Sayac


Fatih Lütfü AYDIN
Hoş Geldiniz

Fikih

 

 

 

FIKIH

 

Tanımı;

Sözlük anlamı:  Bir şeyi derinlemesine bilmek ve kavramaktır

 

Terim anlamı: Kişinin günlük hayatında faydasına ve zararına olan şeyleri bilmesidir. İslâmi bir ilim dalı olarak kazandığı ilk anlam "bir bütün olarak dinin doğru biçimde anlaşılmasıdır.Ayrıntı için kısayol.... http://fatihltfaydin.tr.gg/Temel-Dini-Bilgiler.htm

 

http://dogm.meb.gov.tr/ders_kitaplari.html


 

Fıkıh kelimesi, Peygamber (s.a.v.)’in

 

vefatından sonra zamanla özel bir anlam kazanmaya başlamış ve bir ilim dalının adı olmuştur. Bu

 

süreçte kazandığı ilk anlamı “bir bütün olarak dinin doğru biçimde anlaşılması”dır.

 

Fıkıh ilmi ile uğraşan, Kur’an ve sünnet gibi delillerden dinî hüküm ortaya koyabilme yeteneğine

 

sahip kimseye fakih denir. Buna göre, fıkıh ile içtihat, fakih ile müçtehit aynı anlamda kullanılmıştır.

Söz konusu Fıkıh kitabının 12. sayfasından alıntıdır.


Tanımları kısa yoldan indirdiğim Fıkıh kitabından okuyup yazdım. F.L.A.

 

Tarihçe;

 

Fıkıh Biliminin Doğuşu ve Gelişmesi

 

1. Mezhepler Öncesi Dönem

http://fatihltfaydin.tr.gg/Dini-Kavramlar.htm#Mezhep


Fıkıh ilminde mezhepler öncesi dönem üç ana başlık altında ele alınır. Bunlar; Hz. Peygamber,

Sahabe ve Tabiîn dönemidir.

Hz. Peygamber (s.a.v.)’e gelen ayetlerin birçoğunda, “Sana soruyorlar.”*, “Senden fetva istiyorlar.”

gibi ifadeler yer almaktadır.1 Hz. Peygamberin bu ve benzeri sorulara verdiği cevaplar fıkhın

ilk örneklerini oluşturmuştur. Ayrıca kaynağa dayanarak hüküm çıkarma işi Hz. Peygamber ile

başlamıştır. Peygamber Efendimizin vefatından sonra sahabe yeni çıkan sorunlara, Kitap ve sünnete

dayalı olarak çözüm üretmeye çalışmışlardır. Tabiîn döneminde ise Peygamberimiz ve sahabenin uygulamaları

geliştirilerek sistemleştirilmiştir. Bu durum mezheplerin oluşmasına zemin hazırlamıştır.

*MÂİDE-4 

Yaşar Nuri Öztürk: Sana soruyorlar, onlar için helal kılınan ne? Şöyle söyle: "Sizin için bütün temiz nimetler helal kılınmıştır. Eğittiğiniz avcı kuşların tuttukları ile eğittiğiniz av köpeklerinin tuttukları da size helal kılındı. Siz bu hayvanlara, Allah'ın size öğrettiklerinden öğretiyorsunuz. O halde onların sizin için tuttuklarından da yiyin ve üzerine Allah'ın adını anın. Allah'tan sakının! Allah gerçekten hesabı çok çabuk görür."

-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
1.1. Hz. Peygamber Dönemi


Hz. Peygamber dönemi fıkhın oluşmasında

en önemli dönemdir. Bu dönemin on üç yılı Mekke,

on yılı da Medine’de geçmiştir.

Mekke döneminde Hz. Peygamberin tebliği

daha çok inanç ve ahlaka yöneliktir. İnanç ve ahlakla

ilgili ilkeler ibadetlerin ve sosyal ilişkilerin

temelini oluşturmuştur. Mekke döneminde fıkhi hükümler azdır ve genel kural niteliğindedir.

Medine dönemi, fıkıh tarihi açısından önemlidir. Bu dönemde toplumsal yapı oluşmaya başlamıştır.

Buna bağlı olarak bireysel alanda olduğu gibi toplumsal alanda da önemli düzenlemeler yapılmıştır.

Müslümanlar arasında yapılan kardeşlik anlaşması ile diğer dinî gruplarla yapılan Medine

Sözleşmesi buna örnek verilebilir.

Medine döneminin en belirgin özelliği

fıkhi hükümlerin tedricî olarak konulmasıdır.

Yani, toplumun henüz hazır olmadığı bazı konularda,

hükümler zaman içinde aşamalı bir

şekilde konulmuştur. Örneğin, içki üç aşamada

yasaklanmıştır. Hz. Peygamber, gelen

vahyi açıklamış, uygulamalarda bulunmuş ve

sahabenin bazı davranışlarını onaylamıştır.

Böylece fıkhi hükümlerin ilk örnekleri oluşmuştur..

 -------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

1.2. Sahabiler Dönemi

http://fatihltfaydin.tr.gg/Dini-Kavramlar.htm#Sahabi

Sahabiler dönemi Hz. Peygamberin vefatı ile

başlayıp hicri ikinci asrın başına kadar olan zamanı

kapsar. Hz. Peygamberin vefatından sonra İslam

beldelerinin sınırları hızla genişledi. Müslümanlar,

yapılan fetihlerle doğuda Hindistan’a, batıda Atlas

Okyanusu’na ulaştılar. İslam, bu geniş coğrafyada yaşayan insanlar arasında yayıldı. Sade bir hayat

yaşayan Müslümanlar, başka topluluklarla ve onların oluşturduğu uygarlıklarla karşılaştılar. Bunun

tabii sonucu olarak çözülmesi gereken birçok problem ortaya çıktı. Bazı sahabiler ilim, anlayış ve

vahiyden istifade etme imkânı açısından diğerlerinden farklıydılar. Bunlar Peygamberimizin vefatından

sonra meydana gelen problemlere ondan öğrendikleri istişare ve içtihat metoduyla anında

çözüm üretebiliyorlardı. Örneğin, sahabiler Hz. Peygamberin vefat etmesiyle ortaya çıkan yönetim

boşluğuyla ilgili sorunu hemen fark ederek çözüme kavuşturdular. Yapılan istişare sonucunda Hz.

Ebu Bekir halife seçildi.

Hz. Ebu Bekir iki yıl bu görevde kaldı. Onun döneminde dinden dönenlerin (irtidat) ve zekât

vermek istemeyenlerin çıkardıkları isyan en önemli sorunların başında gelmekteydi. Müslümanlar

uzun süre bu isyanları bastırmak ve toplumun birlik ve beraberliğini sağlamak için çalıştılar. Hz.

Ebu Bekir, karşılaştığı sorunları ileri gelen sahabilerle istişare ederek çözmeye çalışmıştır. Örneğin,

Hz. Peygamber, müellefe-i kuluba zekâttan bir fon ayırırdı. Bu şekilde onların verecekleri zararları

önlemeye, desteklerini elde etmeye ve kalplerini kazanmaya çalışırdı. Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer’le

yaptığı istişare sonucunda, desteklerine ihtiyaç kalmadığı gerekçesiyle onlara pay ayırmadı.1 Ayrıca

bu dönemde birçok problem uzun tartışmalardan sonra bir karara bağlanmıştır. Topluca alınan bu karara

ve yapılan içtihada şûra içtihadı denilmiştir. Örneğin, Kur’an’ın toplanıp kitap (mushaf) hâline

getirilmesi şûra içtihadı neticesinde olmuştur.

Hz. Ebu Bekir’in vefatından sonra Hz. Ömer halife seçildi. Onun on iki yıl süren halifelik

dönemi, fıkıh tarihinde önemli bir yere sahiptir. Müslümanlar yabancı kültürlerle karşılaşmaya başlamış,

Mekke ve Medine’nin dışında Kûfe (Irak), Fustat (Mısır) gibi yeni yerleşim merkezleri kurulmuştur.

Ayrıca fethedilen diğer şehirlerde halkın bir kısmı Müslüman olmuş, bir kısmı da önceki

inançlarını terk etmeyip Müslümanlarla iç içe yaşamışlardır.

Hz. Ömer, fıkhi konularda istişare etmek için

bazı müçtehit sahabilere Medine’den çıkma yasağı

koymuştu.2 O, hakkında Kur’an ve sünnette hüküm

bulunmayan bir olayla karşılaştığında, sahabileri

toplar, konuyu onlara açardı. Böylece onların görüşlerini

alır ve müzakere sonucunda varılan kararı

uygulardı. Bu uygulama icmanın oluşmasına ve

fıkhın temel kaynaklarından biri olarak kabul edilmesine

de zemin hazırlamıştır.

------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

1.3. Tabiiler Dönemi

http://fatihltfaydin.tr.gg/Dini-Kavramlar.htm#Tabii

Sahabiler gittikleri yerlerde dini öğretiyor, talebe yetiştiriyor ve örnek oluyorlardı. Onların

yetiştirdikleri talebeler tabiin neslinin âlimleri olmuşlardı. Örneğin, tabiin fakihlerinden Alkame ve

İbrahim en-Nehai Kûfe’de bulunan Hz. Ali ve Hz. Abdullah b. Mesud gibi önde gelen sahabilerden

ders almışlardır.

Hz. Peygamberin vefatından bir buçuk asır

sonra yetişmiş çok sayıda âlimin ilmî faaliyetleri sonucunda

büyük bir fıkıh mirasının oluştuğu görülmektedir.

Bu dönemde birçok fıkıh âlimi yetişmiş,

bunlardan Ebu Hanife ve İmam Malik gibi isimler

öne çıkmıştır. Bunlar kendi dönemlerinde ortaya

çıkan yeni sorunları çözmek için bir takım usul ve

kaideler belirlemişler ve bu doğrultuda yeni durumlar

için çözümler üretmişlerdir. Onların kendilerine

has metot ve prensiplerinin olması, isimlerinin öne

çıkmasında etkili olmuştur.

 

Tabiin âlimlerinin birçoğu Kitap ve sünnete göre içtihat edip hüküm çıkarmışlardır. Asıl kaynaklarda

hükmünü bulamadıkları pek çok konuda kendi içtihatlarıyla hüküm vermişlerdir. Böylece

bunlar rey ekolünü geliştirmiştir. Fıkhın alanı genişlemiş ve gerek hoca gerekse bölge farklılığından

dolayı farklı içtihatlar meydana gelmiştir. Fıkıhla ilgili yazılı metinler bu dönemde ortaya çıkmaya

başlamıştır.1 Ayrıca hadisler de ilk defa bu dönemde fıkıh konularına göre düzenlenmiş ve bu eserlere

de müsannef türü eserler denmiştir.

 




 

2. Mezheplerin Oluşum Dönemi

Mezheplerin oluşumu tabiin dönemine rastlar. İslam devletinin sınırlarının genişlemesine paralel

olarak fıkhın alanı da genişlemiştir. Ortaya çıkan yeni problemlere üretilen çözümler farklı düşüncelerin

oluşmasına zemin hazırlamıştır. Bu dönemde bir taraftan içtihat faaliyetleri devam ederken

bir taraftan da fıkıh ve fıkıh usulü kitapları yazılmaya başlanmıştır.

İmam-ı Azam Ebu Hanife, İmam Malik, İmam Şafii, İmam Ahmed b. Hanbel ve İmam Cafer-i

Sadık gibi ilim adamları kullandıkları metotlarla yaptıkları yorumlar neticesinde bölgelerinin fıkıh

imamları olmuşlardır. Bu âlimlerin etrafında zamanla mezhepler oluşmaya başlamıştır. Başlangıçta

şehirler bazında gerçekleşen fıkhi oluşumlar, giderek daha geniş bir coğrafyaya yayılmıştır.

2.1. Fıkıh Mezheplerinin Doğuşunu Hazırlayan Sebepler

İnsanların anlayışları, yetenekleri, değer yargıları ve diğer kişilik özellikleri bakımından sayısız

farklılıkları vardır. Bunlara ilaveten insanların yetiştiği ortam, geçmiş yaşantıları, görgüleri, tecrübeleri,

bilgi ve becerileri de birbirinden farklıdır. Bu kadar farklılığın, beraberinde yorum farklılıklarını

getirmesi kaçınılmazdır.

 

Fertler, şahsi yeteneklerinin yanında, sosyal çevre ve sahip oldukları imkânlar bakımından

da farklılıklar gösterirler. Çünkü yorum yapan her fert, içinde bulunduğu zaman ve sosyal çevreden

etkilenir. Örf ve âdetlere dayalı hükümler, zaman ve çevrenin değişmesiyle değişir.

Peygamberimizden sonra ortaya çıkan siyasi gelişmeler ve ilmî tartışmalar görüş ayrılıklarını

da beraberinde getirmiştir. Ayrıca âlimlerin yetiştiği ortam, fıkhi hükümleri çıkarmada kullandıkları

kaynaklar ve metotlar gibi nedenler farklı görüşlerin ortaya çıkmasına zemin hazırlamıştır. Bu görüşler

belirli usuller etrafında sistemleştirilmiştir.

Fıkıh, kaynak bakımından Kur’an-ı Kerim ve Hz. Peygamberin sünnetine dayanmaktadır. Bu

kaynaklarda geçen ifadelerin, farklı şekillerde anlaşılması ve yorumlanması da mezheplerin ortaya

çıkmasında etkili olmuştur. Örneğin,

“Ey İnananlar! Namaza kalktığınızda yüzlerinizi, dirseklere kadar ellerinizi yıkayın,

başlarınızı mesh edip, topuklara kadar ayaklarınızı da yıkayın…”1 ayetinde “ayaklarınızı” kelimesini

‘yıkama’ya atfedip “nasb” okuyanlar ayakların yıkanacağına, ‘mesh’e atfedip “cer” okuyanlar

ise mesh edileceğine hükmetmişlerdir.

Aynı konu ile ilgili ayet ve hadislerin farklı şekillerde değerlendirilmesi de değişik yorumlara

neden olmuştur. Ayrıca kullanılan deliller ile bunları değerlendirmede dikkate alınan usul kaidelerindeki

farklılıklar da hükümlerin farklı olmasına yol açmıştır.

Daha önceki müçtehitler kendi dönemlerinde karşılaştıkları fıkhi sorunların çözümü ile ilgili

içtihat yapmışlardı. Mezhep imamları dönemindeki müçtehitler ise kendilerine has içtihat metotları

ile meydana gelen ve olması muhtemel pek çok konuda fıkhi hüküm üretmişlerdir. Hüküm çıkarmada

kullandıkları usulleri ve çıkardıkları hükümleri belli başlıklar altında kitaplarda toplamışlardır.

Mezhep imamlarının kitaplarında edindikleri bilgi ve metotları benimseyenlerin oluşturduğu bu yeni

fıkhi ekollere mezhep denilmiş ve bu mezhepler ilgili müçtehitlerin adıyla anılmıştır.


http://dogm.meb.gov.tr/ders_kitaplari.html


Tarihçeyi kısa yoldan indirdiğim Fıkıh kitabının 25-31. Sayfalarından kopyaladım. F.L.A.

 

 

 

 

Fıkıh Biliminin Konusu 

 

FIKIH İLMİNİN KONULARI


1.İBADETLER            2. MÜNAKEHAT                               3. MUAMELAT                                                     4. UKUBAT              5. FERAİZ

a) Namaz                 (   Evlenme ve Boşanma   )             ( SOSYAL İLİŞKİLER )                                            (CEZALAR)

b) Oruç                                                                         Günlük hayatla ilgili her türlü akitler                  Suçlar ve Cezaları        Miras ve Vasiyet

c) Hac

d) Zekât

 

 

1.  http://fatihltfaydin.tr.gg/Dini-Kavramlar.htm#_badet

 




2. MÜNAKEHAT

Fıkhın, evlilik, boşanma, nafaka gibi bölümlerini içeren kısmına verilen isimdir. (bk. Nikâh, Boşanma, Nafaka) (İ.P.)


Alıntı 
https://fetva.diyanet.gov.tr/SoruSor/DiniKavramlarSozlugu.aspx#.VRuhK_ysWos

http://fatihltfaydin.tr.gg/Dini-Kavramlar.htm#Nik_h

http://fatihltfaydin.tr.gg/Dini-Kavramlar.htm#Talak

http://fatihltfaydin.tr.gg/Dini-Kavramlar.htm#Nafaka



 

3. http://fatihltfaydin.tr.gg/Dini-Kavramlar.htm#Muamelat


4. 
http://fatihltfaydin.tr.gg/Dini-Kavramlar.htm#Ukubat

 http://fatihltfaydin.tr.gg/Dini-Kavramlar.htm#Ceza

Kur’an’da yeralan ceza ayetleriyle ilgili hazırladığım dosya kısa yolu
 
http://fatihltfaydin.tr.gg/KUR-h-AN-FiHRiSTi-C.htm 



5. http://fatihltfaydin.tr.gg/Dini-Kavramlar.htm#Feraiz.


Ayrıntı için .....
 
http://fatihltfaydin.tr.gg/Temel-Dini-Bilgiler.htm

BİLGİ KUTUSU

İnsan ve toplum hayatının hiçbir aşaması

fıkhın dışında değildir. Çünkü birey her an;

* Yaratıcısıyla,

* Diğer insanlarla,

* Toplumla ilişki içindedir.

Söz konusu Fıkıh kitabının 13. sayfasından alıntıdır.


Fıkıh Biliminin Amacı



Fıkıh ilmi, insanın dünya ve ahiret mutluluğuna ulaşmasını amaçlar. İnsanın yaratıcısına, kendisine

ve diğer insanlara karşı hak ve sorumluluklarını öğretir. Adaletli, huzurlu ve istikrarlı bir toplum

oluşmasına katkı sağlar. İnsanlar arası ilişkileri yaratılışta eşitlik ve inançta kardeşlik esasına

dayandırır.

Fıkıh ilmi sayesinde insanlar, Allah’a karşı kulluk görevlerini bilinçli bir şekilde yerine getirirler.

İbadetlerini doğru ve eksiksiz yaparlar. Örneğin, namazın farzlarını, vaciplerini ve namazı bozan

durumları fıkıh sayesinde öğrenirler.

Fıkıh ilmi, insan haklarının neler olduğunu açıklar ve bunların korunmasına dair ilkeler koyar.

İnsanlar arası ilişkilerin olumlu yönde ilerlemesine katkıda bulunur. Örneğin, alışverişte aldatmanın

yasaklandığını ve haksız kazanç sağlamanın haram olduğunu belirtir. Ayrıca fıkıh ilmi, hayatı kolaylaştırıcı

kuralları öğrenmemizi sağlar. Yolculuk esnasında oruç tutup tutmama konusunda insanın

serbest bırakılması buna örnektir.

TEVBE-122 


 

Yaşar Nuri Öztürk: İnananların hepsinin birden savaşa çıkmaları doğru değildir. Onların her kesiminden bir grubun dinde derin bilgiler edinmek ve sefere çıkan topluluk geri döndüğünde, korunmaları ümidiyle onları uyarmak için arkada kalmaları gerekmez mi?

Söz konusu Fıkıh kitabının 12. sayfasından alıntıdır.

Yukarıda ki ayet anladığım kadarıyla Fıkıh'ın amacına ulaşabilmesi için Cihat'ın Kıtal ( kanlı çarpışma ) bölümüyle uğraşılırken Fakih ( Fıkıh Bilgini ) lerin yitirilmemesidir. F.L.A.

Not: Cihat; Kıtal ve İlim Öğrenme  Çabası olarak ikiye ayrılır.
 

http://fatihltfaydin.tr.gg/Dini-Kavramlar.htm#Cihad

 

 Cihadla ilgili hazırladığım dosya kısa yolu

http://fatihltfaydin.tr.gg/KUR-h-AN-FiHRiSTi-C.htm#Cihad

 


Fıkıh Biliminin Yöntemi ( Usulü, Amaca Ulaşmak için İzlediği Yollar )


Fıkıh-Fıkıh Usulü İlişkisi
 

Müçtehit, kaynaklardan hükümler çıkarmak için belli kurallara ihtiyaç duyar. Bu kurallar
 
Kur’an-ı Kerim ve sünnet gibi kaynakların içerdiği bilgiler ile bunlardan hüküm çıkarılmasında yardımcı
 
olacak genel prensiplerdir. Böylece, fıkhın dayandığı delilleri bilme (kaynakları) anlamında
 
fıkıh usulü ilmi ortaya çıkmıştır.
 

Usul kelimesinin içerdiği anlamlardan dolayı fıkıh usulü, üç anlama gelmektedir. Birinci anlamıyla
 
fıkıh usulü, bizi fıkha ulaştıracak yol ve yöntemdir. “Usul”, kaynaklardan, hükümlerin nasıl
 
çıkarılacağı, hangi yöntemle doğru bir sonuca varılacağı konularını ele alır. Bu işleviyle fıkıh usulü,
 
bir metodolojiden ibarettir.
 

İkinci anlamıyla fıkıh usulü, fıkhın kaynakları demektir. Bu durumda, “Herhangi bir fıkhi
hüküm hangi kaynaklardan alınır?” sorusunun cevabı ile uğraşır.

Fıkıh usulü üçüncü anlamıyla

fıkhın temellerini oluşturan ilke ve
esaslardır. Bu anlamda, fıkıh usulü,
fıkhın bir parçasını oluşturur ve ondan
ayrı düşünülemez. Örneğin, sosyal
ilişkilerde adaletin gözetilmesi ve kolaylık
fıkhın temel ilkelerindendir. Bu
anlamıyla fıkıh usulü fıkıh ilminin bir
dalıdır.
Fıkıh usulü genelde, fıkhi hükümlerin delilleri, bu delillerden hüküm çıkarma ilke ve metotlarından
bahseder. Fıkıh ilmi ise fıkıh usulüyle elde edilen hükümleri konu edinir.

Fakih; kitap, sünnet ve diğer delilleri inceler. Bu delillerin emir, nehiy gibi hangi hükümlere
delalet ettiğine bakar. Bunların hükmünü açıklayan genel kurallar koyar. Örneğin, emir kipinin
zorunluluk ifade ettiğini belirler ve “Emir farza delalet eder.” prensibini ortaya koyar. Aynı şekilde
yasak ifade eden metinleri de inceler. Yasakların haram olduğu sonucuna varır ve “Yasak haram kılmaya
delalet eder.” genel kuralını koyar.
Fakih bir olayın hükmünü tespit etmek istediğinde, usulcülerin ortaya koyduğu kuralları alarak
konusuna uygular. Böylece o delilden hangi hükmün ortaya çıkacağını anlar. Örneğin, fakih
namazla ilgili hükmü tespit etmek istediğinde delil olarak  “Namazı kılın…”* ayetini
bulur. Namaz kılmanın emredildiğini görür. “Emir farza delalet eder.” kuralına dayalı olarak “Namaz
farzdır.” hükmüne varır.
*BAKARA-43 
 
Yaşar Nuri Öztürk: Namazı kılın, zekâtı verin; rükû edenlerle birlikte rükû edin.
Ve ekîmûs salâte ve âtûz zekâte verkeû mear râkiîn(râkiîne).

Ayetin Arapça'sında namaz Salat olrak geçer.
Bence bir Fakih bir hüküm verirken yani yargıda bulunurken, daha açıkçası bir ayetin bizden ne istediğinin kararını veririken, ayette geçen kelimelerin tüm anlamlarını gözden geçirmelidir.
Salat; Namazdan başka  desteklemek anlamına da sahiptir. İngilizce'de ki solt ( tuz ) ile ilgisi de olabilir. Bilindiği  üzere tuz eti, salatalığı vs. yi mikro organizmalara karşı korur. Çürümemeleri konusunda onları destekler.

Salatın destek anlamına  da gelmesi aklımıza zekat'ı getirmelidir. Zekat yalnızca malla değil bilgi ve sevgiyle de gerçekleştirilmelidir. Yani inananlar namaz kılma yanında; mal, sevgi ve bilgi olarak da yardımlaşmalıdırlar ( dayanışma, destekleşme içinde olmalıdırlar ).

http://fatihltfaydin.tr.gg/Namaz.htm


Ayrıca bir Fakih Mekasıd-i Hamse'yi de kullanmalıdır.

http://fatihltfaydin.tr.gg/Mekasid_i-Hamse-.htm

 

 
 
Daha ayrıntılı bilgi edinmek isteyenler Fıkıh Kitabını indirip okusunlar. Saygılar ve Sevgiler.F.L.A. 01.04.2015





Sayfa Başına Dönün 

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol