Sayac


Fatih Lütfü AYDIN
Hoş Geldiniz

KUR'AN FiHRiSTi Noktali U


ÜMMÎ

Sözlükte "ümm", anne, bir şeyin aslı, bir toplumun reisi; ümmî ise anneci, anne tarafını tutan, anneye mensup demektir.

http://www.diyanet.gov.tr/dinikavramlar/dinikavramlar-%C3%9C/%C3%9CMM%C3%8E

 

Muhammet Esed Yorumu.

Al-i İmran

20.

O halde [ey Peygamber,] seninle tartışanlara de ki: "Ben tüm benliğimi Allah'a teslim ettim ve bana tâbi olan herkes [de öyle yaptı]!" Daha önce vahiy verilmiş olanlara ve kitap ile ilgisi olmayanlara (14) sor: "Siz [de] kendinizi O'na teslim ettiniz mi?" Ve eğer O'na teslim olurlarsa muhakkak doğru yol üzerindedirler; ama yüz çevirirlerse, unutma ki senin görevin sadece mesajı iletmektir: zira Allah, yarattıklarını[n kalplerindeki her şeyi] görür. 

14 - Râzî'ye göre bu ifade (ümmiyyîn) kendilerine vahyedilmiş belli bir kitabı olmayan toplumlara işaret etmektedir. 

 

http://www.kuran.gen.tr/?x=s_main&y=s_middle&kid=31&sid=3

 

Fe in hâccûke fe kul eslemtu vechiye lillâhi ve menittebeani, ve kul lillezîne ûtûl kitâbe vel ummiyyîne e eslemtum, fe in eslemû fe kadihtedev, ve in tevellev fe innemâ aleykel belâgu, vallâhu basîrun bil ibâd(ibâdi).

1.

fe in hâccû-ke

: bundan sonra eğer seninle tartışırlarsa

2.

fe kul

: o zaman de, söyle

3.

eslemtu

: ben teslim ettim

4.

vechiye

: vechimi, fizik vücudumu

5.

li allâhi

: Allah'a

6.

ve men ittebea-ni

: ve, bana tâbî olan kimseler

7.

ve kul

: ve de, söyle

8.

li ellezîne

: onlara, o kimselere

9.

ûtû el kitâbe

: kitap verilenler

10.

ve el ummiyyîne

: ve ümmiler, kitap verilmeyenler

11.

e eslemtum

: siz teslim oldunuz mu

12.

fe in eslemû

: o zaman eğer teslim etilerse

13.

fe kad ihtedev

: o taktirde hidayete ermişler

14.

ve in tevellev

: ve eğer yüz çevirirlerse

15.

fe

: o zaman

16.

innemâ

: sadece

17.

aleyke

: sana düşen

18.

el belâgu

: tebliğ, bildirme

19.

ve allâhu

: ve Allah

20.

basîrun

: en iyi gören

21.

bi el ibâdi

: kullarını

 

 

Al-i İmran, 20,

Yaşar Nuri Öztürk: Seninle kanıt yarıştırmaya girerlerse şöyle söyle: "Ben yüzümü Allah'a teslim ettim. Bana uyanlar da." Kitap verilenlerle ümmîlere de sor: "Siz de teslim oldunuz mu?" Eğer teslim olurlarsa doğruya ve güzele kılavuzlanmışlardır. Yüz çeviririlerse sana düşen sadece tebliğ etmektir. Allah, kullarını görmektedir.

 

Not. Doğrusunu Hz.Allah bilir. Ayetde ehl-i kitap ve ümmiler ayrımı yapıldığına göre bu durumda mantıken ümmiler ehl-i kitaptan olmayanlar, olmakta. Ehl-i kitap da kendisine kitap indirilen toplumlar, Yahudiler ve Hristiyanlar olduğuna göre, ümmiler kendisine kitap vahyedilmeyenler, olmakta.

Ankebut, 48

Yaşar Nuri Öztürk: Sen bundan önce herhangi bir kitap okumuyordun; onu sağ elinle de yazmıyorsun. Eğer öyle olsaydı bâtıla saplananlar mutlaka kuşku duyacaklardı.

 

Muhammet Esed yorumu,

 

Ankebut, 48

çünkü, [ey Muhammed,] sen bu [vahyin gelmesi]nden önce herhangi bir ilahî kelâmı okumuş ya da onu kendi ellerinle (46) yazmış değildin; öyle olsaydı, [sana vahyetmiş olduğumuz] hakikati çürütmeye çalışanlar, (47) insanları [onun hakkında] kuşkuya sevk edebilirlerdi. 

46 - Lafzen, "sağ elinle" -yemîn (sağ -T.ç.n.) burada mecaz yoluyla kişinin "kendi eli" anlamına gelir. "Ümmî Peygamber"in (karş. 7:157 ve 158) okuma yazmasının olmadığı, bu sebeple, geçmiş vahiylerin muhtevası hakkındaki derin bilgisini Kitâb-ı Mukaddes'den veya öteki kitaplardan almış olamayacağı gerçeği, peşin hükümlü olmayan insanları, -Kur'an'ın da işaret ettiği gibi- Hz. Peygamber'in bu bilgiyi tamamen ilahî vahiy aracılığıyla edinmiş olduğuna ikna eden tarihî bir hakikattir. 

 

Muhammet Esed yorumundan anlaşıldığına göre Peygamberimiz herhangi bir kitap ( İncil, Tevrat vs. ) okumamış ve sağ eliyle yani kudret eliyle yani kendi bilgilerine dayanarak değil aldığı vahiyle insanlara İslâmî duyuruyordu. Ankebut, 48’un son tümcesine göre de eğer Peygamberimiz o günkü ilahi kitapları okumuş bir din a:limi olsaydı, insanlar bu Kur’an’ı İncil ve Tevrattan kopyalamışsın derlerdi.F.L.A.

Sonuç olarak, ümmi ehl-i kitaptan olmayan kişi olmakta ve Peygamberimiz okuma yazma biliyordu ama din a:limi değildi. Doğrusunu Hz.Allah’ımız bilir. F.L.A.




UYKU
NEBE
9.  Yaşar Nuri Öztürk : Sizin uykunuzu bir dinlenme/bir rahatlama/bir tür ölüm yaptık. 
10. Yaşar Nuri Öztürk : Geceyi bir giysi yaptık. 
11. Yaşar Nuri Öztürk : Gündüzü, geçim için çalışma zamanı yaptık. 
 
FURKÂN-47
Yaşar Nuri Öztürk : O'dur sizin için geceyi elbise, uykuyu dinlence yapan. Gündüzü, dağılıp yayılma zamanı yapan da O'dur. 
 
Sayfa Başına Dönün 

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol