âlemlerin Rabbi olan Allah içindir."

Not: biz evrenin dolayısıyla mülkün bir parçası olduğumuza göre O’nun kuluyuz ve kulluğumuzu yani ibadetlerimizi O’nun için, O’na yapmalıyız.İbadet yani kulluk da mülke dahil olduğu için ibadeti de mülk maddesine ekledim. F.L.A.

 

Bakara, 247

Yaşar Nuri Öztürk : Peygamberleri onlara dedi ki: "Allah, Tâlût'u size kral gönderdi." Şöyle konuştular: "O bizim üzerimizde nasıl saltanat kurabilir? Yönetimde biz ondan daha çok hak sahibiyiz. Ona bir mal genişliği de verilmemiştir." Peygamber dedi ki: "Allah onu seçip size üst olarak gönderdi. Onu bilgi ve beden gücü yönünden üstün kıldı." Allah, mülkünü dilediğine verir. Allah, mülkü genişletendir, her şeyi bilendir.

 

Yukarıda ki ayetten bir bölüm ve Latin Harfli Arapça’sı.

….Şöyle konuştular: "O bizim üzerimizde nasıl saltanat kurabilir?...

 

….. kâlû ennâ yekûnu lehul mulku aleynâ …….

kâlû : dediler

12. ennâ : nasıl (olur)

13. yekûnu : olur

14. lehu : onun

15. el mulku : melik, hükümdar

16. aleynâ : bizim üzerimize, bize

Not: Yani mülk [( evrende ki her şey )( dolayısıyla insanlar da mülke dahildir)] Allah’ınken o bizim nasıl sahibimiz olabilir, anlamına geliyor, ayetin bu bölümü bence.

Enam,73

Yaşar Nuri Öztürk : Gökleri ve yeri hak olarak yaratan da O'dur. "Ol!" dediği gün, hemen oluverir. Sözü haktır O'nun. Sûra üfleneceği gün de mülk ve yönetim O'nundur. Âlim'dir, görünmeyeni de görüneni de bilen O'dur. O'dur Hakîm, O'dur Habîr.

 

Tegabün, 1

Yaşar Nuri Öztürk : Göklerdekiler ve yerdekiler Allah'ı tespih ediyor. O'nundur mülk ve yönetim; O'nun içindir tüm övgüler. Her şeye gücü yetendir O.

 

Fâtır, 13

Yaşar Nuri Öztürk : Allah, geceyi gündüzün içine sokar, gündüzü de gecenin içine sokar. Güneş'i ve Ay'ı buyruk altına almıştır. Herbiri belirlenen bir süreye kadar akıp gidiyor. İşte Rabbiniz Allah bu; mülk ve yönetim O'nundur. Onun berisinden yakardıklarınız ise bir çekirdek zarına bile hükmedemezler.

 

Zümer, 6

Yaşar Nuri Öztürk : Sizi bir tek canlıdan yarattı; sonra o canlıdan onun eşini vücuda getirdi. Ve sizin için davarlardan sekiz çift indirmiştir. Sizi annelerinizin karınlarında üç karanlık içinde, bir yaratıştan öbürüne geçirerek oluşturuyor. İşte Allah! Budur sizin Rabbiniz! Yalnız O'nundur mülk ve saltanat! İlah yoktur O'ndan başka! Hal böyle iken nasıl oluyor da gerçeğin tersine döndürülüyorsunuz?!

 

2.  Lehul “hamd”(Övgü O’nundur): Kasas 70, Rum 18, Sebe 1, Tegabun 1

 

KASAS-70

Yaşar Nuri Öztürk : O, Allah'tır! Tanrı yoktur O'ndan başka. İlkte de sonda da hamt yalnız O'nadır. Hüküm de yalnız O'nundur/O'nun içindir. Ve siz yalnız O'na döndürüleceksiniz.

 

 RÛM-18

Yaşar Nuri Öztürk : Göklerde ve yerde hamt da O'na; gün sonunda da öğleye erdiğinizde de.

 

SEBE-1

Yaşar Nuri Öztürk : Hamt, göklerde ve yerde bulunanlar kendisine ait olan Allah'adır. Ölüm ötesi âlemde de hamt O'nadır. Hakîm'dir O, Habîr'dir.

 

Tegabün, 1

Yaşar Nuri Öztürk : Göklerdekiler ve yerdekiler Allah'ı tespih ediyor. O'nundur mülk ve yönetim; O'nun içindir tüm övgüler. Her şeye gücü yetendir O.

 

3.   Lehul “hüda” (Hidayet/Doğru yola iletme O’nundur) : Nisa 115

NİSÂ-115

 

Yaşar Nuri Öztürk : Erdirici kılavuzluk kendisine ayan-beyan geldikten sonra, resulden kopup müminlerin yolunun dışını izleyeni biz, yöneldiğiyle kaynaştırır, sonra da cehenneme sallarız. Ne kötü bir dönüş yeridir o!

 

4.  Lehul “hükmü” (Hüküm O’nundur) : Enam 62, Kasas 70, Kasas 88

 

EN'ÂM-62

 

Yaşar Nuri Öztürk : Nihayet onlar gerçek Mevlâ'ları olan Allah'a götürülürler. Gözünüzü açın! Hüküm yalnız O'nundur. Ve hesap görenlerin en süratlisi de O'dur.

 

KASAS

70. Yaşar Nuri Öztürk : O, Allah'tır! Tanrı yoktur O'ndan başka. İlkte de sonda da hamt yalnız O'nadır. Hüküm de yalnız O'nundur/O'nun içindir. Ve siz yalnız O'na döndürüleceksiniz.

 

88. Yaşar Nuri Öztürk : Allah'ın yanında diğer bir tanrıya daha kulluk etme. İlah yok O'ndan başka. O'nun yüzü dışında herşey helâk olacaktır. Hüküm yalnız O'nundur ve O'na döndürüleceksiniz.

 

5.  Lehul “halku” (Yaratma O’na aittir): Araf 54

 

A'RÂF-54

 

Yaşar Nuri Öztürk : Rabbiniz o Allah'tır ki, gökleri ve yeri altı günde yaratmış, sonra da arş üzerinde egemenlik kurmuştur. Geceyi gündüze bürüyüp örter. O bunu, bu da onu aralıksız ve titiz bir biçimde kovalar durur. Güneş, Ay, yıldızlar O'nun emrine boyun eğmiş. Gözünüzü açın; yaratış da O'nundur, emir veriş de/yaratış da O'nun içindir, emir veriş de. Alemlerin Rabbi olan Allah çok yücedir.

 

6.  Lehul “esma’ül hüsna” (Güzel isimler O’na aittir) : İsra 110, Taha 8

İSRÂ-110

 

Yaşar Nuri Öztürk : De ki: "İster Allah diye yakarın, ister Rahman diye yakarın. Hangisiyle yakarırsanız yakarın, en güzel isimler/Esmâül Hüsna O'nundur. Namazında sesini yükseltme, kısma da. İkisi ortası bir yol tut."

 

TÂHÂ-8

 

Yaşar Nuri Öztürk : Allah'tır O. İlah yok O'ndan başka. Esmaül Hüsna, en güzel isimler O'nundur.

 

7.  Lehul “emsal” (Örneklemeler O’na aittir): Furkan 39, Rum 27

 

FURKÂN

 

39. Yaşar Nuri Öztürk : Bunların her birine türlü türlü örnekler verdik. Ve bunların hepsini perişan edip batırdık.

 

RÛM-27

 

Yaşar Nuri Öztürk : Yaratmaya ilk başlayan/yaratılanları ilk yaratan O'dur. Sonra onları çevirip yeniden yaratacaktır. Bu O'nun için çok da kolaydır. Göklerde ve yerde en yüce örnekler/en yüce sıfatlar O'nundur. O'dur Azîz, O'dur Hakîm...

 

 

8.  Lehul “azab” (Azab O’na aittir) : Furkan 69

 

 

69. Yaşar Nuri Öztürk : Kıyamet günü azap kendisi için katkat artırılır da hor ve ezik halde onun içinde sürekli kalır.

 

 Saygılar ve Sevgiler. Fatih Lütfü Aydın   28.09.2015 


İslâm'ın Özü - Allah'ı Vekil Edinin Dosyasından şirkle ilgili bir alıntı...

TEVBE

113

Akraba bile olsalar, cehennem halkı oldukları açıkça belli olduktan sonra müşrikler için af dilemek ne peygambere yakışır ne de iman edenlere.

114

İbrahim'in, babası için af dilemesi, sadece ona verdiği bir söz yüzündendi. Onun Allah düşmanı olduğu kendisi için açıklık kazanınca, ondan uzaklaştı. Şu bir gerçek ki, İbrahim başkaları için gamlanıp ah eden ince yürekli, yumuşak bir insandı/tam bir evvâhtı.

Not: Tevbe 113’ün yorumu niteliğinde olan Tevbe 114’e göre İbrahim peygamber babasına verdiği söz nedeniyle Allah’ın işine karışmış ve sonra yanlışından dönmüştür.

İslam'ın Özü dosyasını hazırlarken, Yeni Boyut yayınevinden çıkmış, Yaşar Nuri Öztürk Kur'an'ın Temel Buyrukları ( Emirler ve Yasaklar ) adlı kitaptan yararlanmaktayım. Hoca kitabında Tevbe 113’ü de yazdığından bu açıklamayı gerekli gördüm.

Sonuç olarak, hoca ayet ile tevekkülün kulun üzerine düşeni yaptıktan sonra, Allah’ın işine karışmama yönünü de anlatmış oluyor bence. 

Ayrıca Hoca kitabın tevekkül kısmında tevekkül ile ilgili olarak şirki de işlemiş. Televizyonda birinden işttiğime göre şirk bir anlamıyla da kulun Allah'la olan işlerinde birini torpilci olarak belirlemesi yani Allah seni sever araya gir de şu işim olsun demesidir. İşte İbrahim peygamberin babası da oğlundan Allah için torpil yapmasını istemiş olmalı.

Bu durumda duanızda beni unutmayın, benim için de dua edin sözünün şirk olduğu ortaya çıkmaktadır.
Çünkü böyle bir söz torpıl anlamında olmakta ve dolayısı ile şirke girmektedir.


Sayfa Başına Dönün 

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol