Sayac


Fatih Lütfü AYDIN
Hoş Geldiniz

Mekasidi Hamse

GENEL OLARAK KUL HAKKI - Şirk

Korunması amaçlanan 5 şeye yapılan her türlü haksızlıktır.

Haksızlık insanın kendisine yapılmasını istemediği her şeydir.

MEKASID-I HAMSE ( KUR’AN’ IN KORUMAYI AMAÇLADIĞI 5 UNSUR = 5 AMAÇLANAN ŞEY )


A,MA,Dİ,CA,Aİ ( AKIL, MAL, DİN, CAN, AİLE )

DİN (DÜŞÜNCE ve İNANÇ özgürlüğü ).

Herkes, haksızlık içerecek şekilde eyleme dökmedikçe her şeyi düşünüp sorgulayabilmeli ve istediği şeye inanabilmeli. Bu yüzden hiç kimseye şöyle düşünüp, şuna inanacaksın dememeli.

Yalnız insanlar başkalarına, kişilerin izin verdiği sürece, öneride bulunabilirler.Benim insanlara acizane önerim, insanlar her türlü düşünceyi, inancı ve yorumu; akıl, mantık, vicdan ve

Kur'an cetvelleriyle ölçmeliler. Aksi halde şeytanın ardına düşüp, perişan olabilirler. Elbette ki Kur'an'a inanmayanlar da Evrensel Ahlak ve Hukuk İlkelerini cetvel olarak kullanmalıdırlar.

                                                                                                                                                                                                                                                                                                               F.L.A 19.08.2016  

Bk. http://fatihltfaydin.tr.gg/Mekasidi-Hamse.htm

http://www.antoloji.com/seytanin-rehberligi-siiri/

http://fatihltfaydin.tr.gg/Evrensel-Hukuk-ve-Ahlak-ilkeleri.htm




Akıl, mal, din ( düşünce ve inanç özgürlüğü ), can, aile ( neslin korunması ).

İyi günler! Bu mekasid-i Hamse ( Akıl, mal, can, düşünce ve inanç özgürlüğü ve aile olmak üzere Kur’an’ın korumayı amaçladığı 5 öge. ) ile insan Hz.Allah’ın da izni ve yardımıyla aklına takılan her sorunun yanıtını bulabilir, inşallah.
Önce akla takılan soru 5 ögeden hangisiyle ilgili bunu belirlemek gerekir.
Örneğin dövme, can ile yani can sağlığıyla ilgilidir ve bu da uzmanlık gerektirdiğinden, bir bilene sor ( ehline, uzmanına sor ) ayeti gereği, dermatoloğa ( deri uzmanına ) sorulmalıdır. Sonuçta Hz.Allah’ımız bizim can sağlığımızı düşünmektedir.

Televizyonda dinlediğim bir soru altın günü günah mı? şeklindeydi.
Şimdi altın ne ile ilgili 5 ögeden mal ile ilgili. Mala zarar veren şeyler nelerdir. Hırsızlık ( sirkat ), haram lokma, aşırı borçlanma, aşırı ve gereksiz harcama ve bir de kumar. Bilindiği üzere kumar; biri ya da birilerinin bir şeyler kazanırken, biri ya da birilerinin bir şeyler kaybettiği düzendir. Eğer altın günü sırayla birinin evinde düzenlenip, sırası gelene toplanan altın bırakılıyorsa bu dayanışmadır ve İslâm’a uygundur.
Öyle olmayıp da kurayla dağıtılıyorsa bu da kumar demektir. Hz.Allah’ımız insanın malını korumak amacıyla kumarı yasaklamıştır. F.L.A. 14.03.2017

http://fatihltfaydin.tr.gg/Mekasidi-Hamse.htm

Bilmiyorsan bir bilene sor.

Enbiya Suresi

7. Senden önce de ancak kendilerine vahyettiğimiz erler gönderdik. Hadi, sorun zikir/Kur'an ehline, eğer bilmiyorsanız...

Nahl Suresi

43. Biz senden önce de elçi olarak kendilerine vahyettiğimiz erkeklerden başkasını göndermedik. Eğer bilmiyorsanız, zikir/Kur'an ehline sorun.

Not: “Sebebin hususiyeti nassın umumiyetine engel değildir” yani bir hükmün ( Kur’an ayetinin), özel olması ( burada Kur’an ehli ) genellemeye engel değildir. Yalnızca Kur’an ehline değil her konunun ehline, uzmanına sorulabileceği anlamına gelir. Fatih Lütfü Aydın.

 Haramı belirleme yetkisi Hz.Allah'a aittir. Şu günah mı gibi soruların cevabı Kur'an'da yasaklanmışsa evet günahtır olmalıdır. Kimse Kur'an dışı bir şekilde şu helal bu günah diyemez. İbaha serbestlik ilkesi gereği bir şey Kur'an'da yasak edilmemişse helaldır.

Yasaklar Enam, 151-153 ( Sırat-ı Müstekim ayetleri ) 'de belirtilmiştir.Eğer akıla gelen şey Kur'an'da yasak edilmemişse, sağlığa aykırı olup olmadığı düşünülmelidir.
Emaneti ehline ver ve uzmanına sor ayetleri gereği uzmanına danışılmalıdır. Örnek: ojeyle abdest alma, küpe, dövme vs.

Emaneti Ehline Verme

Nisa 58. Yaşar Nuri ÖZTÜRK Şu bir gerçek ki, Allah size emanetleri, onlara ehil olanlara vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğinizde adaletle hükmetmenizi emrediyor. Allah size bu şekilde ne güzel öğüt veriyor. Allah Semî'dir, çok iyi duyar; Basîr'dir, çok iyi görür.

İnsanlar arasında ki üstünlük ölçüsü ehliyet, bir işte ehil olma, usta olma olmalı. Layıklık ya da laiklik budur. Allah katında ki üstünlük ölçüsü olan takva, insanlar arasında ki üstünlük ölçüsü olursa, dini kılığa bürünmüş dinciler, insanları Allah ile aldatılar. Fatih Lütfü Aydın. 12.12.2012

Not: Bilindiği üzere emanet eksiksiz ve sağlam olarak geri almak üzere birisine bırakılan şeydir. Hüküm yani yargı, bir konuda söz söyleme hakkı Hz.Allah'a aittir.Böyle olmasına rağmen belkide onurlandırmak amacıyla işlerini velileri ( yardımcıları ) aracıyla yapar. İşte uzmanlık gerektiren konuda uzmana söz söyleme hakkı emanet edilmiştir. Yani başka işlerde olduğu gibi danışma işini de uzmanına bırakmalı ve ona danışmalıdır.

Ek bilgi olarak, bedenimiz, malımız hepsi bize emanettir. Tam ve sağlam bir şekilde bunu sahibi olan Hz.Allah'a teslim etmek için uğraştıkça emin kişi oluruz. Emin kişi haksızlık etmediği için Hz.Allah'tan emin olan kişi olup, aynı zamanda varlığa asla zarar vermiyeceği bilindiği için varlık a:leminin de ondan emin olduğu kişi yani kendisine güven duygusu beslenen kişi olur. 21.10.2016

Bilmiyorsan bir bilene sor.

Enbiya Suresi

7. Senden önce de ancak kendilerine vahyettiğimiz erler gönderdik. Hadi, sorun zikir/Kur'an ehline, eğer bilmiyorsanız...

Nahl Suresi

43. Biz senden önce de elçi olarak kendilerine vahyettiğimiz erkeklerden başkasını göndermedik. Eğer bilmiyorsanız, zikir/Kur'an ehline sorun.

Not: “Sebebin hususiyeti nassın umumiyetine engel değildir” yani bir hükmün ( Kur’an ayetinin), özel olması ( burada Kur’an ehli ) genellemeye engel değildir. Yalnızca Kur’an ehline değil her konunun ehline, uzmanına sorulabileceği anlamına gelir. Fatih Lütfü Aydın.

 


HARAMI BELİRLEME YETKİSİNİN ALLAH’ A ait OLDUĞUNU GÖSTEREN KUR’AN AYETLERİ

KEHF-26


Yaşar Nuri Öztürk: De ki: "Onların ne kadar kaldıklarını Allah daha iyi bilir. O'nun elindedir göklerin ve yerin gaybı. Ne güzel görendir O, ne güzel işitendir. Onların, O'ndan başka bir dostları da yoktur. Ve O, hükmüne hiç kimseyi ortak etmez."

 MÂİDE-87

Yaşar Nuri Öztürk : Ey iman sahipleri! Allah'ın size helal kıldığı şeylerin temiz ve güzel olanlarını haramlaştırmayın; azıp sınırı aşmayın; Allah azıp sınırı aşanları sevmez. 

NAHL - 116.

Yalan düzerek Allah'a iftira etmek için, dillerinizin uydurma nitelendirmeleriyle "Şu helaldir, şu da haramdır!" demeyin. Yalan düzerek Allah'a iftira edenler kurtulamazlar.

YÛNUS-59

De ki: "Ne oldu size de Allah'ın size rızık olarak indirdiği şeylerden bir haram yaptınız bir de helal?" De ki: "Allah mı size izin verdi, yoksa Allah'a iftira mı ediyorsunuz?"

EN'ÂM

119. Size ne oluyor da üzerine Allah'ın adı anılmış olanlardan yemiyorsunuz? Zorda kalışınız dışında üzerinize haram kıldığını bizzat kendisi size ayrıntılı olarak açıklamıştır. Birçokları ilimsiz bir biçimde kendi keyiflerine uyarak halkı şaşırtıyorlar. Hiç kuşkusuz, senin Rabbin sınır tanımaz azgınları çok iyi bilmektedir.


IZTIRAR ( ZARURET, ZORUNLULUK )
145. De ki: "Bana vahyolunanlar içinde, bu haram dediklerinizi yiyecek birine yasaklanmış bir şey bulamıyorum. Yalnız şunlardan biri olursa başka: leş, akıtılmış kan, domuz eti -ki o bir pisliktir- Allah'tan başkası adına boğazlanmış bir murdar." Iztırar haline düşen, başkasının hakkına dokunmamak, zorunluluk sınırını da aşmamak şartıyla bunlardan yiyebilir. Çünkü senin Rabbin çok bağışlayıcı, çok merhametlidir.

151. De ki onlara: "Hadi gelin, Rabbinizin size neleri haram kıldığını yüzünüze karşı okuyayım: Hiçbir şeyi O'na ortak koşmayın. Ana-babaya çok iyi davranın. Yoksulluk endişesiyle çocuklarınızı öldürmeyin; biz sizi de onları da rızıklandırırız. Kötülüklerin görünenine de gizli kalanına da yaklaşmayın. Allah'ın saygın ve aziz kıldığı cana, bir hakkı savunmak dışında kıymayın. Allah size bunları önerdi ki, aklınızı işletebilesiniz."

ARAF

32. De ki: "Allah'ın, kulları için çıkardığı süsü, güzel ve tatlı rızıkları kim haram etmiş?" De ki: "Dünya hayatında inananlar için de var. Kıyamet gününde ise yalnız inananlar içindirler." Bilgiden nasipli bir topluluk için biz, ayetleri böyle ayrıntılı kılıyoruz.

33. De ki: "Rabbim, ancak şunları haram kıldı: İğrençlikleri -görünenini, gizli olanını- günahı, haksız yere saldırmayı, hakkında hiçbir kanıt indirmediği şeyi Allah'a ortak koşmayı, bir de Allah hakkında bilmediğiniz şeyler söylemeyi."

TAHRÎM-1

Ey Peygamber! Allah'ın sana helal kıldığı şeyi, eşlerinin hoşnutluğunu isteyerek neden haramlaştırıyorsun? Allah Gafûr'dur, Rahîm'dir.

ŞÛRÂ-21

Yoksa onların, dinden, Allah'ın izin vermediği şeyi kendileri için yasalaştıran ortakları mı var? Kesin ayrıma ilişkin söz olmasaydı, aralarında hüküm mutlaka verilirdi. O zalimler var ya, onlar için acıklı bir azap öngörülmüştür.

Herşey İnsan İçin.

Bakara Suresi

29. O Allah'tır ki, yeryüzündekilerin tümünü sizin için yarattı. Sonra göğe saltanat kurdu da onları yedi gök halinde düzenledi. O Alîm'dir, her şeyi çok iyi bilir.




Bilindiği üzere ruhsal, düşünsel ve bedensel olmak üzere sağlık 3 bölümdür. Düşünsel olanı akıl bölümüne, bedensel olanı da can bölümüne dahildir.
Kötü alışkanlıklar ve geçirilen şoklar bedenle ilgili olup ruhsal sorunlara yola açtığından sağlığın ruhsal olanı da can bölümüne dahil olmalı. Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur atasözü gereği mutluluk hormonlarının sağlıklı çalışabilmesi için can sağlığına dikkat edilmesi gerekir. Özetle ruhsal, bedensel ve düşünsel sağlık akıl ve can bölümüne dahildir.

1. AKIL

 

MÂİDE-90

Yâ eyyuhellezîne âmenû innemel hamru vel meysiru vel ensâbu vel ezlâmu ricsun min ameliş şeytâni fectenibûhu leallekum tuflihûn(tuflihûne).

1.

yâ eyyuhâ

: ey!

2.

ellezîne âmenû

: yaşarken Allâh'a (c.c.) ulaşmayı, teslim olmayı dileyenler

3.

innemâ

: ancak, sadece, oysa, halbuki

4.

el hamru

: şarap

5.

ve el meysiru

: ve kumar

6.

ve el ensâbu

: ve putlar

7.

ve el ezlâmu

: fal okları

8.

ricsun

: pistir, murdardır

9.

min ameli eş şeytâni

: şeytanın işlerinden

10.

fe

: artık, o halde

11.

ictenibû-hu

: ondan kaçının!

12.

lealle-kum

: umulur ki böylece siz

13.

tuflihûne

: felâha, kurtuluşa erersiniz

 

Ey iman edenler! Uyuşturucu/şarap, kumar, tapılmak için dikilen taşlar, fal okları şeytan işi birer pisliktir; bunlardan uzak durun ki kurtuluşa eresiniz.

 

HAMR

Sözlükte "örtmek, gizlemek, mayalamak" gibi anlamlara gelen hamr, aklı örttüğü için özelde şarap için, genelde bütün sarhoşluk veren maddeler için kullanılmaktadır. 

İslâm'ın geldiği dönemde çok yaygın bir şekilde kullanılan içki, bir kerede yasaklanması halinde insanların alışkanlıklarından hemen kurtulamayacakları dikkate alınarak tedricen dört merhalede yasaklanmıştır. İlk önce içki, güzel rızktan ayrılmış (Nahl, 16/67); ikinci olarak kesin bir şekilde yasaklanmamakla birlikte içkide büyük günah ve faydalar bulunduğu, ancak zararının daha büyük olduğu belirtilmiş (Bakara, 2/219); üçüncü merhalede sarhoş iken namaza yaklaşmak yasaklanmış (Nisâ, 4/43), son olarak da kesin bir şekilde haram kılınarak şeytan işi bir pislik olduğu bildirilmiştir (Mâide, 5/90).

Hz. Peygamber, "çoğu sarhoşluk veren şeyin azı da haramdır" (Tirmizî, Eşribe, 3); "içkiden sakının, çünkü içki bütün pisliklerin anasıdır" (Camiu'l-Usul fî Ehadîsi'r-Rasûl, V/103) buyurmuştur.

İçkinin haram kılınmasında pek çok hikmetler bulunmaktadır. İçki, insanlar arasına kin ve düşmanlık sokabilmekte, Allâh'ı anmaktan ve namazdan alıkoymaktadır. Yüce Allâh içkiyi yasakladığı âyette, "Şeytan, içki ve kumar yoluyla ancak aranıza düşmanlık ve kin sokmak; sizi, Allah'ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık (bunlardan) vazgeçtiniz değil mi?" buyurmaktadır (Bakara, 2/91). İçki, insanı diğer canlılardan ayıran ve mükellef yapan özelliği olan aklını örtmektedir. Bu sebeple, can ve mal kaybına sebep olan ve pek çok kimsenin sakat kalması sonucunu doğuran trafik kazalarının önemli bir kısmını alkollü sürücüler yapmaktadır. Sinir sistemini bozduğu için, cinâyetlere varan kavgalara yol açmaktadır. İçki boşanmalara kadar varan aile huzursuzluklarına sebep olmaktadır. Bunun yanında, insan sağlığını olumsuz yönde etkilemekte, mide ve karaciğer başta olmak üzere iç organlarında tahribata neden olmaktadır. Bu nedenle Hulefâ-i Raşidin döneminden itibaren, sarhoşa hadd cezası tatbik edilmesi kabul edilmiştir. (İ.P.)

HAMR BAŞLIKLI BU YAZI DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI SİTESİ’ NİN DİNİ KAVRAMLAR SÖZLÜĞÜ BÖLÜMÜNDEN ALINMIŞTIR.

Ayrıca insanın hayatını fallara göre düzenlemesi de aklını kullanmayıp, devre dışı bırakması demektir. Sürekli kumarda kaybedip hep bir gün kazanma hırsı da akıl sağlığını bozar. Fatih Lütfü AYDIN. 10.12.2011

 

2. MAL

       NİSÂ-29

Ey inananlar! Mallarınızı aranızda bâtıl bir yolla/tutarsız bahanelerle yemeyin. Kendi hoşnutluğunuzla gerçekleşmiş bir ticaret olursa başka. Kendi canlarınıza kıymayın/intihar etmeyin. Hiç kuşkusuz, Allah, size karşı çok merhametlidir.

MÂİDE-38 ( Hırsızlık )

Yaşar Nuri Öztürk : Hırsızlık yapan erkek ve kadının, yaptıklarına karşılık Allah'tan bir ceza olarak ellerini kesin. Allah Azîz'dir, Hakîm'dir.
 

HÛD-85 ( Kul Hakkı Yememe )

Yaşar Nuri Öztürk : "Ey toplumum! Ölçüyü ve tartıyı tam bir dürüstlükle yapın. İnsanların eşyalarını tırtıklamayın. Yeryüzünde bozgunculuk yaparak dolaşmayın."
 



 

HARAM 

Sözlükte "yasak, memnu" anlamına gelen haram, dini bir terim olarak, kesin bir delille, açık bir şekilde yapılmaması istenen fiildir. Hanefîlere göre bir fiilin haram olması için, âyet, mütevatir veya meşhur sünnet gibi kesin bir nassla sabit olması ve açık bir şekilde haramlığa delalet etmesi gerekir. Bu nedenle, açık bir şekilde delalet etmeyen veya ahad yolla sabit olan hadisle haramlık sabit olmaz.

Haramlar, li-aynihi haram ve li-gayrihi haram olmak üzere ikiye ayrılır. Kendisinde bulunan kötülük sebebiyle, baştan itibaren haram kılınan fiillere li-aynihî haram denir. Zina, hırsızlık, adam öldürme bu türden haramlardandır. Aslında haram olmamakla birlikte, başka bir şeyden dolayı haram kılınan fiiller de, li-gayrihî haramdır. Bayram günü oruç tutma, Cuma vaktinde alışveriş, avret mahallinin açılması böyle yasaklardandır.

Haram, dinî bir kavram olup, bunu tespit ve tayin yetkisi sadece Allâh'a aittir. Bu konuda insanların yetkisi yoktur. Hz. Peygamber'in bu konudaki hadisleri, Allâh'ın koymuş olduğu hükmü açıklamaktan ibarettir. Bu nedenle İslâm âlimleri, hakkında nass bulunmayan konularda ihtiyatlı davranarak haram tabirini kullanmaktan kaçınmışlardır.
 

Haramı işleme ve harama ulaşma konusunda iyi niyet, dolaylı yollar ve vasıtalar haramı helal kılmaz. (İ.P.)

SİRKAT ve HARAM  BAŞLIKLI BU YAZILAR  DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI SİTESİ’ NİN DİNİ KAVRAMLAR SÖZLÜĞÜ BÖLÜMÜNDEN ALINMIŞTIR.

 

 

 

SİRKAT

Hırsızlık demektir. Mülkiyet hakkına karşı işlenen temel suçlardan biri olan sirkat; başkasına ait bir malı, korunduğu yerden sahibinin bilgisi dışında gizlice almaktır. İslâm'a göre insanın hayatı, ırz ve namusu gibi malı da muhteremdir. Bu nedenle hırsızlık, hem hukuk düzeni açısından suç kabul edilerek cezalandırılmış, hem de dinen ve ahlâken büyük günah ve ayıp sayılmıştır (Mâide, 5/38). (İ.P.)

https://kurul.diyanet.gov.tr/SoruSor/DiniKavramlarSozlugu.aspx#.U8kY-JR_vJI

MÂİDE-38
Yaşar Nuri Öztürk : Hırsızlık yapan erkek ve kadının, yaptıklarına karşılık Allah'tan bir ceza olarak ellerini kesin. Allah Azîz'dir, Hakîm'dir.

Not: Yukarıda ki ayette yer alan "ellerini kesin" kısmını açıklamak gerekir. Arap geleneğinde hırsızların eli kesici aletle kesilirdi. Öğrendiğime göre bu kesme işi tamamen kesme değil hırsız olduğu bilinsin diye işaretleme imiş. Damgalanma belki de bu damga ( işaret ) lamadan geliyordur. Damgalanmaktan, toplum içinde aşağılanıp, dışlamaktan çekinsinler de hırsızlık yapmasınlar diye bir caydırıcı yöntemdi bu belki de.
Ayrıca 
Hakkı Yılmaz'dan edindiğim görüşe göre el değişmece ( mecazi ) li olarak güç ve kuvvet anlamına geliyor.

Hakkı Yılmaz http://istekuran.net/tebyin-ul-kuran/  F.L.A 27.09.2015

 

Yazımın birini örnek olarak aşağıya aldım.

TEBBET 1

Yaşar Nuri Öztürk : Elleri kurusun Ebru Leheb'in; zaten kurudu ya! 
Kur'an yorumcularına göre bu ayette yer alan eller, elleriyle kurduğu düzen anlamına geliyor. Tarihçilerin anlattığına göre Ebu Lehep gibi zenginler tefecilik yapıp zalimane bir şekilde aşırı faizi ödeyemeyenlerin erkeklerini köle yapıyor, kadınlarını ve kızlarını da şehrin arka sokaklarındaki genelevlerde satıyordu. İşte İslâm bu ve benzeri zulümlere dur demek için geldi. Zulüm, sömürü hala var ve hep birlikte sömürüye, haksızlığa karşı olmalıyız. İyi akşamlar.

Elin değişmeceli olarak kudret, güç kurulan düzen olduğunu gösteren diğer ayetler aşağıdadır.

sonuç olarak Maide 38'de hırsızın kurduğu hırsızlık düzenini elinden alın, onu bu kurduğu soygun düzeninden kurtarın anlamı da taşıyor, yorumculara göre.


FETİH-10
Yaşar Nuri Öztürk : O seninle el tutuşup sözleşenler var ya, onlar gerçekte Allah ile bey'atleşiyorlar. Allah'ın eli onların ellerinin üstündedir. Kim ahdi bozar, döneklik ederse kendi aleyhine döneklik etmiş olur. Ve kim Allah'a verdiği sözde vefalı davranırsa, Allah ona büyük bir ödül verecektir.

ÂLİ İMRÂN-73
Yaşar Nuri Öztürk : Dininize uyandan başkasına inanmayın." Söyle onlara: "Hidâyet, Allah'ın kılavuzlamasıdır. Size verilenin benzeri bir başkasına veriliyor yahut Rabbinizin katında tartışarak size üstün gelecekler diye mi bütün bunlar?" De ki: "Lütuf Allah'ın elindedir; onu dilediğine verir. Allah Vâsî'dir, varlığı sürekli genişletir; Alîm'dir, herşeyi en iyi şekilde bilir."

HADÎD-29
Yaşar Nuri Öztürk : Böylece, Ehl-i Kitap, Allah'ın lütfundan hiçbir şeyi kotarma gücünde olmadıklarını bilsinler. Lütuf, Allah'ın elindedir; onu dilediğine verir. Allah, büyük lütfun sahibidir.

YÂSÎN-83
Yaşar Nuri Öztürk : Herşeyin kaynağı/egemenliği elinde olan o yaratıcının şanı çok yücedir! Sonunda O'na döndürüleceksiniz.

MULK-1
Yaşar Nuri Öztürk : Mülk ve yönetim elinde bulunan o Allah ne yücedir! O, her şeye Kadîr'dir.

SÂD-75

Yaşar Nuri Öztürk : Allah dedi: "Ey İblis, iki elimle yarattığıma secde etmekten seni alıkoyan neydi?
Burnu büyüklük mü ettin, yoksa yücelenlerden mi oldun?" İyi günler. F.L.A.

 

MAL ile ilgili KUL HAKKI
KİTABINA UYDURMAK, KANUNİ KILIF UYDURMAK BAKARA 188

Mirasla ilgili haksızlıklar da bu bölüme dahildir.

Burada ( vakfa bağış kılıfıyla ) rüşvet verene, ihale bırakılarak, adam kayırıcılığı yapılıyor. Diğer ihaleye girenlere haksızlık yapılıyor, dolayısıyla bu yönüyle de bir kul hakkı yeme söz konusu. İhaleye söz konusu inşaat ile doğa katlediliyorsa, o zaman hem doğaya haksızlık, hem de bu toprağın insanlarına haksızlık yapılıyor demektir.

Yani rüşvet kul hakkı yemek, kulun hakkından çalmak demek olduğundan, rüşvet de hırsızlıktır, bence.

BAKARA-188 Yaşar Nuri Öztürk : Mallarınızı aranızda haksız ve uydurma yollara baş vurarak yemeyin; bilip durduğunuz halde insanların mallarından bir kısmını günaha saparak yemek için onları yargıçlara aktarmayın.

HAKKI YILMAZ YORUMU
BAKARA-188 Hakkı Yılmaz : Aranızda mallarınızı da bâtıl sebeplerle yemeyin. İnsanların mallarından bir kısmını bilerek ve günah ile yemek için mallarınızı hâkimlere aktarmayın.

Bu âyette yer alan sosyal ilkeler, bâtıl sebeplerle ve rüşvetle kazanç sağlamanın engellenmesine yöneliktir.
Tüm insanlara, özellikle de Müslümanlara hitap eden âyetin, Aranızda mallarınızı da bâtıl sebeplerle yemeyin ifadesiyle hırsızlık, kumar, gasp, aldatma, alış-verişte hile, hakkı saklamak, gayr-i meşru ticaret, emanet mala tecavüz, yalancı şâhitlik, çalışanın hakkını eksik vermek veya hakk ettiğinden fazlasını almak gibi tüm yanlış kazanımlar yasaklanmıştır. Buradaki “yemeyin” ifadesi, kullanımın nihai noktasını gösterir. O nedenle sadece yemek değil, bâtıldan her türlü yararlanmak yasaklanmıştır, ki buna dair Kur’ân'daki onlarca âyetten bazıları şunlardır:
29Ey iman etmiş kişiler! Mallarınızı –kendi rızanızla yaptığınız ticaret şekli hariç olmak üzere– aranızda haksız yolla yemeyin, kendinizi öldürmeyin. Şüphesiz Allah, size çok merhametlidir.
30Ve kim, düşmanlık ve şirk koşmak sûretiyle yanlış; kendi zararlarına iş olarak bu yasakları işlerse, yakında Biz, onu ateşe sokarız. Ve onu ateşe atmak, Allah'a çok kolaydır.
(Nisâ/29-30)
29Ey iman etmiş kişiler! Mallarınızı –kendi rızanızla yaptığınız ticaret şekli hariç olmak üzere– aranızda haksız yolla yemeyin, kendinizi öldürmeyin. Şüphesiz Allah, size çok merhametlidir.
30Ve kim, düşmanlık ve şirk koşmak sûretiyle yanlış; kendi zararlarına iş olarak bu yasakları işlerse, yakında Biz, onu ateşe sokarız. Ve onu ateşe atmak, Allah'a çok kolaydır.
(Nisâ/10)
275O ribayı [emeksiz, risksiz, çalışıp çabalamadan kolayca elde edilen kazançları] yiyen şu kişiler, şeytânın bir dokunuşuyla çarptığı kişinin kalkışından başka türlü kalkamazlar. Bu, şüphesiz onların, “Alış-veriş, riba gibidir” demeleriyledir. Oysa ki Allah, alış-verişi helâl, bu ribayı harâm kılmıştır. Kendisine Rabbinden bir öğüt gelip de yaptığından vazgeçenin geçmişi kendisine, işi Allah'adır. Ve kim ki yeniden dönerse, işte onlar ateşin dostlarıdır. Onlar orada sürekli kalacaklardır.
276Allah, ribayı yok eder, sadakaları da artırır. Allah, tüm aşırı nankör ve günahkâr kimseleri sevmez.
277Şüphesiz iman eden ve düzeltmeye yönelik işler yapan, salâtı ikame eden [mâlî yönden ve zihinsel açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumlarını oluşturan-ayakta tutan] ve zekâtı/vergiyi veren kişilerin Rableri katında mükâfâtları vardır. Ve onlar üzerine hiçbir korku yoktur, onlar üzülmezler de.
278Ey iman etmiş kimseler! Eğer mü’minler iseniz, Allah'ın koruması altına girin ve ribadan kalanı bırakın.
279Artık böyle yapmazsanız, o zaman Allah ve Elçisi'nden size savaş olduğunu/ bozuma uğratıacağınızı; perişan edileceğinizi bilin. Eğer tevbe ederseniz, artık sermayeleriniz sizindir. Haksızlık etmezsiniz, haksızlığa da uğramazsınız.
(Bakara/275-279)
Âyetteki, İnsanların mallarından bir kısmını bilerek ve günah ile yemek için, mallarınızı hâkimlere aktarmayın ifadesiyle de, mal kazanmak için hakimlere, yöneticilere rüşvet vermek yasaklanmaktadır.
Bu âyetin nüzûl sebebi hakkında nakledilenler şöyledir:
Mallarınızı aranızda bâtıl yollarla yemeyin.. buyruğu, denildiğine göre Abdan b. Eşva el-Hadramî hakkında nâzil olmuştur. Bu kişi Kindeli İmru'1-Kays'tan alacağı bir mal bulunduğunu iddia etti. Bu konuda Peygamber'in (s.a) hakemliğine başvurdular. İmru'1-Kays böyle bir şeyin olmadığını söyledi ve yemin etmek istedi. Bunun üzerine bu âyet-i kerîme nâzil oldu, o da yeminden vazgeçti, kendisine ait olan arazide Abdan'ın tasarruf sahibi olmasını kabul etti ve onunla davalaşmadı.

NİSA 48

 

Yaşar Nuri Öztürk: Şu bir gerçek ki, Allah kendisine şirk koşulmasını affetmez, bunun dışında kalanı/bundan az olanı dilediği kişi için affeder. Allah'a şirk koşan, gerçekten büyük bir günah işlemiştir.

 

Not: Konuyla ilgisi olmasa da çok önemli olduğu için yukarıda ki ayetle ilgili olarak bir öngörüde bulunmak istiyorum.

Biz geleneksel olarak Hz. Allah’ın yalnızca kul hakkını affetmeyeceğini, bunun dışında kalan günahları dilerse, affedebileceğini öğrendik.

Bu ayette  ise şirkin asla affedilmeyeceğini bunun dışında kilerin affedilebileceği, görülüyor.
Hz. Allah, şirk günahını asla affetmeyecekse, o zaman kul hakkı da dahil bütün günahları affedecektir, gibi bir yanlışa düşmemek gerekir. Keyfiyet kendisinin olduğuna göre kul hakkı yeme günahını ya affedecektir ya da affetmeyecektir. Yani bu konuda kimse kesin konuşmamalıdır.

 

Şimdi Hz. Allah asla zalim değildir. Hakkı yenen kuluna sahip çıkar ve intikam alan anlamına gelen bir Esma-ül Hüsna’sıyla hakkı yenen kulun intikamını alır. Böylece kul hakkı yiyen kulun, günahını  ödetmiş olur. 

Azabın bir kısmını da bu dünyada tattırır. Çevremizde etme bulma dünyası sözü gereği belasını bulanlara şahit olmuşuzdur. Öteki dünyada nasıl olabilir? Öngörüme göre yeniden dünyaya geliş inancına göre, hak yiyen kul, bir başka kuldan yaptığının aynısını görerek, cezasını tamamlar. Böylece işlediği zulmün iyi bir şey olmadığını yaşayarak öğrenmiş olur.


Ya da, belki de hak yiyen kulun, ne şekilde hak yedi ise o ( mal, mülk vs. ) bir sonra ki hayatta hakkı yenen kula geçiyordur. Doğrusunu Hz. Allah bilir.

 Daha fazlası için... http://fatihltfaydin.tr.gg/Kul-Hakki.htm

 

                                                 Saygılar ve Sevgiler. Fatih Lütfü Aydın. 28.09.2015

Not: Durum böyle olsa bile elbette ki hakkı yenen kullar, zulme sapmadan haklarını aramalılardır. 

 

3.  Din, Düşünce ve İnanç Özgürlüğü

 

KEHF-29

Yaşar Nuri Öztürk: Ve de ki: "Hak, Rabbinizdendir. Artık dileyen inansın, dileyen inkâr etsin." Biz, zalimler için öyle bir ateş hazırladık ki, çadırı/duvarı/dumanı onları çepeçevre kuşatmıştır. Eğer yardım dileseler, erimiş maden gibi yüzleri pişiren bir su ile yardımlarına koşulur. O ne kötü içecek, o ne kötü sığınak/dayanak!

 

Hz. Allah Ayet-el Kürsi ( Bakara, 255 ) de çok yüce ve her şeye gücü yeten olduğunu belirtmiş ve her şeye gücü yetmesine rağmen hemen devamında Bakara Suresi Ayet 256 da ilk cümlede dinde zorlama olmadığını belirtmiştir. Fatih Lütfü AYDIN 10.12.2011




Maide 2
Yaşar Nuri Öztürk : Ey iman edenler! Allah'ın ibadet, iyilik ve güzellik alâmeti kıldığı şeylere, çarpışmanın yasak olduğu haram aya, kurbanlık hediyelere, gerdanlıklara, Rablerinden bir lütuf ve rıza niyaz ederek Mescid-i Haram'a gelmiş olanlara saygısızlık etmeyin!İhramdan çıktığınız vakit avlanın. Bir topluluğun, sizi Mescid-i Haram'dan uzak tutmak için sergilediği kötülük, sizi saldırganlık ve düşmanlığa sakın itmesin! Hayırda erginlik/dürüstlk ve takva üzere yardımlaşın! Kötülük/çirkinlik, düşmanlık/saldırganlık üzere yardımlaşmayın. Allah'tan sakının! Kuşkunuz olmasınü ki, Allah'ın azabı çok şiddetlidir.

 

 

İniş sebebi; Zeyd b. Eslem de şöyle dedi: “Rasulullah (s.a.v.) ve Ashabı, müşrikler kendile­rini Ka’be’yi ziyaretten men ettikleri zaman Hudeybiye’de bulunuyorlardı. Bu alıkonma işi kendilerine pek ağır gelmişti. Derken müşriklerden umre yapmak isteyen bir grup in­sanlar kendilerine uğramış, bunun üzerine Rasulullah (s.a.v.)’ın Ashabı; “Onların adamları nasıl bizi alıkoydularsa biz de şunları alıkoyalım.” demişlerdi. Bu sebebten ötürü Allah Teâlâ bu âyetini indirdi

Kaynak: http://www.kutupedia.com/maide-suresi-ayet-ayet-nuzul-sebebi-2/

Not: Müşrikler, Allah’a ortak koşan kişiler oldukları için hem Allah’a hem de put edindikleri varlıklara tapıyorlardı. Yalnızca Allah’a değil Allah’a da kulluk ettikleri için Kâbe’yi ziyaret ediyorlardı. Müslümanlar Kâbe müşriklerin elindeyken kendilerini Kâbe’ye sokmadıkları için onların Kâbe’ye yaklaşmalarını istemiyordu. Bu yüzden Maide 2’ ayetinin indiği söyleniyor.

     Bu da dinimizin düşünce ve inanç özgürlüğüne duyduğu saygının bir göstergesidir.

YÛSUF-76

 Yaşar Nuri Öztürk : Bunun üzerine Yûsuf öz kardeşinin heybesinden önce, öteki kardeşlerin heybelerini aramaya başladı. Nihayet su kabını, öz kardeşinin heybesinden çıkardı. Yûsuf'a böyle bir tuzak öğretmiştik. Yoksa Yûsuf, Allah'ın dilemesi dışında, kralın dinine göre öz kardeşini alamazdı. Dilediklerimizi derece derece yükseltiriz biz. Her bilgi sahibinin üstünde bir başka bilen vardır.

İSRÂ-81

Yaşar Nuri Öztürk : Ve de ki: "Hak geldi bâtıl yıkılıp gitti. Bâtıl, yok olmaya zaten mahkûmdu."

Sus sen hocadan daha mı iyi bileceksin dememeli, herkes hakaret içermeyecek şekilde düşüncesini açıklayabilmeli. Her bilgi sahibinin üzerinde bir başka bilen vardır. Bu yüzden düşüncelere kilit vurulmamalı.Yanlış düşünce nasıl olsa İsra 81 ayeti gereği yok olacak ya da çürüyecektir. Hakaret içermeyecek şekilde herkes düşüncesini söylemeli seçimi insanlara bırakmalı.

Düşünce zorla kabul ettirmeye dönüşürse bu zorbalık ( zorlayıcılık, desspotluk ) ya da faşizm olur.

                                                                                                                      Fatih Lütfü AYDIN 16.04.2013

GÂŞİYE
 
21. Yaşar Nuri Öztürk: Artık uyar/düşündür! Çünkü sen bir uyarıcı/düşündürücüsün.
 
 
 
 
22. Leste aleyhim bi musaytır(musaytırın).
 
1. leste : sen değilsin
2. aleyhim : onlara, onların üzerinde
3. bi musaytırın : zorlayıcı
 
 
22. Yaşar Nuri Öztürk: Üzerlerine musallat bir despot değilsin.


EN'ÂM-107 
 
Yaşar Nuri Öztürk: Allah dileseydi, şirke batmazlardı. Biz seni onlar üzerine bekçi yapmadık. Sen onlara vekil de değilsin.
 
 
ZUMER-41 
 
Yaşar Nuri Öztürk: Kuşkusuz, bu Kitap'ı biz sana insanlar için hak olarak indirdik. Artık kim doğru yolu seçerse kendi lehinedir; kim de saparsa kendi aleyhine sapmış olur. Sen onlar üzerine vekil değilsin.
 
 



4. CAN

 

MÂİDE-32  

 

İşte bu yüzden biz, İsrailoğulları üzerine şunu yazdık: Kim bir kişiyi, bir kişiye karşılık yahut yeryüzünde bir fesat sebebiyle olmaksızın öldürürse, insanları toptan öldürmüş gibidir. Ve kim bir kişiye hayat verirse insanlara toptan hayat vermiş gibidir. Andolsun, resullerimiz onlara açık-seçik kanıtlar getirmişlerdir. Ama onlardan birçoğu bunun ardından da yeryüzünde zulüm ve azgınlığa sapmaktadır.

(Nisâ/29-30)

29Ey iman etmiş kişiler! Mallarınızı –kendi rızanızla yaptığınız ticaret şekli hariç olmak üzere– aranızda haksız yolla yemeyin, kendinizi öldürmeyin. Şüphesiz Allah, size çok merhametlidir.
30Ve kim, düşmanlık ve şirk koşmak sûretiyle yanlış; kendi zararlarına iş olarak bu yasakları işlerse, yakında Biz, onu ateşe sokarız. Ve onu ateşe atmak, Allah'a çok kolaydır.

 

5. AİLE; AİLENİN, NESLİN KORUNMASI

İlişkiler ne ata erkil ne ana erkil ne de çocuk erkil olmalı. Haklı erkil olmalıdır. Kocasından gördüğü haksızlık üzerine Peygamberimize şikâyette bulunan kadın üzerine Mücadile ( mücadele eden kadın ) adında bir sure inmiştir. Sonuç olarak haklı olanın yanında yer almalı, haksızlık edene de incitmeden yanlışlığı kendisine anlatılabilmeli. FLA

 

       Diyanet'in zina tanımına göre, zina evlilik dışı cinsel ilişki olmakta.

Bazı tanımlar insan mantığının kabul ettiği ve kalıplaşan tanımlardır. 
Haksızlık: İnsanın kendisine yapılmasını istemediği her şey.
Kumar: Biri ya da birilerinin bir şeyler kazanırken, biri ya da birinin bir şeyler kaybettiği düzen.
Zina da her mantığın kabul ettiği kalıplaşmış bir tanıma sahip. O da evlilik dışı cinsel ilişki.

Kişi, erkek ya da dişi parfüm sürdüğünde neslin, nesebin ( kimin kimin çocuğu olduğunun belli olması ), kısaca neslin korunması amacı zarar görüyor mu?. Hz.Allah buna bakar. Yani bir amel ( davranış ) Hz.Allah'ın bizim ulaşmamızı istediği amacı sakatlıyor mu? ona bakar.
Mekasid-i Hamise de amaçlanan 5 şey demektir ve bu 5 şeyden biri de neslin korunmasıdır.

ZİNÂ
Evlilik dışı cinsel ilişki anlamına gelmekte olup, dinen kesinlikle yasaklanmış büyük günahlardandır. İslâmî hükümlerin gerçekleştirmeye çalıştığı ve nassların açıkladığı hakîkî ve gerçek 5 maslahattan birisi de neslin muhafazasıdır. Neslin korunması, bütün insan türünü korumak ve yeni nesillerin yetiştirilmesi anlamına gelir. Bu ise, ancak evlilik hayatının düzenlenmesi ve evlilik hayatına, kişilerin ırz ve namuslarına yönelik saldırı ve tecavüzlerin önlenmesiyle gerçekleşir. Bu nedenle zinâ, en şiddetli bir şekilde yasaklanmıştır. Çünkü zinâ, sadece tarafları ve onların yakınlarını ilgilendiren şahsî bir suç değil, bütün toplumu ilgilendiren; toplumun temel taşını oluşturan aileyi kökünden sarsan, insanlardaki namus ve iffet duygusunu rencide eden, ahlâksızlığın yaygınlaşmasına neden olan sosyal bir suç, cinayettir. Kur'ân-ı Kerim'de, "Zinâya yaklaşmayın, çünkü o bir hayasızlıktır. O ne kötü bir yoldur." (İsrâ, 17/32) denilmek suretiyle zinânın çirkinliği ve kaçınılması gerektiği bildirilmiştir. Zinânın önlenebilmesi için sadece zinâ değil, zinaya götüren sebepler de yasaklanmıştır. Nitekim Yüce Allah, "Ahlâksızlığın açığına da gizlisine de yaklaşmayın." buyurmaktadır (En'âm 6/151). Bu çerçeveden olarak, zinaya götüren ve zinayı kolaylaştıran yollardan uzak durulmalı, cinsel duyguları tahrik edici ve sömürücü yayın ve telkinlerden küçükler ve gençler korunmalıdır. Ayrıca fertlerin manevî eğitiminin sağlanması ve evlilik müessesesinin korunması zarûrîdir. (İ.P.)
http://www.diyanet.gov.tr/.../dinikavramlar-Z/Z%C4%B0N%C3%82

Not: 5 maslahat dinimizde Mekasid-i Hamise olarak geçer.
http://fatihltfaydin.tr.gg/Mekasidi-Hamse.htm

İsra, 32,

Ve lâ takrabûz zinâ innehu kâne fâhışeten, ve sâe sebîlâ(sebîlen).
1. ve lâ takrebû : ve yaklaşmayın
2. ez zinâ : zina
3. inne-hu : muhakkak o, çünkü o
4. kâne : oldu, ...'dır
5. fâhışeten : fuhuş, hayasızlık
6. ve sâe : ve kötü
7. sebîlen : bir yol

Yaşar Nuri Öztürk: Zinaya yaklaşmayın. Çünkü o iğrenç bir iştir; yol olarak da çok kötüdür.

 

 

 

 

         İSRÂ-32

Zinaya yaklaşmayın. Çünkü o iğrenç bir iştir; yol olarak da çok kötüdür.

Karı Koca Arasını açmak için Büyü Yaptırma

 

BAKARA-102

 

Yaşar Nuri Öztürk : Süleyman'ın mülk ve saltanatı konusunda onlar, şeytanların okuyup durduklarına uydular. Halbuki Süleyman küfre sapmamıştı. Ancak şeytanlar küfre sapmıştı; insanlara büyüyü öğretiyorlardı. Ve Babil'de Hârût ve Mârût adlı iki melek üzerine indirileni öğretiyorlardı. Oysa ki o iki melek, "Biz bir imtihan aracıyız, sakın küfre sapma!" demedikçe hiç kimseye bir şey öğretmiyorlardı. İnsanlar onlardan erkekle eşinin arasını açacakları şeyi öğreniyorlardı. Ne var ki, onlar onunla Allah'ın izni olmadıkça hiç kimseye zarar veremezler. Onlar kendilerine zarar vereni, yarar vermeyeni öğreniyorlardı. Yemin olsun ki, onu satın alanın âhırette hiç bir nasibi olmayacağını açıkça bilmişlerdir. Öz benliklerini sattıkları şey ne kötüdür! Bir bilebilselerdi...

 

Karı Kocanın Arasını Bulma

 

Yaşar Nuri Öztürk : Eğer karı-kocanın aralarının açılmasından endişe ederseniz, bir hakem erkek tarafından, bir hakem de kadın tarafından gönderin. Bunlar, barıştırmak isterlerse Allah, kadınla erkeğin aralarını düzeltmede onları başarılı kılacaktır. Allah Alîm'dir, her şeyi bilir; Habîr'dir, her şeyden haberdardır.

 Mahremiyet

NİSÂ
23. Yaşar Nuri Öztürk : Size, şu kadınlarla evlenmek haram kılınmıştır: Analarınız, kızlarınız, kız kardeşleriniz, halalarınız, teyzeleriniz, erkek kardeş kızları, kız kardeş kızları, sizi emziren süt anneleriniz, süt kız kardeşleriniz, karılarınızın anneleri, kendileriyle birleştiğiniz hanımlarınızdan doğmuş olup evlerinizde oturan üvey kızlarınız -eğer anneleriyle birleşmemişseniz o takdirde sizin için bir günah yoktur- ve sulbünüzden gelen oğullarınızın karıları. İki kız kardeşi birlikte almanız da haram kılınmıştır. Eskide kalanlar müstesna. Allah çok affedici, çok merhametlidir. 
 
24. Yaşar Nuri Öztürk : Harpte elinize geçmiş kadınlar hariç olmak üzere, nikâhlı kadınlarla evlenmeniz de haram kılınmıştır. Bu, üzerinize Allah'ın yazdığıdır. Bunlar dışındakileri, mallarınızı vererek almanız; şunu bunu dost tutmayarak iffetli yaşamanız, zina etmemeniz şartıyla size helal kılınmıştır. Kendilerinden nimetlendiğiniz kadınların mehirlerini onlara bir hak olarak verin. Mehir kesişmeden sonra karşılıklı hoşnutluğa bağlı hallerde üzerinize günah yoktur. Allah, her şeyi bilir, tüm hikmetlerin sahibidir. 

İyi akşamlar! Baba, kız çocuğu ve şehvet gündemi, anayasa ve başkanlık gündeminden dikkatleri başka yöne çekmek için ortaya atılmış olabilir 
Ayrıca bu yaşanan olay hadislerin ve fetvaların sahte olma olasılığına karşı onların; akıl, mantık, vicdan ve Kur’an cetvelleriyle ölçülmesinin ne derece önemli olduğunu göstermiştir.
Şehvet; paraya, mala, makama , mevkiye ve bitki dışında ki bir canlıya cinsel amaçlı duyulan aşırı arzudur.
Olayı akıl ve Kur’an’la incelersek, evlilik dışı cinsellik zinadır ve zina dinen haramdır. Ailenin korunması için de ensest (aile içi cinsellik ) den uzak durulmalıdır.
Yine aklımızı çalıştıracak olursak, aile içi bireyler evlenmeye kalksalar, nesep ( kimin kimden doğduğu ) belli olmaz. Zaten Nisa 23 ayeti buna izin vermez.
NİSÂ
23. Yaşar Nuri Öztürk : Size, şu kadınlarla evlenmek haram kılınmıştır: Analarınız, kızlarınız, kız kardeşleriniz, halalarınız, teyzeleriniz, erkek kardeş kızları, kız kardeş kızları, sizi emziren süt anneleriniz, süt kız kardeşleriniz, karılarınızın anneleri, kendileriyle birleştiğiniz hanımlarınızdan doğmuş olup evlerinizde oturan üvey kızlarınız -eğer anneleriyle birleşmemişseniz o takdirde sizin için bir günah yoktur- ve sulbünüzden gelen oğullarınızın karıları. İki kız kardeşi birlikte almanız da haram kılınmıştır. Eskide kalanlar müstesna. Allah çok affedici, çok merhametlidir.

Çocuk aile de şehvetsiz sevgiyi öğrenmelidir. FLA


Ailenin korunmasına çocukların yetiştirilmesi de dahildir.

Anne ve baba iyi bir rol model olmalıdır. Dünya bir tiyatro sahnesi olduğu için her canlıya düşen çeşitli roller vardır. İşte çocuk bu rol modelleri ( örnek rolleri ) gözlemleyip taklit ederek dünyayı anlamaya çalışır.

Bu yüzden örneğin bir baba, nasıl bir baba, erkek, koca olunması gerekiyorsa öyle davranmalıdır. Aynı şekilde anne de öyle…

Birbirine hizmetçi işlemi ( muamelesi ) yapmadan ve haksızlık etmeden iş paylaşımın nasıl yapılması gerektiğini, çocuğun şehvetsiz sevgi gereksiniminin nasıl giderileceğini vs. vs. doğal ve doğru bir şekilde anne baba yaşayarak, çocuğa örnek olmalıdır. İyi bir örnek rol sergilemelidirler.

Örneğin çocuğun dudağından değil yanağından öpüleceğini, ön ve arkasına şaplak vurulmaması gerektiğini, özetle şehvetsiz bir şekilde çocuğun  nasıl sevileceğini doğru ve doğal bir şekilde, çocuk büyüklerinden görmelidir.

Arka tekerlerin ön tekerleri izlediği unutulmamalıdır. 07.11.2014 Fatih Lütfü Aydın.

Sayfa Başına Dönün 

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol