Sayac


Fatih Lütfü AYDIN
Hoş Geldiniz

KUR'AN FiHRiSTi K


KIYAMET

A'RÂF-187

Yaşar Nuri Öztürk : Ne zaman gelip çatacak diye kıyamet saatini soruyorlar sana. De ki: "Ona ilişkin bilgi Rabbim katındadır. Onu, vakti

geldiğinde belirginleştirecek olan yalnız O'dur. Göklere de yere de ağır gelmiştir o. O size ansızın gelecektir, başka değil." Sen onu

iyice biliyormuşsun gibi sana soruyorlar. De ki: "O'na ilişkin bilgi Allah katındadır, fakat insanların çokları bilmiyorlar." 


Deme ki Peygamberimizin bu konuda bilgisi yoksa kıyamet hadisleri de uydurma olmakta.

Kıyamet alametlerinin hadis olduğunu anlatan alıntı....

Kur'an, Kıyâmet'in zamanını Allah'tan başka kimsenin bilemeyeceğini belirtir (el-A'raf, 7/187; Lokmun 31/34; el-Ahzab, 33/63). Buna

karşılık yaklaştığını (el-Zümer, 54/1), yakın olduğunu (en-Nahl, 16/77), ansızın geleceğini (el-A'raf, 7/187) bildirir. Kıyâmet alametlerinin

belirdiğini (Muhammed, 47/18) ifade etmekle birlikte bunlar hakkında bilgi vermez. Ancak, "Saat yaklaştı, ay yarıldı yarılacak." (el-

Kamer, 54/1) âyetinin ikinci bölümünün "ay yarılacak" biçimde anlaşılması durumunda, bu olay Kur'an'da anılan tek Kıyâmet alameti

olma özelliği kazanır.


Hadis külliyâtları ise Kıyâmet'ten önce ortaya çıkacak alametlerden söz eden çok sayıda hadis ihtiva eder. İslâm bilginleri hadislerde

dile getirilen alametleri nitelikleri açısından değerlendirerek bunları Küçük Alametler (Alâmât-ı Suğrâ) ve Büyük Alametler (Alâmât-ı

Kübrâ) olmak üzere iki başlık altında toplamışlardır. Âhir zaman olarak tanımlanan Kıyâmet öncesi donemde dini duygu, düşünce ve

davranışların zayıflaması, dini kurallara gereken önemin verilmemesi, ibadetlerin terkedilmesi, ahlaksızlığın çoğalması biçiminde

kendini gösteren Küçük Alametler'in başlıcaları şu şekilde sıralanabilir:


a) İnsanların bina yapmakta birbiriyle yarışmaları (Buhârî, Fiten, 25; bk. Tecrid-i Sarih Terc; 1/58).

b) İnsanların ölümü temenni etmeleri (Buharî, Fifen, 25; Müslim, Fiten, 53-54)

c) Câriyenin efendisini doğurması (Müslim, İmân, 1).

d) Hicaz'da bir ateşin çıkarak Busra'da (Şam yakınlarında bir yer) develerin ayaklarını aydınlatması (Buhârî, Fiten, 24; Müslim, Fiten, 42).

e) Fırat nehrinin sularının çekilerek, nehir yatağından altın çıkması (Müslim, Filen, 29-31).

f) İkisi de hak iddiasında bulunan iki büyük İslâm ordusunun birbiriyle savaşması (Buhârı, Fiten, 25; Müslim, Fiten, 17).

g) İslâmî ilimlerin ortadan kalkması, cehaletin artması (Buhârî, Fiten, 4).

h) Depremlerin çoğalması (Buhârî, Fiten, 25).

ı) Zamanın yaklaşması, gece ile gündüzün eşit olması (Buhârî, Fiten, 25).

i) Cinâyetlerin çoğalması, fitnelerin zuhur etmesi (Buhârî, Fiten, 4; Müslim, Fiten, 18).

j) Yahudilerle Müslümanların savaşmaları, Müslümanların Yahudileri öldürmesi (Tecrid-i Sarih Tercümesi, VIII/341; Müslim, Fiten, 79-82).

k) Zinanın açıkça işlenmesi, içki tüketiminin artması, kadınların çoğalıp erkeklerin azalması (el-Ali en-Nâsif Tac, 5/335).

l) Kahtân'dan bir kişinin çıkarak, insanları asâsı ile sevketmesi Buhârî, Fiten, 23).

Alıntının kısa yolu.......
http://www.sorularlaislamiyet.com/.../kur-an-da-kiyamet...
 
www.sorularlaislamiyet.com
(Eşrâtu's-Saa), âhir zamanda (zamanın sonları) ortaya çıkarak Kıyâmet'in yaklaştığını, kopmak üzere olduğunu gösteren belirtiler.




Selamlar! Bir hadisin kaynağının olması sahih, Peygamberimize ait olduğunu kanıtlamaz. Bir hadisin Peygamberimize

ait olabilmesi için akıl, mantık, vijdan ve Kur'an cetvelleriyle ölçüldüğünde, akıla, mantıka, vijdana ve Kur'an'a uygun

olması gerekir. Kıyamet alametleri ile ilgili tüm hadisler,


A'RÂF-187

Yaşar Nuri Öztürk : Ne zaman gelip çatacak diye kıyamet saatini soruyorlar sana. De ki: "Ona ilişkin bilgi Rabbim

katındadır. Onu, vakti geldiğinde belirginleştirecek olan yalnız O'dur. Göklere de yere de ağır gelmiştir o. O size ansızın

gelecektir, başka değil." Sen onu iyice biliyormuşsun gibi sana soruyorlar. De ki: "O'na ilişkin bilgi Allah katındadır, fakat


insanların çokları bilmiyorlar." 


ayeti gereği geçersizdir. Ayette Peygamberimizin Kıyamet hakkında bilgisinin olmadığı yazılı. kıyamet hakkında bilgisi

olmayan Peygamberimiz hiç kıyamet alametlerinden bahsede mi? Kur'an'a aykırı laf eder mi? Selamlar, saygılar, iyi

geceler dileğimle.


Kur’an’da Değişme Yoktur.

Allah'ın koruması altındadır

Rabbinin sözü hem doğrulukça, hem de adaletçe tamamlanmıştır. O'nun sözlerini değiştirebilecek hiç kimse yoktur. O,


işitendir, bilendir. (EN'AM/115)


Hiç şüphe yok ki, Kur'ân'ı biz indirdik, elbette onu yine biz koruyacağız. (HİCR/9)


Korunmuş bir kitaptadır. (VAKIA/78)



Ona ne önünden, ne de ardından batıl gelemez. O hüküm ve hikmet sahibi, öğülmeye layık olan Allah tarafından

indirilmiştir. (FUSSİLET/42)


Alıntı kısa yolu...http://www.kurandan.com/kga/kuranayet.htm

FETİH-23
Yaşar Nuri Öztürk : Bu, Allah'ın öteden beri işleyip duran yolu yöntemidir. Allah'ın yol ve yönteminde hiçbir değişme bulamazsın. 

Kur'an'a inanmayanlar herhalde Evrensel Ahlak ve Hukuk İlkeleri'ne inanıyorlardır. Kur'an özünde bu ilkeleri barındırır. Bu ilkelerin özü haksızlık etmemektir.

Haksızlık, insanın kendisine yapılmasını istemediği her şeydir.

Kur'an ile Şeriatı aynı sandıkça hiçbir yere varılamaz.

Şeriat; yanlış ve kasıtlı yorumlanmış Kur'an ayetlerine gerçekten Peygamberimize ait olmayan yorumların ( hadislerin ) ve erkek egemen geleneklerin haksız uygulamalarının karışımından oluşan, haksız ve uydurma bir dindir.

İnsan önce kendi ruhu, bedeni ve düşünceleri de dahil olmak üzere tüm varlık alemine haksızlık etmeme uğraşı vermeli.

Değişime mahkûm olan varlık alemidir. Allah'ın kuralları değildir. Evrensel Ahlak ve Hukuk İlkeleri Evren'in her yerinde aynıdır ve değişmezdir. Evren'in her yerinde hırsızlık, zina, haram yeme, haksız yere adam öldürme, sapıklıklar vs. vs. hep istenmeyen kötü şeylerdir. İşte bunlarda değişme olmaz. Ayrıca Bk. Çan Eğrisi.

 

 

 

Şeriat

Kur'an ile Şeriatı aynı sandıkça hiçbir yere varılamaz.

Şeriat; yanlış ve kasıtlı yorumlanmış Kur'an ayetlerine gerçekten Peygamberimize ait olmayan yorumların ( hadislerin ) ve erkek egemen geleneklerin haksız uygulamalarının karıştırılmasından oluşan, haksız ve uydurma bir dindir.

Tanım karışık gelmiş olabilir.
Şeriatı oluşturan unsurlar.

1.Yanlış ve kasıtlı yorumlanmış Kur'an ayetleri
2. Gerçekten Peygamberimize ait olmayan yorumlar ( hadisler ).
3. Erkek egemen geleneklerin haksız uygulamaları.

İşte şeriat bu 3 unsurun birleşiminden oluşmuş uydurma bir dindir.



KİTABINA UYDURMAK, KANUNİ KILIF UYDURMAK BAKARA 188

KUL HAKKI


Burada ( vakfa bağış kılıfıyla ) rüşvet verene, ihale bırakılarak, adam kayırıcılığı yapılıyor. Diğer ihaleye girenlere

haksızlık yapılıyor, dolayısıyla bu yönüyle de bir kul hakkı yeme söz konusu. İhaleye söz konusu inşaat ile doğa

katlediliyorsa, o zaman hem doğaya haksızlık, hem de bu toprağın insanlarına haksızlık yapılıyor demektir.


Yani rüşvet kul hakkı yemek, kulun hakkından çalmak demek olduğundan, rüşvet de hırsızlıktır, bence.

BAKARA-188 Yaşar Nuri Öztürk : Mallarınızı aranızda haksız ve uydurma yollara baş vurarak yemeyin; bilip

durduğunuz halde insanların mallarından bir kısmını günaha saparak yemek için onları yargıçlara aktarmayın.


HAKKI YILMAZ YORUMU

BAKARA-188 Hakkı Yılmaz : Aranızda mallarınızı da bâtıl sebeplerle yemeyin. İnsanların mallarından bir kısmını bilerek

ve günah ile yemek için mallarınızı hâkimlere aktarmayın.


Bu âyette yer alan sosyal ilkeler, bâtıl sebeplerle ve rüşvetle kazanç sağlamanın engellenmesine yöneliktir.



Tüm insanlara, özellikle de Müslümanlara hitap eden âyetin, Aranızda mallarınızı da bâtıl sebeplerle yemeyin ifadesiyle

hırsızlık, kumar, gasp, aldatma, alış-verişte hile, hakkı saklamak, gayr-i meşru ticaret, emanet mala tecavüz, yalancı

şâhitlik, çalışanın hakkını eksik vermek veya hakk ettiğinden fazlasını almak gibi tüm yanlış kazanımlar yasaklanmıştır.

Buradaki “yemeyin” ifadesi, kullanımın nihai noktasını gösterir. O nedenle sadece yemek değil, bâtıldan her türlü

yararlanmak yasaklanmıştır, ki buna dair Kur’ân'daki onlarca âyetten bazıları şunlardır:



29Ey iman etmiş kişiler! Mallarınızı –kendi rızanızla yaptığınız ticaret şekli hariç olmak üzere– aranızda haksız yolla

yemeyin, kendinizi öldürmeyin. Şüphesiz Allah, size çok merhametlidir.


30Ve kim, düşmanlık ve şirk koşmak sûretiyle yanlış; kendi zararlarına iş olarak bu yasakları işlerse, yakında Biz, onu

ateşe sokarız. Ve onu ateşe atmak, Allah'a çok kolaydır.


(Nisâ/29-30)


(Nisâ/10)


275 O ribayı [emeksiz, risksiz, çalışıp çabalamadan kolayca elde edilen kazançları] yiyen şu kişiler, şeytânın bir

dokunuşuyla çarptığı kişinin kalkışından başka türlü kalkamazlar. Bu, şüphesiz onların, “Alış-veriş, riba gibidir”

demeleriyledir. Oysa ki Allah, alış-verişi helâl, bu ribayı harâm kılmıştır. Kendisine Rabbinden bir öğüt gelip de

yaptığından vazgeçenin geçmişi kendisine, işi Allah'adır. Ve kim ki yeniden dönerse, işte onlar ateşin dostlarıdır. Onlar

orada sürekli kalacaklardır.



276Allah, ribayı yok eder, sadakaları da artırır. Allah, tüm aşırı nankör ve günahkâr kimseleri sevmez.


277Şüphesiz iman eden ve düzeltmeye yönelik işler yapan, salâtı ikame eden [mâlî yönden ve zihinsel açıdan destek

olma; toplumu aydınlatma kurumlarını oluşturan-ayakta tutan] ve zekâtı/vergiyi veren kişilerin Rableri katında

mükâfâtları vardır. Ve onlar üzerine hiçbir korku yoktur, onlar üzülmezler de.



278Ey iman etmiş kimseler! Eğer mü’minler iseniz, Allah'ın koruması altına girin ve ribadan kalanı bırakın.



279Artık böyle yapmazsanız, o zaman Allah ve Elçisi'nden size savaş olduğunu/ bozuma uğratıacağınızı; perişan

edileceğinizi bilin. Eğer tevbe ederseniz, artık sermayeleriniz sizindir. Haksızlık etmezsiniz, haksızlığa da uğramazsınız.


(Bakara/275-279)



Âyetteki, İnsanların mallarından bir kısmını bilerek ve günah ile yemek için, mallarınızı hâkimlere aktarmayın ifadesiyle

de, mal kazanmak için hakimlere, yöneticilere rüşvet vermek yasaklanmaktadır.



Bu âyetin nüzûl sebebi hakkında nakledilenler şöyledir:


Mallarınızı aranızda bâtıl yollarla yemeyin.. buyruğu, denildiğine göre Abdan b. Eşva el-Hadramî hakkında nâzil

olmuştur. Bu kişi Kindeli İmru'1-Kays'tan alacağı bir mal bulunduğunu iddia etti. Bu konuda Peygamber'in (s.a)

hakemliğine başvurdular. İmru'1-Kays böyle bir şeyin olmadığını söyledi ve yemin etmek istedi. Bunun üzerine bu âyet-i

kerîme nâzil oldu, o da yeminden vazgeçti, kendisine ait olan arazide Abdan'ın tasarruf sahibi olmasını kabul etti ve

onunla davalaşmadı.




ALLLAH'ın KUL HAKKIYLA GELMEYİN SÖZÜNÜN KAYNAĞI OLABİLECEK OLAN AYET.

MU'MİN-52 


Yaşar Nuri Öztürk: O gün ileri sürdükleri özürleri, zalimlere yarar sağlamayacaktır. Lanet var onlar için ve yurtların en kötüsü onların.




KADİR GECESİ

"Kadir" güç yetirmek, hüküm, kaza, takdir, şeref, azamet ve tazyik; leyle-i kadir ise takdir, hüküm, şeref, azamet ve tazyik gecesi demektir. Çünkü her hikmetli iş bu gecede tefrik edilir, bin aydan hayırlıdır, Kur'ân bu gecede indirilmiştir. Yeryüzü, meleklerle dolup sıkışır. Kadir gecesi mübarek gecelerden biridir. Ramazan ayının 27. gecesinde olduğu (Müslim, Sıyâm, 207) genel kabul görmüş olmakla birlikte Ramazanın son yedi gecesinde aranması ile ilgili hadisler de vardır (Müslim, Sıyâm, 219; Buhârî, Leyletü'l-Kadr, 3; Tirmizî, Savm, 72). Ancak asırlardır bütün İslâm ülkelerinde Kadir gecesi Ramazanın 27. gecesinde kutlanmaktadır. Kur'ân'ın Ramazan ayında (Bakara, 2/185) ve Kadir gecesinde indirildiği âyetle sabittir (Kadr, 97/1). Dolayısıyla Kadir gecesinin Ramazan ayında olduğu kesindir. Kur'ân'ın 97. sûresi Kadr sûresidir. Bu sûrede Kur'ân'ın Kadir gecesinde indirildiği ve kadir gecesinin bin aydan hayırlı olduğu, meleklerin ve Cebrail'in bu gecede Allah'ın izni ile her bir iş için yer yüzüne indikleri, fecre kadar bu gecenin esenlik olduğu bildirilmiştir. Bu geceye özgü bir ibadet ve namaz yoktur. Bu gece, dua, tevbe, istiğfar, zikir, Kur'ân kıraati ve namaz ile ihya edilebilir. Bu geceyi ihya eden bağışlanır (Dârimî, Savm, 54). Peygamberimiz (a.s.) bu gecede "Allah'ım! Sen affedicisin, affetmeyi seversin, beni de affet" diye dua edilmesini tavsiye etmiştir (Tirmizî, Deavat, 84). (İ.K.)



BAKARA-185

Yaşar Nuri Öztürk : Ramazan o aydır ki; insanlara kılavuz olan, iyi-kötü ayrımıyla hidayetten kanıtlar getiren Kur'an, onda indirilmiştir. O halde bu aya ulaşanınız onu oruçlu geçirsin. Hasta olan veya yolculuk halinde bulunan, tutamadığı gün sayısınca başka günlerde tutsun. Allah sizin için kolaylık ister; O sizin için zorluk istemez. Tutulmamış olan günleri tamamlamanızı, sizi doğru yola kılavuzladığı için Allah'ı yüceltmenizi ister. Ve sizin şükretmeniz umulmaktadır. 



KADR (KADİR)

1.Yaşar Nuri Öztürk : Biz onu Kadir Gecesi'nde indirdik. 

2.Yaşar Nuri Öztürk : Kadir Gecesi'nin niteliğini sana gösteren nedir? 

3.Yaşar Nuri Öztürk : Kadir Gecesi bin aydan daha hayırlıdır! 

4.Yaşar Nuri Öztürk : Melekler ve Rûh, Rablerinin izniyle o gecede her iş için iner de iner! 

5.Yaşar Nuri Öztürk : Bir esenlik ve huzur vardır; sürüp gider o, tan yeri ağarıncaya kadar! 

 

 

KUR'AN'ın DİNİNDE KADIN, UYDURULAN DİNDE KADIN

 http://www.kurandakidin.com/2011/10/21-kuran%E2%80%99in-dininde-kadin-uydurulan-dinde-kadin-2/

Kur’an’ da Her Şey Var mıdır? yazısı için tıklayın.

KUR'AN AYETLERİYLE KONUŞAN KADIN

http://www.frmtr.com/dini-hikayeler/493368-sadece-kuran-ayetleriyle-konusan-kadin.html



 

KUR’AN’ DAKİ SAĞ ve SOL

Beled, 12-19

Hakka, 19-37

Vakıa, 41-46

 

http://www.ihsaneliacik.com/2013/02/kuranda-sag-sol-var-mizks-z7.html?utm_source=feedburner&utm_medium=email&utm_campaign=Feed:+ihsaneliacik+(R.+İhsan+Eliaçık)



 Kitap Ehli (bk. Dini Yazılar / Genelleme).

 

Yaşar Nuri ÖZTÜRK
Ankebut,   46. Ehlikitap'la, en güzel olan yöntem dışında bir yolla mücadele etmeyin! Onların zulme sapanları müstesna. Şöyle deyin: "Bize indirilene de size indirilene de iman ettik; tanrımız ve tanrınız bir. Ve biz O'na teslim olanlarız."

 

Al-i İmran,  84. De ki: "Allah'a, bize indirilene, İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakub'a, torunlarına indirilmiş olana, Mûsa'ya, İsa'ya ve diğer nebilere Rablerinden verilmiş bulunana inandık. Onlardan hiçbirini ötekinden ayırmayız. Biz O'na teslim olanlarız."

 

                    113. Ama hepsi bir değildir. Ehlikitap içinden Allah için baş kaldıran/Allah huzurunda el bağlayan/hak ve adaleti ayakta tutan/kalkınıp yükselen bir zümre de vardır; gece saatlerinde secdelere kapanmış olarak Allah'ın ayetlerini okurlar.

 

                    114. Allah'a ve âhiret gününe inanırlar, iyilik ve güzelliği belirlenmiş olana özendirirler, kötülük ve çirkinliği belirlenmiş olandan sakındırırlar. Hayır işlerde yarışırcasına koşarlar. İşte bunlar hayra ve barışa yönelik hizmet üretenlerdendir.

 

Araf,            159.Musa kavminden bir topluluk vardır ki, hakka kılavuzluk/hak ile kılavuzluk eder ve yalnız hakka dayanarak adaleti gözetir.

 

Bakara,          62. Su bir gerçek ki, iman edenlerden, Yahudilerden, Hiristiyanlardan, Sâbiîlerden Allah'a ve âhiret gününe inanip barisa ve hayra yönelik is yapanlarin, Rableri katinda kendilerine has ödülleri olacaktir. Korku yoktur onlar için, tasalanmayacaklardir onlar.

 

 

Kur’an Okunurken Susup Dinleme.

 

 

A'RÂF-204 Yaşar Nuri ÖZTÜRK. Kur'an okunduğu zaman onu dinleyin ve susun ki, size rahmet edilsin.


Ezan namaz için çağrıdır. Arapça ezzin ( çağır ) demektir. Ezan okunurken değil Kur’an okunurken susup dinlemeli. Fatih Lütfü Aydın.

Kur'an'a yapılan bir saygısızlık da şu ayetde belirtilmiştir.


Fusullet, 26. Yaşar Nuri Öztürk : İnkâr edenler dediler ki: "Şu Kur'an'ı dinlemeyin! O okunurken yaygara koparın ki, galip gelesiniz."


Ayrıca, Furkan, 30. Yaşar Nuri Öztürk : Resul de şöyle der: "Ey Rabbim, benim toplumum, bu Kur'an'ı terk edilmiş/dışlanmış halde tuttular."


Not: Tabiiki rahmetin ya da şifanın sağlanabilmesi için Kur'an reçetesinin kişinin anladığı dilde okunması ve Hz. Allah'ın rızasına uygun hayata geçirilmesi gerekir.


KÜN fe YEKÜN

BAKARA-117

Yaşar Nuri Öztürk : Gökleri ve yeri, güzelliklerle donatarak yaratan
Bedî, O'dur. Bir şeyin olmasına karar verdi mi ona sadece "Ol'" der. Artık o, oluverir.

 Bedîus semâvâti vel ard(ardı), ve izâ kadâ emren fe
innemâ
yekûlu lehu kun fe yekûn(yekûnu).

EN'ÂM-73

Yaşar Nuri Öztürk : Gökleri ve yeri hak olarak yaratan da
O'dur.
"Ol!" dediği gün, hemen oluverir. Sözü haktır O'nun.
Sûra üfleneceği gün de mülk ve yönetim O'nundur. Âlim'dir, görünmeyeni de
görüneni de bilen O'dur. O'dur Hakîm, O'dur Habîr.

Ve huvellezî halakas semâvâti vel arda bil hakk(hakkı), ve yevme yekûlu kun fe
yekûn(yekûnu),
kavluhul hakk(hakku), ve lehul mulku yevme yunfehu fîs sûr(sûri), âlimul
gaybi veş şehâdeh(şehâdeti), ve huvel hakîmul habîr(habîru).


NAHL-40

Yaşar Nuri Öztürk : Biz birşeyi dilediğimizde, onun hakkında
söyleyeceğimiz söz, "Ol!" demekten ibarettir; o hemen oluverir.

İnnemâ kavlunâ li şey’in izâ erednâhu en nekûle lehu kun fe
yekûn(yekûnu).
 

YÂSÎN-82
 
Yaşar Nuri Öztürk : O birşeyi istediğinde, buyruğu sadece
şunu söylemektir: "Ol!" Artık o, oluverir.

İnnemâ emruhû izâ erâde şey’en en yekûle lehu kun fe yekûn(yekûnu).

 

MERYEM-35

Yaşar Nuri
Öztürk : Bir oğul edinmek Allah'a asla yakışmaz. O'nun şanı yücedir. Bir iş ve oluşa karar verdi mi, ona sadece "Ol!" der, o hemen oluverir.


Mâ kâne lillâhi en yettehıze min veledin subhâneh(subhânehu), izâ kadâ
emren fe innemâ
yekûlu lehu kun fe yekûn(yekûnu).


KABİR AZABI
Prof.Dr.Bayraktar Bayraklının kabir azabı yoktur yazısı

Kabir azabı konusunda Prof. Dr. Bayraktar Bayraklı
''Kabirde yeniden bir diriliş olmayacaktır. Böyle düşünenler reenkarnasyon yapmış oluyorlar. Oysa ki bizim dirilişimiz kıyametin kopmasıyla beraber olacaktır. Dirilmenin olmayacağı mezarda azap da olmaz. Çünkü ruhun olmadığı yerde azaba yer yoktur. Diğer taraftan Yüce Allah Rad Suresi'nin 34. ayetinde "Onlara dünya hayatında azap vardır. Ama ahiret azabı daha şiddetlidir" demektedir. Görüldüğü gibi dünya ve ahiret azabından bahsedilirken kabir azabı diye bir kavram Kuran'da geçmemektedir. Bu kabir azabının varlığını iddia edenler Kuran'a ilave yapmaktadırlar ve uydurma hadislere dayanmaktadırlar. Biraz daha geniş düşünürsek mezarı olmayan yani kabri olmayan pek çok insan vardır. Bunlardan biri de Firavun'dur. Peki nasıl azap görmektedir? Netice olarak diyebiliriz ki kabirde azap yoktur.''

 

http://www.haberturk.com/yazarlar/prof-dr-bayraktar-bayrakli/225250-din-semsiyesi-altinda-bolunmeye-dikkat



 

 RA'D-34
Yaşar Nuri Öztürk : Dünya hayatında bir azap var onlar için; âhiret azabı ise çok daha şiddetlidir. Onları Allah'a karşı koruyacak kimse de yoktur. 

Kabir alemi denilen şey aslında Berzah alemidir.

BERZAH 



Set, engel, iki şey arasındaki perde. Istılahî anlamıyla berzah; madde âlemi ile mana âlemi (ruhlar âlemi), ruhlar âlemi yani ölümden sonra ruhların kıyamete kadar kalacakları âlem, ya da kabir âleminin adıdır. (es-Seyyit eş-Şerif el-Cürcanî, et-Târifat, Kahire 1938, s. 38; Râgıb el-Isfahânî, el-Müfredât s. 56). 

Berzah kelimesi Kur'an-ı Kerîm'de üç yerde geçmektedir. Bunlardan "İki denizi kavuşmaları için salıvermiştir. (Böyle iken) aralarında karışmalarına engel perde (berzah) vardır karışamazlar. "(er-Rahman, 55/19-20) Ayrıca iki şey arasındaki engel anlamında kullanılmıştır. (el-Furkan, 25/53). Müminun suresinde ise "Nihayet onlara ölüm gelip çatınca tekrar tekrar şöyle diyecekler: "Rabbım beni dünyaya geri gönder, tâ ki ben zaâyi ettiğim ömrüm mukabilinde iyi amel ve harekette bulunayım ". Hayır onun söylediği hu söz hakikatte boş laftan ibarettir. Önlerinde ise diriltilip kaldırılacakları güne kadar (dönmelerine mani) bir engel (berzah) vardır. " şekliyle, yani dünya ve kabir âlemini ayıran perde anlamında kullanılmıştır. (el-Mû'minun, 23/100). Bu ayetten anlamaktayız ki ruhlar ölmemekte; cesedin ölümünden sonra, İslâmî ıstılahta berzah denilen bir âlemde yaşamaktadırlar. 

 

http://samil.ihya.org/ansiklopedi/berzah.html

KÜÇÜK GÜNAHLAR NİSÂ-31 Yaşar Nuri Öztürk : Eğer yasaklandığınız günahların büyüklerinden uzak kalırsanız, diğer kötülüklerinizi örteriz ve sizi nimet ve bereket dolu bir varış yerine ulaştırırız.



KENZ AYETİ


KENZ AYETİ (Kenz: Define, hazine. Yer altında saklı kalmış
kıymetli eşya, para veya altın gibi şeyler.)


TEVBE-34


Yâ eyyuhellezîne âmenû inne kesîren minel ahbâri ver ruhbâni le ye'kulûne
emvâlen nâsi bil bâtıli ve yasuddûne an sebîlillâh(sebîlillâhi), vellezîne ye
knizûnez zehebe vel
fıddate ve lâ yunfikûnehâ fî sebîlillâhi fe beşşirhum bi azâbin elîm(elîmin).

 
1.

 

 
yâ eyyuhâ

 

 
: ey

 

 
2.

 

 
ellezîne
  âmenû

 

 
: âmenû
  olanlar

 

 
3.

 

 
inne

 

 
: muhakkak
  ki

 

 
4.

 

 
kesîren

 

 
: çoğu

 

 
5.

 

 
min el
  ahbâri

 

 
: yahudi
  âlimlerden, hahamlardan

 

 
6.

 

 
ve er ruhbâni

 

 
: ve
  hrıstiyan rahipler

 

 
7.

 

 
le
  ye'kulûne

 

 
: yerler

 

 
8.

 

 
emvâle en
  nâsi

 

 
:
  insanların malları

 

 
9.

 

 
bi el
  bâtıli

 

 
: bâtıl
  ile boş yere, haksız olarak

 

 
10.

 

 
ve
  yasuddûne

 

 
: ve
  engellerler, alıkoyarlar, mani olurlar

 

 
11.

 

 
an sebîli
  allâhi

 

 
: Allah'ın
  yolundan

 

 
12.

 

 
ve
  ellezîne yeknizûne

 

 
: ve
  biriktiren, toplayan kimseler

 

 
13.

 

 
ez zehebe

 

 
: altın

 

 
14.

 

 
ve el
  fıddate

 

 
: ve gümüş

 

 
15.

 

 
ve lâ
  yunfikûne-hâ

 

 
: ve onu
  infâk etmezler

 

 
16.

 

 
fî sebîli
  allâhi

 

 
: Allah
  yolunda

 

 
17.

 

 
fe

 

 
: artık

 

 
18.

 

 
beşşir-hum

 

 
: onları
  müjdele, haber ver

 

 
19.

 

 
bi azâbin
  elîmin

 

 
: elîm,
  acı bir azap ile

 

 
Ey iman sahipleri! Şu bir gerçek ki, hahamlardan ve
rahiplerden birçoğu halkın mallarını uydurma yollarla tıkabasa yerler ve
Allah'ın yolundan geri çevirirler. Altını ve gümüşü depolayıp
da onları Allah yolunda harcamayanlara korkunç bir azap muştula.
ÂLİ İMRÂN
113. Ama hepsi bir değildir. Ehlikitap içinden
Allah için baş kaldıran/Allah huzurunda el bağlayan/hak ve adaleti ayakta
tutan/kalkınıp yükselen bir zümre de vardır; gece saatlerinde secdelere kapanmış
olarak Allah'ın ayetlerini okurlar.
114. Allah'a ve âhiret gününe inanırlar, iyilik ve
güzelliği belirlenmiş olana özendirirler, kötülük ve çirkinliği belirlenmiş
olandan sakındırırlar. Hayır işlerde yarışırcasına koşarlar. İşte bunlar hayra
ve barışa yönelik hizmet üretenlerdendir.

LÂ İLÂHE İLLAALLAH
Diliyle değil de, gönlüyle yani yaşayarak, Lâ ilâhe illallah
diyen yani kasayı, masayı ve nisayı put edinmeyen ve bunları put edinmemek için
eline, diline ve beline sahip olma savaşı veren herkes cennete girer inşallah. Fatih Lütfü AYDIN

Not: Kasa; sembol olarak mal, mülk ve para.
         Masa; sembol
olarak makam ve şöhret tutkusu.
         Nisa (
kadınlar ); sembol olarak şehvet, tutku halini almış cinsellik.



Kur’an’ da Her Şey Var mıdır?

 

Kur’an her şeyin adresini vermiştir.

Enbiya Suresi

7. Senden önce de ancak kendilerine vahyettiğimiz erler gönderdik. Hadi, sorun zikir/Kur'an ehline, eğer bilmiyorsanız...

 

Nahl Suresi

43. Biz senden önce de elçi olarak kendilerine vahyettiğimiz erkeklerden başkasını göndermedik. Eğer bilmiyorsanız, zikir/Kur'an ehline sorun.

 

Not: “Sebebin hususiyeti nassın umumiyetine engel değildir” yani bir hükmün ( Kur’an ayetinin), özel olması ( burada Kur’an ehli ) genellemeye engel değildir. Yalnızca Kur’an ehline değil her konunun ehline, uzmanına sorulabileceği anlamına gelir.

 

Ayrıca her şeyin yazılı olduğu şey, Kuran’ın da ondan geldiği,  Allah katında ki Ana Kitaptır.

 

Zuhruf Suresi

2. O ayan beyan konuşan Kitap'a yemin olsun ki,

3. Biz onu akıl erdiresiniz diye Arapça bir Kur'an yaptık.

4. Ve o, bizim katımızdaki ana Kitap'ta çok yüce, çok hikmetlidir.

 

Deme ki Kur’an Ana Kitap’ tan gönderilmiş bir kitaptır. Fatih Lütfü Aydın.

 

BURÛC

21. İş onların iddialarının aksinedir! O, çok yüce bir Kur'an'dır.

22. Korunmuş bir levhada/Levh-i Mahfûz'dadır.

 

NEBE-29

Oysaki biz, her şeyi iyiden iyiye sayıp kitaplaştırmıştık.

 

Yunus Suresi

61. Bir iş ve oluşta bulunsan, Kur'an'dan bir şey okusan; herhangi bir iş yapsanız, siz ona dalıp gitmişken biz üstünüzde mutlaka tanıklarız. Ne yerde ne gökte zerre ağırlığınca bir şey, ondan daha küçüğü de daha büyüğü de Rabbinden uzakta/gizli kalmaz; tümü apaçık bir Kitap'tadır.

 

 

Enam Suresi

38.Yeryüzünde debelenen hiçbir canlı, iki kanadıyla uçan hiçbir kuş istisna olmamak üzere hepsi sizin gibi ümmetlerdir. Biz bu Kitap'ta, herhangi birşeyi ne eksik bıraktık ne fazla yaptık. Onlar, sonunda Rableri önünde haşredilirler.

 

59. Gaybın anahtarları O'nun yanındadır; onları O'ndan başkası bilmez. O, karada ve denizde olanı da bilir. O'nun bilgisi dışında bir yaprak bile düşmez. Toprağın karanlıklarındaki bir dâne, yaş ve kuru her şey apaçık bir Kitap'ın içindedir.

 

91. Allah'ı, kadrine/şanına yaraşır şekilde tanıyamadılar. Çünkü, "Allah, insana hiçbir şey vahyetmemiştir." dediler. De ki "Mûsa'nın insanlara bir ışık, bir kılavuz olarak getirdiği Kitap'ı kim indirdi? Siz o Kitap'ı birtakım parşömenler yapıp ortaya sürüyorsunuz, birçoğunu da saklıyorsunuz. Size, sizin de atalarınızın da bilmediği şeyler öğretildi." "Allah" de, sonra bırak onları saplandıkları batakta oynayadursunlar.

 

HADÎD-22

Yeryüzünde ve kendi benliklerinizde meydana gelen hiçbir musibet yoktur ki, biz onu yaratmadan önce bir Kitap'ta belirlenmiş olmasın. Bu, Allah için çok kolaydır.

 

YÂSÎN-12

İnnâ nahnu nuhyil mevtâ ve nektubu mâ kaddemû ve âsârehum ve kulle şey’in ahsaynâhu fî imâmin mubîn(mubînin).

1.

innâ

: muhakkak ki biz

2.

nahnu

: biz

3.

nuhyi

: diriltiriz

4.

el mevtâ

: ölüler

5.

ve nektubu

: ve yazarız

6.

mâ kaddemû

: takdim ettikleri şeyleri

7.

ve âsâre-hum

: ve onların eserleri

8.

ve kulle şey'in

: ve herşey, hepsi

9.

ahsaynâ-hu

: onu saydık

10.

: içinde

11.

imâmin

: önder, rehber, imam

12.

mubînin

: açıkça, apaçık

 

Biz, yalnız biz, ölüleri diriltiriz ve onların önden gönderdiklerini de eserlerini de yazarız. Zaten biz her şeyi apaçık bir kütükte ayrıntılı olarak kaydetmişizdir.

 

Neml Suresi

75. Yerde ve gökte hiçbir gayb yoktur ki, açıklayıcı bir Kitap'ta olmasın.

 

Hac Suresi

70. Bilmedin mi ki; Allah gökte ne var, yerde ne varsa hepsini bilir. Bunların tümü bir Kitap'tadır. Bütün bunlar Allah için çok kolaydır.

 

Vakıa Suresi

77. O, kesinlikle şerefli bir Kur'an'dır.

78. Titizlikle saklanan bir Kitap'tadır.

 

İsra Suresi

58. Hiçbir kent/medeniyet dışta kalmamak üzere, kıyamet gününden önce hepsini ya helâk edeceğiz yahut da şiddetli bir azapla azaplandıracağız. İşte bu, Kitap'ta satır satır yazılmış bulunuyor.

 

Taha Suresi

51. Dedi: "Peki, ilk nesillerin hali ne olacak?"

52. "Onlara ilişkin bilgi, Rabbim katında bir Kitap'tadır. Rabbim ne şaşırır ne de unutur."

 

Kehf Suresi

27. "Onlara ilişkin bilgi, Rabbim katında bir Kitap'tadır. Rabbim ne şaşırır ne de unutur."

 

 

Sebe Suresi

3. Küfre sapanlar şöyle dediler: "Kıyamet saati bize gelmez!" De ki: "Hayır, öyle değil! Gaybı bilen Rabbime yemin olsun ki, o size mutlaka ve mutlaka gelecektir! Göklerde ve yerde zerre miktarı bir şey bile Rabbimden gizli kalmaz." Zerreden daha küçük veya daha büyük hiçbir istisna olmamak üzere, her şey apaçık bir Kitap'ta belirlenmiştir.

 

Fatır Suresi

11 .Allah sizi bir topraktan, sonra bir spermden yarattı; sonra sizi çiftler haline getirdi. O'nun ilmi dışında, bir dişi ne hamile olur ne de doğurur. Yaşayan bir varlığa daha çok ömür verilmesi de onun ömründen biraz azaltılması da mutlaka bir Kitap'ta yazılıdır. Bu, Allah için gerçekten çok kolaydır.

 

Kaf Suresi

4. Toprağın onlardan neyi eksilttiğini pek iyi bilmişizdir biz. Her şeyi saklayıp koruyan bir Kitap var katımızda.

 

 

Hadid Suresi

22. Yeryüzünde ve kendi benliklerinizde meydana gelen hiçbir musibet yoktur ki, biz onu yaratmadan önce bir Kitap'ta belirlenmiş olmasın. Bu, Allah için çok kolaydır.

 

 Kur’an, insanın önüne okunmak üzere üç ayrı ‘kitap’ sunuyor:

-Kâinat (evren) kitabı,

-Vahy kitabı, yani Kur’an,

-İnsan kitabı.

 

İsra, 14,

Yaşar Nuri Öztürk: "Oku kitabını! Bugün sana hesap sorucu olarak öz benliğin yeter.

Ikra’ kitâbeke, kefâ bi nefsikel yevme aleyke hasîbâ(hasîben).

1.

ikra'

: oku

2.

kitâbe-ke

: senin kitabın, kitabını

3.

kefâ bi

: kâfi oldu

4.

nefsike

: senin nefsine, nefsin

5.

el yevme

: (bu) gün

6.

aleyke

: sana

7.

hasîben

: hesap görücü olarak

 

 

Not:  Ahirette önümüze açılacak olan  amel defterini  utanç içinde okumak istemiyorsak, dünyada özbenliğimizin ya da nefsimizin muhasebesini iyi yapmalıyız, bence. F.L.A. 3.12.2016



İsra Suresi

12-14. Biz, geceyi ve gündüzü iki ayet yaptık; sonra gecenin ayetini silip gündüzün ayetini gösterici yaptık ki, Rabbinizden bir lütuf isteyesiniz, yılların sayısını ve hesabı bilesiniz. Biz her şeyi ayrıntılı bir biçimde açıkladık.

 

         Her insanın uğursuzluk kuşunu onun boynuna takmışızdır. Kıyamet günü kendisine, önünde açılmış olarak bulacağı bir kitap çıkaracağız:

 

         "Oku kitabını! Bugün sana hesap sorucu olarak öz benliğin yeter."

 

Al-i İmran Suresi

23. Şu kendilerine Kitap'tan bir pay verilmiş olanlara bak, aralarında hüküm vermesi için Allah'ın Kitabı'na çağırılıyorlar da içlerinden bir zümre yüz çevirerek dönüp gidiyor.

 

Hud Suresi

17. Böyleleri şu kimse gibi olur mu: Rabbinden bir beyyine üzerinedir, O'ndan bir tanık da kendisini izler. Tanıktan önce de bir kılavuz ve rahmet olarak Mûsa'nın kitabı var. Onlar ona inanırlar. Hiziplerden onu inkâr edenin varış yeri ateştir. Ondan asla kuşkuya düşme; o Rabbinden bir haktır ama insanların çokları inanmıyorlar.

 

Neml Suresi

28 – 32. "Şu yazımı götürüp onlara at. Sonra onlardan uzaklaş da bak bakalım, nasıl

            davranacaklar."

 

         İzheb bi kitâbî hâzâ fe elkıh ileyhim summe tevelle anhum fenzur

          mâzâ yerciûn(yerciûne).

 

 

         Melike dedi ki: "Ey ileri gelenler, bana önemli bir mektup bırakıldı."

 

         "Süleyman'dan bir mektup. Rahman ve Rahîm Allah'ın adıyla başlıyor."

 

         "Söylediği şu: Bana büyüklük taslamaya kalkmayın. Teslim olarak huzuruma gelin."

 

         Melike dedi: "Ey danışmanlarım, bu meselem konusunda bana fikir verin. Siz

           onaylamadıkça, hiçbir işe kesin karar vermem."

 

Lokman Suresi

20.  Görmediniz mi, Allah, göklerde ve yerde bulunan şeyleri sizin emrinize verdi ve görünür görünmez nimetlerini üstünüze saçtı. İnsanlardan öylesi var ki, Allah uğrunda ilimsiz, kılavuzsuz ve aydınlatıcı bir kitaba dayanmaksızın mücadele eder.

 

 

 

 

 

 

 

Lokman Suresi

4.Biz hiçbir yurt ve medeniyeti, belirlenmiş bir yazgısı olmaksızın ortadan kaldırmadık.

Ve mâ ehleknâ min karyetin illâ ve lehâ kitâbun ma’lûm(ma’lûmun).

1.

ve mâ ehleknâ

: ve biz helâk etmedik

2.

min karyetin

: bir yeri, bir ülkeyi

3.

illâ

: ancak, olmaksızın, hariç

4.

ve lehâ

: ve onun vardır

5.

kitâbun

: yazı, kitap, yazılı, yazılmış

6.

ma'lûmun

: bilinen

 

 KALP MÜHÜRLENMESİ

Önemli olan ten rengi değil kalp rengidir. Bazı kalpler Allah'ın vurduğu mühürle kararmıştır. Bunlar kara kalpli ( elbette ki değişmeceli ) olmuşlardır. Bunların ruhları kararmıştır. Bazıları da gittikçe temizlenerek 
kalplerini ( ruhlarını ) nuranileştirip, beyazlaştırmışlardır. Yani değişmeceli de olsa ruhun rengi önemlidir, ten renginden. İyi akşamlar.

BAKARA-7
Yaşar Nuri Öztürk : Allah onların kalpleri, kulakları üzerine mühür basmıştır. Onların kafa gözleri üstünde de bir perde vardır. Onlar için korkunç bir azap öngörülmüştür.


Kur'an Kolaydır.

Kamer, 32,
Yaşar Nuri Öztürk

 

Yemin olsun ki, biz, Kur´an´ı öğüt ve ibret için kolaylaştırdık. Fakat düşünen mi var?!

Sayfa Başına Dönün 

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol