Sayac


Fatih Lütfü AYDIN
Hoş Geldiniz

KUR'AN FiHRiSTi H

HEBA

 

 

Yusuf Yılmaz’ın paylaştığı bir yazıda geçen,

Kul bütün ilimleri elde etse, kuru ağaç gibi oluncaya kadar ibadette bulunsa, fakat midesine giren şeyin haram olup olmadığına dikkat etmese, Allah Teala onun hiçbir ibadetini kabul etmez.. (Hasanı Basri)

Yazıyla ilgili olarak şu görüşü öne sürmüş ve

Hasan Basri’nin bu sözünün, Loman, 6 ve Enam160 ayetleri gereği doğru olmadığını ve ibadetlerin heba olmayacağını yani boşa gitmeyeceğini yazmıştım.

 

 

Lokman, 16,

Yaşar Nuri Öztürk: "Oğulcuğum, şu bir gerçek ki, yaptığın, bir hardal dânesi ağırlığında olsa, bir kayanın bağrına veya göklere, yahut yerin bağrına konsa, Allah onu yine de ortaya getirir. Çünkü Allah Latif'tir, lütfu sınırsızdır; Habîr'dir, herşeyten haberdardır."

 

Enam, 160 

Yaşar Nuri Öztürk: Kim bir güzellikle gelirse ona, getirdiğinin on katı var. Kötülükle gelene ise yaptığının kadarından fazla ceza verilmez. Onlar, haksızlığa uğratılmayacaklardır. 

 

HEBÂ

Sözlükte "toz, zerre" anlamına gelen hebâ kelimesi, Kur'ân'da iki yerde âhirette hiçbir karşılık verilmeyip boşa giden, geçersiz kabul edilen ameller için kullanılmıştır (Furkân, 25/23; Vâkı'a, 56/6). (M.C.)

Alıntı.. Diyanet Kavramları Sözlüğü.

 

 

Bir paylaşımdan edindiğim bilgiye göre iman edenlerin iman ettikten sonra şirke batmaları durumunda Salih amellerinin ( Hakk rızasına uygun işlerinin ) heba olacağını öğrenmiş oldum. 

 

Enam, 88
Zâlike hudallâhi yehdî bihî men yeşâu min ibâdihî, ve lev eşrakû le habita anhum mâ kânû ya’melûn(ya’melûne).

1.

zâlike

: işte bu

2.

hudâ allâhi

: Allah'ın hidayeti

3.

yehdî

: hidayete erdirir

4.

bi-hi

: onunla

5.

men yeşâu

: kimi dilerse, dilediğini

6.

min ibâdi-hi

: kullarından

7.

ve lev

: ve eğer, ...olsa

8.

eşrakû

: şirk koştular

9.

le habita

: elbette boşa gitti, heba oldu

10.

an-hum

: onlardan

11.

mâ kânû

: oldukları şey(ler)

12.

ya'melûne

: yapıyorlar

 

Enam, 88

Yaşar Nuri Öztürk: Allah'ın yol göstermesidir bu. Kullarından dilediğini bununla iletir iyiye ve güzele. Eğer onlar şirke bulaşsalardı yapıp ettikleri kendilerine yararsız hale gelirdi.

Enam, 82

Yaşar Nuri Öztürk: İman edip de imanlarını herhangi bir zulümle kirletmeyenler var ya, güvende olma/güvenilir olma işte onların hakkıdır; doğruyu ve güzeli yakalayanlar da onlardır.

Not: Enam, 88 ayetinde sözü edilen onlar, Enam, 82 ayetindeki iman edenler, olmakta.

Demek ki, iman edenler şirke battığında Salih amelleri heba oluyor yani boşa gidiyor. F.L.A.

Bu da Enam 160’ın bir istisnası oluyor bu durumda.

 

Nisa, 48

Yaşar Nuri Öztürk: Şu bir gerçek ki, Allah kendisine şirk koşulmasını affetmez, bunun dışında kalanı/bundan az olanı dilediği kişi için affeder. Allah'a şirk koşan, gerçekten büyük bir günah işlemiştir.

Nisa, 48 ayetinden anlaşıldığına göre şirk büyük bir günah olmakta.




Hizbullah Kur'an'da Maide, 56'da Allah Taraftarları olarak geçer.


Maide, 56
Ve men yetevellallâhe ve resûlehu vellezîne âmenû fe inne hızbellâhi humul gâlibûn(gâlibûne).
1. ve men yetevelle : ve kim dönerse, ve dönen kimseler
2. allâhe ve resûle-hu : Allâh (cc.) ve O'nun Resulü
3. ve ellezîne âmenû : ve âmenû olan kimseler, Allâh'a ulaşmayı ve teslim olmayı dileyenler
4. fe : artık, işte
5. inne : muhakkak ki
6. hızbe allâhi : Allâh'ın (cc.) taraftarı
7. hum(u) el gâlibûne

Yaşar Nuri Öztürk: Allah'ı, O'nun resulünü ve iman edenleri dost edinen/Allah'tan, O'nun resulünden ve iman edenlerden yüz çeviren bilsin ki, galip gelecek olanlar Allah'ın taraftarlarıdır

Not: Demek ki galip gelecek olanlar Allah'ın ya da Hakk'ın yandaşlarıdır. Hakk yandaşı olmak için de Hak lı olmak yani Hakk'ın rızasına uygun yaşayarak kul hakkı yememek gerekir. F.L.A.

 

HİZBULLAH

(حزب الله)

Allah’ın dinine uyan ve dini yüceltme ülküsü etrafında birleşen müminler topluluğunu ifade eden bir Kur’an terimi.

Sözlükte “parça, kısım; cemaat, taife; bir kimsenin görüşüne ve emrine uyan özel adamları” gibi anlamlara gelen hizb kelimesi (çoğulu ahzâb) (Lisânü’l-ǾArab, “ĥzb” md.; Tâcü’l-Ǿarûs, “ĥzb” md.; Kāmus Tercümesi, “ĥzb” md.) terim olarak Kur’an cüzlerinin dörtte biri, daha çok tarikat mensupları tarafından belli zamanlarda okunmak üzere düzenlenmiş dualar için kullanıldığı gibi “cemaat, taife ve siyasî parti” anlamında da kullanılır. Kelimenin “siyasî parti” mânasında bir terim haline gelişi XIX. yüzyılın sonlarına rastlar. Günümüz Arap dünyasında siyasî oluşumların büyük bir kısmı bu adla anılır (EI² (İng.), III, 514 vd.; The Oxford Encyclopedia of the Modern Islamic World, II, 120-121).

Hizb ve çoğulu ahzâb Kur’an’da yirmi yerde geçmektedir (bk. M. F. Abdülbâkī, “ĥzb” md.). Tekil olarak geçtiği yerlerde “cemaat, taife” anlamında kullanılmakta, çoğul olarak ise bu anlamının yanında belli grupları ve insanları da ifade etmektedir. Meselâ Sâd sûresindeki (38/13) ahzâb ile Semûd, Lût kavmi ve Eykeliler’e, Ahzâb sûresindeki (33/20, 22) ahzâb ile de Hendek Savaşı’nı başlatan Mekkeli müşrikler, Gatafân kabilesi ve yahudilerden oluşan orduya işaret edilmiştir (benzer kullanılışlar için ayrıca bk. Hûd 11/17; el-Mü’min 40/5, 30-31). Hizb ve ahzâb sözlük anlamlarıyla hadislerde de yer almaktadır (bk. Wensinck, el-MuǾcem, “ĥzb” md.).

Hizbullah terkibi Kur’an’da üç yerde geçer ve müfessirler tarafından “Allah’ın ordusu, Allah’ın dostları, Allah’ın taraftarları, Allah’ın yardımcıları, Allah’ın dininin yardımcıları” gibi karşılıklarla açıklanır (meselâ bk. Taberî, VI, 289; XXVIII, 27; Fahreddin er-Râzî, XII, 32; Nîsâbûrî, I, 117; Hâzin, II, 307; Elmalılı, II, 1721). Hizbullah tabiri, Mâide sûresinde müminlerin kimlerle dostluk kurup kimlerle kuramayacaklarından bahseden bir âyet grubu (5/51-57) içerisinde yer alır. Bu âyetlerde müminlere, yahudi ve hıristiyanlarla dost olmamaları emredilirken gerçek dostların Allah, Resûlullah, iman edip sâlih amel işleyen müminler olduğu belirtilir ve bu müminler hizbullah olarak nitelendirilir. Müfessirler bu âyette yer alan, “Kim Allah’ı, Resûlullah’ı ve müminleri dost edinirse” şeklindeki ifadenin, devamında gelen hizbullah tabirini tanımladığı kanaatindedirler. Buna göre hizbullah “Allah’ı, Resûlullah’ı ve müminleri sevenler, dost edinenler grubu” anlamına gelmektedir. Mücâdile sûresinde de (58/22) hizbullah Mâide sûresindekine benzer bir bağlamda kullanılır. Burada yine bir topluluktan bahsedilir ve bu topluluğun Allah’a ve onun elçisine düşman olanları sevmeyecekleri bildirilir. Allah katındaki değerleri çok yüksek olduğu için O’nun hoşnutluğunu kazanmış ve cenneti hak etmiş olan bu topluluk da hizbullah olarak tanımlanır.

http://www.islamansiklopedisi.info/

 
Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi
İSLAMANSİKLOPEDİSİ.İNFO
 

Hadis için Tıklayın

Hiç bir şey kesin değildir.

Yusuf 21

Yaşar Nuri Öztürk : Onu satın alan Mısırlı, karısına şöyle dedi: "Ona iyi bak, kendisine güzel bir yer hazırla. Bize yararı dokunabilir. Belki de evlat ediniriz onu." İşte bu şekilde biz Yûsuf'a yeryüzünde imkân verip o toprağa yerleştirdik ki, ona olayların/haberlerin yorumunu öğretelim. Allah, kendi emrine Gâlib'dir/kendi emrine hükmeder. Ama insanların çokları bilmiyorlar. 

 

HAKARET

Zulme Zulümle Karşılık Verilmez.

MÂİDE-8

Yaşar Nuri Öztürk : Ey iman edenler! Adalet ve dürüstlüğün tanıkları olarak

Allah için kollayıp gözetleyenler olun! Bir topluluğun çirkinlik ve kötülüğü sizi

adaletsiz davranmaya asla itmesin. Adaletli olun! Bu, takvaya/korunup

sakınmaya daha uygundur. Allah'tan sakının. Allah, yapmakta olduklarınızdan

haberdardır.


Hakaret de adaletsizlik olmakta. Elbette sorgulamak, hak aramak gerekir ama

hakaret etmeden yapılmalıdır. Yukarıda ki ayet hakarete izin vermemektedir. 


Hak Rızasına Uyanlar, Hak Yolunda Çarpışanlar.

TEVBE-111

Yaşar Nuri Öztürk : Allah, müminlerin canlarını ve mallarını, karşılığında kendilerine cennet vermek üzere satın almıştır. Allah yolunda çarpışırlar da öldürürler, öldürülürler. Allah'ın; Tevrat'ta, İncil'de ve Kur'an'da kendi üzerine hak olarak yazdığı bir vaattır bu. Ahdine, Allah'tan daha vefalı kim var? Perçinlediğiniz bu antlaşmanızdan ötürü müjdeler olsun size. İşte budur o büyük başarının ta kendisi. 

 


BAKARA-218

Yaşar Nuri Öztürk : İnanıp hicret eden ve Allah yolunda uğraşıp didinenlere gelince, onlar Allah'ın rahmetini umarlar. Allah çok affedici, çok merhametlidir. 




Herşey Önceden Yazılı

HADÎD-22

Yaşar Nuri Öztürk : Yeryüzünde ve kendi benliklerinizde meydana gelen hiçbir musibet yoktur ki, biz onu yaratmadan önce bir Kitap'ta belirlenmiş olmasın. Bu, Allah için çok kolaydır. 



Hayat
a Geliş Sebebimiz.

MULK-2

Yaşar Nuri
Öztürk : Hanginizin daha güzel iş yapacağını belirlemek için sizi imtihana
çekmek üzere ölümü ve hayatı yaratan O'dur. Azîz'dir O, Gafûr'dur.

Ellezî halakal mevte vel hayâte li yebluvekum eyyukum ahsenu amelâ(amelen),
ve huvel azî zul gafûr(gafûru).


 

1.


 


 

ellezî


 


 

: o ki, o


 


 

2.


 


 

halaka


 


 

: yarattı


 


 

3.


 


 

el mevte


 


 

: ölüm


 


 

4.


 


 

ve el hayâte


 


 

: ve hayat


 


 

5.


 


 

li
  yebluve-kum


 


 

: sizi
  imtihan etmek için


 


 

6.


 


 

eyyu-kum


 


 

: sizin
  hanginiz, hanginiz


 


 

7.


 


 

ahsenu


 


 

: daha
  güzel, en güzel


 


 

8.


 


 

amelen


 


 

: amel


 


 

9.


 


 

ve huve


 


 

: ve o


 


 

10.


 


 

el azîzu


 


 

: azîz


 


 

11.


 


 

el gafûru


 


 

: gafûr,
  mağfiret eden, günahları sevaba çeviren


 

 

Hamd: a) Hz.Allah'ı övmek, yüceltmek 
      b) O'na şükretmektir.

1.Dille hamd: a) Senden daha yücesi yok, seni tesbih ederim yani ulularım, yüceltirim demek.
              b) Şükürler olsun Allah'ım demek.

2.Halle ( davranışla ) hamd: a) Mademki Hz.Allah'dan yücesi yok, sığınılacak tek yer O diyerek, ortak koşmamak yani   

                              hem Hz.Allah'a hem de başkalarına kulluk etmemek.
                             b) Değer üretmek, Salih Amel ( Hz. Allah'ın rızasına uygun davranışlar) de bulunmak. 



 Haram.

MÂİDE-3

Şunlar size haram kılınmıştır: Boğazlanmayarak ölmüş hayvanın eti, kan, domuz eti, üzerine Allah'tan başkasının adı anılmış, boğulmuş, vurulmuş, yuvarlanmış, süsülmüş, canı üzerineyken yetişip kestikleriniz müstesna olmak üzere canavar tarafından yırtılmış ve dikili adak taşları üzerinde boğazlanmış hayvanlar ve bir de fal oklarıyla kısmet paylaşmanız... Bütün bunlar birer sapıştır. Küfre batmış olanlar bugün dininizden ümitlerini kestiler. Artık onlardan korkmayın, benden korkun! Bugün sizin için dininizi kemale erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslam'ı/Allah'a teslim olmayı seçtim. Şu da var ki, her kim ciddi bir açlıkla yüz yüze gelir de günaha kaçmak maksadı olmaksızın onlardan yemek zorunda kalırsa, elbette Allah Gafûr ve Rahîm'dir.

 

HARAMI BELİRLEME YETKİSİNİN ALLAH’ A ait OLDUĞUNU GÖSTEREN KUR’AN AYETLERİ

 MÂİDE-87

Yaşar Nuri Öztürk : Ey iman sahipleri! Allah'ın size helal kıldığı şeylerin temiz ve güzel olanlarını haramlaştırmayın; azıp sınırı aşmayın; Allah azıp sınırı aşanları sevmez. 

 

NAHL - 116.

 Yalan düzerek Allah'a iftira etmek için, dillerinizin uydurma nitelendirmeleriyle "Şu helaldir, şu da haramdır!" demeyin. Yalan düzerek Allah'a iftira edenler kurtulamazlar.

YÛNUS-59

De ki: "Ne oldu size de Allah'ın size rızık olarak indirdiği şeylerden bir haram yaptınız bir de helal?" De ki: "Allah mı size izin verdi, yoksa Allah'a iftira mı ediyorsunuz?"

 EN'ÂM

119. Size ne oluyor da üzerine Allah'ın adı anılmış olanlardan yemiyorsunuz? Zorda kalışınız dışında üzerinize haram kıldığını bizzat kendisi size ayrıntılı olarak açıklamıştır. Birçokları ilimsiz bir biçimde kendi keyiflerine uyarak halkı şaşırtıyorlar. Hiç kuşkusuz, senin Rabbin sınır tanımaz azgınları çok iyi bilmektedir.

 

145. De ki: "Bana vahyolunanlar içinde, bu haram dediklerinizi yiyecek birine yasaklanmış bir şey bulamıyorum. Yalnız şunlardan biri olursa başka: leş, akıtılmış kan, domuz eti -ki o bir pisliktir- Allah'tan başkası adına boğazlanmış bir murdar." Iztırar haline düşen, başkasının hakkına dokunmamak, zorunluluk sınırını da aşmamak şartıyla bunlardan yiyebilir. Çünkü senin Rabbin çok bağışlayıcı, çok merhametlidir.

 

151. De ki onlara: "Hadi gelin, Rabbinizin size neleri haram kıldığını yüzünüze karşı okuyayım: Hiçbir şeyi O'na ortak koşmayın. Ana-babaya çok iyi davranın. Yoksulluk endişesiyle çocuklarınızı öldürmeyin; biz sizi de onları da rızıklandırırız. Kötülüklerin görünenine de gizli kalanına da yaklaşmayın. Allah'ın saygın ve aziz kıldığı cana, bir hakkı savunmak dışında kıymayın. Allah size bunları önerdi ki, aklınızı işletebilesiniz."

 HACC-30

Yaşar Nuri Öztürk : İşte böyle. Kim Allah'ın yasaklarına saygılı olursa bu, Rabbi katında kendisi için çok hayırlı olur. Karşınızda okunarak açıklananlar hariç, tüm hayvanlar size helal kılınmışır. Artık putların pisliğinden, yalan sözden uzak durun. 

 

MÂİDE-96

Yaşar Nuri Öztürk : Hem size hem de yolculara bir geçimlik olarak deniz avı yapmak ve onu yemek size helal kılındı. Fakat ihramlı olduğunuz sürece karada avlanmak size haram edilmiştir. Huzurunda haşredileceğiniz Allah'tan korkun. 

 

ARAF

32. De ki: "Allah'ın, kulları için çıkardığı süsü, güzel ve tatlı rızıkları kim haram etmiş?" De ki: "Dünya hayatında inananlar için de var. Kıyamet gününde ise yalnız inananlar içindirler." Bilgiden nasipli bir topluluk için biz, ayetleri böyle ayrıntılı kılıyoruz.

 

33. De ki: "Rabbim, ancak şunları haram kıldı: İğrençlikleri -görünenini, gizli olanını- günahı, haksız yere saldırmayı, hakkında hiçbir kanıt indirmediği şeyi Allah'a ortak koşmayı, bir de Allah hakkında bilmediğiniz şeyler söylemeyi."

 

 

 

TAHRÎM-1

Ey Peygamber! Allah'ın sana helal kıldığı şeyi, eşlerinin hoşnutluğunu isteyerek neden haramlaştırıyorsun? Allah Gafûr'dur, Rahîm'dir.

 

ŞÛRÂ-21

Yoksa onların, dinden, Allah'ın izin vermediği şeyi kendileri için yasalaştıran ortakları mı var? Kesin ayrıma ilişkin söz olmasaydı, aralarında hüküm mutlaka verilirdi. O zalimler var ya, onlar için acıklı bir azap öngörülmüştür.

Cübbeli Ahmet Hoca'ya göre Hanefi Mezhebi ( yorumu )'nde midye günahmış. Mezhepler yani yorumlar insan düşüncelerinin ürünüdür. Biz Kur'an'dan sorumlu olacağımıza göre ( Zuhruf 44 ) tüm hadisleri, yorumları; akıl, mantık, vicdan ve Kur'an cetvelleriyle ölçmeliyiz. 
Kur'an'dan onay almayan yorumları kabul edersek, Kur'an'ı yani İslâm'ı terketmiş dolayısıyla şeytanın müridi olmuş oluruz.

Sonra herhangi bir mezhebi bir millete mal etmek düşüncelere kilit vurmaktır. Yani biz senin yerine şu yorumu ( örneğin Hanefi Yorumu'nu ) uygun bulduk ona göre yaşayacaksın demektir. Bu da Bakara, 156 ( dinde zorlama yoktur ) ayetine aykırıdır.

Aşağıda ki ayetlere göre midye günahtır yorumu Kur'an'dan onay almamaktadır.F.L.A.

145. De ki: "Bana vahyolunanlar içinde, bu haram dediklerinizi yiyecek birine yasaklanmış bir şey bulamıyorum. Yalnız şunlardan biri olursa başka: leş, akıtılmış kan, domuz eti -ki o bir pisliktir- Allah'tan başkası adına boğazlanmış bir murdar." Iztırar haline düşen, başkasının hakkına dokunmamak, zorunluluk sınırını da aşmamak şartıyla bunlardan yiyebilir. Çünkü senin Rabbin çok bağışlayıcı, çok merhametlidir.

151. De ki onlara: "Hadi gelin, Rabbinizin size neleri haram kıldığını yüzünüze karşı okuyayım: Hiçbir şeyi O'na ortak koşmayın. Ana-babaya çok iyi davranın. Yoksulluk endişesiyle çocuklarınızı öldürmeyin; biz sizi de onları da rızıklandırırız. Kötülüklerin görünenine de gizli kalanına da yaklaşmayın. Allah'ın saygın ve aziz kıldığı cana, bir hakkı savunmak dışında kıymayın. Allah size bunları önerdi ki, aklınızı işletebilesiniz."

HACC-30

Yaşar Nuri Öztürk : İşte böyle. Kim Allah'ın yasaklarına saygılı olursa bu, Rabbi katında kendisi için çok hayırlı olur. Karşınızda okunarak açıklananlar hariç, tüm hayvanlar size helal kılınmışır. Artık putların pisliğinden, yalan sözden uzak durun. 

MÂİDE-96

Yaşar Nuri Öztürk : Hem size hem de yolculara bir geçimlik olarak deniz avı yapmak ve onu yemek size helal kılındı. Fakat ihramlı olduğunuz sürece karada avlanmak size haram edilmiştir. Huzurunda haşredileceğiniz Allah'tan korkun.

Midye zararlı deniyorsa o zaman bir bilene sor ayeti gereği, deniz ürünleri uzmanına sormalı.

Herşey İnsan İçin.

Bakara Suresi

29. O Allah'tır ki, yeryüzündekilerin tümünü sizin için yarattı. Sonra göğe saltanat kurdu da onları yedi gök halinde düzenledi. O Alîm'dir, her şeyi çok iyi bilir.

 

Her Koyun Kendi Bacağından Asılır.

İsra Suresi

15. Kim yola gelirse kendisi için yola gelmiş olur. Sapıtan da kendi aleyhine sapıtmış olur. Hiçbir günahkâr, bir başka günahkârın yükünü taşımaz. Ve biz, bir resul göndermedikçe azap edici değiliz.

 

Adaletle Hükmetme

Nisa Suresi

 58. Şu bir gerçek ki, Allah size emanetleri, onlara ehil olanlara vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğinizde adaletle hükmetmenizi emrediyor. Allah size bu şekilde ne güzel öğüt veriyor. Allah Semî'dir, çok iyi duyar; Basîr'dir, çok iyi görür.

 

Hile

Nisa Suresi

142. Şu bir gerçek ki, ikiyüzlüler hileler düzerek Allah'ı aldatmaya uğraşıyorlar. Ama Allah da onları aldatıyor. Onlar namaza kalktıklarında tembel-miskin bir halde kalkarlar, insanlara gösteriş yaparlar. Onlar Allah'ı çok az hatırlarlar.

 

 

Yusuf Suresi

5. "Yavrucuğum, dedi, rüyanı kardeşlerine anlatma; sonra sana bir oyun oynarlar. Hiç kuşkusuz şeytan, insan için açık bir düşmandır."

28. Gömleğin arkadan yırtılmış olduğunu görünce şöyle konuştu: "Bu sizin tuzaklarınızdandır. Sizin tuzaklarınız gerçekten çok yamandır."

31. Kadın onların oyunlarını işitince, onlarla haber gönderdi. Kendilerine, yaslanarak yiyebilecekleri bir sofra hazırladı ve her birine bir bıçak verdi. Yûsuf'a: "Karşılarına çık." dedi. Nihayet Yûsuf'u görünce onu öylesine yücelttiler ki, kendilerinin ellerini kestiler. Şöyle dediler: "Aman Allahım! Bu bir insan değil; asil bir melek bu!"

33. Yûsuf dedi: "Rabbim! Zından benim için bunların beni çağırdığı şeyden daha sevimlidir. Eğer onların oyununu benden uzak tutmazsan onlara meyleder de cahillerden olurum."

34. Rabbi onun duasını kabul etti de kadınların tuzaklarını ondan uzaklaştırdı. Herşeyi duyar O, herşeyi bilir.

50. Kral: "Bu yorumu yapanı bana getirin." dedi. Elçi kendisine gelince, Yûsuf dedi ki: "Kralına dön de sor bakalım, o ellerini kesen kadınların derdi neydi? Rabbim, o kadınların hilelerini çok iyi bilmektedir."

52. "Gerçeği söylüyorum ki, Yûsuf, gıyabında ona hainlik etmediğimi, Allah'ın, hainlerin tuzağını başarıya ulaştırmayacağını bilsin."

76. Bunun üzerine Yûsuf öz kardeşinin heybesinden önce, öteki kardeşlerin heybelerini aramaya başladı. Nihayet su kabını, öz kardeşinin heybesinden çıkardı. Yûsuf'a böyle bir tuzak öğretmiştik. Yoksa Yûsuf, Allah'ın dilemesi dışında, kralın dinine göre öz kardeşini alamazdı. Dilediklerimizi derece derece yükseltiriz biz. Her bilgi sahibinin üstünde bir başka bilen vardır.

102. İşte bunlar, sana vahyettiğimiz gayb haberlerindendir. Onlar birlikte karar verip tuzak kurarlarken sen yanlarında değildin.

 

H A D İ S





http://www.erdemyolu.com/rivayetlerhadis/kurana-aykiri-hadisler.html



 


  HADİS

Yaşar Nuri Öztürk

Enam, 50: Onlara şunu söyle: "Ben size Allah'ın hazineleri yanımdadır demiyorum. Gaybı da bilmem ben! Size ben bir meleğim de demiyorum. Yalnız bana vahyedilene uyarım ben!" Sor onlara: "Körle gören bir olur mu? Hâlâ düşünmüyor musunuz?"


Bir anaokuluna görevli olarak gidip, konuşma yapan müftülük görevlileri, çocukların günah işlemedikleri için çocukken öldüklerinde cennete gideceğini söylemiş.

Bu söze uyan bir hadis,

Ebû Hüreyre’nin (r.a) rivâyet ettiğine göre, Rasûlüllah sallAllahu aleyhi ve sellem:

“Sizin küçükleriniz (Müslümanların küçükken ölen çocukları) Cennet ehlinin de küçükleridir. Onlardan birisi babasına mülâkî olur da elbisesini tutar ve Allah, ana-babasını Cennete sokuncaya kadar onu bırakmaz”. buyurmuşlardır.

bu sözü duyan bir anaokulu öğrencisi eve gelip "Ben ölmek istiyorum" demiş. Nedeni sorulunca da, "Çocuklar, günahsız olduğundan ölünce cennete gidiyorlar" demiş.

Bu yaşanan olay göstermektedir ki, hadisler; akıl, mantık, vicdan ve Kur'an süzgeçlerinden geçirilmedikçe insanlar huzuru bulamayacaklar. Bu çocuk bu uydurma hadis yüzünden intihar da edebilir.F.L.A

Kur'an açısından bu hadisi incelersek,
ANKEBÛT-2

Yaşar Nuri Öztürk : İnsanlar, inandık demeleriyle kendi hallerine bırakılacaklarını ve hiçbir imtihana çekilmeyeceklerini mi sandılar!

MAL ve EVLAT İMTİHANI

ENFÂL-28

Yaşar Nuri Öztürk : Bilin ki, mallarınız ve çocuklarınız sizin için bir imtihan aracıdır. Allah'a gelince, büyük ödül O'nun katındadır.

ayeti gereği insanların mutlaka imtihana çekileceklerini görürüz.
Buna şöyle yanıt verilebilir. "Bir çocuk günahsız olduğu için ve dünyaya da bir kere gelindiğinden çocukken ölürse cennete gider, mantıken bu doğrudur."

Kur'an dünyaya bir kere gelineceğini söylemiyor. İnsanlar Kur'an'dan yanlış yorum çıkarıyorlar.
 

http://fatihltfaydin.tr.gg/Reenkarnasyon-k1--Yeniden-Dogus--k2-.htm


HÂKKA
43. Yaşar Nuri Öztürk : Âlemlerin Rabbi'nden bir indiriştir o.
44. Yaşar Nuri Öztürk : Eğer bazı lafları bizim sözlerimiz diye ortaya sürseydi, 
45. Yaşar Nuri Öztürk : Yemin olsun, ondan sağ elini koparırdık. 

Sahih yani sahiden, gerçekten Peygamberimize ait olan hadislerin Kur’an’a aykırı olamayacağının kanıtı olabilecek ayetler, aşağıdadır.

 

Hakka, 44-47,

Yaşar Nuri Öztürk

44.Eğer bazı lafları bizim sözlerimiz diye ortaya sürseydi,

45. Yemin olsun, ondan sağ elini koparırdık.

46. Sonra ondan can damarını mutlaka keserdik.

47. Sizin hiçbiriniz ona siper de olamazdınız.

F.L.A. 07.01.2017

  


YÛSUF-111
Yaşar Nuri Öztürk : Yemin olsun ki, resullerin hikâyelerinde, aklını ve gönlünü çalıştıranlar için bir ibret vardır. Bu Kur'an, uydurulacak bir hadis/bir söz değildir; aksine o, önündekini tasdikleyici, her şeyi ayrıntılı kılıcıdır. İnanan bir topluluk için de bir kılavuz ve bir rahmettir. 
 
CÂSİYE-6
Yaşar Nuri Öztürk : İşte bunlar, Allah'ın ayetleridir ki, onları sana hak olarak okuyoruz. Hal böyle iken Allah'tan ve onun ayetlerinden sonra hangi hadise/söze inanıyorlar?! 
 
A'RÂF-185
Yaşar Nuri Öztürk : Göklerin ve yerin melekutuna, Allah'ın yarattığı herhangi birşeye bakmadılar mı; ecellerinin gerçekten yaklaşmış olabileceğini düşünmediler mi? Peki, bu Kur'an'dan sonra hangi hadise/söze iman ediyorlar? 
 
MURSELÂT-50
Yaşar Nuri Öztürk : Artık bundan sonra hangi hadise/söze iman edecekler? 
 
ZUMER-23
Yaşar Nuri Öztürk : Allah, sözün en güzelini, birbirine benzer iç içe ikili manalar ifade eden bir Kitap halinde indirmiştir. Rablerinden korkanların ondan derileri ürperir. Sonra da hem derileri hem de kalpleri, Allah'ın Zikri/Kur'an'ı karşısında yumuşar. Bu, Allah'ın kılavuzudur ki, onunla dilediğini/dileyeni hidayete erdirir. Allah'ın saptırdığına gelince, ona kılavuzluk edecek yoktur. 




NECM

3. O; kuruntudan, keyfinden konuşmuyor.

4. İndirilmiş bir vahiyden başkası değildir o.

5. Kuvvetleri çok müthiş olan belletip öğretti onu ona.

 

HAŞR-7

Allah'ın, kentler halkından resulüne zahmetsizce aktardığı mal ve nimetler şunlar içindir: Allah, Peygamber, yakınlar, yetimler, yoksullar, yolda kalmışlar. Bu böyle düzenlenmiştir ki, o mal ve nimetler sizden yalnız zengin olanlar arasında dönüp duran bir kudret aracı olmasın. Resul size ne verdiyse onu alın; sizi neden yasakladıysa ona son verin ve Allah'tan korkun. Hiç kuşkusuz, Allah'ın azabı çok şiddetlidir.

 

AHKÂF-9

De ki: "Ben, resuller içinden bir türedi değilim! Bana ve size ne yapılacağını da bilmiyorum. Bana vahyedilenden başkasına da uymam! Ve ben, açıkça uyaran bir elçiden başkası da değilim."

 

Kıyametle ilgili bir Hadis

 

Hz.Peygamber, kıyametin ne zaman kopacağını soran kişilere yanındaki bir çocuğu göstererek: “Eğer şu yaşarsa henüz ihtiyar olmadan kıyamet kopar” ( Buharî, edep 95, rikak 42; Müslim, fiten, 136-139 )demiştir. ( Prof.Dr.Yaşar Nuri ÖZTÜRK Kur’an’da ki İslam sh.114)

 

Yukarıda ki hadisi yazanlardan  Buhari MS 810 – 869 yıllarında yani Peygamberimizden ve sözü edilen çocuktan aşağı yukarı 200 yıl sonra yaşamıştır. O çocuğun çoktan ölmüş olacağı bir zaman da bu hadisi yazması hadislerin içinde gayrı sahih ( sahi, gerçek, Peygamberimize ait olmayan )hadislerin olduğunun kesin bir kanıtıdır. Ayrıca hadisler içlerinde uydurma olanlar olacağından akıl, mantık, vijdan ve Kur’an cetvelleriyle ölçülmelidir. Yukarıda ki  hadis akıl, mantık ve vijdanla ölçmeye bir örnektir.

Ayrıca Kur’an’ da kıyametin ne zaman kopacağı bilgisinin yalnızca Allah’a ait olduğu belirtilmektedir. Buhari nasıl bir din alimidir ki Kur’an’a ters düşen bir hadise yer vermiş. Bu örnek de göstermektedir ki hadis kitapları içinde sahih ( sahiden Peygamberimize ait olan ) ve sahih olmayan hadisler vardır. Zuhruf 44'e göre, biz Kur'an'dan sorumlu tutulacağız. Kur'an'ın 1. yorumu olan sahih hadislerle de Kur'an'ı anlamaya çalışmalıyız. Akıldan çıkarılmaması gereken nokta bizim Kur'an'dan sorumlu tutulacak olmamızdır. 

                                                                                                                  Fatih Lütfü AYDIN   30.12.2012

 

A'RÂF

187. Ne zaman gelip çatacak diye kıyamet saatini soruyorlar sana. De ki: "Ona ilişkin bilgi Rabbim katındadır. Onu, vakti geldiğinde belirginleştirecek olan yalnız O'dur. Göklere de yere de ağır gelmiştir o. O size ansızın gelecektir, başka değil." Sen onu iyice biliyormuşsun gibi sana soruyorlar. De ki: "O'na ilişkin bilgi Allah katındadır, fakat insanların çokları bilmiyorlar."

188. De ki: "Ben kendi nefsime, Allah'ın dilediğinden başka ne bir yarar sağlayabilirim ne de bir zarar verebilirim. Eğer gaybı bilseydim elbette daha çok hayır yapardım. Ama bana kötülük dokunmamıştır bile. Ben, inanan bir topluluk için bir uyarıcı ve müjdeciden başkası değilim."

TÂHÂ-15

Yaşar Nuri Öztürk : "Kuşku duyma ki o saat gelecektir. Onu neredeyse gizleyeceğim ki, her benlik gayretinin karşılığını elde etsin." 

 

 

ŞÛRÂ-21

Yoksa onların, dinden, Allah'ın izin vermediği şeyi kendileri için yasalaştıran ortakları mı var? Kesin ayrıma ilişkin söz olmasaydı, aralarında hüküm mutlaka verilirdi. O zalimler var ya, onlar için acıklı bir azap öngörülmüştür.

 

  

2 Hadis ve Ölçümleri

5465 - Yine Hz. Enes radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: 
"Oluyu, (mezara kadar) uc sey takip eder: Ailesi, mali ve ameli. Bunlardan ikisi geri doner, biri baki kalir: Ailesi ve mali geri doner, ameli kendisiyle
 baki kalir." 
Buhari, Rikak 42; Muslim, Zuhd 5, (2960); Tirmizi, Zuhd 46, (2380). 



http://www.kuranikerim.com/kutubi-sitte/5470.html


Öteki dünyaya yalnızca amellerimizi götüreceğimize göre amellerimiz Salih Amel olmalı yani Allah'ın rızasına uygun davranışl
arda bulunmalıyız.

 

Yusuf Yılmaz Katkınız için teşekkür ederim Fatih bey.. Yine bir hadiste şöyle buyuruluyor; Bir insan ölünce üç kişi hariç herkesin ameli kesilir; Sadakai cariye bırakan, İstifade edilen bir ilim bırakan, Kendine dua edecek salih evlat bırakan.. (Kütübi Sitte 5467) Sadakai cariye: insanların yaralanacağı eser..

 

Fatih Lütfü Aydin Ben de size teşekkür ederim. Bildiğiniz üzere ben hadisleri ölçerek kabul etme konusunda aşırı titizim.
Benim yukarıda paylaştığım amel ile ilgili hadisi aşağıdaki Kur'an ayeti desteklemektedir.

NAHL-93
Bismillâhirrahmânirrahîm
Ve lev şâallâhu le cealekum ummeten vâhideten ve lâkin yudıllu men yeşâu ve yehdî men yeşâ’(yeşâu), ve le tus’elunne ammâ kuntum ta’melûn(ta’melûne).
1. ve lev şâe allâhu : ve eğer Allah dileseydi 
2. le ceale-kum : elbette sizi kıldı 
3. ummeten : bir ümmet 
4. vâhideten : bir tek 
5. ve lâkin : ve lâkin, fakat 
6. yudıllu : saptırır, dalâlette bırakır 
7. men yeşâu : dilediği kimseyi 
8. ve yehdî : ve hidayete erdirir 
9. men yeşâu : dilediği kimseyi 
10. ve le tus'elunne : ve elbette sorulacaksınız, sorgulanacaksınız 
11. ammâ (an mâ) : şeylerden 
12. kuntum : siz oldunuz 
13. ta'melûne : yapıyorsunuz
Yaşar Nuri Öztürk : Allah dileseydi, elbette ki sizi birtek ümmet yapardı. Ama O, dilediğini saptırıyor, dilediğini de iyiye ve güzele kılavuzluyor. Yapıp ettiklerinizden mutlaka sorgu-suale çekileceksiniz.
ta’melûn(ta’melûne)
13. ta'melûne : yapıyorsunuz
Not: Ayetin Latin harfli metnine bakacak olursak, ayetin sonu “ta’melûn” ile bitiyor. Bu kelime amel ( iş, işyapma ) kelimesi ile aynı köktendir. Demekki Hz.Allah’ımız bizleri yaptığımız işlerden sorumlu tutacak. F.L.A.
Ayrıca Zuhruf Suresi, 44. Ayet gereği Kur’an’dan da sorumlu tutulacağız. O zaman amellerimizi daha açıkçası davranışlarımızı Kur’an’a göre belirlemeliyiz.
Kur’an’a inanmayanlar da davranışlarını Evrensel Ahlak ve Hukuk İlkeleri’ne göre belirlemelidir.

Sizin paylaştığınız hadisde yer alan Sadak-i cariye hak edenlere ayrılan sadaka imiş, elbette ki bu da Kur'an'a uygundur.

CERÂYE

الجراية

Mısır’da ve Haremeyn’de hizmet gören idarecilere, ulemâya, askerlere ve fakirlere Mısır hassa ambarından ayrılan aynî tahsisat.

Cerâye Arapça bir kelime olup “hak edenlere ayrılan bir nevi sadaka” (sadaka-i câriye) anlamına gelir. Önceleri İslâm devletlerinde görevlilere, askerlere, ilim erbabına, fakirlere ve hayır müesseselerine günlük çeşitli gıda maddeleri tahsis edilir ve buna “er-revâtibü’l-câriye” adı verilirdi. Cerâye tabirine ise ilk defa Mısır eyaletine ait Osmanlı vesikalarında, XVI. yüzyılın ikinci yarısından itibaren, tahsis edilmiş muayyen bir miktar hububatı ifade eden bir anlamda rastlanmaktadır.
http://www.islamansiklopedisi.info/

Yalnız:"Kendine dua edecek salih evlat bırakan.." kısmına katılmıyorum. Şefaat yani Hakk'ın Yüce Divanında destek olma Yalnızca Hz.Allah'a aittir. Dilerse dünyada meleklerini kullarına desteçi kılabilir, Keyfiyet O'na ait olmak üzere.

Sonuç olarak bizleri ancak Salih Amellerimiz kurtarabilir.
Şimdi Salih Amel eden ve arkamızdan bize dua edecek bir çocuk yetiştirdiğimizi varsayalım ama giderken Salih olmayan amellerle gidersek ve kul hakkı yemişsek, bu çocuğun bize bir yararı olur mu?

Belki Hz.Allah güzel evlat yetiştirme çabamıza karşılık 1 adımımıza 10 adım gelerek bize Salih amelde bulunacak yollar yaratabilir ve işimizi kolaylaştırabilir. Yalnız yine iş bize düşer yani o yolları yürümeliyiz.

İnsan ne ekerse onu biçer ayeti

Necm, 39
Yaşar Nuri Öztürk: Gerçek şu ki, insan için çalışıp didindiğinden başkası yoktur. 
İyi akşamlar. F.L.A.




HAMR

BAKARA-219

Yaşar Nuri Öztürk : Sana uyuşturucuyu/şarabı ve kumarı sorarlar. De ki: "Bu ikisinde büyük bir günah vardır; insanlar için çıkarlar da vardır. Ama onların kötülüğü yararlarından çok daha büyüktür." Ve sana neyi infak edeceklerini de soruyorlar. De ki: "Helal kazancınızın size ve bakmakla yükümlü olduklarınıza yeterli olanından artanını verin." İşte Allah, ayetleri size böyle açıklar ki, derin derin düşünebilesiniz.

 

Yes’elûneke anil hamri vel meysir(meysiri), kul fîhimâ ismun kebîrun ve menâfiu lin nâsi, ve ismuhumâ ekberu min nef’ihimâ ve yes’elûneke mâzâ yunfikûn(yunfikûne) kulil afve, kezâlike yubeyyinullâhu lekumul âyâti leallekum tetefekkerûn(tetefekkerûne).

1.

yes'elûne-ke

: sana soruyorlar, sorarlar

2.

an el hamri

: şaraptan

3.

ve el meysiri

: ve kumar

4.

kul

: de, söyle

5.

fî-himâ

: ikisinde vardır

6.

ismun kebîrun

: büyük günah

7.

ve menâfiu

: ve menfaat, faydalar

8.

li en nâsi

: insanlar için

9.

ve ismu-humâ

: ve onların (o ikisinin) günahları

10.

ekberu

: daha büyük

11.

min nef'i-himâ

: onların (o ikisinin) faydalarından

12.

ve yes'elûne-ke

: ve sana soruyorlar, sorarlar

13.

mâzâ

: ne, nasıl

14.

yunfikûne

: infâk ediyorlar

15.

kul(i)

: de, söyle

16.

el afve

: afv olan, ihtiyaçtan fazla olan mal, affedilen, vazgeçilen

17.

kezâlike

: bunun gibi, işte böyle

18.

yubeyyinu allâhu

: Allah açıklıyor

19.

lekum

: sizin için, size

20.

el âyâti

: âyetler

21.

lealle-kum

: umulur ki böylece siz

22.

tetefekkerûne

: tefekkür edersiniz, düşünürsünüz

 

 

Maide Suresi

90. Ey iman edenler! Uyuşturucu/şarap, kumar, tapılmak için dikilen taşlar, fal okları şeytan işi birer pisliktir; bunlardan uzak durun ki kurtuluşa eresiniz.

Yâ eyyuhellezîne âmenû innemel hamru vel meysiru vel ensâbu vel ezlâmu ricsun min ameliş şeytâni fectenibûhu leallekum tuflihûn(tuflihûne).

1.

yâ eyyuhâ

: ey!

2.

ellezîne âmenû

: yaşarken Allâh'a (c.c.) ulaşmayı, teslim olmayı dileyenler

3.

innemâ

: ancak, sadece, oysa, halbuki

4.

el hamru

: şarap

5.

ve el meysiru

: ve kumar

6.

ve el ensâbu

: ve putlar

7.

ve el ezlâmu

: fal okları

8.

ricsun

: pistir, murdardır

9.

min ameli eş şeytâni

: şeytanın işlerinden

10.

fe

: artık, o halde

11.

ictenibû-hu

: ondan kaçının!

12.

lealle-kum

: umulur ki böylece siz

13.

tuflihûne

: felâha, kurtuluşa erersiniz

 

 

HAMR 

Sözlükte "örtmek, gizlemek, mayalamak" gibi anlamlara gelen hamr, aklı örttüğü için özelde şarap için, genelde bütün sarhoşluk veren maddeler için kullanılmaktadır. 

İslâm'ın geldiği dönemde çok yaygın bir şekilde kullanılan içki, bir kerede yasaklanması halinde insanların alışkanlıklarından hemen kurtulamayacakları dikkate alınarak tedricen dört merhalede yasaklanmıştır. İlk önce içki, güzel rızktan ayrılmış (Nahl, 16/67); ikinci olarak kesin bir şekilde yasaklanmamakla birlikte içkide büyük günah ve faydalar bulunduğu, ancak zararının daha büyük olduğu belirtilmiş (Bakara, 2/219); üçüncü merhalede sarhoş iken namaza yaklaşmak yasaklanmış (Nisâ, 4/43), son olarak da kesin bir şekilde haram kılınarak şeytan işi bir pislik olduğu bildirilmiştir (Mâide, 5/90).

Hz. Peygamber, "çoğu sarhoşluk veren şeyin azı da haramdır" (Tirmizî, Eşribe, 3); "içkiden sakının, çünkü içki bütün pisliklerin anasıdır" (Camiu'l-Usul fî Ehadîsi'r-Rasûl, V/103) buyurmuştur.

İçkinin haram kılınmasında pek çok hikmetler bulunmaktadır. İçki, insanlar arasına kin ve düşmanlık sokabilmekte, Allâh'ı anmaktan ve namazdan alıkoymaktadır. Yüce Allâh içkiyi yasakladığı âyette, "Şeytan, içki ve kumar yoluyla ancak aranıza düşmanlık ve kin sokmak; sizi, Allah'ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık (bunlardan) vazgeçtiniz değil mi?" buyurmaktadır (Bakara, 2/91). İçki, insanı diğer canlılardan ayıran ve mükellef yapan özelliği olan aklını örtmektedir. Bu sebeple, can ve mal kaybına sebep olan ve pek çok kimsenin sakat kalması sonucunu doğuran trafik kazalarının önemli bir kısmını alkollü sürücüler yapmaktadır. Sinir sistemini bozduğu için, cinâyetlere varan kavgalara yol açmaktadır. İçki boşanmalara kadar varan aile huzursuzluklarına sebep olmaktadır. Bunun yanında, insan sağlığını olumsuz yönde etkilemekte, mide ve karaciğer başta olmak üzere iç organlarında tahribata neden olmaktadır. Bu nedenle Hulefâ-i Raşidin döneminden itibaren, sarhoşa hadd cezası tatbik edilmesi kabul edilmiştir. (İ.P.)

YUKARIDA Kİ HAMR BAŞLIKLI YAZI DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI SİTESİ DİNİ KAVRAMLAR SÖZLÜĞÜ’NDEN ALINTIDIR.

 

Hayata Geliş Sebebimiz.

MULK-2

Yaşar Nuri
Öztürk : Hanginizin daha güzel iş yapacağını belirlemek için sizi imtihana
çekmek üzere ölümü ve hayatı yaratan O'dur. Azîz'dir O, Gafûr'dur.

Ellezî halakal mevte vel hayâte li yebluvekum eyyukum ahsenu amelâ(amelen),
ve huvel azî zul gafûr(gafûru).


 

1.


 


 

ellezî


 


 

: o ki, o


 


 

2.


 


 

halaka


 


 

: yarattı


 


 

3.


 


 

el mevte


 


 

: ölüm


 


 

4.


 


 

ve el hayâte


 


 

: ve hayat


 


 

5.


 


 

li
  yebluve-kum


 


 

: sizi
  imtihan etmek için


 


 

6.


 


 

eyyu-kum


 


 

: sizin
  hanginiz, hanginiz


 


 

7.


 


 

ahsenu


 


 

: daha
  güzel, en güzel


 


 

8.


 


 

amelen


 


 

: amel


 


 

9.


 


 

ve huve


 


 

: ve o


 


 

10.


 


 

el azîzu


 


 

: azîz


 


 

11.


 


 

el gafûru


 


 

: gafûr,
  mağfiret eden, günahları sevaba çeviren


 

 

 ALLAH ŞUNUN BUNUN HÜRMETİNE DEĞİL, SENİN GAYRETİNE BAKAR.

Adil ( adam kayırmasız, soruların satılmadığı ya da torpilli kişilere önceden verilmediği ) bir sınava tembellik edip çalışmayan bir çocuk şunun bunun ya da Cuma Gününün hürmetine deyip dua etse, Hz. Allah bu duayı kabul eder mi?
Hz. Allah’ın katında ( indinde ) hürmeti ( saygınlığı ) olan şey çalışmak değil midir? Demek ki dua ederken gereğini de yapmalıyız. Zaten Allah katında hürmet gören ( saygınlığı olan şey ) onun sözünü dinleyip, takva eden ( rızasına aykırı işten sakınan ) kul değil midir? 
Kısacası şunun bunun hürmetine demeyip, Hak katında saygınlığı olan kul olmaya çalışarak Allah’tan bir şeyler istemeliyiz. F.L.A.

Kadir Gecesini önemli yapan, ruhlara şifa olarak gönderilen Yüce Kur'an'dır. Kadir Gecesi'nden nasiplenmek, yararlanmak istiyorsak, Kur'an'ı hayata geçirip, Canlı Kur'an olmalıyız. F.L.A.

HELAK
Selamlar! Depremleri deprem ehillerine yani uzmanlarına sormalı.
Bilmiyorsan bir bilene sor.
 
Enbiya Suresi
 
7. Senden önce de ancak kendilerine vahyettiğimiz erler gönderdik. Hadi, sorun zikir/Kur'an ehline, eğer bilmiyorsanız...
 
Nahl Suresi
 
43. Biz senden önce de elçi olarak kendilerine vahyettiğimiz erkeklerden başkasını göndermedik. Eğer bilmiyorsanız, zikir/Kur'an ehline sorun.
 
Not: “Sebebin hususiyeti nassın umumiyetine engel değildir” yani bir hükmün ( Kur’an ayetinin), özel olması ( burada Kur’an ehli ) genellemeye engel değildir. Yalnızca Kur’an ehline değil her konunun ehline, uzmanına sorulabileceği anlamına gelir. Fatih Lütfü Aydın.
 
 
Kur'an'da toplumların helakı diye birşey var. Toplumların helakı ayetleri şeklinde yapılan araştırma ile sonuçlara ulaşılabilir.
Deprem ise Hz.Allah'ın doğa kanunudur. Doğa gereği gerektiğinde deprem felaketi olur. Biz kullara düşen ise felaketlere karşı akıllıca önlem almaktır. Hz.Allah toplumları helak ederken ( ör. Nuh tufanı ) su taşkınlıklarını kullanabilir. Rüzgârları da, depremleri de. Depremler helak nedeniyle oluyor diyemeyiz. O bir doğa kanunudur. Hz. Allah rüzgârı kullandığı gibi depremleri de helakında kullanabilir.
 
AD KAVMİ
 
Yemen bölgesinde yaşamakta olan Ad kavmine Yüce Allah peygamber olarak Hud (a.s.)'ı göndermiştir. Ad kavmi, bir çok nimetlere nail olmuş, görkemli binalar inşa etmişlerdi. Şirk ve küfürde israr eden kavme Hud (a.s.), mucizeler göstermiş ve onları Allah’ın birliğine inanmaya çağırmıştır. Ancak ona kulak vermemeleri ve şirkte devam etmeleri sebebiyle şiddetli bir rüzgar ile helak olmuşlardır
 
http://www.guncelvaaz.com/.../495-helak-edilen-kavimler...
İSRÂ-16
Yaşar Nuri Öztürk : Biz bir ülkeyi/medeniyeti mahvetmek istediğimizde, onun servet ve nimetle şımarmış elebaşlarına emirler yöneltiriz/onları yöneticiler yaparız da onlar, orada bozuk gidişler sergilerler. Böylece o ülke/medeniyet aleyhine hüküm hak olur; biz de onun altını üstüne getiririz.
 
 
Selamlar! Yeri gelmişken söz etmek istiyorum. Birilerinin gördüğü rüyalar, yazdığı yazılar ve şiirler bizi bağlamaz ama ufkumuzu geliştirirler. Bağlamaz çünkü biz Zuhruf, 44 gereği Kur'an'dan sorumlu tutulacağız. Saygılar ve Sevgiler.







HALİFE SÖZCÜĞÜ ve KUR’AN’DAKİ HALİFE

”Hilâfet” sözcüğünün; “Allah’ın yeryüzündeki temsilciliği, vekilliği” olarak anlaşılması ve “halife”nin de; “Allah’ın yeryüzündeki temsilcisi, vekili”, bir başka ifade ile de “Allah’ın yeryüzündeki gölgesi”(!) sayılması sonucunda, bu sözcükler öz anlamları dışında kavramlaşmış ve sözcüklerin anlamları konusunda “bilenler” arasında bile ayrılıklar oluşmuştur.

Üzerinde ciltler dolusu kitaplar yazılmış olan “halife” ve “hilâfet” kavramları .....
http://istekuran.net/.../kuranda-halife-sozcugu-veya.../

 

Selamlar! Yusuf Bey. Yorum yapmak haddim değil. Ben yalnızca acaba şöyle olabilir mi diye bir düşünceye sahibim.

Şimdi Bakara, 30'da Allah, "Ben halife yaratacağım" dediğinde, melekler "Yer yüzünü kana bulayacak birini mi yaratacaksın?" dediklerine göre sizin de daha önce yazdığınız gibi melekler yer yüzünü kana bulayan, olumsuzluk ( negativite ) lar sergileyen bir insan neslinden haberdardı.

Yalnız aynı ayetde Allah, "Sizin bilmediğiniz şeyleri biliyorum" diyor. Öngörü ( tahmin ) me göre Allah, bu kez diyalektik'e uygun bir yaratışla, 
Adem'i olumlu ve olumsuz özelliklerle yaratı ve Hz.Allah Peygamberimiz gibi diğer peygamberler gibi, evliya ( Allah'ın sevgili kulu ) lar gibi tertemiz güzel insanların da olacağını biliyordu. 
Belkide Allah o güzel insanları kasdederek, "Ben halife yaratacağım, beni temsil edecek bana yakışan tertemiz kullar yaratacağım" demek istedi. Doğrusunu O bilir. İyi günler.

 

Siyasi halifelik insanların uydurmasıdır. Allah taht için, makam için, dünyayı kana bulayanları temsilci yapmaz elbette.

Aslında Halifenin dinle, kutsallıkla ilgisi yok. Tanım olarak, bir yöneticinin

arkasından gelen yeni yönetici demek. 

HALÎFE

Sözlükte "arkada olmak, birinin arkasından gelmek, yerine geçmek"

anlamlarına gelen half kökünden türetilmiş olan halife (çoğulu hulefa, halâif),

birinin yerine geçerek onun adına iş yapan demektir. Tasavvufta, şeyhi adına

irşad faaliyetinde bulunan, ölümünden sonra da yerine geçen kimse, insân-ı

kâmil anlamında kullanılmaktadır. "...Yeryüzünde bir halîfe yaratacağım..."

(Bakara, 2/30), "...Sizi yeryüzünün halîfeleri kılan..." (En'âm, 6/165; Neml,

27/62) meâlindeki âyetlerde geçen halîfe kelimesi Hz. Âdem ve soyunu ifade

eder. (M.C.) Dini literatürde halîfe denilince daha çok devlet başkanı, en

yüksek yönetici anlamına gelmektedir. Halîfe ve hilafet tabiri, Hz.

Peygamber'in vefatından sonra, onun yerine devlet başkanı olarak geçenler

için, Hz. Peygamber'in yerine geçerek dini koruyan, dünya işlerini düzenleyen

anlamında kullanılan bir ıstılahtır. Halîfe tabirinin yanında, emîru'l-mü'minîn de

denmiştir. Klasik fıkıh kitaplarında halîfe veya devlet başkanının seçim, tayin

veya tespit yollarından en başta geleni bey'at usulü olarak gösterilmektedir.

Seçme ehliyetine sahip kişilerin, seçilme ehliyetini haiz bir kimseyi seçip ona

sadakatlerini bildirmeleri şeklinde yapılır. Bilindiği gibi Hz. Peygamber'in

vefatından sonra ashap, Benî Saide'nin gölgeliğinde toplanarak devlet

başkanlığı konusunda görüşmüşler ve Hz. Ömer'in teklifi ile Hz. Ebû Bekir'e

bey'at etmişlerdir. Kur'ân ve hadislerde devlet başkanının seçimi konusunda

açık bir hüküm bulunmamaktadır. Bu nedenle, seçim usulü ve şartları zamanın

şartlarına göre düzenlenir. (İ.P.)


03.03.1924 3 devrim kanunun çıkarıldığı tarihtir.

1. Tevhid-i Tedrisat ( Öğretimin Birliği )
2. Halifeliğin Kaldırılması.
3. Şeriye ve Evkaf Vekâletinin Kaldırılması.

Aşağıda ki alıntının kısa yolu....
http://fatihltfaydin.tr.gg/Ataturk-Soz-ve-Demecleri.htm

HİLAFET (HALİFELİK)
• Bütün İslâm ulusları üzerinde yüce ruhsal görevini yapan halife düşüncesi, gerçeklerden değil, kitaplardan çıkmış bir düşüncedir. 29. 10. 1923, Fransız Gazeteci Maurice Pernot’ya Demeç.
• İşin garibi bazı arkadaşlardan, özellikle dışarıdan bana halifelik önerileri olmuştur. “Siz Halife Olunuz” demişlerdir. Ben, bu önerileri daima gülerek yanıtladım. Halifelik, gereksiz hatta zararlı bir kurum haline gelmiştir. Bundan beklenen amaç gerçekleşmemiştir. Dünya Savaşı’nda gördük: Müslümanlar, Halife ordularına karşı savaştılar. Halife ordularını Suriye’de arkadan vuranlar olmuştur. Bunlar aynı Halife’ye yıllarca başkaldırmış ve bunları ortadan kaldırmak için gönderilen Türk askerlerini şehit etmişlerdir. Halifelik yararlı durumunu korusaydı Müslüman dünyasının buna sahip çıkmaları gerekirdi. Halifeliği ortadan kaldırdığımız günden bugüne kadar kimsenin bunu üstlenmemesi, Müslüman dünyasının halifesiz de yürüyeceğine ve yürümekte olduğuna en güzel örnek değil midir?” (Atatürk ve Çevresindekiler, Kemal Arıburnu, T.İş Bankası Kültür Yayını, Sh.135)
• Tarihimizin en mesut devresi hükümdarlarımızın halife olmadıkları zamandır. Bir Türk padişahı, her nasılsa hilafeti kendine mal etmek için nüfuzunu, itiyadını, servetini kullandı. Bu sırf bir tesadüf eseridir. Peygamberimiz öğrencilerine dünya milletlerine Müslümanlığı kabul ettirmelerini emretti, Bu ulusların hükümeti başına geçmelerini emretmedi. Peygamberin zihninden asla böyle bir fikir geçmemiştir. Halifelik demek, idare, hükümet demektir. Gerçekte görevini yapmak, bütün Müslüman milletlerini idare etmek isteyen bir halife, buna nasıl muvaffak olur? İtiraf ederim ki, bu koşullar içinde beni halife tayin etseler, derhal istifamı verirdim. 29. 10. 1923, Fransız Muhabiri Maurice Pernot’ya Demeç.
• Hilafetle beraber Türkiye’de mevcut olan Ortodoks ve Ermeni kiliseleri, patrikhaneleri ve Musevi hahamhanelerinin ortadan kaldırılması lazımdır. Hilafet ve bu muhtelif patrikhaneler asırlardan beri ruhani yetkilerinin sınırları dışında çok büyük ayrıcalıklar aldılar. Halkın anlayışına dayanarak bahşedilen hukuk dışı ayrıcalıklar ile cumhuriyet idaresinin uygulanması mümkün değildir…04. 05. 1924, New York Herald Tribune Muhabirine Demeç.
• Hilâfet, geçmişin bir rüyası olup, zamanımız da varlık nedeni yoktu. 25. 11. 1924, Matin Gazetesi Yazarı Madam Titania’ya Demeç.
• İstanbul’da saltanat ve zevklerinin, çıkarlarının devam ettirilmesini düşmanların anavatanımızı istila etmek emellerine uydurmakta, onlarla işbirliği yapmakta, düşman devletlerin her isteğine boyun eğmekte asla tereddüt göstermeyen, vicdanları sızlamayan, milletimizin hür ve müstakil yaşama azmini kırma için haince girişimlerden çekinmeyen sultan ve halifelerin artık bu vatanda asla yeri yoktur ve olamaz. 26. 08. 1925, İnebolu’da Bir Konuşma.
 

http://fatihltfaydin.tr.gg/Ataturk-Soz-ve-Demecleri.htm



HESABA ÇEKİLME


O iş başka bu iş başka sözüyle kendilerini avutuyorlar.

İnsan başı boş bırakılacağını mı sanıyor ayeti,

KIYÂME-36

Yaşar Nuri Öztürk : İnsan, başıboş bırakılacağını mı sanıyor? 

ve

Hz. Allah'ın Hasip ( Kullarını Hesaba Çeken ) adı gereği hesaba çekilecekler.




NİSÂ-86

Yaşar Nuri Öztürk : Bir selam ile selamlandığınızda, onun daha güzeliyle yahut

aynısıyla karşılık verin. Hiç kuşkusuz Allah Hasîb'dir, herşeyi güzelce

hesaplamaktadır. 




ZİLZÂL


7.Yaşar Nuri Öztürk : Artık, kim bir zerre miktarı hayır üretmişse onu görür. 



8.Yaşar Nuri Öztürk : Ve kim bir zerre miktarı şer üretmişse onu görür.

 

 YÜZÜ SUYU HÜRMETİNE

 

CİNN-18

Yaşar Nuri Öztürk : Hiç kuşkusuz, mescitler/secdeler Allah içindir. O halde, Allah ile birlikte bir başkasına yakarmayın/Allah'ın yanında bir başkası için çağrıda bulunmayın.

 

A'RÂF-29

Yaşar Nuri Öztürk : Şunu da söyle: "Rabbim bana adaleti emretti. Her mescitte yüzlerinizi O'na doğrultun. Dini yalnız O'na özgüleyerek O'na yakarın. Tıpkı sizi ilk yarattığı gibi O'na döneceksiniz."

ALLAH ŞUNUN BUNUN HÜRMETİNE DEĞİL, SENİN GAYRETİNE BAKAR.

Adil ( adam kayırmasız, soruların satılmadığı ya da torpilli kişilere önceden verilmediği ) bir sınava tembellik edip çalışmayan bir çocuk şunun bunun ya da Cuma Gününün hürmetine deyip dua etse, Hz. Allah bu duayı kabul eder mi?

 

Hz. Allah’ın katında ( indinde ) hürmeti ( saygınlığı ) olan şey çalışmak değil midir? Demek ki dua ederken gereğini de yapmalıyız. Zaten Allah katında hürmet gören ( saygınlığı olan şey ) onun sözünü dinleyip, takva eden ( rızasına aykırı işten sakınan ) kul değil midir? 

Kısacası şunun bunun hürmetine demeyip, Hak katında saygınlığı olan kul olmaya çalışarak Allah’tan bir şeyler istemeliyiz. F.L.A.   

Not: İyyakene abüdü ve iyyakenastain.
Bk.Baş Sayfa - Dini Sayfalar - Dini Yazılar - TÜRBE

 

Sayfa Başına Dönün 

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol