Sayac


Fatih Lütfü AYDIN
Hoş Geldiniz

Kodamanlar



YÛNUS-83

Yaşar Nuri Öztürk : Firavun ve kodamanlarının kendilerine kötülük etmelerinden korktukları için, kavmi arasından bir gençlik grubu dışında hiç kimse Mûsa'ya inanmadı. Çünkü Firavun, o toprakta gerçekten çok üstündü ve gerçekten sınır tanımaz azgınlardan biriydi.

Kodamanların desteği olmasa Fravun etten kemikten biri olarak zulmedemez. Demek ki Zulme destek veren kodamanlar da zalimdir ve zulümden sorumludur.




SÖMÜRGECİ SINIFLAR ve ONLARA UYANLARIN HALİ

İnsanlar tarihten ders çıkarmadıkları için tarih tekerrür ( tekrar ) den ibarettir. Firavun devrini günümüze de uyarlayabiliriz.

Yaşayan Kur'an budur. Kur'an her devri kapsar, evrenseldir.

1. Yöneticiler [ Seçilmişler, atanmışlar ( bürokratlar ), krallar vs.].
   
   Firavun ve vezirleri

2. Din Adamları.
   
   Hâmân, Firavun zamanının dinci, sömürgeci din adamları.

3. Askerler.

4. İş Adamları.

   Karun

KASAS SURESİ

4. 

Yaşar Nuri Öztürk: Gerçek şu: Firavun o yerde egemenlik kurmuş ve ora halkını gruplara ayırmıştı. Onlardan bir topluluğu horlayıp eziyordu: Bu topluluğun erkek çocuklarını boğazlıyor, kadınlarına hayasızca davranıyor/kadınların rahimlerini yokluyor/kadınlarını hayata salıyordu. O gerçekten fesadı yayanlardandı.

5.

Yaşar Nuri Öztürk: Ve biz istiyoruz ki, yeryüzünde ezilip horlananlara bağışta bulunalım, onları önderler yapalım, onları mirasçılar haline getirelim.

6.

Yaşar Nuri Öztürk: Ve yeryüzünde onlara imkân ve kudret verelim. Firavun'a, Hâman'a ve onların ordularına da korkmakta oldukları şeyleri gösterelim.

38.

Yaşar Nuri Öztürk : Firavun dedi: "Ey seçkinler topluluğu! Ben sizin için benden başka bir tanrı tanımıyorum. Ey Hâmân! Benim için çamurun üzerinde ocağı yakıp bana bir kule yap ki Mûsa'nın tanrısına ulaşayım. Aslında ben onun yalancılardan olduğunu sanıyorum." 

39.

Yaşar Nuri Öztürk : O ve orduları yeryüzünde haksız yere büyüklük tasladılar ve sandılar ki, bize döndürülmeyecekler. 

40.

Yaşar Nuri Öztürk : Biz de onu ve askerlerini yakalayıp hepsini suyun içine fırlattık. Bak, nasıl oldu zalimlerin sonu! 

41.

Yaşar Nuri Öztürk : Biz onları, ateşe çağıran önderler yapmıştık. Kıyamet günü yardım göremeyeceklerdir. 

42.

Yaşar Nuri Öztürk : Bu dünya hayatında da arkalarına bir lanet taktık. Kıyamet günü onlar, çirkinleştirilenler arasında olacaklar. 

58.

Yaşar Nuri Öztürk : Yaşayışı şımarıklık ve gösterişe yol açmış nice kenti helâk ettik biz. İşte yerleri yurtları! Onlardan sonra oralarda çok az oturuldu. Biziz vâris olanlar, biz. 

59.

Yaşar Nuri Öztürk : Senin Rabbin, memleketleri/medeniyetleri, ana merkezlerinde kendilerine ayetlerimizi okuyan bir resul göndermedikçe helâk etmez. Biz; ülkeleri/medeniyetleri, halkları zulme sapmadıkları sürece helâk etmeyiz. 

60.

Yaşar Nuri Öztürk : Nasiplendirildiğiniz şeyler şu iğreti hayatın yararından ve süsünden ibarettir. Allah'ın katındaki ise daha hayırlı ve daha süreklidir. Hâlâ aklınızı işletmeyecek misiniz? 

61.

Yaşar Nuri Öztürk : Kendisine güzel bir vaatte bulunduğumuz, ardından da ona kavuşan kimse, şu iğreti hayatın yararıyla nimetlendirdiğimiz, sonra kıyamet gününde huzurumuza dikilecekler arasına giren kimse gibi midir? 

62.

Yaşar Nuri Öztürk : O gün onlara seslenerek şöyle diyecek: "O kendilerini bir şey sandığınız ortaklarım nerede?" 

63.

Yaşar Nuri Öztürk : Üzerlerine hüküm hak olanlar şöyle diyecekler: "Rabbimiz, azdırdıklarımız işte şunlar! Kendimiz azdığımız gibi onları da azdırdık. Onlardan uzak olduğumuzu sana arz ediyoruz. Zaten onlar sadece bize kulluk/ibadet etmiyorlardı ki!.." 

64.

Yaşar Nuri Öztürk : Şöyle denilir: "Çağırın ortak koştuklarınızı!" Onlar da çağırırlar. Fakat ötekiler bunlara cevap veremezler; azabı görmüşlerdir. Önceden yola gelselerdi ne olurdu! 

65.

Yaşar Nuri Öztürk : Allah o gün onlara seslenir de şöyle der: "Hak elçilerine ne cevap verdiniz?" 

66.

Yaşar Nuri Öztürk : Artık o gün onlara karşı tüm haberler kör olmuştur. Birbirlerine de bir şey soramazlar. 

75.

Yaşar Nuri Öztürk : Her ümmetten bir tanık çıkarmış da şöyle demişizdir: "Getirin susturucu kanıtınızı!" Bunun üzerine onlar hakkın Allah'a ait olduğunu bilmişlerdir. O iftira aracı yaptıkları şeyler de onları yüzüstü koyup kaybolmuşlardır. 

76.

Yaşar Nuri Öztürk : Şu da bir gerçek ki Karun, Mûsa kavmindendi. Onlara karşı şımarıklık/azgınlık yaptı. Ona öyle hazineler vermiştik ki, anahtarlarını taşımak, kuvvetli bir grubu bile zorluyordu. Kavmi ona şöyle demişti: "Şımarma, çünkü Allah, şımaranları sevmez." 

77.

Yaşar Nuri Öztürk : "Allah'ın sana verdikleri içinde âhiret yurdunu ara, dünyadan da nasibini unutma. Allah'ın sana güzel davrandığı gibi sen de güzel davran/Allah'ın sana lütufta bulunduğu gibi sen de lütufta bulun. Yeryüzünde fesat isteyip durma, çünkü Allah fesat peşinde koşanları sevmez." 

78.

Yaşar Nuri Öztürk : O dedi: "Bu servet bana, bendeki bir ilim sayesinde verildi." Peki o bilmedi mi ki Allah, önceki nesiller içinden ondan kuvvetçe daha zorlu, sayıca daha çok olanları bile helâk etmiştir. Günahlarının ne olduğu, günahkârlardan sorulmaz. 

79.

Yaşar Nuri Öztürk : Karun, süsü püsü içinde toplumunun karşısına çıktı. Şu iğreti dünya hayatını amaçlayanlar dediler ki: "Ah, Karun'a verilenin bir benzeri bize de verilseydi. Gerçekten o, çok nasipli bir adam!" 

80.

Yaşar Nuri Öztürk : Kendilerine ilim verilmiş olanlar şöyle demişti: "Yazıklar olsun size! İman edip hayra ve barışa yönelik iş yapan kişi için Allah'ın vereceği karşılık daha üstündür. Ama buna, sadece sabredenler ulaştırılır." 

81.

Yaşar Nuri Öztürk : Nihayet, Karun'u da sarayını da yere geçirdik. Allah'a karşı kendisine yardım edecek yandaşları da yoktu. Kendi kendisine yardım edebileceklerden de değildi. 

82.

Yaşar Nuri Öztürk : Akşam onun mevkiine/konumuna imrenenler sabah şöyle diyorlardı: "Vay be! Allah, kullarından dilediğine rızkı açıp yayıyor, dilediğine de ölçüyle veriyor/kısıyor. Allah bize lütufta bulunmasaydı, vallahi bizi de batırmıştı. Demek ki, inkârcılar asla iflah etmiyorlar." 

83.

Yaşar Nuri Öztürk : İşte âhiret yurdu! Biz onu, yeryüzünde üstünlük taslamayanlarla bozgunculuk peşinde koşmayanlara veririz. Sonuç, takva sahiplerinindir. 

84.

Yaşar Nuri Öztürk : İyilik/güzellik getirene ondan daha hayırlısı var. Kötülük getirenlere gelince, kötülükleri yapanlar yapmış olduklarından fazlasıyla cezalandırılmayacaklardır. 

85.

Yaşar Nuri Öztürk : Bu Kur'an'ı sana farz kılan, elbette ki seni vaat edilen yere/belirlenen sona götürecektir. De ki: "Hidayeti getireni de açık bir sapıklık içinde olanı da en iyi Rabbin bilir." 

86.

Yaşar Nuri Öztürk : Sen bu Kitap'ın sana indirileceği ummuyordun; Rabbinden bir rahmet olarak geldi. O halde küfre sapanlara sakın destekçi olma. 

87.

Yaşar Nuri Öztürk : Allah'ın ayetleri sana indirildikten sonra sakın seni geri çevirmesinler. Rabbine yakar/Rabbine çağır. Sakın şirke bulaşanlardan olma. 

88.

Yaşar Nuri Öztürk : Allah'ın yanında diğer bir tanrıya daha kulluk etme. İlah yok O'ndan başka. O'nun yüzü dışında herşey helâk olacaktır. Hüküm yalnız O'nundur ve O'na döndürüleceksiniz.
 

Sütunlarla Dolu İrem'e

FECR SURESİ
 
6.  Yaşar Nuri Öztürk : Görmedin mi ne yaptı Rabbin Âd kavmine? 
7.  Yaşar Nuri Öztürk : Sütunlarla dolu İrem'e, 
8.  Yaşar Nuri Öztürk : Ki beldeler içinde onun benzeri yaratılmamıştı. 
9.  Yaşar Nuri Öztürk : Ve ne yaptı vadide kayaları oyan Semûd kavmine? 
10. Yaşar Nuri Öztürk : Ve kazıklar sahibi Firavun'a. 
11. Yaşar Nuri Öztürk : Bunlar, ülkelerde azıp zulmetmişlerdi. 
12. Yaşar Nuri Öztürk : Ve oralarda bozgunu çoğaltmışlardı. 
13. Yaşar Nuri Öztürk : Bu yüzden Rabbin, üzerlerine azap kamçısını yağdırıverdi. 
14. Yaşar Nuri Öztürk : Çünkü Rabbin tam gözetleme yerindedir/tam bir biçimde
    gözetlemektedir. 
 
Sayfa Başına Dönün 

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol