KUR'AN FiHRiSTi T
Toplum
HER TOPLUM HAK ETTİĞİ ÜZERE YAŞAR
Selamlar! Ülkemizde yaşanan olaylara Kur’an’ın akıl penceresinden bakalım;
YÛNUS-100, Yaşar Nuri Öztürk: Allah'ın izni olmadıkça hiçbir benlik iman edemez. Allah, pisliği, aklını kullanmayanlar üzerine bırakır.
Hatırı sayılır bir bölümün aklını işletmediği, haksız üç kuruşluk çıkarlar için bozuk gidişi desteklediği herkesçe bilinen bir gerçek.
Peki Allah pisliği, belayı nasıl yağdırıyor? İşte cevap olabilecek bir ayet;
İSRÂ-16 Yaşar Nuri Öztürk: Biz bir ülkeyi/medeniyeti mahvetmek istediğimizde, onun servet ve nimetle şımarmış elebaşlarına emirler yöneltiriz/onları yöneticiler yaparız da onlar, orada bozuk gidişler sergilerler. Böylece o ülke/medeniyet aleyhine hüküm hak olur; biz de onun altını üstüne getiririz.
Rad, 11
Yaşar Nuri Öztürk : Her biri için onu önünden ve arkasından izleyen gözcüler vardır ki, kendisini Allah'ın emrine bağlı olarak koruyup denetlerler. Gerçek şu ki Allah, bir toplumun mâruz kaldığı şeyleri, onlar, birey olarak içlerindekini/birey olarak kendilerine ilişkin olanı değiştirmedikçe, değiştirmez. Allah bir topluma bir perişanlık dileyince de artık onu geri çevirecek bir güç yoktur. Ve onlar için Allah'ın berisinden koruyucu bir dost da olamaz.
Saygılar ve sevgiler.
Not: Demek ki toplum olarak mahvolmayı hak edecek bir şeyler yapmışız.
Takva
http://www.haberturk.com/htyazar/prof-dr-bayraktar-bayrakli
Temel Prensipler
İsra Suresi
Yaşar Nuri ÖZTÜRK
23- 37
Tesbih
Bakara Suresi
Yaşar Nuri ÖZTÜRK
30. Bir zamanlar Rabb'in meleklere: "Ben, yeryüzünde bir halife atayacağım." demişti de onlar şöyle konuşmuşlardı: "Orada bozgunculuk etmekte olan, kan döken birini mi atayacaksın? Oysaki bizler, seni hamd ile tespih ediyoruz; seni kutsayıp yüceltiyoruz." Allah şöyle dedi: "Şu bir gerçek ki ben, sizin bilmediklerinizi bilmekteyim."
Âli İmran Suresi
Yaşar Nuri ÖZTÜRK
41. Zekeriyya dedi: "Rabbim, bana bir belirti ver." Allah buyurdu: "Sana belirti şudur: "İnsanlarla üç gün, işaretleşme dışında konuşmayacaksın. Rabbini çok an. Akşam-sabah tespih et."
Maide Suresi
Yaşar Nuri ÖZTÜRK
116. Allah şunu da söyledi: "Ey Meryem oğlu İsa! Allah'ın yanında beni ve annemi de iki tanrı olarak kabul edin diye insanlara sen mi söyledin?" İsa dedi: "Hâşâ! Tespih ederim seni. Hakkım olmayan bir şeyi söylemek benim haddime değildir. Eğer onu söylemişsem sen onu elbette bilirsin. Sen benim içimde olanı bilirsin ama ben senin zatında olanı bilmem. Çünkü sen, evet sen, gaybları çok iyi bilensin!"
A’râf Suresi
Yaşar Nuri ÖZTÜRK
206. Rabbinin katında olanlar, büyüklük taslayıp O'na kulluktan yüz çevirmezler; O'nu tespih ederler ve yalnız O'na secde ederler.
Ra’d Suresi
Yaşar Nuri ÖZTÜRK
13.Gök gürültüsü O'nu hamd ile tespih eder; melekler de O'ndan ürpererek... Yıldırımlar gönderir de onlarla dilediğini çarpar. Allah, tuzak kuranların hilelerini başlarına geçirmede çok güçlü olduğu halde, onlar O'na karşı mücadele edip duruyorlar.
Tesbihle ilgili diğer ayetlerin bulunduğu sureler
Hicr Suresi
İsra Suresi
Meryem Suresi
Tâhâ Suresi
Enbiya Suresi
Nûr Suresi
Furkân Suresi
Rûm Suresi
Secde Suresi
Ahzâb Suresi
Sâffât Suresi
Sâd Suresi
Zumer Suresi
Mu’min Suresi
Fussilet Suresi
Şûrâ Suresi
Fetih Suresi
Kaf Suresi
Tûr Suresi
Vâkıa Suresi
Hadîd Suresi
Haşr Suresi
Saff Suresi
Tegâbün Suresi
Kalem Suresi
Hâkka Suresi
İnsân (Dehr) Suresi
A’la Suresi
İnşirâh (Şerh ) Suresi
Tezkiye
Yusuf Suresi
Yaşar Nuri ÖZTÜRK
53. "Nefsimi ak pak gösteremem. Çünkü nefs, Rabbimin merhamet ettiği durumlar hariç, olanca gücüyle kötülüğü emreder. Ama Rabbim çok affedici, çok esirgeyicidir.
Necm Suresi
Yaşar Nuri ÖZTÜRK
30. Onların, ilimden ulaşacakları şey işte budur. Kuşkusuz, yolundan sapmış olanı Rabbin çok iyi bilir. Hidayet üzere yürüyeni de en iyi O bilir.
32. Öyle kişilerdir ki onlar, günahın büyüklerinden ve iğrençliklerden çekinip kaçınırlar. Bazı küçük sürçmeler hariç. Hiç kuşkusuz, senin Rabbin affı geniş olandır. Sizi en iyi bilen O'dur: Hem sizi topraktan oluşturduğu zaman hem de annelerinizin karınlarında ceninler halinde bulunduğunuz zaman. O halde kendi kendinizi temize çıkmış göstermeyin; kimin sakındığını en iyi bilen O'dur.
Ellezîne yectenibûne kebâirel ismi vel fevâhışe lemem(lememe), inne rabbeke vâsiul magfireh(magfireti), huve a'lemu bikum iz enşeekum minel ardı ve iz entum e cinnetun fî butûni ummehâtikum, fe lâ tuzekkû enfusekum, huve a'lemu bi menittekâ.
lâ tuzekkû
|
: temize çıkartmayın
|
TEVEKKÜL
ÂLİ İMRÂN-159
Yaşar Nuri Öztürk :
Allah'tan bir rahmet sayesindedir ki, sen onlara
yumuşak davrandın. Eğer kaba-saba, katı yürekli olsaydın senin çevrenden
kesinlikle dağılır giderlerdi. O halde bağışla onları, af dile onlar için; iş
ve yönetim konusunda da onlarla şûraya git. Bir kez azmettin mi de artık
Allah'a güvenip dayan. Allah, tevekkül edenleri sever.
Tevekkül, Allah’ı vekil
etmektir…….İnsana düşen, bütün imkânları kullanarak iş ve değer üretmek, fakat
evrenin düzenini yine de onun sahibi olan kudrete bırakmaktır ( Yaşar Nuri
ÖZTÜRK, Kur’an’daki İslam sh.504 ).
Allah’ın dediği olur
ayetine bakarak herşeyi allah’a bırakmak yanlıştır. Allah’ın istemesinde,
dediğinde bizim davranışlarımız da belirleyici rol oynar.
Ör. Sarhoş kafayla
direksiyona geçip ( Bu elinde silahla sağa sola ateş ederek yürümek gibi bir
şeydir çünkü her ikisinde de insanları öldürme oranı çok yüksek düzeydedir.)
insanların ölümüne sebep olmayı Allah bu davranışımızın karşılığı olarak ister.
Yani sen madem ki bela istiyorsun belayı yaşa da iyi birşey olmadığını gör der.
Sonuç olarak önce
devemizi bağlamalı yani kul olarak bize düşeni yapmalı ondan sonra sonucu Hz.
Allah’a bırakmalıyız.
20.10.2013
Fatih
Lütfü AYDIN
TEVAFUK
Tevafuk : uygun gelme.
http://fatihltfaydin.tr.gg/-----osmanli-.-~-.-turkcesi...
TDK'dan,
tevafuk
isim (teva:fuk) eskimiş Arapça tev¥fu®
isim Birbirine uyma, uygun gelme
http://tr.wikipedia.org/wiki/Tevafuk
MULK-3
Yaşar Nuri Öztürk : Birbiriyle uyum ve ahenk içinde yedi gökleri yaratan da O'dur. O Rahman'ın yaratışında/yarattıklarında herhangi bir uyuşmazlık, aykırılık, çelişme göremezsin. Bir kez daha bak! Bir çatlaklık, bir uyuşmazlık görüyor musun?
Not: Bu ayet evrende rastlantının olmadığını, her şeyde bir uyum, uygunluk olduğunu anlatıyor. Rastlantı olsaydı, bir karışıklık, uygunsuzluk, uyuşmama olurdu.
Madem ki, tevafuk ( her şeyin birbirine uygun olması ) diye bir şey var. O zaman diyalektik ( zıtlıkların çatışması kuramı )' da tevafuk ( uyumluluk )' a uygundur. Yani iyi varsa kötü de olacak, güzel varsa çirkin de olacak, güzel insan varsa zalim de olacaktır.
İnsana düşen bu gerçeği bilip kendi olumsuzluğundan geçmek için uğraş verirken, olumsuzluklarla haksızlık etmeden çarpışmaktır. F.LA.
Selamlar! Öğrencinin geçip kalması öğretmenin kanaat notuyla belli olur ama bu notu verme işini öğrencinin; çalışması, sergilediği davranışları da etkiler. Evet Allah'ın dediği olur ama Allah'ın ol deyişinde kulun ameli ( davranışı, yaşayışı ) de etkileyici rol oynar.
Sonuç olarak nasıl olsa Allah'ın dediği oluyor deyip, devemizi bağlamamazlık etmemeliyiz.
TEVEKKÜL
Sözlükte "dayanmak, güvenmek, vekil tutmak" anlamlarına gelen tevekkül, din dilinde; her hususta Allah'a güvenmek, dayanmak, teslim olmak işlerini Allah'a havale etmek demektir. Tevekkül kavramı Kur'ân'da türevleriyle birlikte 69 defa geçmiştir. Israrla Allah'a tevekkül edilmesi emredilmiş (Mâide, 5/11; Tevbe, 9/51), "?Allah'a tevekkül edene Allah yeter?" (Talak, 65/3) denilmiş, peygamberlerin (Tevbe, 9/129; Hûd, 11/56) ve gerçek müminlerin Allah'a tevekkül ettikleri (Enfâl, 8/2-3) bildirilmiştir. Allah'a tevekkül; Allah'ın yardımına, çalışanın emeklerini boşa çıkarmayacağına, sevabını, ücretini tam vereceğine, duaları kabul edeceğine, âdil olduğuna ve haksızlık etmeyeceğine inanmak ve güvenmektir. Tevekkül, çalışmadan, sebeplere sarılmadan işi Allah'a havale etmek değildir. İnsan her ne iş yapıyorsa yapsın, o işini kurallarına uygun olarak yapacak, çalışacak, sabredecek, Allah'tan başarısı için yardım isteyecek ve Allah'ın kendisini muvaffak kılacağına itimat edecektir. Bu husus, Ankebût sûresinin 58-59. âyetlerinde açıkça ifade edilmiştir. "Çalışanların ücreti ne güzeldir. Onlar ki sabrederler ve Rablerine tevekkül ederler." Buna göre, çalışma, sabır ve tevekkül birlikte olacaktır. Çalışmadan işleri Allah'a havale etmek doğru olmadığı gibi Allah'ı devre dışı bırakmak da doğru değildir. Allah'ın izni ve yardımı olmadan başarılı olmak mümkün değildir. Bir çiftçiyi düşünelim. Toprağı sürecek, işleyecek, zamanında ve kurallarına uygun olarak tohumu ekecek, gerektiğinde sulayacak, gübreleyecek, koruyacak, kendine düşeni yaptıktan sonra gerisini Allah'a havale edecek, iyi ürün vermesini Allah'tan bekleyecek, Allah'ın emeğini zayi etmeyeceğine inanacaktır. Bunları yapmadan Allah'a tevekkül etmek, tevekkül değil miskinliktir. "Ben gereken her şeyi yaptım, iyi ürün alırım, Allah ne yapacak", demek de Allah'ı tanımamaktır. Allah yağmur vermeyiverse, ne olacak? Bir âfetle mahsulü yok ediverse, kim engel olacak? Tevekkül edene mütevekkil denir. (bk. Mütevekkil) (İ.K.)
Alıntı kısa yolu.....https://kurul.diyanet.gov.tr/.../DiniKavramlarSozlugu...