Sayac


Fatih Lütfü AYDIN
Hoş Geldiniz

TTK BESiNCi KiTAP

BEġĠNCĠ KĠTAP
Deniz Ticareti
BĠRĠNCĠ KISIM
Gemi
BĠRĠNCĠ BÖLÜM
Genel Hükümler
A) Tanımlar
I- Gemi, ticaret gemisi
MADDE 931- (1) Tahsis edildiği amaç, suda hareket etmesini gerektiren, yüzme özelliği bulunan ve pek küçük
olmayan her araç, kendiliğinden hareket etmesi imkânı bulunmasa da, bu Kanun bakımından “gemi” sayılır.
(2) Suda ekonomik menfaat sağlama amacına tahsis edilen veya fiilen böyle bir amaç için kullanılan her gemi, kimin
tarafından ve kimin adına veya hesabına kullanılırsa kullanılsın “ticaret gemisi” sayılır.
II- Denize, yola ve yüke elveriĢli gemi
MADDE 932- (1) Gövde, genel donatım, makine, kazan gibi esas kısımları bakımından, yolculuğun yapılacağı sudan
ileri gelen (tamamıyla anormal tehlikeler hariç) tehlikelere karşı koyabilecek bir gemi “denize elverişli” sayılır.
(2) Denize elverişli olan gemi, teşkilatı, yükleme durumu, yakıtı, kumanyası, gemi adamlarının yeterliği ve sayısı
bakımından, (tamamıyla anormal tehlikeler hariç) yapacağı yolculuğun tehlikelerine karşı koyabilmek için gerekli niteliklere
sahip bulunduğu takdirde “yola elverişli” sayılır.
(3) Soğutma tesisatı da dâhil olmak üzere, eşya taşımada kullanılan kısımları eşyanın kabulüne, taşınmasına ve
muhafazasına elverişli olan bir gemi “yüke elverişli” sayılır.
(4) Denizde can ve mal koruma ile ilgili mevzuat hükümleri saklıdır.
III- Tamir kabul etmez gemi, tamire değmez gemi
MADDE 933- (1) Denize elverişsiz hâle gelmiş olan bir gemi bu Kanunun uygulanması bakımından;
a) Tamiri hiç veya bulunduğu yerde mümkün değilse ve tamir edilebileceği bir limana götürülemezse, “tamir kabul
etmez gemi”,
b) Tamir giderleri geminin, eski ve yeni farkı gözetilmeksizin, önceki değerinin dörtte üçünü aşacaksa, “tamire
değmez gemi”,
sayılır.
11180
(2) Önceki değer, denize elverişsizlik bir yolculuk sırasında meydana gelmişse, geminin yolculuğa çıkarken sahip
olduğu değerden; diğer hâllerde ise, gemi denize elverişsiz hâle gelmeden önce sahip olduğu veya gereği gibi donatılmış
olması hâlinde sahip olacağı değerden ibarettir.
IV- Gemi adamları
MADDE 934- (1) “Gemi adamları”; kaptan, gemi zabitleri, tayfalar ve gemide çalıştırılan diğer kişilerdir.
B) Hükümlerin uygulama alanı
MADDE 935- (1) Aksini öngören kanun hükümleri saklı kalmak kaydıyla, bu Kanunun deniz ticaretiyle ilgili
hükümleri ticaret gemileri hakkında uygulanır.
(2) Ancak, bu Kitabın;
a) “Gemi”, “Kaptan”, “Gemi Alacakları” ve “Cebrî İcraya İlişkin Özel Hükümler” başlıklı Kısımları, “Çatma” ve
“Kurtarma” başlıklı Bölümleri, deniz alacaklarına karşı sorumluluğun sınırlanması hakkındaki hükümleri ile donatanın, gemi
adamlarının kusurundan doğan sorumluluğuna ilişkin 1062 nci maddesi, yatlar, denizci yetiştirme gemileri gibi sadece
gezinti, spor, eğitim, öğretim ve bilim amaçlarına tahsis edilmiş gemilere,
b) “Çatma” ve “Kurtarma” başlıklı Bölümleri, deniz alacaklarına karşı sorumluluğun sınırlanması hakkındaki
hükümleri ile donatanın, gemi adamlarının kusurundan doğan sorumluluğuna ilişkin 1062 nci maddesi, münhasıran bir kamu
hizmetine tahsis edilen Devlet gemileriyle donanmaya bağlı harp gemilerine ve yardımcı gemilere,
c) Bayrak şahadetnamesi ile ilgili 944 üncü maddenin ikinci fıkrası ile 945, 947, 948 ve 949 uncu maddeleri, sicille
ilgili 955, 956, 973 ve 991 inci maddeleri, kanuni ipotekle ilgili 1013 üncü maddesi ve yapı hâlinde bulunan gemiler
üzerindeki haklarla ilgili 1054 ilâ 1058 inci maddeleri yabancı bir devlet veya onun vatandaşları adına Türkiye’de
yapılmakta olan gemilere de, nitelikleri ile bağdaştığı ölçüde,
uygulanır.
C) Gemilerin hukuksal niteliği
I- Genel olarak
MADDE 936- (1) Sicile kayıtlı olup olmadıklarına bakılmaksızın bütün gemiler bu Kanunun ve diğer kanunların
uygulanmasında taşınır eşyadandır.
II- TaĢınmazlarla ilgili hükümlerden gemilere uygulanacak olanlar
MADDE 937- (1) Bu Kanunda, İcra ve İflas Kanununun taşınmazlara ilişkin hükümlerine tabi olacağı açıkça
bildirilen gemiler hakkında 936 ncı madde hükmü uygulanmaz.
(2) Türk Medenî Kanununun 429 uncu maddesinin birinci fıkrasının (2) numaralı bendi ile 444 üncü, 523 üncü ve 635
inci maddelerinin uygulanmasında, “taşınmaz” terimine yapı hâlinde veya tamamlanmış olan bütün gemiler ve “tapu sicili”
terimine “gemi sicilleri” de dâhildir.
ĠKĠNCĠ BÖLÜM
Geminin Kimliği
A) Geminin adı
I- Seçme serbestisi
MADDE 938- (1) Geminin ilk Türk maliki, gemiye dilediği adı vermekte serbesttir. Şu kadar ki, seçilen ad
karıştırılmaya yol açmayacak şekilde başka gemilerin adlarından farklı olmalıdır.
11181
(2) Gemi tasdiknamesi verilmiş olan bir geminin adı Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığının izniyle
değiştirilebilir.
II- Gövde üzerine yazılma zorunluluğu
MADDE 939- (1) Sicile kayıtlı bir geminin bordasının her iki tarafına adı, kıçına da adı ile bağlama limanı; silinmez,
bozulmaz ve kolayca okunacak harflerle yazılır.
B) Geminin bayrağı
I- Türk Bayrağını çekme hakkı ve yükümlülüğü
MADDE 940- (1) Her Türk gemisi Türk Bayrağı çeker.
(2) Yalnız Türk vatandaşının malik olduğu gemi, Türk gemisidir.
(3) Birden fazla kişiye ait olan gemiler;
a) Paylı mülkiyet hâlinde, payların çoğunluğunun,
b) Elbirliğiyle mülkiyet hâlinde, maliklerinin çoğunluğunun,
Türk vatandaşı olması şartıyla Türk gemisi sayılırlar.
(4) Türk kanunları uyarınca kurulup da;
a) Tüzel kişiliğe sahip olan kuruluş, kurum, dernek ve vakıflara ait olan gemiler, yönetim organını oluşturan kişilerin
çoğunluğunun Türk vatandaşı olması,
b) Türk ticaret şirketlerine ait olan gemiler, şirketi yönetmeye yetkili olanların çoğunluğunun Türk vatandaşı olmaları
ve şirket sözleşmesine göre oy çoğunluğunun Türk ortaklarda bulunması, anonim ve sermayesi paylara bölünmüş komandit
şirketlerde ayrıca payların çoğunluğunun nama yazılı ve bir yabancıya devrinin şirket yönetim kurulunun iznine bağlı
bulunması,
şartıyla Türk gemisi sayılırlar.
(5) Türk ticaret siciline tescil edilen donatma iştiraklerinin mülkiyetindeki gemiler, paylarının yarısından fazlası Türk
vatandaşlarına ait ve iştiraki yönetmeye yetkili paydaş donatanların çoğunluğunun Türk vatandaşı olması şartıyla Türk gemisi
sayılırlar.
II- Ġstisnaları
MADDE 941- (1) Bir Türk gemisi, kendilerine ait olduğu takdirde Türk Bayrağı çekme hakkını kaybedeceği kişilere,
en az bir yıl süreyle kendi adlarına işletilmek üzere bırakılmış olursa, malikin istemi üzerine Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanlığı, bırakma süresince, o ülke kanunları buna imkân sağlıyorsa geminin yabancı bayrak çekmesine izin
verebilir. Bu izin sona ermedikçe veya kanuni sebeplerle geri alınmadıkça gemi Türk Bayrağı çekemez.
(2) Türk gemisi olmayan bir gemi, ona Türk Bayrağı çekebilecek kişilere en az bir yıl süreyle kendi adlarına
işletilmek üzere bırakılmışsa, malikin rızası alınmış olmak, Türk mevzuatının kaptan ve gemi zabitleri hakkındaki
hükümlerine uyulmak ve yabancı kanunda da bunu engelleyen bir hüküm bulunmamak şartıyla, Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanlığı geminin Türk Bayrağı çekmesine izin verebilir. Şu kadar ki, izin alan kişi, her iki yılda bir, izin için
gerekli şartların varlığını sürdürdüğünü ispatlamakla yükümlüdür.
(3) İkinci fıkrada belirtilen gemiler, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığınca tutulacak özel bir sicile
kaydolunur.
11182
III- Türk Bayrağı çekme hakkının kaybedilmesi
MADDE 942- (1) 940 ıncı madde ile 941 inci maddenin ikinci fıkrasında yazılı şartlardan birinin ortadan kalkmasıyla
gemi Türk Bayrağı çekme hakkını kaybeder. Bu durum gecikmeksizin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığına
bildirilir. Müsteşarlık en çok altı ay için daha geminin Türk Bayrağı çekmesine izin verebilir.
IV- Hakkın ispatı
1. Gemi tasdiknamesi
MADDE 943- (1) Geminin Türk Bayrağını çekme hakkı, gemi tasdiknamesi ile ispat olunur.
(2) Gemi tasdiknamesi alınmadıkça, Türk Bayrağını çekme hakkı kullanılamaz.
(3) Gemi tasdiknamesi veya bunun sicil müdürlüğünce onaylanmış bir özeti veya bayrak şahadetnamesi yolculuk
sırasında devamlı olarak gemide bulundurulur.
2. Bayrak Ģahadetnamesi
MADDE 944- (1) Türkiye dışında bulunan bir gemi Türk Bayrağını çekme hakkını elde ederse, geminin bulunduğu
yerdeki Türk konsolosu tarafından Türk Bayrağını çekme hakkına dair verilecek “bayrak şahadetnamesi” gemi tasdiknamesi
yerine geçer. Bayrak şahadetnamesi, düzenlendiği günden itibaren ancak bir yıl için geçerlidir; yolculuk, mücbir sebep
yüzünden uzadığı takdirde süre de uzar.
(2) Türkiye’de yapılmış olup da 940 ıncı madde gereğince Türk Bayrağını çekme hakkına sahip bulunmayan
gemilere, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığınca, teslim edilecekleri yere kadar geçerli olmak üzere bir bayrak
şahadetnamesi verilebilir.
(3) 941 inci maddenin ikinci fıkrası ile 942 nci maddede yazılı hâllerde, bayrak şahadetnamesi, izin süresi için geçerli
olmak üzere Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığınca düzenlenir.
3. Muaf olma
MADDE 945- (1) Onsekiz gros tonilatodan küçük gemilerle 935 inci maddenin ikinci fıkrasının (a) bendinde yazılı
gemiler, gemi tasdiknamesine ve bayrak şahadetnamesine ihtiyaç olmaksızın Türk Bayrağı çekebilirler.
C) Geminin bağlama limanı
MADDE 946- (1) Bir geminin bağlama limanı o gemiye ait seferlerin yönetildiği yerdir.
D) Ceza hükümleri
I- Suç oluĢturan fiiller
1. Kanuna aykırı Ģekilde bayrak çekme
MADDE 947- (1) Türk Bayrağı çekme hakkı olmamasına rağmen Türk Bayrağı çeken veya Türk Bayrağı çekmesi
gerekirken başka bir devletin bayrağını çeken geminin kaptanı altı aya kadar hapis veya adli para cezasıyla cezalandırılır.
2. Tasdikname veya Ģahadetname almadan ve gemide bulundurmadan bayrak çekme
MADDE 948- (1) 945 inci maddede yazılı gemiler hariç, gemi tasdiknamesini veya onun onaylı suretini yahut bayrak
şahadetnamesini almaksızın Türk Bayrağı çeken geminin kaptanı, dört aya kadar hapis veya ikiyüz güne kadar adli para
cezasıyla cezalandırılır.
(2) Gemi tasdiknamesi veya onun onaylı sureti veya bayrak şahadetnamesini gemide bulundurmayan kaptan iki aya
kadar hapis veya yüz güne kadar adli para cezasıyla cezalandırılır.
11183
3. Harp gemileri ile istihkâmlar önünde ve limanda bayrak çekmemek
MADDE 949- (1) Harp gemileri ile sahil istihkâmları önünde ve Türk limanlarına girerken veya çıkarken ticaret
gemisine bayrak çekmeyen kaptan üç aya kadar hapis veya adli para cezasıyla cezalandırılır.
4. Geminin adının ve bağlama limanının yazılmaması
MADDE 950- (1) Sicile kayıtlı bir geminin bordasının iki yanına adının, kıçına da adı ile bağlama limanının usulüne
uygun olarak yazılması yükümlülüğüne uymayan kaptan üç aya kadar hapis veya adli para cezasıyla cezalandırılır.
II- Ortak hükümler
1. Kusur
MADDE 951- (1) 947 ilâ 950 nci maddelerde tanımlanan suçlar dolayısıyla cezaya hükmolunabilmesi için, fiilin
kasten işlenmesi gerekir.
2. Suçun iĢlendiği yer ve iĢleyenin vatandaĢlığı
MADDE 952- (1) 947 ve 948 inci maddelerde öngörülen fiiller yabancı bir ülkede veya açık denizde bir Türk veya
yabancı tarafından işlenmiş olsa bile cezalandırılır.
E) Tüzük
MADDE 953- (1) Gemi tasdiknamesiyle bayrak şahadetnamesinin nasıl düzenleneceği, geminin adının gemi üzerine
nasıl yazılacağı ve bu Bölüm hükümlerinin uygulama şekli bir tüzük ile belirlenir.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Gemi Sicili
A) Genel hükümler
I- Sicil müdürlükleri ve bölgeleri
MADDE 954- (1) Türk gemileri için, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığının uygun göreceği yerlerde
gemi sicili tutulur.
(2) Gemi sicilleri, liman başkanlığı nezdinde çalışan sicil müdürlükleri tarafından, o yerde deniz ticareti işlerine
bakmakla görevli asliye ticaret mahkemesinin, bulunmadığı takdirde asliye ticaret mahkemesinin, o da yoksa ticaret
davalarına bakmakla görevli asliye hukuk mahkemesinin gözetimi altında tutulur. Bir yerde ticaret davalarına bakan birden
çok mahkeme varsa, gemi sicilinin tutulmasını gözetecek mahkemeyi Adalet Bakanlığının önerisi üzerine Hâkimler ve
Savcılar Yüksek Kurulu belirler.
(3) Türk Medenî Kanununun 1007 nci maddesi gemi sicilleri hakkında da geçerlidir.
II- Yetkili sicil müdürlüğü
MADDE 955- (1) Gemi, bağlama limanının tabi olduğu sicil müdürlüğünce tescil olunur.
(2) Bir geminin seferleri yabancı bir limandan veya bir kara kentinden yahut bizzat gemiden yönetildiği takdirde,
malik, gemisini dilediği yer siciline tescil ettirebilir.
(3) Malikin, Türkiye’de yerleşim yeri veya ticari işletmesi yoksa, bu Kanunda yazılı hakları kullanmak ve görevleri
yerine getirmek üzere, sicil müdürlüğüne o bölgede oturan bir temsilci göstermesi gereklidir.
III- Tescili caiz gemiler
MADDE 956- (1) Gemi siciline, 940 ıncı madde gereğince Türk Bayrağını çekme hakkına sahip ticaret gemileri ile
935 inci maddenin ikinci fıkrasının (a) ve (c) bentlerinde yazılı gemiler kaydolunur.
11184
IV- Tescili zorunlu gemiler
MADDE 957- (1) Onsekiz gros tonilatoda ve daha büyük her ticaret gemisinin maliki, tescil isteminde bulunmak
zorundadır.
V- Tescili caiz olmayan gemiler
MADDE 958- (1) Türk gemisi olmayan gemilerle, yabancı bir gemi siciline kayıtlı bulunan Türk gemileri,
donanmaya bağlı harp gemileri, yardımcı gemiler ve Devlet, il özel idaresi, belediye ve köy ile diğer kamu tüzel kişilerine ait
münhasıran bir kamu hizmetinin görülmesine özgülenmiş gemiler Türk Gemi Siciline tescil olunamaz.
B) Geminin tescili
I- Ġstem
1. ġekli
MADDE 959- (1) Gemi, ancak malikin veya maliklerinden birinin istemi üzerine gemi siciline tescil olunur.
(2) İstem dilekçeyle yapılır.
2. Ġçeriği
MADDE 960- (1) Tescil istemiyle birlikte aşağıdaki hususlar bildirilir:
a) Geminin adı.
b) Türü ve yapımında kullanılmış olan esas malzeme.
c) Bağlama limanı.
d) Belirlenmesi mümkünse, yapıldığı yer ve kızaktan indiği yıl.
e) Resmî ölçme sonuçları ve makine gücü.
f) Geminin maliki;
1. Gerçek kişi ise, adı ve soyadı, T.C. kimlik numarası, varsa ticaret unvanı ve kayıtlı bulunduğu ticaret sicili
müdürlüğü ile sicil numarası.
2. Ticaret şirketi ise, şirketin türü, ticaret unvanı ve tescil olunduğu ticaret sicili müdürlüğü ile sicil numarası.
3. Diğer tüzel kişilerden ise, adı ve merkezi.
4. Donatma iştiraki ise, tacir sıfatına sahip olduğu takdirde ticaret unvanı ile paydaş donatanların ad ve soyadları,
varsa T.C. kimlik numarası ile gemi paylarının miktarı ve varsa gemi müdürünün adı ve soyadı ve T.C. kimlik numarası.
g) İktisap sebebi.
h) Türk Bayrağını çekme hakkına esas oluşturan sebepler.
i) 955 inci maddenin üçüncü fıkrasında yazılı hâlde temsilcinin adı, soyadı, TC kimlik numarası ve adresi.
3. Belgeler
a) Genel olarak
MADDE 961- (1) 960 ıncı maddenin birinci fıkrasının (c), (d), (f) ve (g) bentlerinde yazılı hususlarla makine gücüne
ait beyanların doğruluğunun kuvvetle muhtemel olduğunun anlaşılması, bayrak çekme hakkının dayandığı olgularla ölçme
sonuçlarının belgelenmesi zorunludur.
(2) Gemi yurt içinde henüz resmen ölçülmemiş ise, mesaha şahadetnamesi yerine geçmek üzere Türkiye dışında
yapılmış ölçmeye ilişkin belgenin veya onaylı başka bir belgenin sunulması yeterlidir.
11185
(3) Gemi tamamen veya kısmen yurt içinde yapılmışsa, yapı hâlindeki gemilere özgü sicilde kayıtlı bulunup
bulunmadığına ilişkin yapım yeri sicil müdürlüğünden alınacak bir belgenin verilmesi zorunludur.
b) Yabancı sicile kayıtlı gemiler için
MADDE 962- (1) Daha önce yabancı bir gemi siciline kayıtlı bulunan bir Türk gemisinin, Türk Gemi Siciline
kaydolabilmesi için artık yabancı gemi siciline kayıtlı olmadığını kuvvetle muhtemel gösteren belgelerin sicil müdürlüğüne
sunulması gerekir.
(2) Tescili zorunlu bir gemi, yabancı bir gemi siciline kayıtlı ise malikinin bu kaydı sildirmesi ve durumu
belgelendirmesi gerekir; imkânsızlık hâlinde bundan vazgeçilebilir.
II- Tescil
1. Tescil edilecek hususlar
MADDE 963- (1) Bir geminin kaydında 960 ıncı maddenin birinci fıkrasının (a) ilâ (g) ve (i) bentlerinde yazılı
hususlarla ölçmeyi ispatlayan belgenin niteliği, geminin kaydolunduğu gün ve sicil numarası sicile geçirilir. Geminin malik
veya maliklerinin vatandaşlığı, geminin bir ticaret şirketine, diğer bir tüzel kişiye veya donatma iştirakine ait olması hâlinde,
Türk gemisi sayılabilmesi için gerekli nitelikleri taşıdığı hususu ayrıca sicile kaydedilir. Kayıt, yetkili sicil memuru
tarafından imzalanır.
(2) Gemi henüz tescil edilmeden önce herhangi bir kişi kendisinin malik olduğunu ileri sürerek tescil isteminde
bulunan kişinin mülkiyetine itiraz ederse, gemi tescil edilmekle beraber itiraz eden lehine sicile şerh verilir.
(3) Gemi, yapı hâlindeki gemilere özgü sicile tescil edilmişse, o sicile kayıtlı bulunan gemi ipotekleri, sahip oldukları
dereceler saklı kalmak şartıyla, gemi siciline resen geçirilir. Geminin tescil olunduğu, yapı hâlindeki gemilere özgü sicili
tutan memura bildirilir.
2. DeğiĢiklikler
MADDE 964- (1) Gemi siciline tescil edilen hususlarda meydana gelen değişikliklerin sicile geçirilmek üzere bir
dilekçe ile sicil müdürlüğüne bildirilmesi gerekir.
(2) 941 inci maddenin birinci fıkrası gereğince Türk Bayrağı yerine diğer bir bayrak taşımasına izin verilmiş olan
geminin ne süreyle Türk Bayrağı çekemeyeceği sicil müdürlüğüne bildirilir ve bu husus tescil edilir. İzin sona erer veya geri
alınırsa bu olgu da tescil olunur.
(3) Gemi kurtarılamayacak şekilde batar veya tamir kabul etmez bir hâle gelir yahut her ne suretle olursa olsun Türk
Bayrağını çekme hakkını kaybederse, bu hususların da gecikmeksizin sicil müdürlüğüne bildirilmesi gerekir.
(4) Birinci ilâ üçüncü fıkralara göre yapılması gereken istemleri gemi maliki ve donatma iştirakinde gemi müdürü de
yapmak zorundadır. İstemde bulunması gerekenler birden fazla ise bunlardan birinin istemi yeterlidir. Malik birden fazla kişi
tarafından temsil edilen bir tüzel kişiyse aynı esas geçerlidir.
(5) Değişikliğin tesciline 960, 961 ve 963 üncü maddeler nitelikleriyle bağdaştığı ölçüde uygulanır.
11186
C) Silinme
I- Ġstem üzerine
MADDE 965- (1) Gemi, kurtarılamayacak şekilde batar veya tamir kabul etmez hâle gelir yahut her ne suretle olursa
olsun Türk Bayrağını çekme hakkını kaybederse, istem üzerine sicilden kaydı silinir. Tescili isteğe bağlı olan gemilerin kaydı
malik veya maliklerinin istemi üzerine sicilden silinir.
(2) Geminin tamir kabul etmez hâle gelmesi sebebiyle kaydının silinmesi istendiğinde, sicil memuru, tescil edilmiş
gemi ipoteği alacaklılarını gerektiğinde 966 ncı maddede yazılı usule göre yapılacak ilan ile durumdan haberdar ederek
belirleyeceği uygun bir süre içinde itirazlarını bildirmeye çağırır. Süresi içinde bildirilen itirazların yerinde görülmediğine
dair mahkemece verilen kararın kesinleşmesi üzerine geminin kaydı silinir.
(3) Gemi, Türk Bayrağını çekme hakkını kaybederse, kaydı, ancak ipotek alacaklılarının ve gemi sicilindeki kayıt ve
belgelere göre ipotek üzerinde hak sahibi olan üçüncü kişilerin onayı ile sicilden silinebilir. Kaydın silinmesi istemi ile
birlikte onay belgelenmemişse, geminin Türk Bayrağını çekme hakkını kaybettiği gecikmeksizin gemi siciline kaydolunur.
Bu kayıt, gemi üzerinde tescil edilmiş gemi ipotekleri bulunmadıkça, geminin kaydının silinmesi hükmündedir. Şu kadar ki,
geminin cebrî icra yoluyla 940 ıncı maddede yazılı niteliklere sahip olmayan bir kişiye satılması hâlinde 1388 inci maddenin
ikinci fıkrası, cebrî icra yurt dışında vuku bulmuş ise 1350 nci maddenin birinci fıkrasının ikinci ve üçüncü cümleleri
hükümleri saklıdır.
(4) Tescili isteğe bağlı olan gemilere ait kayıtların sadece maliklerinin istemleri üzerine silinebilmesi için ipotekli
alacaklıların ve gemi sicilinin içeriğine göre ipotek üzerinde hak sahibi olan üçüncü kişilerin buna onay vermeleri şarttır.
II- Resen
1. Genel Ģartları
MADDE 966- (1) Esaslı şartlarından birinin var olmaması sebebiyle tescili caiz olmayan bir gemi tescil edilmiş olur
veya 964 üncü maddenin üçüncü fıkrasında yazılı hâllerden birinin ortaya çıktığı sicil müdürlüğüne bildirilmezse, 33 üncü
madde hükmü uygulanır. Şu kadar ki, durumun sicile kayıtlı diğer hak sahiplerine de bildirilmesi gereklidir. Malik ve diğer
hak sahiplerinin kimler olduğu veya yerleşim yerleri belli değilse, silinmeye çağrı ve belirlenen süre, Türkiye Ticaret
Sicili Gazetesi ile uygun görülen diğer bir gazetede ve varsa şirketin internet sitesinde ilan edilir ve ilan belgesi sicil
müdürlüğü ve mahkeme divanhanesine asılır.
(2) Geminin kaydı ancak kaçınma ve itiraz sebeplerinin süresi içinde bildirilmemesi veya bunların mahkemece
yerinde görülmediğine dair verilen kararın kesinleşmesi hâlinde sicilden silinebilir. Bir ipotekli alacaklı, gemi ipoteğinin hâla
var olduğunu ileri sürerek Türk Bayrağını çekme hakkını kaybetmiş olan bir geminin sicilden silinmesine itiraz ederse, kayıt
silinmeyip sadece geminin Türk Bayrağını çekme hakkını kaybettiği tescil olunur.
2. Özel hâller
MADDE 967- (1) Tescil edilmiş bir gemi hakkında yirmi yıldan beri hiçbir kayıt işlemi yapılmamış ve Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığından alınan bilgiye göre de geminin artık var olmadığına veya denizcilikte
kullanılamayacak hâle geldiğine kanaat getirilmiş olursa, gemi üzerinde ipotek veya intifa hakkı tescil edilmiş bulunmadığı
takdirde, sicil memurunun önerisi üzerine mahkeme, 966 ncı maddede yazılı usule gerek kalmaksızın, gemi kaydının
silinmesine karar verir.
11187
D) Gemi tasdiknamesi
I- Ġçeriği
MADDE 968- (1) Sicil müdürlüğü, geminin sicile kaydolunduğuna ilişkin bir gemi tasdiknamesi düzenler.
Tasdiknameye, sicil kayıtları aynen ve tam olarak geçirilir.
(2) Gemi tasdiknamesinde ayrıca geminin tescili için aranan belgelerin ibraz edildiği ve onun Türk Bayrağını çekme
hakkına sahip olduğu da gösterilir.
(3) Gemi malikine istemi üzerine gemi tasdiknamesinin onaylı bir özeti verilir. Bu özete yalnız 960 ıncı maddenin
birinci fıkrasının (a) ilâ (f) bentlerinde yazılı hususlarla geminin Türk Bayrağını çekme hakkına sahip olduğu yazılır.
II- Yeniden düzenlenmesi
MADDE 969- (1) Yeni bir gemi tasdiknamesinin verilebilmesi için eskisinin ibrazı veya zıyaa uğradığının inandırıcı
bir şekilde ortaya konması şarttır. Gemi tasdiknamesinin onaylı özeti hakkında da aynı hüküm geçerlidir.
(2) Geminin yabancı ülkede bulunması hâlinde sicil müdürlüğü yeni tasdiknameyi, eskisinin iadesi karşılığında
kaptana verilmek üzere mahalli Türk makamlarına gönderir.
III- DeğiĢiklikler
MADDE 970- (1) Gemi siciline geçirilen her kayıt gecikmeksizin gemi tasdiknamesine de yazılır. Bir gemi payının
devrinin sınırlanmasına ilişkin kayıtlar hakkında bu hüküm uygulanmaz.
IV- Ġbraz zorunluluğu
MADDE 971- (1) Gemi siciline tescil olunan hususlarda meydana gelecek değişikliklerle gemi mülkiyetinin geçişi
veya bir gemi payının iktisabı hâlinde değişikliği istemekle yükümlü olanlar, gemi tasdiknamesini ve varsa onaylı özetini
sicil müdürlüğüne ibraz etmek zorundadırlar. Gemi bağlama limanında veya sicil müdürlüğünün bulunduğu limanda olduğu
sürece kaptan da istemde bulunmakla yükümlüdür.
(2) 965 inci maddenin birinci ve üçüncü fıkralarında yazılı hâllerde gemi tasdiknamesi ve varsa özeti geri alınarak
iptal olunur.
E) Sicil iĢlemlerini yaptırmaya davet
MADDE 972- (1) Bir hususun gemi siciline kaydını, kaydın değiştirilmesini veya silinmesini istemekle yahut bu
işlemlerin yapılabilmesi için gerekli belgeleri ibraz etmekle yükümlü olan kişiler, bu işlemleri gerektiren hususları
öğrendikten sonra onbeş gün içinde yükümlülüklerini yerine getirmedikleri takdirde haklarında 33 üncü madde hükmü
uygulanır.
(2) Resen silinmeye ilişkin 966 ncı madde hükmü saklıdır.
F) Hükümleri
I- Sicilin açıklığı
MADDE 973- (1) Gemi sicili açıktır. Herkes sicil kayıtlarını inceleyebilir ve giderini ödemek şartıyla onaylı veya
onaysız örneklerini alabilir.
(2) Haklı bir menfaatinin olduğunu inandırıcı bir şekilde ortaya koyan bir kişi, sicil dosyalarını, bir kaydın
tamamlanabilmesi için gemi sicilinde kendilerine gönderme yapılan belgeleri ve henüz sonuçlanmamış tescil istemlerini de
incelemeye ve onların örneklerini almaya yetkilidir.
11188
II- Sicil karineleri
MADDE 974- (1) Gemi sicilinde malik olarak kayıtlı bulunan kişi, geminin maliki sayılır.
(2) Gemi sicilinde lehine bir gemi ipoteği veya ipotek üzerinde bir hak yahut bir intifa hakkı tescil edilmiş olan kişi o
hakkın sahibi sayılır.
(3) Tescil olunmuş bir hak sicilden silinirse o hakkın artık var olmadığı kabul edilir.
(4) Türk Medenî Kanununun 992 nci maddesinin ikinci fıkrası hükmü saklıdır.
III- Sicilin gerçek hukuki duruma uygun hâle getirilmesi
MADDE 975- (1) Gemi sicilinin içeriği; mülkiyet, gemi ipoteği, ipotek üzerindeki bir hak, intifa hakkı yahut 983
üncü maddenin birinci fıkrasının ikinci cümlesinde yazılı türden bir tasarruf sınırlaması bakımından gerçek hukuki duruma
uymadığı takdirde, hakkı tescil edilmemiş veya yanlış tescil edilmiş yahut var olmayan bir hakkın veya sınırlamanın tescili
sonucunda hakkı ihlal edilmiş kişi, değişiklik sonucunda hakkı ihlal edilecek olan kişiden kaydın değiştirilmesine onay
vermesini isteyebilir.
(2) Gemi sicili, ancak birinci fıkra gereğince yükümlü olan kişinin hakkı tescil edildikten sonra değiştirilebilecekse,
bu kişi, istem üzerine hakkını tescil ettirmek zorundadır.
(3) Birinci ve ikinci fıkralarda yazılı bulunan değişikliği isteme hakları zamanaşımına uğramaz.
IV- Ġtirazlar
MADDE 976- (1) 975 inci maddede yazılı hâllerde gemi siciline, sicil kaydının doğru olmadığı hakkında bir itiraz
tescil olunabilir.
(2) İtiraz, bir ihtiyati tedbir kararına yahut sicildeki kaydın değiştirilmesi sonucunda hakkı zarar görecek olan kişinin
onayına dayalı olarak sicile geçirilir. İhtiyati tedbir kararının verilmesinde hakkın tehlikede olduğuna dair yaklaşık ispat şartı
aranmaz.
V- ġerhler
1. Verilebilecekleri hâller
MADDE 977- (1) Bir gemi veya gemi ipoteği üzerinde bir hakkın kurulmasını veya kaldırılmasını yahut böyle bir
hakkın içeriği veya derecesinin değiştirilmesini isteyebilmek hakkını teminat altına almak için gemi siciline şerh verilebilir.
Gelecekte doğacak veya şarta bağlı bir istem hakkının teminat altına alınması amacıyla gemi siciline şerh verilmesi
mümkündür.
(2) Şerhten sonra gemi veya ipotek üzerinde yapılacak tasarruflar, şerh ile teminat altına alınan hakkı ihlal ettiği
ölçüde geçerli değildir. Tasarrufun cebrî icra veya ihtiyati haciz yoluyla yahut iflas idaresi tarafından yapılması hâllerinde de
hüküm böyledir.
(3) Şerh ile teminat altına alınan hakkın derecesini belirlemede şerh tarihi esas tutulur.
(4) Hak, şerh verilmek suretiyle teminat altına alındığı ölçüde yükümlünün mirasçısı, sorumluluğunun sınırlı
olduğunu ileri süremez.
2. Verilmesi
MADDE 978- (1) Şerh, bir ihtiyati tedbir kararına yahut şerh sonucunda gemisi veya hakkı sınırlanan kişinin onayına
dayalı olarak verilir. İhtiyati tedbir kararının verilmesinde hakkın tehlikede olduğuna dair yaklaşık ispat şartı aranmaz.
11189
3. Sağladığı hak
MADDE 979- (1) Mülkiyetin, gemi ipoteğinin veya ipotek üzerindeki hakkın yahut bir intifa hakkının iktisabı, lehine
şerh verilen kişiye karşı geçersiz olduğu takdirde, şerh sahibi, şerh ile teminat altına alınan istem hakkının gerçekleşmesi için
gerekli olan tescile veya silinmeye onay vermesini iktisap edenden isteyebilir.
(2) İstem hakkının bir devir yasağıyla teminat altına alınmış olması hâlinde de birinci fıkra hükmü uygulanır.
4. Hükümden düĢmesi
MADDE 980- (1) Sicile şerh verilmek suretiyle istem hakkı teminat altına alınmış bulunan alacaklı belli olmaz ve bir
gemi ipoteği alacaklısının hakkının iptali için 1052 nci maddede belirtilen şartlar mevcut olursa, alacaklı, ilan yoluyla
çağrılarak hakkının iptaline karar verilebilir. İptale karar verilmekle şerh de hükümden düşer.
5. Silinmesi
MADDE 981- (1) Şerh sonucunda gemisi veya hakkı sınırlandırılan kişi, şerh ile teminat altına alınan istem hakkının
ileri sürülmesini sürekli olarak imkânsız kılan bir def’e sahip bulunduğu takdirde alacaklıdan şerhin silinmesini isteyebilir.
VI- Ġtiraz veya Ģerhin kalkması
MADDE 982- (1) İtiraz veya şerh bir ihtiyati tedbir kararına dayalı olarak tescil edilmişse, tedbirin kalkması veya
düşmesiyle itiraz veya şerh de kalkar.
VII- Sicile güven ilkesi
MADDE 983- (1) Hukuki bir işlem ile bir geminin mülkiyetini, intifa hakkını, gemi ipoteğini veya ipotek üzerindeki
bir hakkı iktisap eden kişi lehine gemi sicilinin içeriği, bu haklarla ilgili olduğu ölçüde doğru sayılır; meğerki, iktisap eden
kişi kaydın doğru olmadığını bilmiş veya bilmesi gerekmiş olsun. Hak sahibinin kayıtlı bir hak üzerindeki tasarruf yetkisi
belli bir kişi lehine sınırlanmış ise, bu sınırlama iktisap eden hakkında ancak gemi sicilinde yazılı olması veya onun sicil
kaydının doğru olmadığını bilmesi veya bilmesinin gerekmesi şartıyla hüküm ifade eder.
(2) Hakkın iktisabı için tescil şart olan hâllerde, kaydın doğru olmadığının bilinmesi bakımından tescili istem tarihi
asıldır.
(3) Gemi sicilinde lehine bir hak tescil edilmiş olan bir kişiye bu hakkı sebebiyle bir edimde bulunulması veya bu
kişinin üçüncü bir kişi ile, sicile kayıtlı bir hak üzerinde birinci fıkrada yazılı olanlar dışında bir tasarruf işlemi yapılması
hâllerinde de birinci ve ikinci fıkra hükümleri uygulanır.
G) ZamanaĢımı
MADDE 984- (1) Tescil edilmiş ayni haklardan doğan istem hakları, tescil devam ettiği sürece zamanaşımına tabi
değildir. Belli zamanda ifası gerekip de birikmiş olan edimlerle tazminat ödenmesine ilişkin istem hakları bunun istisnasını
oluşturur.
(2) Sicile kayıtlı bir itiraza konu olan haklar da sicile kayıtlı haklar hükmündedir.
(3) Gemi ipoteğinin tescili, alacak hakkında zamanaşımının işlemesine engel olur.
H) Kayıt giderleri
MADDE 985- (1) Aksi kararlaştırılmadıkça gemi veya gemi payı üzerindeki mülkiyetin geçirilmesine veya diğer bir
ayni hakkın kurulmasına veya devrine ilişkin kayıt giderleri, bunun için gerekli senet ve belge giderleri de dâhil olmak üzere,
hakkı iktisap edene aittir.
11190
(2) Kendisi ile yükümlü arasındaki hukuki ilişkiden aksi anlaşılmadıkça bir kaydın değiştirilmesi isteminde bulunan
kişi, değişiklik ile bunun için gerekli beyanların giderlerine katlanır.
Ġ) Yapı hâlindeki gemilere özgü sicil
I- Genel olarak
MADDE 986- (1) Yapı hâlindeki bir gemi, malikin istemi üzerine veya yapı üzerinde bir gemi ipoteğinin kurulması
yahut yapının ihtiyati ya da kesin haczi veya tersane sahibinin gemi ipoteğinin kurulmasına yönelik istem hakkını teminat
altına almak amacıyla sicile şerh verilmesi söz konusu olduğu takdirde yapı hâlindeki gemilere özgü sicile kaydolunur.
(2) Yapı, yapım yerinin bağlı bulunduğu sicil müdürlüğünce tescil olunur. Yapı, bu sicil müdürlüğünün yetki çevresi
dışındaki diğer bir yere götürülse de aynı sicil müdürlüğü yetkili kalır. Şu kadar ki, bu müdürlük tarafından yeni yapım
yerindeki sicil müdürlüğüne yapının kaydedilmiş olduğu bildirilir.
II- Yapının tescili
1. Tescil istemi
a) ġekli
MADDE 987- (1) Yapı, malikinin veya kanuni ipotek hakkını tescil ettirmek isteyen tersane sahibinin dilekçesi ile
yapı hâlindeki gemilere özgü sicile kaydolunur.
(2) İhtiyati veya icraî haciz kararı almış olan alacaklı da icra müdürünün yazısı ile yapının sicile kaydını isteyebilir.
b) Ġçeriği
MADDE 988- (1) Tescil istemiyle birlikte aşağıdaki hususlar bildirilir:
a) Yapı hâlinde bulunan geminin türü ile adı veya numarası veya ayırt edilebilmesine yarayan herhangi bir işareti.
b) Yapım yeri ve geminin yapıldığı tersane.
c) Maliki.
(2) 1054 üncü maddenin ikinci fıkrasında yapı üzerinde gemi ipoteği kurulması için gerekli görülen şartların
bulunduğu, yetkili gemi ölçme kurumunun vereceği bir belge ile ispatlanır.
2. Tescil
a) Tescil edilecek hususlar
MADDE 989- (1) Bir yapının kaydında, 988 inci maddenin birinci fıkrasında yazılı hususlarla, ikinci fıkrasında yazılı
belgenin niteliği ve yapının kaydolunduğu gün sicile geçirilir. Kayıt, yetkili memur tarafından imzalanır.
b) DeğiĢiklikler
MADDE 990- (1) Yapının maliki veya geminin yapıldığı tersanenin sahibi, tescil edilen hususlarda meydana gelen
değişiklikleri ve geminin yapımının tamamlandığını, tescil edilmek üzere bir kayıt dilekçesi ile gecikmeksizin sicil
müdürlüğüne bildirmek zorundadır. İstemde bulunması gerekenler birden fazla ise, bunlardan birinin istemi yeterlidir. Malik
birden fazla kişi tarafından temsil edilen bir tüzel kişi ise aynı esas geçerlidir. Sicile bildirilen hususların belgelendirilmesi
gerekir. 972 nci madde hükmü burada da uygulanır.
11191
(2) Geminin yapımının tamamlandığı bildirildikten veya Kanunun 961 inci maddesinin üçüncü fıkrasında yazılı belge
verildikten sonra, artık yapı hâlindeki gemilere özgü sicile gemi ipoteği tescil olunamaz.
c) Hükümleri
MADDE 991- (1) Yapı hâlindeki gemilere özgü sicil hakkında Kanunun 954 üncü ve 973 üncü maddeleri uygulanır.
Şu kadar ki, sicilin sahifelerinin ve sicil kayıtlarının dayanaklarını incelemek ve örneklerini almak isteyen kişinin ilgisini
ispat etmesi gerekir.
(2) Yapı hâlinde gemilere özgü sicilde lehine bir ipotek hakkı tescil edilmiş olan kişi yapı ipoteği alacaklısı sayılır.
Sicilden silinen bir yapı ipoteğinin ise, mevcut olmadığı kabul edilir.
(3) Kanunun 977 nci ile 983 ilâ 985 inci maddeleri yapı hâlindeki gemilere özgü sicile de uygulanır.
d) Silme
MADDE 992- (1) Yapının sicildeki kaydı;
a) Geminin tersane sahibi tarafından, yabancı ülkeye teslim edildiğinin bildirilmesi,
b) Yapının maliki ile geminin yapıldığı tersane sahibinin, kaydın sicilden silinmesini istemeleri,
c) Yapının harap olması,
hâllerinde silinir.
(2) Yapı üzerinde bir ipotek bulunduğu takdirde, birinci fıkranın (a) ve (b) bentlerinde yazılı hâllerde, ipotekli
alacaklının ve sicile kayıtlı bulunan diğer hak sahiplerinin kaydın sicilden silinmesine onayları da gereklidir.
(3) Yapının tamamlanarak geminin yabancı ülkeye teslim edildiğinin veya harap olduğunun süresi içinde
bildirilmemesi hâlinde 966 ncı maddedeki usul uyarınca yapının kaydı resen sicilden silinir.
J) Sicil müdürlüğünün kararlarına itiraz
MADDE 993- (1) Sicil müdürlüğünün kararlarına Kanunun 34 üncü maddesine göre itiraz olunabilir.
K) Tüzük
MADDE 994- (1) Gemi sicilinin kuruluşu ve nasıl tutulacağı, müdür ve memurlarının sahip olmaları gereken
nitelikleri, hukuki ilişkilerin nasıl belgelenecekleri ve tescil olunacakları, kayıtların düzeltilmesi, değiştirilmesi ve silinmesine
ilişkin tamamlayıcı hükümler tüzük ile belirlenir.
L) Türk Uluslararası Gemi Sicili
MADDE 995- (1) “Türk Uluslararası Gemi Sicili” ile ilgili hükümler saklıdır.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Mülkiyet ve Diğer Ayni Haklar
BĠRĠNCĠ AYIRIM
Uygulanacak Hükümler
A) Sicile kayıtlı gemilere
MADDE 996- (1) Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, bu Bölüm hükümleri yalnız Türk Gemi Siciline kayıtlı
bulunan gemiler hakkında uygulanır.
11192
B) Sicile kayıtlı olmayan gemilere
MADDE 997- (1) Türk Gemi Siciline kayıtlı bulunmayan Türk gemileri üzerindeki mülkiyet ve sınırlı ayni haklara,
Türk Medenî Kanununun taşınırlara ilişkin hükümleri uygulanır.
(2) Gemi veya payının devri hâlinde, taraflardan her biri, giderleri karşılamak şartıyla, kendisine devre ilişkin resmî
veya imzası noterce onaylı bir senet verilmesini isteyebilir.
ĠKĠNCĠ AYIRIM
Mülkiyet
A) Ġktisabı
I- Aslen iktisabı
1. Sahiplenme
MADDE 998- (1) Sahipsiz bir gemiyi sahiplenme hakkı sadece Devletindir. Sahipsiz gemi, sicil kayıtlarından
malikinin kim olduğu anlaşılamayan veya usulüne uygun olarak mülkiyeti terk edilmiş olan gemidir.
(2) Devlet kendisini gemi siciline malik olarak tescil ettirmek suretiyle gemi üzerindeki mülkiyeti iktisap eder.
2. Olağan zamanaĢımı
MADDE 999- (1) Sicile kayıtlı bir geminin maliki olmadığı hâlde, gemi siciline malik olarak tescil edilmiş bulunan
bir kişi, tescilin en az beş yıl sürmesi ve bu süre içinde gemiyi davasız ve aralıksız bir şekilde asli zilyet sıfatıyla elinde
bulundurması şartıyla, geminin mülkiyetini iktisap eder. Bu süre, malik olmayan kişinin sicile tescil edildiği tarihten itibaren
işlemeye başlar. Sürenin hesabı, kesilmesi ve durması, Türk Borçlar Kanununun alacak zamanaşımına ilişkin hükümlerine
tabidir. Gemi siciline kaydın doğru olmadığı yolunda bir itirazın tescil edilmesi hâlinde itiraz kayıtlı olduğu sürece
zamanaşımı işlemez.
(2) Zamanaşımı için öngörülen şartların gerçekleşmesiyle sicilde geminin maliki olarak gözüken kişi onun
mülkiyetini iktisap eder.
3. Olağanüstü zamanaĢımı
MADDE 1000- (1) Sicile kaydı gerekirken kaydedilmemiş olan bir gemiyi en az on yıl süreyle davasız ve aralıksız
olarak asli zilyet sıfatıyla elinde bulunduran bir kişi, geminin, sicile kendi malı olarak tescil edilmesini isteyebilir.
(2) En az on yıl önce ölmüş veya gaipliğine karar verilmiş bir kişinin adına kayıtlı bulunan ve hakkında on yıldan beri
malikin onayına tabî bir husus kaydedilmemiş olan bir gemiyi birinci fıkrada yazılı şartlarla elinde bulunduran kişi de o
geminin maliki olarak tescil edilmesini isteyebilir. Zilyetlik süresinin hesabı, kesilmesi ve durması Türk Borçlar Kanununun
alacak zamanaşımına ilişkin hükümlerine tabidir.
(3) Tescil ancak mahkeme kararıyla olur. Tescil davası, geminin kayıtlı olduğu veya kaydedilmesi gereken sicil
müdürlüğüne karşı açılır. Mahkeme, ilgilileri, en fazla üç aylık bir süre belirleyerek itirazlarını bildirmeye tirajı ellibinin
üstünde olan ve yurt düzeyinde dağıtımı yapılan bir gazetede yapılacak ilanla çağırır. İtiraz edilmez veya itiraz reddolunursa
tescile karar verilir.
(4) Tescile karar verilmeden önce, üçüncü bir kişi malik sıfatıyla tescil edilir veya üçüncü kişinin mülkiyeti
dolayısıyla sicile, gemi sicilinin doğru olmadığı yolunda bir itiraz şerhi verilmiş olursa, tescil kararı üçüncü kişi hakkında
hüküm ifade etmez.
11193
(5) Mahkemece verilen tescil kararına dayanarak kendisini sicile kaydettirdiği anda asli zilyet, geminin mülkiyetini
iktisap eder.
II- Devren iktisabı
1. Devrin Ģekli
MADDE 1001- (1) Gemi siciline kayıtlı olan bir geminin devri için, malik ile iktisap edenin, mülkiyetin iktisap edene
devri hususunda anlaşmaları ve geminin zilyetliğinin geçirilmesi şarttır.
(2) Mülkiyetin devrine ilişkin anlaşmanın yazılı şekilde yapılması ve imzaların noterce onaylı olması gerekir. Bu
anlaşma gemi sicil müdürlüğünde de yapılabilir.
(3) 11 inci maddenin üçüncü fıkrası hükmü saklıdır.
2. Devrin kapsamı
MADDE 1002- (1) Taraflarca aksi kararlaştırılmış olmadıkça, iktisap eden, geminin mülkiyeti ile birlikte, iktisap
anında varolan ve devredene ait eklentinin mülkiyetini de kazanır.
(2) Devir sonucunda, devredene ait olmayan veya üçüncü kişilere ait haklarla sınırlandırılmış bulunan eklenti de
iktisap edenin zilyetliğine geçerse, Türk Medenî Kanununun 763, 988, 989 ve 991 inci maddeleri uygulanır. İktisap edenin
iyiniyeti hususunda zilyetliği elde ettiği an esas alınır.
(3) Gemi yolculukta bulunduğu sırada devredilirse, devredenle iktisap eden arasındaki ilişkilerde bu yolculuğun kâr
ve zararı, aksine sözleşme bulunmadıkça iktisap edene aittir.
B) Zıya
I- Geminin zıyaı
MADDE 1003- (1) Sicile kayıtlı bir geminin kurtarılamayacak şekilde batması, yararlanılabilir enkaz bırakmaksızın
harap olması, patlaması ve tahrip edilmiş olması gibi sebeplerden zâyi olmasıyla gemi üzerindeki mülkiyet hakkı sona erer.
Şu kadar ki, malikin; yararlanılabilir enkaz üzerindeki taşınır mülkiyeti ile her türlü enkazın kaldırılmasına, çevrenin
korunmasına ve benzer hususlara ilişkin yükümlülük ve borçları devam eder.
II- Terk
MADDE 1004- (1) Sicile kayıtlı bir geminin maliki, gemi üzerindeki mülkiyet hakkından vazgeçtiğini sicil
müdürlüğüne bildirerek ve bunu gemi siciline tescil ettirerek geminin mülkiyetini terk edebilir.
III- ZamanaĢımı
MADDE 1005- (1) Gemiyi elinde bulunduran asli zilyet lehine olağan zamanaşımı şartlarının gerçekleşmesi ile
önceki malikin mülkiyet hakkı sona erer.
(2) Olağanüstü zamanaşımında gemiyi asli zilyet sıfatıyla elinde bulunduranın, 1000 inci maddenin üçüncü fıkrasına
göre açtığı tescil davası sonucunda tescile karar verilmesiyle, önceki malikin mülkiyet hakkı sona erer.
C) Sicile kayıtlı gemi payı ve iĢtirak payı üzerinde mülkiyet
I- Ġktisabı
1. Aslen
MADDE 1006- (1) Sicile kayıtlı gemi payı veya iştirak payı üzerindeki mülkiyetin aslen iktisabı, sicile kayıtlı
gemiler hakkındaki hükümlere tabidir.
11194
2. Devren
a) Devir yoluyla
MADDE 1007- (1) Sicile kayıtlı gemi payının mülkiyeti, malik ile iktisap edenin bu hususta anlaşmaları ile devralana
geçer. Anlaşmanın yazılı şekilde yapılması ve imzaların noterce onaylanması şarttır. Bu anlaşma gemi sicil müdürlüğünde de
yapılabilir.
(2) Donatma iştirakinde paydaş donatanların her biri, iştirak payını dilediği anda diğer paydaşların onayı olmaksızın
tamamen veya kısmen başkasına devredebilir. Sicile kayıtlı gemi üzerindeki iştirak payının devri, gemi payının devri ve sicile
tescili ile olur.
(3) Gemi payı veya iştirak payının devri sonucunda gemi Türk Bayrağı çekme hakkını kaybedecekse, devir yalnız
bütün paydaşların veya paydaş donatanların onaylarıyla geçerli olur.
(4) Gemi payı, gemi yolculukta bulunduğu sırada devredilirse, devrin kapsamı 1002 nci maddenin üçüncü fıkrasına
göre belirlenir.
b) ĠĢtirak payının bırakılması yoluyla
MADDE 1008- (1) Donatma iştirakinde, yeni bir yolculuğa veya bir yolculuk sonunda gemiyi tamir ettirmeye yahut
donatma iştirakinin sorumlu olduğu bir gemi alacağının ödenmesine karar verilirse, karara iştirak etmeyen paydaş
donatanlardan her biri, herhangi bir karşılık istemeksizin iştirak payını bırakmak suretiyle, kararı yerine getirmek için
gereken ödemelerde bulunmaktan kurtulabilir.
(2) Bu hakkını kullanmak isteyen paydaş donatan, kararın verildiği tarihten, eğer karar verilirken kendisi veya
temsilcisi hazır bulunmadı ise, kararın bildirilmesinden itibaren üç gün içinde, noter aracılığıyla, paydaş donatanlara veya
gemi müdürüne bildirimde bulunmak zorundadır.
(3) Bırakılan iştirak payı üzerindeki mülkiyet hakkı, ikinci fıkra uyarınca yapılacak bir bırakma bildirimi ile iştirak
payları ölçüsünde öteki paydaş donatanlara geçer.
II- Zıyaı
MADDE 1009- (1) Sicile kayıtlı gemi payı ile iştirak payı üzerindeki mülkiyetin zıyaı, sicile kayıtlı gemiler
hakkındaki mülkiyetin zıyaı hükümlerine tabidir.
(2) İştirak payının 1008 inci madde uyarınca bırakılması hâlinde, usulüne uygun olarak yapılan bırakma bildiriminin
gönderildiği anda paydaş donatanın iştirak payı üzerindeki mülkiyet hakkı sona erer.
D) Yapı hâlinde bulunan gemiler ve yapı payları üzerindeki mülkiyet
I- Yapı hâlindeki gemilere özgü sicile kaydolunmayan yapılar ve yapı payları
MADDE 1010- (1) Yapı hâlindeki gemilere özgü sicile kayıtlı olmayan yapılar ve yapı payları üzerindeki mülkiyetin
iktisabı ve zıyaı, sicile kayıtlı olmayan gemiler ve gemi payları üzerindeki mülkiyetin iktisabı ve zıyaı ile ilgili hükümlere
tabidir.
II- Yapı hâlindeki gemilere özgü sicile kaydolunan yapılar ve yapı payları
MADDE 1011- (1) Yapı hâlindeki gemilere özgü sicile kayıtlı yapılar ve yapı payları üzerindeki mülkiyetin iktisabı
ve zıyaı, sicile kayıtlı gemiler ve gemi payları üzerindeki mülkiyetin iktisabı ve zıyaı ile ilgili hükümlere tabidir.
11195
ÜÇÜNCÜ AYIRIM
Gemi Rehni
A) Sicile kayıtlı olmayan gemiler üzerindeki iĢtirak payının rehni
MADDE 1012- (1) Sicile kayıtlı olmayan bir geminin bir donatma iştiraki tarafından işletilmesi hâlinde, paydaş
donatanlardan her birinin iştirak payının rehni, Türk Medenî Kanununun alacaklar ve diğer haklar üzerindeki rehinlere ilişkin
hükümlerine tabidir.
B) Sicile kayıtlı olan gemilerin rehni
I- Tersane sahibinin ipotek hakkı
MADDE 1013- (1) Tersane sahibi, geminin yapımı ve onarımından doğan alacakları için, o yapı veya gemi üzerinde,
bir ipoteğinin tescilini isteme hakkına sahiptir. Bu haktan önceden feragat geçerli değildir.
(2) Bu ipoteğin kurulması hakkında Türk Medenî Kanununun 895 ilâ 897 nci maddeleri uygulanır.
(3) Gemi ipoteğinin kurulmasına yönelik istem hakkını teminat altına almak için, gemi veya yapı siciline şerh
verilebilir. Geminin yapımı veya onarımı henüz tamamlanmamışsa, bedelin, tamamlanan işi karşılayan bir kısmı ve bedelin
kapsamında olmayan giderler için bir teminat ipoteğinin kurulması istenebilir.
II- Gemi ipoteği
1. Niteliği
MADDE 1014- (1) Bir alacağı teminat altına almak için gemi üzerinde ipotek kurulabilir. Gemi ipoteği alacaklıya,
alacağını, geminin bedelinden alma yetkisini verir. Sicile kayıtlı gemilerin sözleşmeye dayalı rehni sadece gemi ipoteği
yolu ile sağlanır. İleride doğabilecek veya şarta ya da kıymetli evraka bağlı bir alacak için de ipotek kurulabilir.
(2) Alacaklıların gemi ipoteğinden doğan hakkı, sadece alacağa göre belirlenir.
(3) Bir geminin payı ancak gemiye paylı mülkiyet esaslarına göre malik olan paydaşlardan birinin payından ibaret
olmak şartıyla gemi ipoteği ile sınırlandırılabilir.
(4) Bir geminin bütün payları bir malikin elinde bulunduğu sürece, ayrı ayrı paylar üzerinde ayrı ayrı kişilere gemi
ipoteği kurulamaz.
2. Kurulması
MADDE 1015- (1) Gemi ipoteğinin kurulması için geminin maliki ile alacaklının gemi üzerinde ipotek kurulması
hususunda anlaşmaları ve ipoteğin gemi siciline tescil edilmesi şarttır.
(2) İpoteğin kurulmasına ilişkin sözleşmelerin yazılı şekilde yapılması ve imzalarının noterce onaylanması gerekir. Bu
anlaşma gemi sicil müdürlüğünde de yapılabilir. Bu şekillerden birine uygun olarak yapılmadıkça ipoteğin kurulmasına dair
anlaşma geçerli olmaz.
(3) Tescilden önce anlaşma Kanunun öngördüğü şekilde yapılmış veya malik tarafından Gemi Sicili Nizamnamesi
uyarınca alacaklıya kayda onay verdiği bildirilmiş ya da sicil müdürlüğüne kayıt dilekçesi verilmiş olduğu takdirde, ilgililer
tescilden kaçınamazlar.
(4) Malikin tasarruf ehliyetinin sonradan sınırlanması, sicile bildirilen kayda onayını veya kayıt istemini geçersiz
duruma getirmez.
(5) Yabancı bir ülkede iktisap edilip, henüz Türk Gemi Sicili veya Türk Uluslararası Gemi Siciline tescil edilmemiş
olan gemilerde bayrak şahadetnamesine şerh tescil hükmündedir. Geminin tescilinde bu gibi ipotekler resen sicile geçirilir.
11196
(6) Hamiline yazılı bir tahvile bağlı alacağı teminat altına almak amacıyla gemi ipoteği kurulması için malikin sicil
müdürlüğüne beyanda bulunması ve sicile tescil yeterlidir.
3. Sicile geçirilecek hususlar
MADDE 1016- (1) Gemi ipoteğinin tescilinde alacaklının adı ve soyadı veya unvanı ile alacağın Türk Lirası ile tutarı,
konusu para olmayan alacaklarda bunun Türk Lirası karşılığı, alacak faizli ise faiz oranı, diğer ikincil edimler kabul edilmişse
bunların da alacağın miktarının belirlendiği para cinsinden tutarı ve ipoteğin derecesi sicile kaydolunur; her derecenin teminat
altına aldığı miktar, rehin konusu alacağın belirlendiği para cinsi üzerinden gösterilir. Hakkın ve alacağın içeriğinin
belirlenmesine yardım eden diğer hususlarda tescil talepnamesine yollamada bulunulabilir.
(2) Türk Lirasıyla ödenecek borçlarda ipotekli geminin karşılayacağı alacak ve ikincil borçların miktarı, altın veya
yabancı para ölçüsü ile belirlenebilir.
(3) Alacağın miktarı belirli değil veya değişken ise, gerçek miktarı zamanında saptamak üzere, ipoteğin teminat altına
alacağı alacak miktarının üst sınırı belirlenerek gemi siciline tescil edilir; alacak faizli ise, faizleri de üst sınır kapsamında
sayılır.
(4) Yabancı para üzerinden gemi ipoteği kurulabilir. Bu takdirde yabancı para veya Türk parası karşılıklarının
hesabında hesap günündeki Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının döviz alış kuru esas alınır. Rehin haklarının hangi
yabancı para üzerinden kurulabileceği Hazine Müsteşarlığınca belirlenir. Aynı derecede birden fazla para türü kullanılarak
gemi ipoteği kurulamaz.
(5) Yabancı para üzerinden kurulan rehne ait derecenin boşalması hâlinde, yerine, tescil edileceği tarihteki karşılığı
Türk parası veya yabancı para üzerinden rehin kurulabilir. Türk parası ile kurulmuş bir rehne ait derecenin boşalması hâlinde
ise, yerine, tescil edileceği tarihteki karşılığı yabancı para üzerinden rehin kurulabilir.
(6) Tahvile bağlı bir alacağı teminat altına almak için gemi ipoteği kurulacak olması hâlinde, tahvil sayısı, her tahvilin
bedeli ve ayırt edici işaretleri gösterilmek suretiyle tüm alacağın miktarı ile ipotek ödüncün tamamı için kurulacaksa, alacaklı
yerine, borçlu ile alacaklıların hepsi adına hareket eden temsilci lehine; ipotek tahvil ihracını üstlenen bir işletme için
kurulacaksa gemi ipoteği üzerinde tahvil sahipleri lehine bir rehin hakkı da tescil olunur.
(7) Bir poliçeden veya hamiline yazılı bir senetten ya da ciro yolu ile devri kabil diğer bir senetten doğan alacakları
teminat altına almak amacıyla gemi ipoteğinin kurulmasında, alacağı sonradan iktisap edenlerin leh ve aleyhine gemi ipoteği
üzerinde belirli tasarruflarda bulunmak ve ipoteğin paraya çevrilmesi için yapılacak takipte alacaklıyı temsil etmek üzere
belirlenebilecek temsilcinin de sicile kaydı gerekir. Bu temsilcinin yetkileri hususunda tescil talepnamesine göndermede
bulunulabilir.
4. Ġpoteğin derecesi
MADDE 1017- (1) Gemi üzerindeki ipoteklerin dereceleri, Türk Medenî Kanununun taşınmaz rehni hakkındaki
hükümlerine göre belirlenir.
5. Ġpoteğin teminat altına aldığı alacak
a) Genel olarak
MADDE 1018- (1) İpotekli gemi Türk Medenî Kanununun 875 inci maddesinin birinci fıkrasıyla 876 ncı maddesinde
öngörülen alacaklar için teminat sağlar.
11197
(2) Borcun, alacaklının ihbarıyla muaccel olabilmesi için borçlu ile birlikte malike de ihbarda bulunulması gerekir.
Malike ihbarda bulunulmadıkça borç onun bakımından muaccel olmaz. Borç malike karşı muaccel olduğu takdirde ipotek,
temerrüt faizini de kapsar.
b) Faizler
MADDE 1019- (1) Alacak faizsiz veya faiz oranı o tarihte geçerli asgari kanuni faiz oranını düzenleyen hükümde
belirlenen orandan aşağı ise, ipotek, dereceleri eşit olan veya sonradan gelen hak sahiplerinin onayına gerek olmaksızın bu
kanuni faizi de kapsayacak şekilde genişletilebilir.
(2) Faizin ödeme zamanında ve yerinde yapılacak değişiklikler için bu hak sahiplerinin onayına gerek yoktur.
6. Ġpoteğin kapsamı
a) Gemi, gemi payı, bütünleyici parça, eklenti, gemi yerine geçen satıĢ veya kamulaĢtırma bedeli ve tazminat
istemleri
MADDE 1020- (1) İpoteğin kapsamı hakkında Türk Medenî Kanununun 862 ve 863 üncü maddeleri uygulanır.
(2) Eklentiler normal bir işletmenin gereği olarak bu durumdan çıkarılır veya alacaklı lehine el konulmadan önce
devredilerek gemiden uzaklaştırılır ise, ipotek artık bunları kapsamaz.
(3) Bütünleyici parçalar, gemiden geçici bir amaç için olmamak şartıyla ayrılıp uzaklaştırılırlarsa ipotek bunları
kapsamaz; meğerki, uzaklaştırılmadan önce alacaklı lehine gemiye el konulmuş olsun.
(4) Kamulaştırılan geminin bedeli ve gemi malikinin geminin zıyaı veya hasarından dolayı üçüncü şahıslara karşı
sahip olduğu tazminat istemleri ipoteğin kapsamındadır.
b) Birlikte gemi ipoteğinde birden çok gemi veya gemi payı
MADDE 1021- (1) Bir alacak için birden çok gemi veya gemi payı ipotek edilmişse, bunlardan her biri borcun
tamamından sorumludur.
(2) Alacaklı, her gemi veya pay ancak belirli bir kısımdan sorumlu olmak üzere alacağını gemi veya paylar arasında
paylaştırabilir. Paylaştırma, sicil müdürlüğüne yapılacak beyan ve tescil ile gerçekleşir. Birlikte ipotek üzerinde hak sahibi
kişiler varsa onların da onayı gereklidir.
c) Sigorta tazminatı
aa) Kural
MADDE 1022- (1) Gemi ipoteğinin kapsamına giren hususlarla ilgili olarak malikin menfaatinin, malik veya onun
lehine bir başkası tarafından sigorta ettirilmiş olması hâlinde, ipotek, sigorta tazminatını da kapsar.
(2) İpotek, sigorta primlerini veya sigorta sözleşmesi gereğince sigortacıya yapılması gereken başka ödemelerin
yerine getirilmesi için alacaklı tarafından harcanan paralarla bunların faizlerini de teminat altına alır.
11198
(3) Aşağıdaki hükümler saklı kalmak üzere, Türk Medenî Kanununun rehnedilen alacak ve diğer haklara ilişkin
hükümleri burada da uygulanır; sigortacı, gemi siciline kayıtlı ipoteği bilmediğini ileri süremez. Bununla beraber, sigortacı
veya sigorta ettiren kişi, zararın meydana geldiğini alacaklıya bildirmiş ve bildirimden itibaren iki haftalık bir süre geçmişse,
sigortacı, tazminatı sigortalıya ödemekle alacaklıya karşı da sorumluluktan kurtulur. Bildirimin yapılması son derece zor ise
bundan kaçınılabilir. Bu takdirde süre, tazminatın muaccel olduğu tarihten itibaren işlemeye başlar. Süre sona erinceye kadar
alacaklı, sigortacıya karşı ödemeye itiraz edebilir.
bb) Sigortacının yapacağı ödemeler
MADDE 1023- (1) Sigortacı, geminin önceki durumuna getirilmesi veya gemi alacaklılarına verilmesi amacıyla
malike tazminat bedeline sayılmak üzere ödemede bulunmuş ve bu amaçlara erişilmesi teminat altına alınmış ise,
ödeme, ipotekli alacaklıya karşı da geçerli olur.
(2) Gemi önceki durumuna getirildiği veya eklenti olan yeni parçalar yerlerine konulduğu takdirde, sigortacının ipotek
alacaklılarına karşı olan sorumluluğu sona erer. Malikin bir gemi alacaklısı hakkına temel oluşturan borçlarının ödenmesi
hâlinde, sigortacının malike yapacağı ödeme, ancak gemi alacaklısı hakkının teminatını oluşturan unsurların rizikonun
gerçekleşmesinden hemen sonra taşıdıkları değer oranında sigortacıyı ipotekli alacaklıya karşı sorumluluktan kurtarır.
cc) Gemi ipoteğinin sigortacıya bildirilmesi
aaa) Bildirim yükümü
MADDE 1024- (1) İpotekli alacaklı, ipoteği sigortacıya bildirmişse, sigorta priminin zamanında ödenmemesi ve bu
yüzden sigorta ettirene bir ödeme süresi belirlenmesi durumunda, sigortacının bunu gecikmeksizin alacaklıya bildirmesi
gereklidir. Sigorta priminin ödenmemesi nedeniyle sürenin sonunda sigorta sözleşmesinin feshedilmesinde de aynı hüküm
geçerlidir.
(2) Sigorta sözleşmesinin, feshin bildirimi, cayma veya diğer herhangi bir sebeple süresinden önce sona ermesi
durumunda, sigortacının ipotekli alacaklıya sigorta sözleşmesinin sona erdiğini veya henüz sona ermemişse, sona ereceği
tarihi bildirmesi gerekir. İpotekli alacaklı hakkında sigorta sözleşmesinin süresinden önce sona ermesini gerektiren sebepler,
ancak bu bildirimden veya ipotekli alacaklının onları herhangi bir şekilde öğrendiği tarihten itibaren iki hafta geçmekle
hüküm ifade eder.
(3) Sigorta sözleşmesinin, sigorta priminin süresinde ödenmemesi yüzünden feshedilmesi veya sigortacının iflası
üzerine son bulması hâlinde ikinci fıkra hükmü uygulanmaz.
(4) Sigortacı, sigorta ettiren ile, sigorta bedelini azaltan veya sigortacının sorumlu olduğu tehlikenin kapsamını
daraltan bir anlaşma yaptığı takdirde, ikinci fıkranın birinci cümlesi hükmü kıyas yoluyla uygulanır.
(5) Sigorta sözleşmesi, sigorta ettirenin, aşkın veya çifte sigorta sebebiyle malvarlığında haksız olarak bir fazlalık elde
etmek kastıyla kurulmuş olması dolayısıyla geçersiz olursa, sigortacı, gemi ipoteğini bildirmiş olan ipotekli alacaklıya karşı
geçersizlik iddiasında bulunamaz. Bununla beraber, sigortacının ipotekli alacaklıya geçersizliği bildirmesinden veya
alacaklının bunu herhangi bir şekilde öğrenmesinden itibaren iki hafta geçmekle sigorta ilişkisi ipotekli alacaklıya karşı da
sona ermiş olur.
11199
bbb) Birden çok sigortacının varlığında
MADDE 1025- (1) Gemi birden çok sigortacı tarafından müştereken sigorta edilmişse 1024 üncü madde gereğince,
ipoteğin, malik tarafından, alacaklıya jeran olarak gösterilmiş olan sigortacıya bildirilmesi yeterlidir. Jeran sigortacı, durumu
diğer sigortacılara bildirmekle yükümlüdür.
ccc) Ġpotekli alacaklının yerleĢim yerini değiĢtirmesi
MADDE 1026- (1) İpotekli alacaklı, yerleşim yerini değiştirip de bunu sigortacıya bildirmezse, 1024 üncü madde
uyarınca ona yapılacak bildirimlerin, sigortacı tarafından bilinen son adresine gönderilmesi yeterlidir. Bildirim, ipotekli
alacaklının yerleşim yerini değiştirmemiş olması hâlinde düzenli hizmet veren bir iletişim aracıyla yapılmış olsa idi, hangi
tarihte onun eline geçecek idiyse, o tarihten itibaren hüküm ifade eder.
dd) Sigortacının borcundan kurtulması
MADDE 1027- (1) Sigortacı, sigorta ettirenin veya sigortalının fiili yüzünden, tazminat ödeme borcundan kurtulsa
bile, ipotekli alacaklıya karşı olan borcu varlığını sürdürür. Sigortacının rizikonun gerçekleşmesinden sonra sözleşmeden
cayması hâlinde de aynı hüküm geçerlidir.
(2) Sigortacı;
a) Sigorta primi zamanında ödenmediği,
b) Gemi, denize veya yola elverişsiz bir hâlde yola çıktığı,
c) Gemi bildirilen veya mutat rotadan ayrıldığı,
için borcundan kurtulursa, birinci fıkranın birinci cümlesi uygulanmaz.
ee) Ġpoteğin ödeyen sigortacıya geçmesi
MADDE 1028- (1) Sigortacı, 1024 üncü maddenin ikinci, dördüncü ve beşinci fıkraları ile 1027 nci madde gereğince
ipotekli alacaklıya ödemede bulunduğu ölçüde, gemi ipoteği kendisine geçer. Şu kadar ki, intikal alacaklının veya
sigortacının kendilerine karşı ödeme borcu devam eden aynı derecedeki veya daha sonra gelen ipotekli alacaklıların zararına
olarak ileri sürülemez.
ff) Sigortacının prim ve ödemeleri kabul etmek zorunluluğu
MADDE 1029- (1) Sigortacı, muaccel olan sigorta primlerini ve sigorta sözleşmesi gereğince ona yapılması gereken
diğer ödemeleri kanunen reddedebileceği durumlarda bile, bunları sigortalıdan ve ipotekli alacaklıdan kabul etmeye
zorunludur.
7. Ġpoteğin hükümleri
a) Alacağın muaccel olmasından önce
aa) Ġpotekli alacaklının hakları
aaa) Gemi maliki aleyhine
MADDE 1030- (1) Gemi veya tesisatının kötüleşmesi sonucu olarak ipoteğin sağladığı teminat tehlikeye düşerse,
alacaklı, tehlikeyi gidermesi için malike uygun bir süre verebilir. Bu süre içinde tehlike giderilmezse, alacaklı derhâl ipoteği
paraya çevirmek hakkını elde eder. Alacak faizsiz olup henüz muacceliyet kazanmamışsa, paranın alınması ile muacceliyet
tarihleri arasındaki zamana ait kanuni faiz indirilir.
11200
(2) Malikin gemiyi işletme tarzı sonucu olarak, ipoteğin sağladığı teminatı tehlikeye düşürecek şekilde gemi veya
tesisatının kötüleşmesinden veya ipotekli alacaklının haklarının başkaca tehlikeye girmesinden kaygı duyulur ya da üçüncü
kişiler tarafından yapılacak bu gibi müdahaleye ve tahribata karşı malik gerekli önlemleri almazsa, alacaklının istemi üzerine
mahkeme;
a) 1353 üncü madde uyarınca geminin ihtiyaten haczine,
b) Gerekli görürse geminin, kaptandan başka bir yediemine bırakılmasına ve
c) Malikin ihtiyati haczin uygulanmasından başlayarak bir aylık süre içinde gerekli önlemleri almasına,
karar verir. Bu sürenin sonunda önlemlerin henüz alınmadığı veya alınan önlemlerin yetersiz kaldığı anlaşılırsa
mahkeme, ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı takip başlatmak üzere alacaklıya bir aylık süre verir.
(3) İpoteğin kapsamına giren eklentinin kötüleşmesi veya normal bir işletmenin gereklerine aykırı olarak gemiden
uzaklaştırılması hâli de geminin kötüleşmesi hükmündedir.
bbb) Üçüncü kiĢiler aleyhine
MADDE 1031- (1) Üçüncü kişinin fiili sebebiyle geminin, ipoteğin sağladığı teminatı tehlikeye düşürecek derecede
kötüleşmesinden kaygı duyulursa, alacaklı, üçüncü kişi aleyhine ancak bu fiilin önlenmesi davasını açabilir.
bb) Malikin hakları
aaa) Def’ide bulunma hakkı
MADDE 1032- (1) İpotekli geminin maliki, borçlunun alacaklıya karşı sahip olduğu def’ileri ipotekli alacaklıya karşı
ileri sürebileceği gibi, borçlu, borcuna temel olan hukuki işlemi feshedebildiği sürece alacaklının hakkını gemiden
alabilmesine de engel olabilir. Bunun gibi, borçlu, borcunu alacaklıdan olan muaccel bir alacağı ile takas etmek imkânına
sahip bulundukça, gemi maliki ipotekli alacaklının hakkını gemiden almasını önleyebilir. Borçlu ölürse malik, mirasçıların
borçtan ancak sınırlı bir şekilde sorumlu olduklarını ileri süremez.
(2) Malik aynı zamanda borçlu değilse, borçlunun bir def’iden vazgeçmesi ile malik o def’iyi ileri sürme hakkını
kaybetmiş olmaz.
bbb) Alacağın muacceliyeti için bildirimde bulunma hakkı
MADDE 1033- (1) Alacağın muacceliyet kazanması bildirime bağlı ise, bildirim, ancak alacaklı tarafından malike
veya malik tarafından alacaklıya yapılması hâlinde, gemi ipoteği hakkında hüküm ifade eder.
(2) Gemi sicilinde malik olarak kayıtlı bulunan kişi, alacaklı bakımından malik sayılır.
ccc) Malike temsilci atanması
MADDE 1034- (1) Malik, alacaklıya ülke içinde bir yerleşim yeri veya bir temsilci göstermemiş ise, geminin tescil
edildiği sicilin bulunduğu yer mahkemesi alacaklının istemi üzerine, kendisine bildirimde bulunabileceği bir temsilci atar.
Malikin yerleşim yerinin bilinmemesi veya alacaklının kendi kusuru olmaksızın malikin kim olduğunu bilmemesi hâlinde de
aynı hüküm uygulanır.
b) Alacağın muaccel olmasından sonra
aa) Gemi malikinin borcu ödeme hakkı
MADDE 1035- (1) Alacak, malike karşı muacceliyet kazanır yahut borçlu borcunu ödemek hakkına sahip olursa,
malik borcu ödeyebilir.
11201
(2) Malik, parayı tevdi veya takas etmek suretiyle de alacaklının hakkını yerine getirebilir.
bb) Alacağın malike geçmesi
MADDE 1036- (1) Malik aynı zamanda borçlu değilse, alacaklının hakkını yerine getirdiği ölçüde alacak kendisine
geçer. Geçiş, alacaklının zararına ileri sürülemez.
(2) Borçlunun malik ile olan hukuki ilişkilerinden doğan itiraz hakları saklıdır.
(3) Alacak için birlikte gemi ipoteği mevcutsa, 1046 ncı madde hükmü uygulanır.
cc) Gemi malikinin belgelerin verilmesini istem hakkı
MADDE 1037- (1) Alacaklının hakkının yerine getirilmesi karşılığında malik, gemi sicilinin değiştirilmesi veya gemi
ipoteğinin silinmesi için gerekli belgelerin kendisine verilmesini isteyebilir.
8. Gemi ipoteğinin devri ve değiĢtirilmesi
a) Ġpoteğin devri
aa) Genel olarak
MADDE 1038- (1) İpotekle teminat altına alınmış olan alacağın devri ile gemi ipoteği de yeni alacaklıya geçer.
(2) Alacak ipotekten ve ipotek de alacaktan ayrı olarak devredilemez.
(3) Alacağın devri için eski ve yeni alacaklının bu hususta yazılı şekilde anlaşmaları ve devrin gemi siciline tescili
şarttır.
(4) Üst sınır ipoteğinde alacak, alacağın devrine ilişkin genel hükümlere göre de devredilebilir. Bu takdirde gemi
ipoteği alacak ile birlikte geçmez.
(5) Emre veya hamile yazılı bir senede bağlanmış alacaklar, gemi ipoteği ile teminat altına alınmışsa, alacağın devri
bu alacakların bağlı oldukları senetlerin devri hakkındaki hükümlere tabidir. Bu takdirde, gemi ipoteği de alacak ile birlikte
geçer.
(6) İpotek ile teminat altına alınmış bir borcu ödemesi sebebiyle, malike veya onun hukuki seleflerine rücu hakkına
sahip olduğu oranda gemi ipoteği, gemi maliki olmayan borçluya geçer.
bb) Ġtiraz ve def’iler
MADDE 1039- (1) Malikin, eski alacaklı ile arasında mevcut hukuki ilişkiye dayanarak gemi ipoteğine karşı ileri
sürebileceği bir itiraz veya def’i, yeni alacaklıya karşı da ileri sürülebilir. Gemi siciline güvenle ilgili 983 üncü maddenin
birinci ve ikinci fıkrası, 975 ve 976 ncı maddeler ile 985 inci maddenin son fıkrası hükümleri, bu def’i ve itiraz hakkında da
geçerlidir.
(2) Alacak, malikin devri öğrendiği üç aylık takvim döneminden veya bunu izleyen üç aylık takvim döneminden daha
geç bir tarihte muaccel olmayan faiz veya diğer ikincil edimlere ilişkin ise, alacaklı, birinci fıkrada yazılı def’ilere karşı sicile
güven ilkesinin sağladığı korumadan yararlanamaz. Üç aylık dönemler, takvim yılının başından itibaren hesap olunur.
cc) Devri genel hükümlere tabi alacaklar
MADDE 1040- (1) Birikmiş faizlere, diğer ikincil edimlere, bildirim ve takip giderlerine veya 1022 nci maddenin
ikinci fıkrasında yazılı hususlara ilişkin alacakların devri ve malik ile yeni alacaklı arasındaki hukuki ilişki, alacağın devrine
ilişkin genel hükümlere tabidir.
(2) Yukarıda yazılı alacaklar hakkında gemi siciline güvenle ilgili 983 üncü maddenin birinci ve ikinci fıkraları
uygulanmaz.
11202
b) Ġpoteğin değiĢtirilmesi
aa) Ġpoteğin içeriğinin değiĢtirilmesi
MADDE 1041- (1) Gemi ipoteğinin içeriğinin değiştirilmesi için malik ile alacaklı arasında bu hususta imzaları
noterce onaylı bir anlaşma yapılması veya gemi sicil müdürlüğünde anlaşmaları ve değişikliğin gemi siciline tescili
gereklidir. Tescile 1016 ncı maddenin birinci fıkrası hükmü uygulanır.
(2) Gemi ipoteği üçüncü bir kişinin hakkı ile sınırlandırılmış bulunuyorsa, değişikliğe o kişinin de onayı gerekir.
Onay, sicil müdürlüğüne veya lehine değişiklik yapılacak kişiye beyan edilmelidir. Onaydan rücu edilemez.
bb) Ġpoteğin derecesinin değiĢtirilmesi
MADDE 1042- (1) Yeni bir gemi ipoteği kurulurken tescil edilmiş bir gemi ipoteğinin derecesinin bu ipotek lehine
değiştirilebilmesi için, gemi maliki ile derecesi değiştirilen ipotek alacaklısının, imzaları noterden onaylı bir sözleşme
yapmaları veya gemi sicil müdürlüğünde anlaşmaları ve bu durumun gemi siciline tescili gereklidir.
(2) Mevcut gemi ipoteklerinin derecelerinin sonradan değiştirilebilmesi için, derecesi ilerleyen ipotek hakkı sahibi ile
derecesi düşen ipotek hakkı sahibinin, imzaları noterce onaylı bir sözleşme yapmaları ya da gemi sicil müdürlüğünde
anlaşmaları, malikin buna onay vermesi ve durumun gemi siciline tescili şarttır. Değişme sonucunda derecesi düşen ipotek
üzerinde hak sahibi kişiler varsa bunların da onayları gerekir.
(3) İpotekli alacağın bölünmesi hâlinde, kısmi ipoteklerin kendi aralarındaki derecelerini değiştirmek için malikin
onayı aranmaz.
(4) Derece değişikliği, dereceleri değiştirilen ipotekler arasında bulunan ipoteklere zarar vermez.
cc) Ġpotekli alacağın yerine baĢka bir alacağın konulması
MADDE 1043- (1) İpotekle teminat altına alınmış alacak yerine başkası konulabilir. Bunun için alacaklı ile malikin,
imzaları noterce onaylı bir sözleşme yapmaları veya gemi sicil müdürlüğünde anlaşmaları ve durumun gemi siciline tescili
şarttır. İpotek üzerinde hak sahibi üçüncü kişiler varsa, onların da onayları gerekir. 1016 ncı madde burada da uygulanır.
(2) Yeni alacağın sahibi, eski ipotekli alacaklı değilse, birinci fıkrada yazılı anlaşmaya onun da katılması gerekir.
9. Gemi ipoteğinin sona ermesi
a) Sebepleri
aa) Alacakla birlikte ipoteğin de düĢmesi sonucunu doğuran sebepler
aaa) Alacağın düĢmesi
MADDE 1044- (1) Alacağın sona ermesi ile ipotek de düşer. Kanundaki istisnalar saklıdır.
(2) Alacaklı ve borçlu sıfatlarının aynı kişide birleşmesi, alacağın ödenmesi hükmündedir.
(3) Gemi maliki olmayan borçlu, alacağın bir kısmını öderse, gemi ipoteğinin alacaklı üzerinde kalan kısmı borçluya
geçenden sıra itibarıyla önce gelir.
(4) Gemi maliki olmayan borçlu, ödeme sonucunda ipoteği iktisap eder veya aynı sebepten dolayı gemi sicilinin
düzeltilmesinde menfaati bulunursa, alacaklıdan sicilin düzeltilmesi için gerekli belgeleri kendisine vermesini isteyebilir.
11203
(5) Malik, bir başkasına karşı, alacağın düşmesi hâlinde gemi ipoteğini de sildirmeyi üstlenirse, silinmeyi istemek
hakkının teminat altına alınabilmesi için gemi siciline şerh verilebilir.
bbb) Alacaklı ve malik sıfatlarının birleĢmesi
MADDE 1045- (1) Gemi ipoteği ile mülkiyetin aynı kişide birleşmesi ile ipotek düşer.
(2) Borçlu, gemi malikinden başka bir kişi olduğu veya alacak üzerinde bir rehin veya intifa hakkı bulunduğu takdirde
ipotek devam eder. Şu kadar ki, gemi maliki alacaklı sıfatı ile geminin paraya çevrilmesini isteyemez ve faiz alacakları için
gemi teminat oluşturmaz.
ccc) Birlikte gemi ipoteğinde malikin alacaklıya ödemede bulunması
MADDE 1046- (1) Alacaklıya ödemede bulunan gemi maliki, diğer ipotekli gemilerden birinin malikine veya onun
hukuki seleflerine rücu hakkına sahip bulunduğu oranda o malikin gemisi üzerindeki ipotek hakkını kazanır. 1045 inci
maddenin ikinci fıkrası gereğince devam eden ipotekle işbu ipotek birlikte ipotek teşkil eder.
(2) Kısmen ödeme hâlinde, alacaklı üzerinde kalan ipotek, birinci fıkra ile 1045 inci maddenin ikinci fıkrası gereğince
malike geçen ipoteklerden sıra itibarıyla önce gelir.
(3) Alacağın malike devri veya alacaklı ve borçlu sıfatlarının malikin şahsında birleşmesi, alacağın malik tarafından
ödenmesi hükmündedir.
(4) Alacaklının hakkını cebrî icra yoluyla ipotekli gemilerden birinden alması durumunda birinci fıkranın birinci
cümlesi hükmü uygulanır.
ddd) Birlikte gemi ipoteğinde ipoteğin borçluya geçmesi
MADDE 1047- (1) Birlikte gemi ipoteğinde borçlu, 1038 inci maddenin altıncı fıkrasında yazılı hâlde, ipotekli
gemilerden yalnız birinin malikine veya onun hukuki seleflerine rücu hakkına sahip olursa, ancak bu gemi üzerindeki ipotek
kendisine geçer; diğer gemiler üzerindekiler düşer.
eee) Alacaklının gemi malikine karĢı sahip olduğu istem hakkının zamanaĢımına uğraması
MADDE 1048- (1) Gemi sicilinden haksız yere silinmiş akdî ipoteklerle tescil edilmemiş bulunan kanuni ipotekler,
alacaklının gemi malikine karşı sahip olduğu istem hakkının zamanaşımına uğraması ile düşer.
bb) Sadece ipoteğin düĢmesi sonucunu doğuran sebepler
aaa) Tarafların anlaĢması
MADDE 1049- (1) İpotekli alacaklı ile gemi malikinin, ipoteğin kaldırılması hususunda 1015 inci maddenin ikinci
fıkrasında öngörüldüğü şekilde anlaşmaları ve ipotek kaydının gemi sicilinden silinmesi ile ipotek sona erer. Şu kadar ki,
ipotek üzerinde hak sahibi kişiler varsa onların da onayları şarttır.
bbb) Alacaklının feragati
MADDE 1050- (1) İpotek, alacaklının feragati ve bunun üzerine sicilden ipotek kaydının silinmesi ile düşer. Şu kadar
ki, ipotek üzerinde hak sahibi kişiler varsa onların da onayları şarttır.
(2) Malik, ipoteğin ileri sürülmesini sürekli olarak imkânsız kılan bir def’e sahip bulunduğu takdirde, alacaklıdan
ipotekten feragatini isteyebilir.
11204
(3) Vazgeçme beyanı imzası noterce onaylı bir senetle veya sicil müdürlüğünde yapılır.
(4) Alacaklı ipotekten vazgeçmek veya diğer bir ipoteğe öncelik hakkı tanımak suretiyle borçluyu ipotekten hakkını
almak imkânından yoksun bıraktığı oranda borçlu borcundan kurtulur.
ccc) Ġpoteğin süresinin dolması
MADDE 1051- (1) Belli bir süre için kurulan ipotek, bu sürenin dolması ile düşer.
cc) Mahkemece ipoteğin düĢmesine karar verilmesi
aaa) Alacaklının belli olmaması hâlinde
MADDE 1052- (1) Alacaklının kim olduğu bilinmiyorsa, gemi siciline ipotekle ilgili olmak üzere yapılan son
kayıttan itibaren on yıl geçtiği ve alacaklının hakkı bu süre içinde malik tarafından Türk Borçlar Kanununun 154 üncü
maddesi gereğince zamanaşımını kesecek tarzda tanınmış olmadığı takdirde, alacaklı ilan yoluyla çağrılarak ipoteğin
düşmesine karar verilebilir. Vadeli alacaklarda bu süre, vadenin dolmasından önce işlemeye başlamaz.
(2) Düşme kararının verilmesiyle ipotek sona erer.
bbb) Paranın tevdii hâlinde
MADDE 1053- (1) Malik, alacaklının alacağını ödeme veya feshi bildirme hakkına sahip olur ve alacak tutarını, geri
almak hakkından feragat ederek, alacaklının adına tevdi ederse, belli olmayan alacaklı ilan yoluyla çağrılarak ipoteğin
düşmesine karar verilebilir. Faizler ancak miktarı sicile geçirilmiş ise, tevdi olunur; düşme kararının verilmesinden önceki üç
yıllık dönem hariç, faiz tevdi edilmez.
(2) Alacaklı, Türk Borçlar Kanununun tevdi ile ilgili hükümlerine göre daha önce hakkını almış sayılmadıkça düşme
kararının verilmesi ile borç ödenmiş sayılır.
(3) Alacaklı daha önce tevdi yerine başvurmadığı takdirde, tevdi edilen bedel üzerindeki hakkı, düşme kararının
verilmesinden itibaren on yıl geçmekle sona erer. Bu hâlde tevdi eden kişi, tevdi sırasında geri almak hakkından feragat etmiş
olsa bile, tevdi ettiği bedeli geri alabilir.
III- Yapı hâlindeki gemiler üzerinde ipotek
1. Konusu
MADDE 1054- (1) Yapı hâlindeki gemiler üzerinde de ipotek kurulabilir.
(2) Omurgasının konulduğu andan kızaktan indirilinceye kadar, görünebilecek bir yerine ad ve numara konulmak
suretiyle yapının açık ve sürekli bir şekilde ayırt edilmesi gerçekleştirildiği andan itibaren yapı hâlindeki gemi üzerinde
ipotek kurulabilir.
(3) Tamamlandığında onsekiz gros tonilatodan ufak olacak yapılar üzerinde ipotek kurulamaz.
2. Kurulması
MADDE 1055- (1) Yapı hâlindeki gemi üzerinde ipotek, yapı maliki ile alacaklının yapı üzerinde ipotek kurulması
hususunda anlaşmaları ve ipoteğin yapı hâlindeki gemilere özgü sicile tescili ile kurulur. İpoteğin kurulmasına ilişkin
anlaşmanın yazılı şekilde yapılması ve imzalarının noterce onaylanması şarttır. Bu anlaşma gemi sicil müdürlüğünde de
yapılabilir.
3. Kapsamı
MADDE 1056- (1) Yapı hâlindeki gemi, yapımın her aşamasında ipoteğin kapsamındadır. Yapı hâlindeki gemiler
üzerindeki ipotek, 1020 nci maddede yazılı şeylerle yapı malikinin mülkiyetine girmemiş olan kısımlar dışında, tersanede
bulunup yapımda kullanılacak olan ve bunun için işaretlenmiş bulunan kısımları da kapsar.
11205
(2) Yapı hâlindeki gemiler üzerindeki ipotek, sigorta tazminatını ancak ipoteğin kapsamına giren hususlar üzerindeki
malikin menfaatinin malik veya onun lehine bir başkası tarafından ayrıca sigorta ettirilmiş olması hâlinde kapsar.
4. Derecesi
MADDE 1057- (1) Yapı üzerinde kurulan gemi ipoteği, yapımı tamamlandıktan sonra eski derecesiyle gemi üzerinde
kalır.
5. Uygulanacak hükümler
MADDE 1058- (1) Yapı hâlindeki gemiler üzerindeki ipotekle ilgili özel hükümler saklı kalmak üzere, 1014 ilâ 1053
üncü madde hükümleri bu tür ipoteklere de uygulanır.
DÖRDÜNCÜ AYIRIM
Ġntifa Hakkı
A) Kurulması
MADDE 1059- (1) Sicile kayıtlı gemiler üzerinde intifa hakkı kurulabilir.
(2) İntifa hakkı, aksi kararlaştırılmadıkça, sahibine üzerinde kurulduğu gemiden tam yararlanma yetkisini sağlar.
(3) Akdî intifa hakkının kurulmasında 1015 inci madde hükmü uygulanır.
B) Uygulanacak hükümler
MADDE 1060- (1) Sicile kayıtlı gemi üzerindeki intifa hakkı Türk Medenî Kanununun taşınmazlar üzerindeki intifa
hakkı hükümlerine tabidir.
(2) İntifa hakkı ile gemi ipotekleri arasındaki ilişkiler Türk Medenî Kanununun 869 uncu maddesi hükmüne tabidir.
Aynı tarihle kaydedilmiş bulunan haklar aynı derecededir. Gemi ipoteğinin derecelerinin değiştirilmesi ve ipoteğin malike
karşı alacaklıya sağladığı hakların zamanaşımına uğraması ile ilgili hükümler burada da uygulanır.
ĠKĠNCĠ KISIM
Donatan ve Donatma ĠĢtiraki
A) Donatan
I- Tanımı
MADDE 1061- (1) Donatan, gemisini menfaat sağlamak amacıyla suda kullanan gemi malikine denir.
(2) Kendisinin olmayan bir gemiyi menfaat sağlamak amacıyla suda kendi adına bizzat veya kaptan aracılığıyla
kullanan kişi, üçüncü kişilerle olan ilişkilerinde donatan sayılır. Malik, geminin işletilmesinden dolayı gemi alacaklısı
sıfatıyla bir istemde bulunan kişiyi, bu işletilme malike karşı haksız ve alacaklı da kötüniyet sahibi olmadıkça, hakkını
istemekten engelleyemez.
II- Gemi adamlarının kusurlarından doğan sorumluluğu
MADDE 1062- (1) Donatan, gemi adamlarının, zorunlu danışman kılavuzun veya isteğe bağlı kılavuzun görevlerini
yerine getirirken işledikleri kusur sonucunda üçüncü kişilere verdiği zararlardan sorumludur. Ancak, donatan, yolculara ve
yükle ilgili kişilere karşı, taşıyanın gemi adamlarının kusurundan doğan sorumluluğuna ilişkin hükümlere göre sorumlu olur.
(2) Donatanın, Türkiye Cumhuriyetinin taraf olduğu sorumluluğun sınırlandırılmasına ilişkin milletlerarası
sözleşmelerden doğan sorumluluğunu sınırlandırma hakkı saklıdır.
III- Yetkili mahkeme
MADDE 1063- (1) Donatan aleyhine, bu sıfatı dolayısıyla, herhangi bir alacaktan dolayı geminin bağlama limanının
bulunduğu yer mahkemesinde de dava açılabilir.
11206
B) Donatma iĢtiraki
I- Tanımı
MADDE 1064- (1) Birden çok kişinin paylı mülkiyet şeklinde malik oldukları bir gemiyi, menfaat sağlamak
amacıyla aralarında yapmış oldukları sözleşme gereğince, hepsi adına ve hesabına suda kullanmaları hâlinde donatma iştiraki
vardır.
(2) Tek başına bir geminin maliki veya işletme hakkına sahip olan ticaret şirketleri veya diğer tüzel kişiler hakkında
donatma iştirakine ilişkin hükümler uygulanmaz.
II- ĠĢtirakin tescili
MADDE 1065- (1) Donatma iştirakinin yapılmasını izleyen onbeş gün içinde iştirak, ticaret ve gemi sicillerine tescil
edilir.
(2) Ticaret ve gemi sicillerine;
a) Paydaş donatanların adları, yerleşim yerleri ve vatandaşlıkları,
b) İştirakin unvanı ve merkezi,
c) İştirakin konusu,
d) Her paydaş donatanın gemi payının miktarı,
e) İştiraki temsile yetkili kişilerin ad ve soyadları ile bunların yalnız başlarına mı yoksa birlikte mi imza atmaya
yetkili oldukları,
kaydedilir.
III- PaydaĢ donatanlar arasındaki iliĢkiler
MADDE 1066- (1) Paydaş donatanlar arasındaki hukuki ilişkiler ile donatma iştirakinin temsili, paydaşlar arasındaki
sözleşme hükümlerine tabidir. Sözleşmede hüküm bulunmayan durumlarda, 1067 ilâ 1087 nci maddeler uygulanır.
IV- ĠĢtirakin yönetimi ve temsili
1. Kararlar
MADDE 1067- (1) İştirakin işleri paydaş donatanların oy çoğunluğu ile verecekleri kararlara göre yürütülür. Her
paydaş donatanın sahip olduğu oy hakkı, onun gemideki payı veya paylarının miktarına göre belirlenir. Kararın lehinde oy
verenlerin, tüm payların yarısından fazlasına sahip olmaları hâlinde oy çoğunluğu gerçekleşmiş sayılır.
(2) Donatma iştiraki sözleşmesinin değiştirilmesine ilişkin veya bu sözleşmeye aykırı ya da iştirakin amacına yabancı
kararlar oybirliği ile alınır.
2. Gemi müdürü
a) Atanması ve görevden alınması
MADDE 1068- (1) Donatma iştirakinin işlerinin görülmesi için oy çoğunluğu ile bir gemi müdürü atanabilir. Paydaş
donatanlardan olmayan bir gemi müdürünün atanması için oybirliği şarttır.
(2) Gemi müdürü, sözleşmenin feshinden doğan hakları saklı kalmak üzere, her zaman oy çoğunluğuyla görevden
alınabilir.
(3) Gemi müdürünün atanması ve görevden alınması ticaret ve gemi sicillerine tescil olunur.
b) Yönetim yetkisi
MADDE 1069- (1) Gemi müdürünün yönetme hakkı 1070 inci maddeye tabidir. Ancak, olağanüstü tamirler veya
kaptanın atanması ve görevden alınması için önceden donatma iştirakinin kararının alınması gerekir.
11207
(2) Gemi müdürü, iştirak tarafından yetkilerinin kapsamına getirilen sınırlamalara uymakla yükümlüdür. Bunun
dışında, alınan kararlara göre hareket etmek ve bu kararları uygulamak zorundadır.
c) Temsil yetkisi
aa) Kapsamı
MADDE 1070- (1) Gemi müdürü, bu sıfatla iştirakin olağan işlerinin gerektirdiği bütün işlemleri ve hukuki
tasarrufları üçüncü kişilerle yapmaya ve bu işler dolayısıyla ödenen paraları toplamaya yetkilidir. Gemi müdürünün temsil
yetkisine, özellikle geminin donatılmasına ve bakımına ilişkin işlem ve tasarruflar ile navlun sözleşmelerinin yapılması ve
geminin, navlunun, donatma giderlerinin ve müşterek avaryadan doğan alacakların sigorta ettirilmesi dâhildir.
(2) Kaptan, sadece gemi müdürünün emir ve talimatlarına uymakla yükümlü olup, paydaş donatanlardan herhangi
birinin vereceği talimata uymak zorunda değildir.
(3) Gemi müdürü bu madde uyarınca yapmaya yetkili olduğu işlerden doğan uyuşmazlıklar dolayısıyla açılan
davalarda ve girişilen takiplerde iştiraki temsile de yetkilidir.
(4) Gemi müdürü, kendisine özel bir yetki verilmedikçe, iştirak veya paydaş donatanlardan birinin veya birkaçının
adına kambiyo taahhüdünde bulunamayacağı veya ödünç para alamayacağı gibi gemi veya gemi payları üzerinde bunları
satmak veya rehnetmek suretiyle tasarrufta da bulunamaz.
bb) Hükümleri
MADDE 1071- (1) Gemi müdürünün bu sıfatla kanuni yetkileri çerçevesinde yaptığı hukuki işlemlerden doğan bütün
hak ve borçlar iştirake aittir.
cc) Sınırlandırılması
MADDE 1072- (1) Gemi müdürünün kanuni temsil yetkisinin sınırlandırılması, donatma iştiraki tarafından ancak
işlemin yapıldığı anda bunu bilen üçüncü kişilere karşı ileri sürülebilir.
d) Yükümlülükleri
aa) Özen yükümlülüğü
MADDE 1073- (1) Gemi müdürü, donatma iştirakinin işlerini yaparken tedbirli bir donatanın özenini göstermek
zorundadır.
bb) Defter tutma ve belgeleri saklama yükümlülüğü
MADDE 1074- (1) Gemi müdürü, iştirak işlerine ilişkin ayrı bir defter tutmak ve iştirak işleri dolayısıyla aldığı
belgeleri ve verdiği belgelerin suretlerini düzenli bir şekilde saklamak zorundadır.
cc) Bilgi ve hesap verme yükümlülüğü
MADDE 1075- (1) Gemi müdürü, paydaş donatanlardan her birine, istemi üzerine, donatma iştirakine ait işler
hakkında bilgi vermek ve iştirake ait bütün defterlerle belgeleri göstermek zorundadır.
(2) Donatma iştirakinde gemi müdürünün hesap vermesine her zaman karar verilebilir. Gemi müdürünün verdiği
hesabın çoğunluk tarafından onaylanması ve gördüğü işlerin uygun bulunması, bu karara karşı oy verenlerin itiraz haklarını
düşürmez.
V- Kazanca ve zarara katılma
MADDE 1076- (1) İştirakin kazancı ve zararı, paydaş donatanlara gemideki paylarına göre dağıtılır.
(2) Kazanç ve zarar hesabı ile kazancın dağıtılması takvim yılı sonunda yapılır.
11208
VI- Giderlere katılma
MADDE 1077- (1) Paydaş donatanlardan her biri iştirakin giderlerine, özellikle geminin donatılması ve tamiri
giderlerine, gemideki payları oranında katılmak zorundadır.
(2) Paydaş donatanlardan biri kendisine düşen gider payını ödemez ve bu para diğer paydaş donatanlar tarafından
onun hesabına avans olarak verilirse, borçlu paydaşın temerrüt faizi ödeme yükümlülüğü, avansların verildiği tarihten
itibaren başlar. Avansın ödenmesinin, borçlu paydaşa ait gemi payı veya payları üzerinde, avans veren paydaş donatanlar
bakımından doğurduğu sigortalanabilir menfaatin sigorta ettirilmesi hâlinde, sigorta giderleri de borçlu paydaş donatana ait
olur.
VII- PaydaĢ donatanların Ģahsında değiĢiklik
MADDE 1078- (1) Paydaş donatanlardan birinin şahsında meydana gelecek bir değişiklik, donatma iştirakinin
devamına engel olmaz.
(2) Paydaş donatanlardan hiçbiri iştirakten çıkarılamaz.
VIII- PaydaĢ donatan olan kaptan
MADDE 1079- (1) Kaptan paydaş donatanlardan biri ise, işine onayı olmaksızın son verildiğinde, paydaş
donatanlarla yaptığı sözleşme gereğince iştirakte donatan sıfatıyla sahip olduğu payın, diğer donatanlar tarafından,
bilirkişilerce biçilecek değerinin ödenmesi suretiyle satın alınmasını isteyebilir. Kaptan, haklı bir sebep olmaksızın istemini
ileri sürmekte gecikirse, hakkı düşer.
IX- PaydaĢ donatanların sorumluluğu
1. ĠĢtirakin borçlarından dolayı üçüncü kiĢilere karĢı sorumluluğu
MADDE 1080- (1) Deniz alacaklarından sorumluluğun sınırlandırılmasıyla ilgili hükümler saklı kalmak üzere,
paydaş donatanlar, iştirakin borçlarından dolayı üçüncü kişilere karşı iştirak payları oranında şahsen sorumludurlar.
2. ĠĢtirak payının devredilmiĢ olması hâlinde
MADDE 1081- (1) İştirak payını devreden paydaş donatan, iktisap edenle birlikte devri diğer donatanlara veya gemi
müdürüne bildirmedikçe, onlarla olan ilişkilerinde paydaş donatan sayılır ve bu bildirimden önce doğan bütün borçlardan
dolayı onlara karşı paydaş donatan sıfatıyla sorumlu olmakta devam eder. İştirak payını iktisap eden kişi de iktisap anından
itibaren diğer paydaş donatanlarla olan ilişkilerinde paydaş donatan sıfatı ile sorumlu olur.
(2) Donatma iştiraki sözleşmesi hükümleri ile iştirak tarafından verilen kararlar ve girişilmiş işler, devredeni ne
ölçüde bağlıyorsa, iktisap edeni de o ölçüde bağlar. İktisap edenin tekeffül bakımından devredene karşı sahip olduğu haklar
saklı kalmak şartıyla, diğer paydaş donatanlar, devredenin paydaş donatan sıfatıyla devrettiği payına ilişkin olmak üzere ona
düşen borçları, iktisap edene karşı da takas edebilirler.
(3) Birinci ve ikinci fıkra hükümleri, bir iştirak payının cebrî icra yolu ile iktisabı hâlinde de uygulanır.
X- Sona ermesi
1. Sona erme sebepleri
a) Fesih kararı
MADDE 1082- (1) Donatma iştiraki, çoğunluk kararı ile fesih olunabilir. Geminin devri hakkındaki karar da iştirakin
feshi kararı hükmündedir.
11209
b) Çıkmak isteyen ortağın fesih istemi
MADDE 1083- (1) Paydaş donatanlardan her biri, haklı bir sebebe dayanarak iştirakten çıkmasına izin verilmesini
isteyebilir. İştirakten çıkmasına izin verilmeyen paydaş donatan, haklı sebeplere dayanarak mahkemeden iştirakin feshini
isteyebilir.
(2) Dürüstlük kuralına göre paydaş donatanın iştirakte kalmasını ondan beklenilemeyecek derecede zorlaştıran olaylar
haklı sebep sayılır. Sadece çıkmak isteyen paydaş donatanın şahsını ilgilendiren ve diğer paydaş donatanlardan hiçbiri için
sözleşmeye aykırılık oluşturmayan olaylar, haklı sebep olarak kabul edilemez.
(3) Mahkeme haklı sebebi ispatlanmış görürse, davacının iştirak payına bilirkişilerce biçilecek olan değerin diğer
paydaş donatanlar tarafından ödenip devralınması için onlara uygun bir süre verir. Her paydaş donatanın, davacı paydaş
donatanın payını, kendi payı oranında devralmak hakkı vardır. Mahkemece verilen süre içinde davacı paydaş donatanın payı
devralınmadığı takdirde, mahkeme iştirakin feshine karar verir.
(4) Bu madde hükümlerinin paydaş donatanlar aleyhine değiştirilmesi sonucunu doğuran sözleşme şartları geçersizdir.
c) ĠĢtirakin iflası
MADDE 1084- (1) Donatma iştiraki hakkında iflasın açılmasıyla da iştirak sona erer.
2. Sona ermeyi gerektirmeyen hâller
MADDE 1085- (1) Paydaş donatanlardan birinin ölümü veya iflası, donatma iştirakinin sona ermesine sebep olmaz.
XI- Tasfiye
MADDE 1086- (1) Donatma iştirakinin feshi yahut geminin devri kararlaştırılmışsa, gemi açık artırmayla satılır ve
iştirak tasfiye olunur. Geminin tamir kabul etmez veya tamire değmez bir hâlde bulunduğu mahkeme kararıyla
saptanmadıkça satış, ancak gemi, bağlama limanında veya bir Türk limanında bulunup da yerine getirmekle yükümlü olduğu
bir navlun sözleşmesiyle henüz bağlı bulunmadığı bir sırada yapılabilir. Satış şekli ve şartları, paydaş donatanların
oybirliğiyle değiştirilebilir.
(2) Satış şekli ve şartları veya tasfiye memurunun atanması hususunda paydaş donatanların uzlaşamamaları veya
feshe mahkemece karar verilmiş olması hâlinde, mahkeme gemiyi satmak ve iştiraki tasfiye etmek üzere bir tasfiye memuru
atar. Bu memurun hakları, görevleri ve sorumluluğu hakkında kollektif şirket tasfiye memurları hakkındaki hükümler kıyas
yoluyla uygulanır.
XII- Yetkili mahkeme
MADDE 1087- (1) Paydaş donatanlar aleyhine bu sıfatları dolayısıyla diğer paydaş donatanlar veya üçüncü kişiler
tarafından herhangi bir alacaktan dolayı geminin bağlama limanının bulunduğu yer mahkemesinde de dava açılabilir.
(2) Davanın paydaş donatanlardan biri veya birkaçı aleyhine açılmış olması hâlinde de aynı hüküm uygulanır.
ÜÇÜNCÜ KISIM
Kaptan
A) özen yükümlülüğü
MADDE 1088- (1) Kaptan, bütün işlerinde, özellikle ifası kendisine düşen sözleşmelerin yerine getirilmesinde
tedbirli bir kaptan gibi hareket etmek zorundadır.
11210
B) Sorumluluğu
MADDE 1089- (1) Kaptan, kusuruyla yol açtığı zararlardan, özellikle bu Kısım ile diğer Kısımlarda belirtilen
görevlerini yapmamasından doğacak zararlardan dolayı, yolcular da dâhil, gemi ve eşyayla ilgili herkese karşı sorumludur.
(2) Donatanın emrine uyması kaptanı sorumluluktan kurtarmaz.
(3) Durumu bilerek kaptana emir vermiş olan donatan da sorumludur.
(4) Kaptanın, Türkiye Cumhuriyetinin taraf olduğu sorumluluğun sınırlandırılmasına ilişkin milletlerarası
sözleşmelerden doğan sorumluluğunu sınırlandırma hakkı saklıdır.
C) Görevleri
I- Geminin elveriĢliliği ile ilgili olarak
1. Geminin denize ve yola elveriĢli olup olmadığına dikkat etme
MADDE 1090- (1) Kaptan, yola çıkmadan önce geminin denize ve yola elverişli olmasına ve gemiye, gemi
adamlarına ve yüke ait belgelerin gemide bulunmasına dikkat etmek zorundadır.
2. Geminin yüklemeye ve boĢaltmaya elveriĢli olup olmadığına dikkat etme
MADDE 1091- (1) Kaptan, yükleme ve boşaltma araçlarının kullanılma amaçlarına uygun durumda olmasına ve
istifin, özel istifçiler tarafından yapılsa bile, denizcilikte geçerli olan kurallara uygun bir şekilde gerçekleştirilmesine dikkat
etmek zorundadır.
(2) Kaptan, denizcilikte geçerli olan kurallar uyarınca; geminin aşırı derecede yüklenmemesine, gerekli safranın
gemide bulunmasına ve geminin ambarlarının taşınacak olan eşyayı kabule ve korumaya elverişli bir şekilde donatılmış
olmasına dikkat etmek zorundadır.
II- Yabancı mevzuata uyma
MADDE 1092- (1) Kaptan, yabancı bir ülkede bulunduğu sırada o ülke devletinin mevzuatına, özellikle kolluk, vergi
ve gümrük kurallarına uymamasından doğan zararları tazmin ile yükümlüdür.
(2) Kaptan, gemisine harp kaçağı niteliğine sahip olduğunu bildiği veya bilmesi gereken eşyayı yüklemesi sebebiyle
ortaya çıkan zararı da tazmin ile yükümlüdür.
III- Yola çıkma
MADDE 1093- (1) Kaptan, gemi kalkmaya hazır olunca, elverişli ilk fırsatta yola çıkmak zorundadır.
(2) Kaptan, hastalık veya diğer bir sebepten dolayı gemiyi yönetemeyecek durumda olsa bile, geminin kalkmasını
veya yolculuğun devamını, uygun görülemeyecek bir şekilde geciktiremez. Böyle bir durumda kaptan, durumun gereklerine
göre donatandan talimat alması mümkünse, vakit geçirmeden ona engelleri bildirip talimat gelinceye kadar gereken önlemleri
almak; aksi takdirde yerine başka bir kişiyi kaptan olarak bırakmak zorundadır. Kaptan, seçiminde kusurlu olmadıkça,
kendisine vekâlet eden kaptanın fiillerinden dolayı sorumlu tutulamaz.
IV- Gemide hazır bulunma
MADDE 1094- (1) Yükleme başladıktan boşaltma bitinceye kadar zorunlu bir sebep bulunmadıkça kaptan, ikinci
kaptanla birlikte aynı zamanda gemiden ayrılamaz. Kaptan ayrılmak zorunda kalırsa, ayrılmadan önce zabitler veya tayfalar
arasından uygun birisini yerine vekil bırakmakla yükümlüdür.
(2) Bu hüküm, geminin güvenli olmayan bir limanda veya demirleme yerinde bulunduğu zamanda, yükleme
başlamadan önce ve boşaltma bittikten sonra da uygulanır.
11211
(3) Kaptan, yakın bir tehlikenin var olması hâlinde veya gemi denizde bulunduğu sırada, gemiden ayrılmasını haklı
gösteren bir zorunluluk olmadıkça, gemide kalmakla yükümlüdür.
V- Kaptanın gemi zabitlerine danıĢması
MADDE 1095- (1) Kaptan, bir tehlikenin varlığı hâlinde, gemi zabitlerine danışmaya gerek görse bile, onların
verdikleri kararla bağlı olmayıp alacağı önlemlerden daima kendisi sorumlu olur.
VI- Gemi jurnali
1. Tutma yükümlülüğü
MADDE 1096- (1) Her gemide gemi jurnali denilen bir defter tutulur. Bu deftere her yolculukta eşya veya safranın
yüklenmeye başlanması anından itibaren geçecek belli başlı olaylar yazılır.
(2) Gemi jurnali, kaptanın gözetimi altında, ikinci kaptan tarafından ve onun mazereti hâlinde bizzat kaptan veya
kaptanın gözetimi altında olmak şartıyla ehil bir gemi adamı tarafından tutulur.
(3) Bir liman içinde yolculuk yapan küçük gemilerde jurnal tutmak yükümlülüğü yoktur.
2. Ġçeriği
MADDE 1097- (1) Gemi jurnaline, engel bulunmadıkça, aşağıdaki hususlar günü gününe yazılır:
a) Meteorolojik veriler, özellikle hava ve rüzgâr durumu.
b) Geminin izlediği rota ve aldığı yol.
c) Geminin bulunduğu enlem ve boylam dairesi.
d) Sintinelerdeki su yüksekliği.
e) İskandil edilen su derinliği.
f) Kılavuz alınması ve kılavuzun gemiye girdiği ve ayrıldığı saatler.
g) Gemi adamları arasındaki değişiklikler.
h) Gemi veya eşyanın uğradığı bütün kazalar ve bunların ayrıntılı açıklaması.
i) Gemide işlenen suçlar ve 25/4/2006 tarihli 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu hükümleri saklı kalmak üzere,
gemideki doğum ve ölüm olayları.
(2) Gemi jurnali kaptan ve ikinci kaptan tarafından imzalanır.
VII- Deniz raporu
1. Düzenlenmesi istemine yetkili olanlar
MADDE 1098- (1) Kaptan, yolculuk sırasında gemiyi veya taşınan eşyayı ilgilendiren veya başkaca bir maddi zarar
doğurması muhtemel olan bir kaza meydana geldiğinde, gemi zayi olsa bile, bir deniz raporu düzenlenmesini istemeye yetkili
ve kendisinden istendiği takdirde buna zorunludur. Deniz raporunun düzenlenmesini donatan veya ilgisi olduğunu ispat eden
herkes isteyebilir. Deniz raporunun, vakit kaybetmeksizin aşağıda belirtilen yerlerden birinde düzenlenmesi istenebilir:
a) Varma limanında ve eğer varma limanı birden çok ise, kazadan sonra varılan ilk limanda.
b) Gemi tamir edildiği veya eşya boşaltıldığı takdirde barınma limanında.
c) Yolculuk geminin batması yüzünden veya diğer bir sebepten varma limanına ulaşmadan biter ise, kaptanın veya
ona vekâlet eden kişinin uğradığı ilk elverişli yerde.
11212
(2) Kaptan ölür veya deniz raporu düzenlettiremeyecek bir hâlde bulunursa, gemide kaptandan sonra en yüksek
rütbeli zabit tespit yaptırmak zorundadır.
(3) Denizde can ve mal koruma hakkındaki mevzuat hükümleri saklıdır.
(4) Deniz raporu, Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde mahkemelerce düzenlenir. Diğer yerlerde, Türk Bayraklı
gemiler için yerel mevzuat hükümleri saklı kalmak üzere Türk konsoloslukları, deniz raporu düzenler.
2. Tespit edilecek konular
MADDE 1099- (1) Yolculuğun önemli olayları, özellikle kazalar ve zararın önüne geçilmesi veya azaltılması için
alınan önlemler tam ve açık olarak mahkemece veya konsoloslukça tespit edilir.
3. Usul
MADDE 1100- (1) Tespit için kaptan, bütün gemi adamlarının ad ve soyadlarını gösteren bir cetvel, gemi jurnali ve
olayla ilgili mevcut diğer belgelerle birlikte 1098 inci maddede belirtilen mahkemeye veya konsolosluğa başvurur.
(2) Başvuru üzerine mahkeme veya konsolosluk, tespit için mümkün olduğu kadar yakın bir gün belirler ve bunu
uygun olan bir şekilde ilan eder. Ancak, gecikmesinde sakınca görülen hâllerde ilandan vazgeçilebilir.
(3) Gemi veya yükle ilgili olanlarla kaza ile ilgili diğer kişiler, mahkemede veya konsoloslukta bizzat
bulunabilecekleri gibi, bir vekil de bulundurabilirler.
(4) Kaptan, gemi jurnaline dayalı olarak gerekli açıklamalarda bulunur. Gemi jurnali, mahkemeye veya konsolosluğa
getirilemiyorsa veya tutulması zorunlu değilse, bu hâllerin sebepleri bildirilmelidir.
(5) Hâkim veya konsolos, gerek gördüğünde gemi adamlarından mahkemeye gelmemiş olanları dinleyebileceği gibi,
olayların yeterince anlaşılması için kaptan ve diğer gemi adamlarına istediğini de sorabilir.
(6) Kaptana, diğer gemi adamlarına ve olayla ilgisi bulunanlara doğru söylemeleri gerektiği ihtar olunur.
4. Tutanağın aslının saklanması
MADDE 1101- (1) Tutanağın aslı mahkemece veya konsoloslukça saklanır. İlgililerden isteyenlere onaylanmış
örnekleri verilir.
VIII- Donatanın menfaatlerini koruma
MADDE 1102- (1) Kaptan, gemi zayi olsa bile, gerektiği sürece donatanın menfaatlerini korumakla yükümlüdür.
D) Kanundan doğan temsil yetkisi
I- Donatanın temsilcisi sıfatıyla
1. Kapsamı
a) Gemi bağlama limanında bulunduğu sırada
MADDE 1103- (1) Gemi henüz bağlama limanında bulunduğu sırada kaptanın yapmış olduğu hukuki işlemler
donatanı bağlamaz; meğerki, kaptan kendisine ayrıca verilmiş özel bir yetkiye dayanarak hareket etmiş veya borç, diğer bir
özel borçlandırıcı sebepten doğmuş olsun.
(2) Kaptan bağlama limanında da gemi adamı tutmaya yetkilidir.
11213
b) Gemi bağlama limanı dıĢında bulunduğu sırada
MADDE 1104- (1) Gemi bağlama limanı dışında bulunduğu sırada kaptan, bu sıfatla, geminin donatılmasına, yakıt
ve kumanyasına, gemi adamlarına, geminin denize, yola ve yüke elverişli bir hâlde tutulmasına ve genel olarak yolculuğun
güvenli bir şekilde sürdürülmesine ilişkin her türlü işlem ve tasarrufları üçüncü kişilerle donatan adına yapmaya yetkilidir.
(2) Taşıma sözleşmeleri yapmak ve görevlerine giren hususlarda dava açmak da kaptanın yetkisi kapsamındadır.
(3) Yabancı bayraklı gemilerde, geminin malikine veya kiracısına açılacak her türlü dava veya takip, onlar hakkında
geçerli olmak üzere kaptana da yöneltilebilir.
c) Kredi iĢlemleri
MADDE 1105- (1) Kaptan, ancak gemiyi korumak veya yolculuğu yapmak için zorunluluk bulunması hâlinde ve bu
ihtiyaçların karşılanabilmesi için gerekli olan miktarda ödünç para veya veresiye mal almaya ve benzeri kredi işlemlerini
yapmaya yetkilidir.
(2) Birinci fıkrada kaptanın yapmaya yetkili olduğu belirtilen işlemlerin geçerliği, onun seçtiği işlemin amaca uygun
veya bu işlemle sağlanan para veya diğer şeylerin fiilen geminin korunması veya yolculuk yapmak için kullanılmış olup
olmamasına bağlı değildir. Üçüncü kişi, kaptanın yetkisiz olduğunu veya sağlanan krediyi başka bir amaçla kullanma
niyetinin bulunduğunu biliyorsa yahut bunları bilmemesi ağır bir ihmal oluşturuyorsa, kaptanın yaptığı işlem donatanı
bağlamaz.
(3) Kaptanın kambiyo taahhütlerinden dolayı donatanın şahsen sorumlu tutulması, ona donatan tarafından açık bir
temsil yetkisi verilmiş bulunmasına bağlıdır.
2. Temsil yetkisinin sınırlandırılması
MADDE 1106- (1) Kaptanın kanundan doğan temsil yetkisini sınırlandırmış olan donatan, bu sınırlandırmalara
kaptanın uymadığını, sadece bunları bilen kişilere karşı ileri sürebilir.
3. Fesihten sonra kaptanın yetkilerinin kaldırılması
MADDE 1107- (1) Kaptanla yaptığı sözleşmenin feshini bildiren donatan, kaptanın, feshi bildirim süresi içinde,
yetkilerini kullanmasını yasaklayabilir.
4. Kaptanın vekâletsiz iĢ görmesi
MADDE 1108- (1) Vekâleti olmadan donatan hesabına kendi parasından avans veren veya kendi adına borçlanan
kaptan, donatandan olan tazminat alacağı bakımından üçüncü kişiler durumundadır.
5. Donatanın kaptanın yaptığı iĢlemlerden doğan sorumluluğu
MADDE 1109- (1) Donatan, kaptanın onun adına hareket ettiğini bildirerek veya bildirmeyerek, gemiyi sevk ve idare
eden kişi sıfatıyla kanuni yetkileri dâhilinde yaptığı hukuki işlemlerden dolayı üçüncü kişilere karşı hak iktisap eder ve borç
altına girer.
(2) Kaptan, ifasını ayrıca üstlenmedikçe veya kanuni yetkilerini aşmadıkça, yapmış olduğu işlemlerden dolayı şahsen
borç altına girmez. Kaptanın 1088 ve 1089 uncu maddelerden kaynaklanan sorumluluğu saklıdır.
6. Kaptanın donatana karĢı hak ve yükümlülükleri
MADDE 1110- (1) Donatan tarafından sınırlandırılmış olmadıkça, kaptan ile donatan arasındaki ilişkilerde de
kaptanın yetkilerinin kapsamı, 1103 ilâ 1105 inci maddelerde yer alan hükümlere tabidir.
11214
(2) Kaptan; donatana geminin durumu, yolculuk sırasında meydana gelen olaylar, yaptığı sözleşmeler ve açılan
davalar hakkında düzenli şekilde bilgi vermekle yükümlü olduğu gibi, şartlar elverdikçe bütün önemli işlerde, özellikle 1105
inci maddede yazılı durumlarda, yolculuğun değiştirilmesi veya kesilmesi gerektiğinde ve olağanüstü tamirler ile alımlarda
donatandan talimat istemek zorundadır.
(3) Kaptan, elinde donatana ait yeterli miktarda para bulunsa bile, olağanüstü tamirleri ve alımları, ancak zorunluluk
hâlinde yapabilir.
(4) Kaptan, geminin bağlama limanına dönüşünde veya her isteyişinde donatana hesap vermek zorundadır.
(5) Kaptan; taşıtandan, yükletenden ve gönderilenden ödül veya tazminat gibi her ne ad altında olursa olsun navlun
dışında aldığı bütün paraları da donatanın hesabına alacak yazmak zorundadır.
II- Kendi hesabına gemiye eĢya yükleme yasağı
MADDE 1111- (1) Kaptan, donatanın muvafakati olmaksızın kendi hesabına gemiye eşya yükleyemez. Bu yasağa
uymadığı takdirde, kaptan bu gibi yolculuklarda benzer eşya için, yükleme yerinde ve zamanında istenebilecek en yüksek
navlunu donatana ödemeye zorunludur. Donatanın kaptanın ödediği navlunun karşılamadığı zararı için tazminat isteme hakkı
saklıdır.
III- Yükle ilgili olanların menfaatlerini koruma yükümlülüğü
1. Genel olarak
MADDE 1112- (1) Kaptan, yolculuk esnasında yükle ilgili olanların menfaati gereği eşyanın en iyi şekilde korunması
için mümkün olan özeni göstermekle yükümlüdür.
(2) Kaptan, bir zararın önüne geçilmesi veya azaltılması için özel önlemlerin alınması gerektiğinde, yükle ilgililerin
menfaatlerini göz önünde bulundurmaya ve mümkünse talimatlarını almaya ve durumun gereğine göre bu talimatları
yerine getirmeye zorunludur. Talimat alınması mümkün olmadığı takdirde, kaptan kendi takdirine göre hareket eder; ancak
yükle ilgili olanları, bu gibi durumlardan ve alınan önlemlerden gecikmeksizin bilgilendirmek için üzerine düşeni yapar.
(3) Kaptan, bu gibi durumlarda eşyayı tamamen veya kısmen boşaltmaya ve eşyanın bozulması yüzünden veya diğer
sebeplerden ileri gelebilecek büyük bir zararın başka surette önüne geçilemeyeceği anlaşılıyorsa, eşyayı satmaya; korunması
yahut daha ileri götürülmesi için gereken parayı sağlamak için rehnetmeye yetkilidir.
(4) Kaptan, yükle ilgili olanların zamanında bizzat yapabilecek durumda olmamaları koşuluyla, eşyanın zıyaından ve
hasara uğramasından doğan istem haklarını, mahkemelerde veya mahkeme dışında kendi adına kullanmaya yetkilidir.
2. Rotadan sapma
MADDE 1113- (1) Yolculuğun izlenen rota üzerinde sürdürülmesini umulmayan bir hâl engellerse, kaptan durumun
gereklerine ve imkânlar çerçevesinde uygulamaya zorunlu olduğu talimata göre, yolculuğa, başka bir rota üzerinde devam
edebileceği gibi kısa veya uzun bir süre için ara verebilir veya kalkma limanına geri dönebilir.
(2) Navlun sözleşmesinin sona ermesi hâlinde kaptan, 1211 inci madde hükümlerine göre hareket eder.
11215
3. EĢya üzerinde tasarruf yetkisi
a) Genel olarak
MADDE 1114- (1) 1112 nci maddede yazılı hâller dışında kaptan, ancak yolculuğun devamı için zorunluluk
bulunduğu takdirde, eşya üzerinde onu satmak, rehnetmek veya kullanmak suretiyle tasarrufta bulunabilir.
b) MüĢterek avarya hâlinde
MADDE 1115- (1) Kaptan, para ihtiyacı müşterek avaryadan kaynaklanmış olup da bunu karşılamak için değişik
önlemlerden birine başvurabilecek durumda bulunuyor ise, bunlardan ilgililere en az zarar verecek olanını seçmek
zorundadır.
c) Diğer hâllerde
MADDE 1116- (1) Müşterek avarya hâli bulunmadığı takdirde, kaptan, sadece, para ihtiyacı başka yolla
karşılanamıyorsa veya diğer önlemlerin alınması donatan yönünden katlanılamayacak bir zararın doğmasına sebebiyet
verecekse, eşyayı satabilir, rehnedebilir veya diğer bir şekilde eşya üzerinde tasarrufta bulunabilir.
d) Kaptanın iĢlemlerinin donatanı bağlaması
MADDE 1117- (1) Kaptan eşya üzerinde 1116 ncı maddede yazılı olduğu şekilde tasarruf ettiği takdirde, donatan,
bundan zarar gören yükle ilgili kişilerin uğradıkları zararı tazmin ile yükümlüdür.
(2) Donatanın ödeyeceği tazminat hakkında 1186 ncı madde hükmü uygulanır. Eşyanın satışı sonucunda elde edilen
net satış bedeli 1186 ncı maddede yazılı değeri aşarsa, onun yerine net satış bedeli geçer.
4. DıĢ iliĢkide iĢlemlerin geçerliği
MADDE 1118- (1) Kaptanın, 1112, 1114, 1115 ve 1117 nci maddelere göre yaptığı hukuki işlemlerin geçerli olup
olmadığı, 1105 inci maddenin ikinci fıkrasına göre belirlenir.
DÖRDÜNCÜ KISIM
Deniz Ticareti SözleĢmeleri
BĠRĠNCĠ BÖLÜM
Gemi Kira SözleĢmeleri
A) Tanımı ve türleri
MADDE 1119- (1) Gemi kira sözleşmesi, kiraya verenin belirli bir süre için geminin kullanılmasını, kira bedeli
karşılığında, kiracıya bırakmayı üstlendiği bir sözleşmedir.
(2) Kiraya verenin, gemi ile birlikte gemi adamlarını da kiracının emrine vermeyi üstlenmesi, sözleşmenin niteliğini
değiştirmez.
B) Gemi kira senedi
MADDE 1120- (1) Gemi kira sözleşmesinin taraflarından her biri, giderini vermek koşuluyla, sözleşme şartlarını
içeren ve gemi kira çarter partisi olarak adlandırılan bir gemi kira senedi düzenlenmesini ve kendisine verilmesini isteyebilir.
C) Sicile Ģerh
MADDE 1121- (1) Sözleşmede aksi kararlaştırılmadıkça, taraflar, gemi kira sözleşmelerinin Türk Gemi Siciline veya
941 inci maddenin üçüncü fıkrası gereğince Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından tutulan özel sicile
şerhini isteyebilirler.
(2) Bu şerh, sonraki maliklere, kiracının gemi kira sözleşmesindeki koşullar çerçevesinde, gemiyi kullanmasına izin
vermek zorunluluğunu yükler.
11216
D) Hüküm ve sonuçları
I- Geminin kullanılmasından doğan istemler
MADDE 1122- (1) Kiracı, üçüncü kişilerin, geminin işletilmesinden dolayı, kiraya verene karşı yöneltecekleri tüm
istemleri karşılamak yükümlülüğü altındadır.
II- Geminin teslimi
MADDE 1123- (1) Kiraya veren, kiralanan gemiyi kararlaştırılan tarihte ve yerde denize elverişli ve sözleşme ile
güdülen amaca uygun bir şekilde kullanmaya hazır olarak kiracıya teslim etmekle yükümlüdür.
III- Giderler
MADDE 1124- (1) Geminin ayıplarından doğan tamirler ile bu yüzden değiştirilen parçaların giderleri kiraya verene
aittir.
(2) Geminin, ayıbından dolayı yirmidört saatten fazla bir süre hareketsiz kalması hâlinde, aşan süre için kira bedeli
ödenmez, ödenmiş ise geri verilir.
(3) Geminin bakımı ve birinci fıkra kapsamına girmeyen tamirleri ile parçalarının değiştirilmesi ve işletilmesinden
doğan giderler, kiracıya aittir.
IV- Gemiyi kullanma hakkı
MADDE 1125- (1) Kiracı, gemiyi tahsis amacına uygun olarak sözleşme hükümleri çerçevesinde dilediği gibi
kullanabilir.
(2) Kiracı, kiraya verenin geminin donatımı için sözleşme hükümlerine göre gemide bıraktığı her tür malzeme ve
teçhizatı, sözleşmenin bitiminde aynı nitelik ve nicelikte teslim etmek şartıyla kullanma hakkına sahiptir.
V- Sigorta
MADDE 1126- (1) Kiracı, geminin iadesine kadar doğacak denizcilik ve sorumluluk rizikolarına karşı sigorta
yaptırmak ve sigorta sözleşmesinin kurulduğunu kiraya verene önceden bildirmekle yükümlüdür. Sigorta sözleşmesinde ve
poliçesinde, kiraya verenin ismen bildirilmesi ve sigortanın “kimin olacaksa onun lehine” yaptırılması zorunludur.
VI- Gemi adamlarının çalıĢtırılması
MADDE 1127- (1) Gemi adamlarının çalıştırılmasından doğan bütün borç ve yükümlülükler kiracıya aittir. Geminin
gemi adamlarıyla birlikte kiracının emrine verildiği kira sözleşmelerinde, gemi adamlarının çalıştırılmasından doğan bütün
borç ve yükümlülüklerden kiraya veren, kiracı ile birlikte ve müteselsilen sorumlu olur.
VII- Kira ödeme borcu ve teminatı
MADDE 1128- (1) Kira bedeli, sözleşmede kararlaştırılan zamanda, bu hususta anlaşma yoksa geminin zilyetliğinin
sözleşme şartları çerçevesinde kiracıya devredildiği günden başlamak üzere aylık olarak ve peşin ödenir.
(2) Kiraya veren, gemi kira sözleşmesinden doğan bütün alacakları için kiracıya ait taşınır ve kıymetli evrak üzerinde
Türk Medenî Kanununun 950 ilâ 953 üncü maddeleri uyarınca hapis hakkına, kiracıya ödenecek navlun ve diğer alacaklar
üzerinde aynı Kanunun 954 ilâ 961 inci maddeleri uyarınca alacak rehnine ve kiracıya ödenecek navlunu teminat altına almak
üzere 1201 inci maddeye göre tanınan hapis hakkına sahiptir; şu kadar ki, borçlular, alacak rehni kendilerine bildirilmediği
takdirde kiracıya yapacakları ödemeyle borçlarından kurtulurlar.
11217
VIII- Geminin iadesi
MADDE 1129- (1) Kiracı, sözleşme bitiminde gemiyi, teslim aldığı hâliyle geri verir. Kiracı, gemide ve tesisatında,
normal bir kullanım tarzı sonucu meydana gelen eksiklik, değişiklik veya aşınmadan sorumlu değildir.
(2) Sözleşmenin bitiminde gemiyi iadede geciktiği takdirde kiracı, geciktiği sürenin ilk onbeş günü için kira bedeli
üzerinden ve sonraki günler için kira bedelinin iki katı üzerinden hesaplanacak bir tazminatı ödemekle yükümlüdür; meğerki,
kiraya veren, daha yüksek bir zarara uğradığını ispat etmiş olsun.
E) Uygulanacak hükümler
MADDE 1130- (1) Bu Bölümde hüküm bulunmayan hâllerde Türk Borçlar Kanununun adi kira sözleşmeleri
hakkındaki hükümleri nitelikleri elverdiği ölçüde uygulanır.
ĠKĠNCĠ BÖLÜM
Zaman Çarteri SözleĢmesi
A) Tanımı
MADDE 1131- (1) Zaman çarteri sözleşmesi, tahsis edenin, donatılmış bir geminin ticari yönetimini belli bir süre
için ve bir ücret karşılığında tahsis olunana bırakmayı üstlendiği sözleşmedir.
(2) Geminin teknik yönetimini elinde bulunduran tahsis eden, geminin zilyedi sayılır.
B) Zaman çarter partisi
MADDE 1132- (1) Zaman çarteri sözleşmesi yapıldığında taraflardan her biri, giderini vererek, sözleşme şartlarını
içeren bir zaman çarter partisi düzenlenmesini ve verilmesini isteyebilir.
C) Tarafların hakları ve borçları
I- Tahsis edenin borçları
MADDE 1133- (1) Tahsis eden, geminin teknik yönetimini üstlenir. Bu amaçla tahsis eden, belirlenen gemiyi;
a) Kararlaştırılan tarihte ve yerde hazır bulundurmak,
b) Sözleşme süresince gemiyi denize ve yola elverişli ve sözleşmede belirtilen amaca uygun bir hâlde bulundurmak,
ile yükümlüdür.
II- Geminin ticari yönetimi
MADDE 1134- (1) Geminin, ticari yönetimi tahsis olunana aittir.
(2) Kaptan, tahsis olunanın geminin ticari yönetimine ilişkin olarak zaman çarteri sözleşmesi hükümleri çerçevesinde
kendisine verdiği bütün talimatlara uymak zorundadır.
III- Giderler
MADDE 1135- (1) Geminin ticari işletilmesinden doğan, özellikle makinelerinin düzenli bir şekilde işlemesini
sağlayacak nitelik ve miktarda yakıtın sağlanması için gerekli giderlere olduğu gibi, tüm giderlere tahsis olunan katlanır.
IV- Ücret ödeme borcu ve teminatı
MADDE 1136- (1) Tahsis ücreti, geminin ticari yönetiminin, sözleşme şartları çerçevesinde fiilen tahsis olunana
bırakıldığı günden başlamak üzere aylık olarak ve peşinen ödenir.
11218
(2) Geminin hareketsiz kaldığı sürenin en az yirmidört saati geçmiş olması şartıyla, ticari bakımdan yararlanılabilir bir
durumda olmadığı süre için ücret ödenmez.
(3) Tahsis eden zaman çarteri sözleşmesinden doğan bütün alacakları için, tahsis olunana ait taşınır ve kıymetli evrak
üzerinde Türk Medenî Kanununun 950 ilâ 953 üncü maddeleri uyarınca hapis hakkına, tahsis olunana ödenecek navlun
üzerinde aynı Kanunun 954 ilâ 961 inci maddeleri uyarınca alacak rehnine ve bu navlunu teminat altına almak üzere 1201
inci maddeye göre tanınan hapis hakkına sahiptir; şu kadar ki, navlun borçlusu, alacak rehni kendisine bildirilmediği takdirde
tahsis olunana yapacağı ödemeyle borcundan kurtulur.
V- Tahsis olunanın sorumluluğu ve gemiyi iade yükümlülüğü
MADDE 1137- (1) Tahsis olunan, geminin ticari yönetimi dolayısıyla tahsis edenin uğradığı zararlardan sorumludur.
(2) Tahsis olunan, sözleşme bitiminde gemiyi sözleşmede belirlenen yerde ve hâlde iade etmekle yükümlüdür. Bu
yükümlülüğün ihlali hâlinde, tahsis olunan, gecikilen zaman dilimi için, zaman çarteri sözleşmesinin bittiği tarihte ödenmesi
gereken tahsis ücretinin iki katını ödemekle yükümlüdür; meğerki, bu yüzden daha yüksek bir zararın meydana geldiği ispat
edilmiş olsun.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Navlun SözleĢmesi
BĠRĠNCĠ AYIRIM
Genel Hükümler
A) Navlun sözleĢmesinin türleri
MADDE 1138- (1) Taşıyan, navlun karşılığında;
a) Yolculuk çarteri sözleşmesinde eşyayı, geminin tamamını veya bir kısmını ya da belli bir yerini taşıtana tahsis
ederek;
b) Kırkambar sözleşmesinde ayırt edilmiş eşyayı,
denizde taşımayı üstlenir.
(2) Bu Bölümdeki hükümler posta idaresinin denizde eşya taşımalarına uygulanmaz.
B) Yolculuk çarter partisi
MADDE 1139- (1) Yolculuk çarteri sözleşmesi yapıldığında taraflardan her biri, giderini vererek, sözleşme şartlarını
içeren bir yolculuk çarter partisi düzenlenmesini ve kendisine verilmesini isteyebilir.
C) Kamaralar
MADDE 1140- (1) Geminin tamamı taşıtana tahsis edildiğinde kamaralar hariç tutulmuş sayılır; bununla beraber
taşıtanın izni olmaksızın kamaralara eşya yükletilemez.
D) TaĢıyanın, gemiyi denize, yola ve yüke elveriĢli bulundurma yükümlülüğü
MADDE 1141- (1) Her türlü navlun sözleşmesinde taşıyan, geminin denize, yola ve yüke elverişli bir hâlde
bulunmasını sağlamakla yükümlüdür.
(2) Taşıyan, yükle ilgili olanlara karşı geminin denize, yola veya yüke elverişli olmamasından doğan zararlardan
sorumludur; meğerki, tedbirli bir taşıyanın harcamakla yükümlü olduğu dikkat ve özen gösterilmekle beraber, eksikliği
yolculuğun başlangıcına kadar keşfe imkân bulunmamış olsun.
11219
ĠKĠNCĠ AYIRIM
Yükleme ve BoĢaltma
A) Yükleme
I- Demirleme yeri
MADDE 1142- (1) Kaptan, eşyayı almak için gemiyi sözleşmede kararlaştırılan yere demirler.
(2) Sözleşmede yalnızca geminin yükleme yapacağı liman veya bölge kararlaştırılmışsa, gemi, bu liman veya bölge
için tahsis edilmiş bekleme alanında yükleme yerinin belirlenmesini bekler.
II- Yükleme giderleri
MADDE 1143- (1) Sözleşme, yükleme limanı düzenlemeleri ve bunlar yoksa yerel teamül ile aksi öngörülmüş
olmadıkça, eşyanın gemiye kadar taşıma gideri taşıtana, yükleme gideri ise taşıyana aittir.
III- Yüklenecek eĢya
1. KararlaĢtırılandan baĢka eĢya
MADDE 1144- (1) Kararlaştırılan eşya yerine, aynı varma limanı için, taşıtan tarafından gemiye başka eşya
yükletilmek istenilirse taşıyan, bu yüzden durumu güçleşmedikçe bunu kabul ile yükümlüdür. Sözleşmede, eşya ferden
belirlenmiş ise bu hüküm uygulanmaz.
2. Doğru bildirimde bulunma yükümlülüğü
a) EĢya hakkında
MADDE 1145- (1) Taşıtan ile yükleten, eşya hakkında taşıyana tam ve doğru beyanda bulunmakla yükümlüdürler.
Bunlardan her biri, beyanlarının doğru olmamasından doğan zarardan taşıyana karşı sorumludur; bu yüzden zarar gören diğer
kişilere karşı ise ancak kusurları varsa sorumlu olurlar.
(2) Taşıyanın navlun sözleşmesi gereğince taşıtan ve yükleten dışındaki kişilere karşı olan yükümlülükleri ve
sorumluluğu saklıdır.
b) Caiz olmayan eĢya ve yükleme hakkında
MADDE 1146- (1) Taşıtan ve yükleten, harp kaçağı veya ihracı, ithali veya transit olarak geçirilmesi menedilmiş
olan eşyayı yükler yahut yükleme sırasında mevzuata, özellikle kolluk, vergi ve gümrük kurallarına aykırı hareket
ederlerse, taşıyana karşı sorumludur; bu yüzden zarar gören diğer kişilere karşı ise ancak kusurları varsa sorumlu olurlar.
(2) Kaptanın onayıyla hareket etmiş olmaları, taşıtan ve yükleteni diğer kişilere karşı sorumluluktan kurtarmaz.
Bunlar eşyanın el konulmuş olduğunu ileri sürerek navlunu ödemekten kaçınamazlar.
(3) Eşya, gemiyi veya içindeki diğer eşyayı tehlikeye sokarsa, kaptan, bunu karaya çıkarmaya veya zorunluluk
hâllerinde denize atmaya yetkilidir.
c) Gizlice yüklenen eĢya hakkında
MADDE 1147- (1) Kaptanın bilgisi olmaksızın gizlice gemiye eşya yükleyen kişi de 1145 inci maddeye göre bu
yüzden doğacak zararı tazmin etmekle yükümlüdür. Kaptan bu gibi eşyayı tekrar karaya çıkarmaya ve gemiyi veya diğer
eşyayı tehlikeye düşürürse gerektiğinde denize atmaya yetkilidir. Kaptan eşyayı gemide tutarsa, yükleme yerinde ve yükleme
sırasında bu gibi yolculuk ve eşya için alınan en yüksek navlunun ödenmesi gerekir.
11220
d) Tehlikeli eĢya hakkında
MADDE 1148- (1) Denizde can ve mal koruma hakkındaki mevzuata göre tehlikeli sayılan eşya kaptanın bunlardan
veya bunların tehlikeli cins veya niteliklerinden bilgisi olmaksızın gemiye getirilirse, taşıtan veya yükleten, kendilerine bir
kusur isnat edilmese dahi, 1145 inci maddeye göre sorumludur. Bu hâlde kaptan eşyayı her zaman ve herhangi bir yerde
gemiden çıkarmaya, imha etmeye veya başka suretle zararsız hâle getirmeye yetkilidir.
(2) Kaptan, eşyanın tehlikeli cins veya niteliğini bildiği hâlde, yüklemeye onay vermişse, eşya gemiyi veya diğer
eşyayı tehlikeye soktuğu takdirde aynı şekilde hareket etmeye yetkilidir. Bu hâlde de taşıyan veya kaptan, zararı tazmin
etmekle yükümlü değildir. Müşterek avarya hâlinde zararın paylaşılmasına ilişkin hükümler saklıdır.
3. Bilgi
MADDE 1149- (1) Taşıyanın veya acentesinin bilgisi 1146 ilâ 1148 inci maddelerdeki hâllerde kaptanın bilgisi
hükmündedir.
IV- BaĢka gemiye yükleme ve aktarma
MADDE 1150- (1) Taşıyan, taşıtanın iznini almadan eşyayı başka gemiye yükleyemez, yüklerse bundan doğacak
zarardan sorumlu olur; meğerki, eşyanın kararlaştırılan gemiye yükletilmiş olması hâlinde de zararın meydana gelmesi kesin
ve zarar dahi taşıtana ait olsun.
(2) Tehlike hâlinde ve yolculuk başladıktan sonra yapılacak aktarmalar hakkında birinci fıkra hükmü uygulanmaz.
V- Güverteye konacak eĢya
MADDE 1151- (1) Taşıyan, eşyayı güvertede taşıyamaz ve küpeşteye asamaz.
(2) Taşıyan, eşyayı ancak yükleten ile arasındaki anlaşmaya veya ticari teamüle uygunsa ya da mevzuat gereği
zorunluysa güvertede taşıyabilir.
(3) Taşıyan, eşyanın güvertede taşınması veya taşınabileceği hususunda yükleten ile anlaştığı takdirde denizde taşıma
senedine bu yolda yazılı bir kaydı düşmesi gerekir. Böyle bir kaydın düşülmemesi hâlinde, güvertede taşıma hususunda bir
anlaşmanın varlığını ispat yükü taşıyana aittir; şu kadar ki, taşıyan, denizde taşıma senedini iyiniyetle iktisap eden gönderilen
dâhil üçüncü kişilere karşı böyle bir anlaşmayı ileri sürmek hakkına sahip değildir.
(4) Eşyanın güvertede taşınmış olması birinci veya ikinci fıkraya aykırı ise, taşıyan, güvertede taşımadan ileri gelen
zıya, hasar veya geç teslimden 1178 ve 1179 uncu maddelere göre sorumlu olur. Taşıyanın sorumluluğunun sınırları
hakkında, yerine göre, 1186 veya 1187 nci maddeler uygulanır.
(5) Eşyanın ambarda taşınması hakkındaki açık anlaşmaya aykırı olarak güvertede taşınması, taşıyanın, 1187 nci
madde anlamında bir fiili veya ihmali sayılır.
VI- Süreler
1. Hazırlık bildirimi
MADDE 1152- (1) Yüklemenin belli bir günde başlayacağı kararlaştırılmamışsa, taşıyan veya yetkili bir temsilcisi,
ikinci ilâ beşinci fıkra hükümlerine uygun olarak taşıtana bir hazırlık bildiriminde bulunur.
(2) Hazırlık bildirimi, gemi, 1142 nci maddede öngörülen demirleme yerine varınca yapılır.
11221
(3) 1142 nci maddenin ikinci fıkrasında yazılı hâllerde, hazırlık bildiriminde bulunulması üzerine gemiye, yükleme
yeri gösterilmez veya suyun derinliği, geminin selameti, yerel düzenlemeler veya tesisler verilen talimata göre hareket
etmeye engel olursa, gemi, bekleme alanında kalır. Bu hükmün uygulanmasında, liman yönetiminin talimatı, taşıtanın
talimatı hükmündedir.
(4) Yolculuk çarteri sözleşmesine veya taşıtanın sonradan verdiği geçerli bir talimata göre, taşıtandan başka bir kişiye
bildirimde bulunulması gerekiyorsa, bildirim bu kişiye yapılır. Bildirimin muhatabı bulunamazsa veya muhatap bildirimi
almaktan kaçınırsa, bu durum derhâl taşıtana bildirilir. Bu takdirde, hazırlık bildirimi, bildirim girişiminde bulunulduğu
tarihte yapılmış sayılır.
(5) Hazırlık bildiriminin geçerliği, herhangi bir şekle bağlı değildir. Hazırlık bildiriminin hüküm doğurması için,
muhatabına ulaşması zorunludur.
2. Yükleme süresi
MADDE 1153- (1) Yükleme süresi, hazırlık bildiriminin, muhatabına ulaşmasını izleyen ilk takvim günü ve eğer
yüklemeye fiilen başlanmışsa, o andan itibaren işlemeye başlar. Sürenin işlemeye başladığı anda, yüklemeye fiilen
başlanamaması hâlinde de 1156 ncı madde uygulanır.
(2) Yükleme süresi sözleşme ile belirlenmemişse, yüklemenin yirmidört saatlik kesintisiz çalışma ile yapılması
hâlinde ihtiyaç duyulacak süre, yükleme süresi olarak kabul edilir. Bu süre hesaplanırken, yüklemenin yapılacağı liman,
taşımayı yapan gemi, yükleme tesis ve araçları ve yükün niteliği ile birlikte yükleme limanı düzenlemeleri ve yerel teamül
göz önünde bulundurulur.
(3) Taraflar, yükleme süresi için ücret ödenmesini kararlaştırabilirler.
3. Sürastarya süresi
MADDE 1154- (1) Sözleşmede kararlaştırılmışsa taşıyan, eşyanın yükletilmesi için yükleme süresinden fazla
beklemek zorundadır. Fazladan beklenilen bu süreye “sürastarya süresi” denir.
(2) Sözleşmede sürastaryadan veya sadece sürastarya parasından söz edilmiş olup da sürastarya süresi
belirtilmemişse, bu süre on gündür.
(3) Sürastarya süresi, yükleme süresi bitince, herhangi bir bildirime gerek kalmaksızın başlar.
4. Sürastarya parası
MADDE 1155- (1) Sürastarya süresi için taşıyana “sürastarya parası” ödenir.
(2) Sürastarya parasının miktarı sözleşme ile kararlaştırılmışsa, taşıyan, sözleşmede belirlenen miktarı aşan bir
istemde bulunamaz.
(3) Sözleşmede miktarı kararlaştırılmamışsa, sürastarya parası olarak yükleme süresini aşan bekleme nedeniyle,
taşıyanın yaptığı zorunlu ve yararlı giderler istenebilir.
(4) Yükleme limanında doğan sürastarya parasının borçlusu taşıtan olup, sürastarya parası ödenmeden veya yeterli
teminat verilmeden, taşıyan, gemiyi yola çıkarmak zorunda değildir. Bu sebeple fazladan beklediği süre için taşıyan, uğradığı
zararın tamamını taşıtandan isteyebilir.
(5) Yükleme limanında doğan sürastarya parası, sürastarya süresinin hesabında esas alınan zaman biriminin sonunda
muaccel olur. Kullanılmayan zaman birimi için sürastarya parası istenemez.
11222
(6) Navluna ilişkin hükümler, yükleme limanında doğan sürastarya parasına kıyas yoluyla bile uygulanamaz.
5. Yükleme ve sürastarya sürelerinin hesabı
MADDE 1156- (1) Yükleme süresi takvime göre aralıksız hesaplanır.
(2) Taşıtanın faaliyet alanında gerçekleşen tesadüfi sebepler dolayısıyla eşyanın gemiye teslimi mümkün olmayan
günler de yükleme süresinin hesabında dikkate alınır.
(3) Taşıyanın faaliyet alanında gerçekleşen tesadüfi sebepler dolayısıyla eşyanın gemiye alınması mümkün olmayan
günler ise bu sürenin hesabında dikkate alınmaz.
(4) Fırtına, buz istilası veya seferberlik gibi her iki tarafın faaliyet alanını ilgilendiren tesadüfi sebepler dolayısıyla
eşyanın gemiye teslim edilmesi ve alınması imkânı bulunmayan günler yükleme süresine eklenir; şu kadar ki, yükleme süresi
içinde olmasına rağmen taşıtan bu günler için taşıyana sürastarya parası ödemekle yükümlüdür.
(5) Üçüncü ve dördüncü fıkralarda yazılı hâllerde, yüklemeye fiilen devam edildiği anda, süre durduğu yerden
işlemeye başlar.
(6) Sürastarya süresi ise ikinci ilâ beşinci fıkralarda belirtilen hâllerden etkilenmeksizin kesintisiz olarak hesaplanır;
meğerki, bu hâllerin doğumuna, taşıyan kusuruyla sebep olsun.
6. Hızlandırma primi
MADDE 1157- (1) Yüklemenin, sözleşmede kararlaştırılan yükleme süresinden önce bitirilmesi hâlinde, taşıyanın,
kullanılmayan süre için taşıtana bir para ödemesini öngören anlaşmalar geçerlidir. Bu paraya ilişkin sürenin
hesaplanmasında, yükleme süresinin hesabına ilişkin kurallar uygulanır.
(2) Yapılan sözleşme, navlunun belirlenmesine ilişkin olarak yükleme veya boşaltma limanında geçerli olan idari,
mali veya cezai hükümleri dolanmak amacına yönelikse, birinci fıkra uygulanmaz.
VII- Yolculuk baĢlamadan önce sözleĢmenin feshi
MADDE 1158- (1) Taşıtan, yolculuk çarteri sözleşmesini, gemi o sözleşme uyarınca yüklemesini tamamlayıp
yolculuğa çıkıncaya kadar feshedebilir.
(2) Fesih tazminatı olarak, taşıyan, sözleşmenin feshedilmesinden dolayı yoksun kaldığı kazanç ve o zamana kadar
doğmuş olan alacaklarını isteyebilir. Tereddüt hâlinde, kararlaştırılan toplam navlunun yüzde otuzu, yoksun kalınan kazanç
sayılır. Feshedilen sözleşmenin ifası için gereken süre içinde, taşıyanın, yeni navlun sözleşmeleri yapmak suretiyle elde ettiği
kazanç, tazminat tutarından indirilir.
(3) Fesih hakkının, gemiye eşya alındıktan sonra kullanılması hâlinde, taşıyan, eşyanın boşaltılması için gereken
süreyi beklemek zorundadır. Bu süre, yükleme veya sürastarya süresinden sayılmaz. Taşıyan, taşıtanın eşyanın gemiden
çıkarılması nedeniyle sebep olduğu bütün giderleri ve zararları talep edebilir; her hâlde bu zarar, kaybedilen süre karşılığı
sürastarya ücretinden az olamaz.
(4) Sözleşme uyarınca birden fazla yolculuk yapılacaksa, fesih hakkı, henüz başlamış olmayan yolculuklardan her biri
için ayrı ayrı veya hepsi için birlikte kullanılabilir.
11223
VIII- Yüklemenin hiç veya süresinde yapılmaması
1. Yüklemenin hiç yapılmaması
MADDE 1159- (1) Yükleme süresi ve kararlaştırılmışsa sürastarya süresi bittiği hâlde yükleme henüz başlamamışsa
taşıyan;
a) Sözleşmeyi feshedilmiş sayabilir veya
b) Yüklemenin yapılması için beklemeye devam edebilir.
(2) Taşıyanın, sözleşmenin feshedildiğini kabul edip 1158 inci maddenin ikinci fıkrası uyarınca tazminat
isteyebilmesi için beklemekle yükümlü olduğu süre dolduğunda, taşıtana faks mesajı, elektronik mektup veya benzeri teknik
araçlarla da mümkün olmak üzere, yazılı bildirimde bulunması zorunludur.
(3) Taşıyan, yüklemenin yapılmasını beklemeye devam ederse, bu fazla bekleme sebebiyle uğradığı zararın tamamını
taşıtandan isteyebilir.
2. Eksik yükleme
MADDE 1160- (1) Yükleme süresi ve kararlaştırılmış ise sürastarya süresi bittikten sonra, taşıyan, yüklemenin
tamamlanması için daha fazla beklemek zorunda değildir. Taşıyan, taşıtanın talimatına dayanarak yükleme ve varsa
sürastarya süresinden sonra beklemeye devam ederse, bu süre için yaptığı giderlerle bu yüzden uğradığı zarara karşılık
tazminat isteyebilir.
(2) Yükleme süresi ve kararlaştırılmış ise sürastarya süresi bittikten sonra, taşıyan, taşınması kararlaştırılan eşyanın
tamamı yüklenmiş olmasa bile, taşıtanın istemi üzerine yola çıkmak zorundadır. Bu durumda taşıyan;
a) Sözleşmede kararlaştırılmış olan navlunun tamamını,
b) Doğmuş sürastarya ücretini,
c) Eksik yükleme sebebiyle yapmak zorunda kaldığı giderleri ve uğradığı zararı,
d) Alacakları, eksik yükleme sebebiyle kısmen veya tamamen teminatsız kalmışsa, kendisine ek teminat
gösterilmesini,
isteyebilir. Şu kadar ki, kısmen yüklenmeyen eşyanın yerine başka bir sözleşme uyarınca eşya taşınmışsa, bu eşya için
alınacak navlun, (a) bendine göre istenecek navlundan düşülür.
(3) Yükleme süresinin ve kararlaştırılmışsa sürastarya süresinin sonunda, kararlaştırılan eşyanın tamamı yüklenmemiş
ve birinci ile ikinci fıkralara göre talimat da verilmemiş ise, taşıyan, taşıtana faks mesajı, elektronik mektup veya benzeri
teknik araçlarla da mümkün olmak üzere yazılı bildirimde bulunup, belli süre içinde talimat verilmesini isteyebilir. Sürenin
sonuna kadar talimat verilmezse taşıyan, sözleşmeyi feshedilmiş sayarak 1158 inci maddeden doğan haklarını kullanabilir.
IX- Birden çok yükleten veya taĢıtanın bulunması
1. Birden çok yükleten
MADDE 1161- (1) Yolculuk çarteri sözleşmesine veya taşıtanın sonradan verdiği geçerli bir talimata göre eşya, aynı
limanda birden çok kişiden teslim alınacaksa, hazırlık bildiriminin taşıtana yapılması gereklidir. 1152 ilâ 1160 ıncı madde
hükümleri, birden çok yükleten bulunması dikkate alınmaksızın uygulanır. Yükletenler, her bir eşya için, geminin yükleme
yerinin değiştirilmesini isteyebilir; şu kadar ki, yer değiştirmenin, manevrası da dâhil olmak üzere bütün giderleri taşıtana
aittir ve yükleme ile sürastarya süreleri yer değiştirme manevrası sırasında işlemeye devam eder.
11224
2. Birden çok taĢıtan
MADDE 1162- (1) Geminin belli kısımları veya yerleri için birden çok taşıtan ile bağımsız yolculuk çarteri
sözleşmeleri yapılmışsa, 1152 ilâ 1157 nci madde hükümleri her sözleşme için ayrı ayrı uygulanır; şu kadar ki, 1158 inci
maddede düzenlenen hâller gerçekleştiğinde, gemiye alınmış olan eşyanın boşaltılması, yolculuğun gecikmesine veya
aktarmaya sebep olabilecek ise, diğer bütün taşıtanların onayı alınmış olmadıkça taşıtan, eşyanın boşaltılmasını isteyemez.
X- Kırkambar sözleĢmesi
1. Yükleme anı
MADDE 1163- (1) Kırkambar sözleşmesinde taşıtan, taşıyanın veya yetkili temsilcisinin çağrısı üzerine, gecikmeden
eşyayı yüklemek zorundadır.
(2) Taşıtan gecikirse taşıyan, eşyanın teslimini beklemekle yükümlü değildir. Yolculuk, eşya teslim alınmadan
başlamış olsa bile, taşıtan tam navlunu ödemekle yükümlüdür; şu kadar ki, taşıyanın teslim edilmiş olmayan eşya yerine
yüklediği eşyanın navlunu, tam navlundan indirilir.
(3) Taşıyanın, geciken taşıtandan navlun isteyebilmesi için bunu yola çıkmadan önce taşıtana faks mesajı, elektronik
mektup veya benzeri teknik araçlarla da mümkün olmak üzere yazılı şekilde bildirmesi gerekir; aksi hâlde istem hakkını
kaybeder.
2. TaĢıtanın sözleĢmeyi feshetmesi
MADDE 1164- (1) Yüklemeden sonra taşıtan, tam navlunu ve 1201 inci madde uyarınca teminat altına alınmış diğer
alacakları ödeyerek veya 1202 nci madde uyarınca teminat vererek sözleşmeyi feshedebilir; şu kadar ki, gemiye alınmış olan
eşyanın boşaltılması, yolculuğun gecikmesine veya aktarmaya sebep olabilecek ise, diğer bütün taşıtanların onayını almış
olmadıkça taşıtan, eşyanın boşaltılmasını isteyemez. Taşıyan, eşyanın gemiden çıkarılması için rotayı değiştirmek veya bir
limana uğramak zorunda değildir.
XI- Belgeleri verme yükümlülüğü
MADDE 1165- (1) Her türlü navlun sözleşmesinde, taşıtan ve yükleten, eşyanın teslim alınacağı süre içinde o
eşyanın taşınması için gerekli belgeleri taşıyana vermek zorundadır.
(2) Bu belgelerdeki bütün yolsuzluklardan ve özellikle bunların gerçeğe uymayan beyanları içermelerinden doğan
zararlardan taşıtan ve yükleten, taşıyana ve yükle ilgili diğer kişilere karşı 1145 inci madde gereğince sorumludur.
B) BoĢaltma
I- Demirleme yeri
MADDE 1166- (1) Kaptan, eşyayı boşaltmak için gemiyi sözleşmede kararlaştırılan yere demirler.
(2) Sözleşmede yalnızca, geminin boşaltma yapacağı liman veya bölge kararlaştırılmamışsa, gemi, bu liman veya
bölge için tahsis edilmiş bekleme alanında boşaltma yerinin belirlenmesini bekler.
II- BoĢaltma giderleri
MADDE 1167- (1) Sözleşme, boşaltma limanı düzenlemeleri ve bunlar yoksa yerel teamül ile aksi öngörülmüş
olmadıkça, eşyanın gemiden çıkartılması gideri taşıyana, geri kalan boşaltma giderleri ise gönderilene aittir.
11225
III- Süreler
1. Hazırlık bildirimi
MADDE 1168- (1) Boşaltmanın belli bir günde başlayacağı kararlaştırılmamışsa, taşıyan veya yetkili bir temsilcisi,
ikinci ilâ beşinci fıkra hükümlerine uygun olarak gönderilene hazırlık bildiriminde bulunur.
(2) Hazırlık bildirimi, gemi, 1166 ncı maddede öngörülen demirleme yerine varınca yapılır.
(3) 1166 ncı maddenin ikinci fıkrasında yazılı hâllerde, hazırlık bildiriminde bulunulması üzerine gemiye boşaltma
yeri gösterilmez veya suyun derinliği, geminin selameti, yerel düzenlemeler veya tesisler verilen talimata göre hareket
etmeye engel olursa, gemi, bekleme alanında kalır. Bu hükmün uygulanmasında, liman yönetiminin talimatı, gönderilenin
talimatı hükmündedir.
(4) Yolculuk çarteri sözleşmesine, konişmentoya veya taşıtanın sonradan verdiği geçerli bir talimata göre,
gönderilenden başka bir kişiye bildirimde bulunulması gerekiyorsa, bildirim bu kişiye yapılır. Bildirimin muhatabı
bulunamazsa veya bildirimi almaktan kaçınırsa, bu durum derhâl taşıtana bildirilir. Bu takdirde hazırlık bildirimi, bildirim
girişiminde bulunulduğu tarihte yapılmış sayılır.
(5) Hazırlık bildiriminin geçerliliği herhangi bir şekle bağlı değildir. Hazırlık bildiriminin hüküm doğurması için,
muhatabına ulaşması zorunludur.
2. BoĢaltma süresi
MADDE 1169- (1) Hazırlık bildiriminin muhatabına ulaşmasını izleyen ilk takvim günü ve eğer boşaltmaya fiilen
başlanmış ise, o andan itibaren boşaltma süresi işlemeye başlar. Sürenin işlemeye başladığı anda, boşaltmaya fiilen
başlanamaması hâlinde de 1172 nci madde uygulanır.
(2) Boşaltma süresi sözleşme ile belirlenmemişse, boşaltmanın yirmidört saatlik kesintisiz çalışma ile yapılması
hâlinde ihtiyaç duyulacak süre, boşaltma süresi olarak kabul edilir. Bu süre hesaplanırken, boşaltmanın yapılacağı liman,
taşımayı yapan gemi, boşaltma tesis ve araçları ve eşyanın niteliği ile birlikte, boşaltma limanı düzenlemeleri ve yerel teamül
göz önünde bulundurulur.
(3) Taraflar, boşaltma süresi için ücret ödenmesini kararlaştırabilirler.
3. Sürastarya süresi
MADDE 1170- (1) Sözleşmede kararlaştırılmışsa taşıyan, boşaltma süresinden fazla beklemek zorundadır. Fazladan
beklenilen bu süreye “sürastarya süresi” denir.
(2) Sözleşmede sürastaryadan veya sadece sürastarya parasından söz edilmiş olup da sürastarya süresi
belirtilmemişse, bu süre on gündür.
(3) Sürastarya süresi, boşaltma süresi bitince herhangi bir bildirime gerek kalmaksızın işlemeye başlar.
4. Sürastarya parası
MADDE 1171- (1) Sürastarya süresi için taşıyana “sürastarya parası” ödenir.
(2) Sürastarya parasının miktarı sözleşme ile kararlaştırılmışsa taşıyan, sözleşmede belirtilen miktarı aşan bir istemde
bulunamaz.
11226
(3) Sözleşmede miktarı kararlaştırılmamışsa, sürastarya parası olarak, boşaltma süresini aşan bekleme nedeniyle
taşıyanın yaptığı zorunlu ve yararlı giderler istenebilir.
(4) Boşaltma limanında doğan sürastarya parasının borçlusu taşıtandır.
(5) Boşaltma limanında doğan sürastarya parası, sürastarya süresinin hesabında esas alınan zaman biriminin sonunda
muaccel olur. Kullanılmayan zaman birimi için sürastarya parası istenemez.
(6) Navluna ilişkin hükümler, boşaltma limanında doğan sürastarya parasına kıyas yoluyla bile uygulanamaz.
5. BoĢaltma ve sürastarya sürelerinin hesabı
MADDE 1172- (1) Boşaltma süresi takvime göre aralıksız hesaplanır.
(2) Gönderilenin faaliyet alanında gerçekleşen tesadüfi sebepler dolayısıyla eşyanın gemiden karaya çıkarılması
mümkün olmayan günler de boşaltma süresinin hesabında dikkate alınır.
(3) Taşıyanın faaliyet alanında gerçekleşen tesadüfi sebepler dolayısıyla eşyanın gemiden çıkarılması mümkün
olmayan günler ise bu sürenin hesabında dikkate alınmaz.
(4) Fırtına, buz istilası veya seferberlik gibi, her iki tarafın faaliyet alanını ilgilendiren tesadüfi sebepler dolayısıyla
eşyanın gemiden çıkarılması ve karaya götürülmesi mümkün olmayan günler boşaltma süresine eklenir; şu kadar ki, boşaltma
süresi içinde olmasına rağmen gönderilen, bu günler için taşıyana sürastarya parası ödemekle yükümlüdür.
(5) Üçüncü ve dördüncü fıkralarda yazılı hâllerde, boşaltmaya fiilen devam edildiği anda, süre durduğu yerden
işlemeye başlar.
(6) Sürastarya süresi ise ikinci ilâ beşinci fıkralarda belirtilen hâllerden etkilenmeksizin kesintisiz olarak hesaplanır;
meğerki, bu hâllerin doğumuna, taşıyan kusuruyla sebep olsun.
6. Hızlandırma primi
MADDE 1173- (1) Boşaltmanın, sözleşmede kararlaştırılan boşaltma süresinden önce bitirilmesi hâlinde, taşıyanın,
kullanılmayan süre için taşıtana bir para ödemesini öngören anlaşmalar geçerlidir. Bu paraya ilişkin sürenin
hesaplanmasında, boşaltma süresinin hesabına ilişkin kurallar uygulanır.
(2) Yapılan sözleşme, navlunun belirlenmesine ilişkin olarak yükleme veya boşaltma limanında geçerli olan idari,
mali veya cezai hükümleri dolanmak amacına yönelikse, birinci fıkra uygulanmaz.
IV- BoĢaltmanın hiç veya süresinde yapılmaması
MADDE 1174- (1) Gönderilen, eşyayı almaya hazır olduğunu bildirip de boşaltma süresini ve kararlaştırılmış ise
sürastarya süresi içinde eşyanın tamamını teslim almamışsa, taşıyan, gönderilene haber verdikten sonra, Türk Borçlar
Kanununun 107 ilâ 109 uncu maddelerinde öngörülen hakları kullanabilir.
(2) Gönderilen, eşyayı teslim almaktan kaçınır veya 1168 inci maddede yazılı bildirim üzerine eşyayı teslim almaya
hazır olup olmadığını bildirmez yahut bulunamazsa taşıyan, birinci fıkrada gösterilen tarzda hareket etmek ve aynı zamanda
durumu taşıtana bildirmek zorundadır.
(3) Önceki fıkralarda düzenlenen hâllerde, gönderilenin gecikmesi veya tevdi işlemi yüzünden boşaltma süresi geçmiş
ise, taşıyan, sürastarya parası isteyebilir. Sürastarya süresi dolduktan sonraki gecikmeler nedeniyle taşıyan, uğradığı bütün
zararın tazminini isteyebilir.
11227
V- Kısmi çarter sözleĢmelerinde
MADDE 1175- (1) Geminin kısımları veya belli yerleri için birden çok taşıtan ile bağımsız yolculuk çarteri
sözleşmeleri yapılmışsa, 1168 ilâ 1174 üncü maddeler her sözleşme için ayrı ayrı uygulanır.
VI- Kırkambar sözleĢmesi
1. BoĢaltma iĢleri
MADDE 1176- (1) Kırkambar sözleşmesinde gönderilen, taşıyanın veya yetkili bir temsilcisinin bildirimi üzerine
gecikmeden eşyayı teslim almakla yükümlüdür. Gönderilen tanınmıyorsa bildirim, yerel teamül üzere ilan yoluyla yapılır.
(2) 1174 üncü madde hükmü kırkambar sözleşmelerine de uygulanır. Bu maddeye göre taşıtana yapılması gereken
bildirim yerel âdete göre ilan yoluyla olur.
2. TaĢıtanın üçüncü Ģahıslarla yaptığı kırkambar sözleĢmeleri
MADDE 1177- (1) Geminin tamamı veya bir kısmı yahut belli bir yeri taşıtana tahsis edilmiş olup da taşıtan üçüncü
şahıslarla kırkambar sözleşmeleri yapmış bulunursa, yolculuk çarteri sözleşmesini yapmış olan taşıyanın hak ve
yükümlülükleri 1168 ilâ 1174 üncü madde hükümlerine tabi olmakta devam eder.
ÜÇÜNCÜ AYIRIM
TaĢıyanın Sorumluluğu ve Hakları
A) TaĢıyanın sorumluluğu
I- Genel olarak
MADDE 1178- (1) Taşıyan, navlun sözleşmesinin ifasında, özellikle eşyanın yükletilmesi, istifi, elden geçirilmesi,
taşınması, korunması, gözetimi ve boşaltılmasında tedbirli bir taşıyandan beklenen dikkat ve özeni göstermekle yükümlüdür.
(2) Taşıyan, eşyanın zıyaı veya hasarından yahut geç tesliminden doğan zararlardan, zıya, hasar veya teslimde
gecikmenin, eşyanın taşıyanın hâkimiyetinde bulunduğu sırada meydana gelmiş olması şartıyla sorumludur.
(3) Eşya, yükleten veya onun adına veya hesabına hareket eden bir kişiden yahut yükleme limanında uygulanan kanun
ve düzenlemeler uyarınca eşyanın taşınmak üzere kendilerine teslimi zorunlu makamlardan ya da üçüncü kişilerden taşıyanca
teslim alındığı andan;
a) Taşıyan tarafından gönderilene teslim edildiği ana veya
b) Gönderilenin eşyayı teslim almaktan kaçındığı hâllerde sözleşme veya kanun hükümlerine yahut boşaltma
limanında uygulanan ticari teamüle uygun olarak gönderilenin emrine hazır tutulduğu ana ya da
c) Boşaltma limanında geçerli kanun ve düzenlemeler uyarınca eşyanın kendilerine teslimi zorunlu makamlara veya
üçüncü kişilere teslim edildiği ana,
kadar taşıyanın hâkimiyetinde sayılır.
(4) Eşya, navlun sözleşmesinde belirlenen boşaltma limanında açıkça kararlaştırılmış olan süre veya açıkça
kararlaştırılmış bir süre yoksa, olayın özelliklerine göre tedbirli bir taşıyandan eşyanın tesliminin makul olarak istenebileceği
süre içinde teslim edilmediği takdirde teslimde gecikme olduğu varsayılır.
(5) Eşyanın zayi olmasına dayanarak tazminat isteminde bulunabilecek kişi, dördüncü fıkra uyarınca teslim süresinin
dolmasından itibaren aralıksız altmış gün içinde teslim olunmayan eşyayı zayi olmuş sayabilir.
11228
II- Sorumluluktan kurtulma hâlleri
1. TaĢıyana yüklenemeyecek sebep
MADDE 1179- (1) Taşıyanın veya adamlarının kastından veya ihmalinden doğmayan sebeplerden ileri gelen
zarardan taşıyan sorumlu değildir. Taşıyanın veya adamlarının kastının veya ihmalinin bu zarara sebebiyet vermediğini ispat
yükü, taşıyana aittir.
(2) “Taşıyanın adamları” terimi, taşımada kullanılan geminin adamlarını, taşıyanın taşıma işletmesinde çalışan veya
kendisini temsile yetkili kıldığı kişileri ve taşıma işletmesinde çalışmasa bile navlun sözleşmesinin ifasında kullandığı diğer
kişileri kapsar. Fiilî taşıyana ilişkin hükümler saklıdır.
2. Teknik kusur ve yangın
MADDE 1180- (1) Zarar, geminin sevkine veya başkaca teknik yönetimine ilişkin bir hareketin veya yangının sonucu
olduğu takdirde, taşıyan yalnız kendi kusurundan sorumludur. Daha çok yükün menfaati gereği olarak alınan önlemler,
geminin teknik yönetimine dâhil sayılmaz.
(2) Tereddüt hâlinde zararın, teknik yönetimin sonucu olmadığı kabul edilir.
3. Denizde kurtarma
MADDE 1181- (1) Taşıyan, müşterek avarya hâli hariç, denizde can ve eşya kurtarmadan veya kurtarma
teşebbüsünden ileri gelen zararlardan sorumlu değildir. Teşebbüs, sadece eşya kurtarmaya yönelikse, aynı zamanda makul bir
hareket tarzı oluşturması gerekir.
III- TaĢıyanın kusursuzluk ve uygun illiyet bağı karinelerinden yararlandığı hâller
MADDE 1182- (1) Zararın aşağıdaki sebeplerden ileri gelmesi hâlinde taşıyan ve adamları, kusursuz sayılır:
a) Denizin veya geminin işletilmesine elverişli diğer suların tehlike ve kazaları.
b) Harp olayları, karışıklık ve ayaklanmalar, kamu düşmanlarının hareketleri, yetkili makamların emirleri veya
karantina sınırlamaları.
c) Mahkemelerin el koyma kararları.
d) Grev, lokavt veya diğer çalışma engelleri.
e) Yükleten, taşıtan ve eşyanın maliki ile bunların temsilcilerinin ve adamlarının fiil veya ihmalleri.
f) Hacim veya tartı itibarıyla kendiliğinden eksilme veya eşyanın gizli ayıpları ya da eşyanın kendisine özgü doğal
cins ve niteliği.
g) Ambalajın yetersizliği.
h) İşaretlerin yetersizliği.
(2) Birinci fıkradaki sebeplerin ortaya çıkmasına taşıyanın sorumlu olduğu bir olayın yol açtığı ispatlanırsa, taşıyan
sorumluluktan kurtulamaz.
(3) Zararın, durumun gereklerine göre birinci fıkrada yazılı sebeplerin birinden ileri gelmesi muhtemel ise, bu
sebepten ortaya çıktığı varsayılır; ancak, aksi ispatlanabilir.
IV- Sebeplerin birleĢmesi
MADDE 1183- (1) Taşıyanın veya adamlarının kusurunun diğer bir sebeple birlikte zıya, hasar veya teslimdeki
gecikmeye yol açması hâlinde, taşıyan, zıya, hasar veya teslimdeki gecikmenin sadece belirtilen kusura bağlanabilen
kısmından sorumludur. Böyle bir kısmi sorumluluk için bu hâllerin söz konusu kusura bağlanamayacak kısmının taşıyanca
ispatı gerekir.
11229
V- Ġnceleme ve bildirim
1. Ġnceleme
MADDE 1184- (1) Gönderilen; eşyayı teslim almadan, taşıyan, kaptan veya gönderilen, eşyanın hâl ve durumunu,
ölçü, sayı veya tartısını tespit ettirmek amacıyla onları mahkemeye veya yetkili diğer makamlara ya da bu husus için yetkili
uzmanlara inceletebilir. Mümkün oldukça diğer taraf da incelemede hazır bulundurulur.
(2) İnceleme giderleri, başvuruda bulunana aittir. İnceleme için, gönderilen başvuruda bulunup da sonuçta taşıyanın
tazminat vermesi gereken bir zıya veya hasar belirlenirse inceleme giderleri taşıyana ait olur.
2. Bildirim
MADDE 1185- (1) Zıya veya hasarın en geç eşyanın gönderilene teslimi sırasında taşıyana yazılı olarak bildirilmesi
şarttır. Zıya veya hasar haricen belli değilse, bildirimin eşyanın gönderilene teslimi tarihinden itibaren aralıksız olarak
hesaplanacak üç gün içinde gönderilmesi yeterlidir. İhbarnamede zıya veya hasarın neden ibaret olduğunun genel olarak
belirtilmesi gereklidir.
(2) Eşyanın incelenmesi tarafların katılımıyla mahkeme veya yetkili makam ya da bu husus için resmen atanmış
uzmanlar tarafından yapılmışsa bildirime gerek yoktur.
(3) Gerçek veya muhtemel bir zıya veya hasarın söz konusu olması hâlinde taşıyan ve gönderilen, eşyanın
incelenmesi ve koli sayısının belirlenmesi için birbirlerine uygun olan her türlü kolaylığı göstermekle yükümlüdürler.
(4) Eşyanın zıya veya hasarı ne bildirilmiş ne de tespit ettirilmiş olursa, taşıyanın eşyayı denizde taşıma senedinde
yazılı olduğu gibi teslim ettiği ve eğer eşyada bir zıya veya hasarın meydana geldiği belirlenirse, bu zararın taşıyanın
sorumlu olmadığı bir sebepten ileri geldiği kabul olunur. Şu kadar ki, bu karinelerin aksi ispat olunabilir.
(5) Eşyanın teslimindeki gecikmenin, gönderilen tarafından, onun kendisine teslimi tarihinden itibaren aralıksız olarak
hesaplanacak altmış gün içinde taşıyana yazılı olarak bildirilmesi şarttır. Süresinde bildirim yapılmayan gecikme zararları
için tazminat ödenmez.
(6) Eşya, fiilî taşıyan tarafından teslim edilmişse, bu madde uyarınca kendisine yapılan her bildirim taşıyana yapılmış
gibi ve taşıyana yapılan her bildirim de fiilî taşıyana yapılmış gibi hüküm ifade eder. Kaptan ve sorumlu gemi zabiti dâhil
olmak üzere, taşıyan veya fiilî taşıyan ad ve hesabına hareket eden bir kişiye yapılan bildirim, taşıyana veya fiilî taşıyana
yapılmış sayılır.
VI- Sorumluluğu sınırlandırma hakkı
1. Sorumluluk sınırları
MADDE 1186- (1) Eşyanın uğradığı veya eşyaya ilişkin her türlü zıya veya hasar nedeniyle taşıyan, her hâlde, hangi
sınır daha yüksek ise o sınırın uygulanması kaydıyla, koli veya ünite başına 666,67 Özel Çekme Hakkına veya zıyaa ya da
hasara uğrayan eşyanın gayri safî ağırlığının her bir kilogramı için iki Özel Çekme Hakkını karşılayan tutarı aşan zarar için
sorumlu olmaz; meğerki, eşyanın cinsi ve değeri, yüklemeden önce yükleten tarafından bildirilmiş ve denizde taşıma
senedine yazılmış olsun. Özel Çekme Hakkı, fiilî ödeme günündeki veya taraflarca kararlaştırılan diğer bir tarihteki, Türkiye
Cumhuriyet Merkez Bankasınca belirlenen değerine göre Türk Lirasına çevrilir.
11230
(2) Taşıyanın ödemesi gereken tazminatın toplamı, eşyanın navlun sözleşmesine uygun olarak gemiden boşaltıldığı
veya boşaltılması gereken yerdeki ve tarihteki değerine göre hesaplanır. Eşyanın değeri, borsa fiyatına veya böyle bir fiyat
yoksa, cari piyasa fiyatına veya her ikisinin de yokluğu hâlinde aynı nitelikte ve kalitede eşyanın olağan değerine göre
belirlenir.
(3) Eşya topluca bir konteyner, palet veya benzeri bir taşıma gerecine konmuş ise, denizde taşıma senedine söz
konusu taşıma gerecinin içeriği olarak yazılmış her koli veya ünite, ayrı bir koli veya ünite sayılır. Aksi hâlde, böyle bir
taşıma gereci, tek bir koli veya ünite sayılır. Bizzat taşıma gereci zıyaa veya hasara uğrarsa, taşıyana ait veya onun tarafından
sağlanmış olmadıkça, taşıma gereci ayrı bir koli sayılır.
(4) Yükletenin birinci fıkra uyarınca yaptığı bildirim denizde taşıma senedine yazılmışsa, bu kayıtlar karine oluşturur,
ancak, bu karine taşıyan bakımından bağlayıcı değildir; 1239 uncu maddenin üçüncü fıkrası, söz konusu kayıtlar hakkında
uygulanmaz.
(5) Yükleten, eşyanın cinsini veya değerini kasten gerçeğe aykırı bildirmişse, taşıyan, her hâlde, eşyanın uğradığı
veya eşyaya ilişkin zıya veya hasar nedeniyle sorumlu olmaz.
(6) Taşıyanın, taşıma süresinin aşılmasından doğan sorumluluğu, geciken eşya için ödenecek navlunun iki buçuk katı
ile sınırlıdır; şu kadar ki, bu tutar, navlun sözleşmesine göre ödenecek toplam navlun miktarından fazla olamaz.
(7) Taşıyanın, birinci ve altıncı fıkraların birlikte uygulanması hâlinde toplam sorumluluğu, eşyanın tam zıyaından
sorumluluğu hâlinde birinci fıkra gereğince tazminle yükümlü olacağı tutarı geçemez.
(8) Taraflar, birinci ve altıncı fıkralarda öngörülen sınırlardan daha yüksek tutarlar kararlaştırabilirler; şu kadar ki,
birinci fıkra bakımından tarafların kararlaştırdığı sınır, o fıkrada öngörülen sınırlardan hangisi yüksek ise, o sınırdan daha
düşük olamaz.
2. Sorumluluğu sınırlandırma hakkının kaybı
MADDE 1187- (1) Zarara veya teslimdeki gecikmeye, kasten veya pervasızca bir davranışla ve böyle bir zararın veya
gecikmenin meydana gelmesi ihtimalinin bilinciyle işlenmiş bir fiilinin veya ihmalinin sebebiyet verdiği ispat edildiği
takdirde taşıyan, 1186 ncı maddede öngörülen sorumluluk sınırlarından yararlanamaz.
(2) Zarara veya teslimdeki gecikmeye, kasten veya pervasızca bir davranışla ve böyle bir zararın veya gecikmenin
meydana gelmesi ihtimalinin bilinciyle işlenmiş bir fiilinin veya ihmalinin sebebiyet verdiği ispat edilen taşıyanın adamları
da 1190 ıncı maddenin ikinci fıkrası hükmüne dayanarak 1186 ncı maddede öngörülen sorumluluk sınırlarından
yararlanamazlar.
VII- Tazminat istemi için süre
1. Hak düĢürücü süre
MADDE 1188- (1) Eşyanın zıyaı veya hasarı ile geç tesliminden dolayı taşıyana karşı her türlü tazminat istem hakkı,
bir yıl içinde yargı yoluna başvurulmadığı takdirde düşer.
(2) Bu süre taşıyanın eşyayı veya bir kısmını teslim ettiği veya eşya hiç teslim edilmemişse, onun teslim edilmesinin
gerektiği tarihten itibaren işlemeye başlar.
(3) Sorumlu tutulan kişinin rücu davası, birinci fıkrada öngörülen hak düşürücü sürenin sona ermesinden sonra da
açılabilir. Ancak, rücu davası açma hakkı, bu hakka sahip olan kişinin, istenen tazminat bedelini ödediği veya aleyhine açılan
tazminat davasında dava dilekçesini tebellüğ ettiği tarihten itibaren doksan gün içinde kullanılmadıkça düşer.
11231
(4) Bu süre, tarafların dava sebebinin doğmasından sonra yapacakları bir anlaşma ile uzatılabilir.
2. Hak düĢürücü süre itirazından yararlanma hakkının kaybedilmesi
MADDE 1189- (1) Tazminat isteminin muhatabı, zarar göreni dava açma süresini kaçırması sonucunu doğuracak
şekilde oyalarsa, hak düşürücü sürenin geçmiş olduğu itirazından yararlanamaz.
(2) Bu takdirde, dava açma süresi, zarar görenin, bu durumu öğrendiği tarihten itibaren işlemeye başlar.
VIII- SözleĢme dıĢı istemler
MADDE 1190- (1) Taşıyanın sorumluluktan kurtulması hâlleri ile sorumluluk sınırlandırılmasına ilişkin hükümler,
navlun sözleşmesine konu olan eşyanın zıya, hasar veya geç teslimi yüzünden, taşıyan aleyhine, haksız fiile veya diğer bir
sebebe dayanılarak açılacak bütün davalarda uygulanır.
(2) Böyle bir dava, taşıyanın adamlarından biri aleyhine açılırsa, görevi veya yetkisi sınırları içinde hareket ettiğini
ispat etmek kaydıyla, o da, taşıyanın sorumluluktan kurtulması hâlleri ile sorumluluğu sınırlandırma hakkından
yararlanabilir.
(3) Taşıyan ile onun adamlarından istenebilecek olan tazminat miktarlarının toplamı, 1187 nci madde hükmü saklı
kalmak kaydıyla, 1186 ncı maddede öngörülen sorumluluk sınırını aşamaz.
IX- Fiilî taĢıyanın sorumluluğu
1. Genel olarak
MADDE 1191- (1) Taşımanın gerçekleştirilmesi, kısmen veya tamamen bir fiilî taşıyana bırakıldığı takdirde, taşıyan,
navlun sözleşmesine göre böyle bir bırakma hakkına sahip olup olmadığı dikkate alınmaksızın, taşımanın tamamından
sorumlu kalmaya devam eder. Taşıyan, fiilî taşıyanın ve onun taşıma borcunun ifasında kullandığı ve görevi ve yetkisi sınırı
içinde hareket eden adamlarının fiil ve ihmallerinden de bu Kanun hükümlerine göre sorumludur.
(2) Bu Kanunun taşıyanın sorumluluğuna ilişkin olan tüm hükümleri, fiilî taşıyanın bizzat gerçekleştirdiği taşımadan
sorumluluğu hakkında da geçerlidir. Fiilî taşıyanın adamlarının aleyhine dava açılması hâlinde 1187 nci maddenin ikinci
fıkrası ile 1190 ıncı maddenin ikinci ve üçüncü fıkraları uygulanır.
(3) Taşıyanın kanunen kendisine yüklenmeyen bir borç veya yükümlülüğü üstlenmesi veya tanınan bir haktan
vazgeçmesi sonucunu doğuran özel anlaşmalar, açık ve yazılı onayı olmadıkça, fiilî taşıyan hakkında hüküm ifade etmez;
fakat, bu hususta yapılmış olan özel bir anlaşma fiilî taşıyanın onayı olmasa da taşıyanı bağlamaya devam eder.
(4) Taşıyanın ve fiilî taşıyanın, aynı zarardan sorumlu oldukları takdirde ve ölçüde sorumlulukları müteselsildir.
(5) Taşıyan, fiilî taşıyan ve bunların adamları tarafından ödenecek tazminatın toplamı, bu Kanunda öngörülen
sorumluluk sınırlarını aşamaz.
(6) Bu madde hükümleri, taşıyan ile fiilî taşıyan arasındaki rücu ilişkisini etkilemez.
11232
2. Sorumsuzluk Ģartı
MADDE 1192- (1) 1191 inci maddenin birinci fıkrası hükmüne halel gelmemek kaydıyla, bir navlun sözleşmesinde,
sözleşmenin konusunu oluşturan bir taşımanın belirli bir kısmının taşıyandan başka bir kişi tarafından gerçekleştirileceğinin
öngörülmüş olması durumunda, sözleşmeye, taşımanın ilgili bölümünde taşınan eşya fiilî taşıyanın hâkimiyetinde iken
meydana gelecek zıya, hasar veya teslimdeki gecikmeden taşıyanın sorumlu olmayacağına ilişkin şart konabilir; şu kadar ki,
sorumluluğu sınırlayan veya ortadan kaldıran bu tür anlaşmalar, yetkili Türk mahkemesinde fiilî taşıyan aleyhine dava
açılamadığı hâllerde geçersizdir. Zıyaın, hasarın ve teslimdeki gecikmenin eşya fiilî taşıyanın hâkimiyetinde iken meydana
geldiğini ispat yükü, taşıyana aittir.
(2) Sorumluluğu sınırlayan veya ortadan kaldıran bir şartın geçerliği, fiilî taşıyanın adı, unvanı ve işyeri adresinin
navlun sözleşmesinden anlaşılmasına bağlıdır. Navlun sözleşmesinin yapılması sırasında taşımayı gerçekleştirecek fiilî
taşıyan belirlenmemişse, taşıyan, belirlendiği anda ve en geç eşyanın fiilî taşıyana teslimini takiben derhâl gönderilene fiilî
taşıyanın adını, unvanını ve işyeri adresini bildirir. Bu bildirim yapılmadığı takdirde, taşıyanın sorumluluğu devam eder.
(3) Fiilî taşıyan, eşyanın hâkimi olduğu sırada ortaya çıkan zıyadan, hasardan veya teslimdeki gecikmeden 1191 inci
maddenin ikinci fıkrası uyarınca sorumludur.
B) TaĢıyanın hakları
I- Navlun ödenmesini istem hakkı
1. Miktarı
a) ölçü, tartı veya sayı üzerine navlun
MADDE 1193- (1) Navlun, eşyanın ölçüsü, tartısı veya sayısı üzerine kararlaştırılmışsa, tereddüt hâlinde, navlun
miktarı gönderilene teslim edilen eşyanın ölçü, tartı veya sayısına göre belirlenir.
b) Zaman üzerine navlun
MADDE 1194- (1) Zaman üzerine kararlaştırılmış olan navlun, yüklemenin belli bir günde başlayacağı öngörülmüşse
o günden, değilse 1152 nci madde uyarınca hazırlık bildiriminde bulunulduğu günü izleyen günden itibaren işlemeye başlar.
Safra ile yolculukta ise, yolculuğa hazır olunduğunun haber verildiği günü izleyen günden ve bu haber yolculuğun
başlamasından bir gün öncesine kadar verilmemişse, geminin yola çıktığı günden itibaren işlemeye başlar.
(2) Sürastarya öngörülmüşse, sürastarya süresince zaman üzerine kararlaştırılmış navlun işlemez.
(3) Zaman üzerine kararlaştırılmış navlun, boşaltmanın tamamlandığı günden sonra işlemez.
(4) Taşıyanın kusuru olmaksızın yolculuk gecikir veya kesilirse, zaman üzerine kararlaştırılmış navlun, 1221 inci
maddenin birinci fıkrası ve 1222 nci maddenin ikinci fıkrası hükümleri saklı kalmak üzere, araya giren günler için de ödenir.
c) Navlun kararlaĢtırılmamıĢsa
MADDE 1195- (1) Taşınmak üzere teslim alınan eşya için navlun miktarı kararlaştırılmamışsa, yükleme zamanı ve
yerinde mutat olan navlun ödenir.
11233
(2) Taşınmak üzere teslim alınan eşya kararlaştırılmış olandan fazla ise, fazlası için de sözleşmede belirlenen miktarın
oranlanmasına göre navlun ödenir.
d) Navlun dıĢında kalan prim ve giderler
MADDE 1196- (1) Taşıyan, navlun dışında, pey akçesi, prim, bahşiş ve benzeri bir ad altında başkaca bir istemde
bulunamaz.
(2) Aksine sözleşme yoksa, gemiciliğin olağan ve olağanüstü giderleri, özellikle kılavuz, liman, fener, römorkaj,
karantina, buz kırdırma ve bunlara benzer hizmetlere ilişkin resim ile ücretleri ödemek ve bu giderleri doğuran sebeplere
ilişkin önlemleri almak, navlun sözleşmesi hükümlerine göre yükümlü olmasa bile, yalnız taşıyana düşer.
(3) Müşterek avarya hâlleriyle eşyanın korunması, emniyet altına alınması ve kurtarılması için yapılan giderler
hakkında ikinci fıkra hükmü uygulanmaz.
2. Navlunun muacceliyeti
MADDE 1197- (1) Navlun, eşyanın tesliminin istendiği anda ve her hâlde boşaltma süresinin sonunda muaccel olur.
3. EĢyanın navlun yerine bırakılması
MADDE 1198- (1) Taşıyan, bozulmuş veya hasarlanmış olup olmadığına bakılmaksızın eşyayı navlun yerine kabul
etmek zorunda tutulamaz.
4. Zıyaa uğrayan eĢyanın durumu
MADDE 1199- (1) Boşaltma süresinin sonuna kadar bir kaza sonucunda zıyaa uğrayan eşya için navlun ödenmez ve
peşin ödenmiş ise geri alınır. Navlun götürü kararlaştırılmış ise eşyanın bir kısmının zıyaı, navlunun o oranda indirilmesini
istemeye hak verir.
(2) Niteliği itibarıyla, özellikle içinden bozulma, kendiliğinden eksilme ve olağan akma ve sızma yüzünden zıyaa
uğrayan eşya ile yolda ölen hayvanlar için, teslim edilmiş olup olmadıklarına bakılmaksızın navlun ödenir.
(3) Müşterek avarya dolayısıyla feda edilmiş olan eşyaya düşen navlun için ödenecek garame payları hakkında
müşterek avarya hükümleri uygulanır.
5. Navlun borçlusu
MADDE 1200- (1) Navlunun borçlusu taşıtandır.
II- Hapis hakkı
1. Genel olarak
MADDE 1201- (1) Taşıyan, navlun sözleşmesinden doğan bütün alacakları için Türk Medenî Kanununun 950 ilâ 953
üncü maddeleri uyarınca eşya üzerinde hapis hakkına sahiptir. Hapis hakkı, eşya, taşıyanın zilyetliğinde bulunduğu sürece
devam eder; teslimden sonra dahi, otuz gün içinde mahkemeye müracaat edilmek ve eşya henüz gönderilenin zilyetliğinde
bulunmak şartıyla, hapis hakkından doğan yetkilerin kullanılması mümkündür.
(2) Hapis hakkı, sadece, üzerinde hapis hakkı kullanılan eşyanın taşındığı yolculuktan doğan alacakları teminat altına
alır.
(3) Hapis hakkı ancak alacağı teminata alacak miktardaki eşya üzerinde kullanılabilir; ancak, müşterek avarya ve
kurtarma alacakları için taşıyan, eşyanın tümü üzerinde hapis hakkı kullanabilir.
11234
2. ÇekiĢmeli tutarın yatırılması ve teminat
MADDE 1202- (1) Taşıyanın alacakları hakkında uyuşmazlık çıkarsa, çekişmeli tutar, mahkemece belirlenecek yere
yatırılır yatırılmaz, taşıyan, eşyayı teslim etmek zorundadır.
(2) Taşıyan, eşyanın tesliminden sonra, yeterli teminat göstererek yatırılmış olan tutarı çekebilir.
III- Üçüncü kiĢi gönderilenin durumu
1. Ödeme yükümlülüğünün doğması
MADDE 1203- (1) Eşya, taşıtandan başka bir kişiye teslim edilecekse, bu kişi, navlun sözleşmesi veya konişmento ya
da diğer bir denizde taşıma senedi uyarınca eşyanın teslimini istediğinde, bu istemin dayandığı sözleşmenin veya
konişmentonun yahut diğer bir denizde taşıma senedinin hükümlerine göre ödemeye yetkili kılındığı bütün alacakları
ödemekle, kendi hesabına gümrük resmi ödenmiş ve başka giderler yapılmış ise bunları da vermekle ve üstüne düşen diğer
bütün borçları yerine getirmekle yükümlü olur.
2. Gönderilene karĢı hapis hakkının kullanılması
MADDE 1204- (1) Gönderilen, eşyanın teslimini istediği andan itibaren, sadece 1203 üncü maddede öngörülen
alacaklar için hapis hakkının kullanılmasına katlanmak zorundadır; diğer alacaklar için hapis hakkı kullanılamaz.
(2) Bu takdirde, 1398 ilâ 1400 üncü maddelere göre yürütülecek takiplerde, borçluya yapılması gereken bildirim ve
tebliğler gönderilene yapılır. Gönderilen bulunmaz veya eşyayı teslim almaktan kaçınırsa, bildirim ve tebliğlerin taşıtana
yapılması gerekir.
(3) Eşya yalnız bir navlun sözleşmesine dayanılarak taşınmış olup da birden çok konişmentoya veya diğer bir denizde
taşıma senedine dayanılarak çeşitli gönderilenlere teslim edilecekse, hapis hakkı, her konişmentoya veya diğer bir denizde
taşıma senedine isabet eden alacaklar için ayrı ayrı kullanılır.
3. Rücu hakkı
a) EĢyanın teslimi hâlinde
MADDE 1205- (1) Eşyayı gönderilene teslim etmiş olan taşıyan, 1203 üncü maddeye göre gönderilenden
istenebilecek olan alacakların ödenmesini taşıtandan isteyemez. Ancak, taşıtanın, taşıyanın zararına olarak sebepsiz
zenginleştiği oranda, taşıyan taşıtana rücu edebilir.
b) Hapis hakkının paraya çevrilmesi hâlinde
MADDE 1206- (1) Taşıyan, üzerinde hapis hakkı kullandığı eşyanın paraya çevrilmesini istemiş, fakat satış
sonucunda alacağını tamamen alamamışsa, kendisiyle taşıtan arasında yapılan navlun sözleşmesinden doğan alacaklarını elde
edemediği oranda, taşıtandan isteyebilir.
c) Gönderilenin eĢyayı teslim almaması hâlinde
MADDE 1207- (1) Gönderilen, eşyanın teslimini isteme hakkını kullanmazsa, taşıtan, navlun sözleşmesi gereğince
navlunu ve diğer alacakları taşıyana ödemekle yükümlüdür.
(2) Eşyanın taşıtan tarafından teslim alınmasında boşaltmayla ilgili hükümler, gönderilen yerine taşıtan geçmek
suretiyle uygulanır.
11235
DÖRDÜNCÜ AYIRIM
TaĢıtanın ve Yükletenin Sorumluluğu
A) Kusur sorumluluğu
MADDE 1208- (1) Taşıtan ve yükleten, kendilerinin veya adamlarının kusurundan kaynaklanmış olmadıkça,
taşıyanın veya fiilî taşıyanın, geminin zıyaı veya hasarı dolayısıyla ya da diğer bir sebeple uğradığı zarardan sorumlu
değildir.
(2) Özel hükümler saklıdır.
BEġĠNCĠ AYIRIM
Yolculuğun BaĢlamasına veya Devamına Engel Olan Sebepler Yüzünden SözleĢmenin Sona Ermesi
A) SözleĢmenin hükümden düĢmesi
I- Geminin zayi olması sebebiyle
1. Yolculuk baĢlamadan önce
MADDE 1209- (1) Gemi, yolculuk başlamadan önce umulmayan bir hâl yüzünden zayi olduğu takdirde, iki taraftan
biri ötekine tazminat vermekle yükümlü olmaksızın navlun sözleşmesi hükümden düşer. Bu hâlde sadece geminin zayi
olduğu ana kadar doğmuş bulunan borçların ifası gerekir.
2. Yolculuk baĢladıktan sonra
a) Mesafe navlunu
MADDE 1210- (1) Gemi, yolculuk başladıktan sonra umulmayan bir hâl yüzünden zayi olduğu takdirde; taşıyana o
ana kadar doğmuş bulunan alacakları dışında, zayi olan gemiden kurtarılan ve emniyet altına alınan eşya başka bir limana
getirilmiş olsa bile mesafe navlunu da ödenmesi gerekir.
(2) Mesafe navlunu kurtarılan eşyanın miktarına, geminin zayi olduğu ana kadar alınan mesafeye, yolculuğun
giderlerine, süresine, katlanılan rizikolarına ve zorluk derecesine göre hakkaniyete uygun bir şekilde hesap edilir.
(3) Mesafe navlunu, kurtarılan eşyanın emniyet altına alındığı yer ve tarihteki değerini aşamaz.
b) Kaptanın yükümlülükleri
MADDE 1211- (1) Navlun sözleşmesinin geminin umulmayan bir hâl yüzünden zıyaı sebebiyle hükümden düşmesi,
kaptanın yükle ilgili olanların yokluğunda 1112 nci madde gereğince, onların menfaatini korumak hususundaki
yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz. Kaptan, acil hâllerde önceden danışmasına bile gerek olmaksızın, durumun gereğine göre
eşyayı ilgililerin hesabına başka bir gemi ile varma limanına taşıtmak veya eşyanın güvenli bir yerde depo edilmesini veya
uygun fiyatla satılmasını sağlamak zorundadır. Kaptan, bu yükümlülüklerinin ifası ve eşyanın bakımı için gereken giderleri
karşılamak üzere eşyayı rehnetmeye veya bir kısmını satmaya da yetkilidir.
(2) Kaptan, taşıyanın mesafe navlunu ile geminin zayi olduğu ana kadar doğmuş bulunan alacakları ve eşyayı takyit
eden müşterek avarya garame payları ile kurtarma alacakları ödenmedikçe veya bunlar karşılığında yeterli teminat
gösterilmedikçe, eşyayı elden çıkarmaya veya taşıtmak üzere başka bir gemiye teslime zorunlu değildir.
11236
(3) Kaptanın birinci fıkra hükmüne göre kendisine düşen yükümlülükleri yerine getirmesinden doğacak zararlardan,
taşıyan dışında donatan da sorumludur.
3. BaĢka gemiye yükleme ve aktarma
MADDE 1212- (1) Taşıyan, eşyayı, sözleşmede ismen kararlaştırılmış olan dışında başka bir gemiye yüklemeye veya
aktarmaya yetkili ise, bu geminin zıyaı hâlinde taşımayı diğer uygun bir gemi ile yapabilir veya tamamlatabilir. Taşıyan,
seçimini gecikmeksizin taşıtana bildirmekle yükümlüdür.
4. Geminin denize elveriĢsiz hâle gelmesi
MADDE 1213- (1) Denize elverişsiz hâle gelmiş gemi, mahkemenin tespit kararıyla zayi olmuş sayılır.
II- EĢyanın zayi olması sebebiyle
1. Yolculuk baĢlamadan önce
a) EĢya sözleĢmede ferden belirlenmiĢse
MADDE 1214- (1) Sözleşmede ferden belirlenen eşyanın tamamının umulmayan bir hâl yüzünden zayi olması
hâlinde, taraflar arasındaki sözleşme iki taraftan biri ötekine tazminat vermekle yükümlü olmaksızın hükümden düşer. Ancak,
o ana kadar doğmuş alacakların ifası gerekir.
(2) Eşyanın bir kısmının zayi olması hâlinde ise, taşıtan kararlaştırılan navlunun yarısını ödeyerek sözleşmeyi
feshetmeye veya taşıyanın durumunu güçleştirmemek şartıyla başka eşya yüklemeye yetkilidir. Taşıtan bu seçimlik haklarını,
gemi limandan ayrılana kadar kullanmadığı takdirde, tam navlunu ödemeye zorunludur.
(3) Zayi olanlar yerine başka eşyayı yüklemeyi tercih eden taşıtan, bu yüklemeyi giderlerine de katlanarak mümkün
olan en kısa zamanda bitirmeye ve sebep olduğu zararları tazmine zorunludur.
b) EĢya, sözleĢmede tür veya cinsi ile belirlenmiĢse
MADDE 1215- (1) Sözleşmede ferden belirlenmemiş bulunan eşyanın yüklenmek üzere tesliminden önce tamamı
zayi olsa bile, taraflar arasındaki sözleşme sona ermez.
(2) Taşıtanın, kararlaştırılandan başka bir eşya yüklemeye ilişkin 1144 üncü maddeden doğan hakkı saklıdır.
(3) Sözleşmede sadece tür ve cinsi ile gösterilmiş bulunan eşyanın yüklenmek üzere teslimi, onu ferden belirlenmiş
hâle getirir.
(4) Navlun sözleşmesinde tür ve cinsi ile gösterilmiş bulunan eşya henüz bekleme süresi dolmadan gemiye
yüklendikten veya gemiye yüklenmek üzere yükleme yerinde kaptan tarafından teslim alındıktan sonra tamamen zayi
olursa taşıtan, zayi olanlar yerine başka eşya teslimine hazır olduğunu gecikmeksizin bildirdiği ve yine aynı süre içinde bu
eşyanın teslimine başladığı takdirde, sözleşme hükümden düşmez. Taşıtan, bu eşyanın yüklenmesini en kısa zamanda
bitirmek dışında bu yüklemenin fazla giderlerini üzerine almaya ve bu yükleme yüzünden bekleme süresi uzarsa taşıyanın bu
yüzden uğradığı zararını tazmine mecburdur.
11237
2. Yolculuk baĢladıktan sonra
a) EĢyanın tamamının zayi olması
MADDE 1216- (1) Yolculuk başladıktan sonra taşınan eşyanın umulmayan bir hâl yüzünden tamamının zayi olması
ile iki taraftan biri diğerine tazminat vermeye zorunlu olmaksızın, navlun sözleşmesi hükümden düşer. Taşıyana sadece,
sözleşmenin sona erdiği ana kadar doğmuş bulunan diğer alacakları ödenir. 1199 uncu maddenin ikinci ve üçüncü fıkraları
saklıdır.
b) EĢyanın bir kısmının zayi olması
MADDE 1217- (1) Yolculuk başladıktan sonra eşyanın umulmayan bir hâl yüzünden bir kısmının zayi olması,
taraflar arasındaki sözleşmeyi hükümden düşürmez. Eşyanın, zayi olan kısmı hiç taşınmamış veya yolculuk devam ederken
gemiden uzaklaştırılmış olsa bile, taşıyana tam navlun ödenir; şu kadar ki, 1199 uncu maddenin ikinci ve üçüncü fıkrası
hükümleri saklıdır.
B) SözleĢmenin feshi
I- Taraflara fesih hakkı veren hâl
MADDE 1218- (1) Gemiye ambargo veya devlet hizmeti için el konulması, varma yeri ülkesi ile ticaretin
yasaklanması, yükleme veya varma limanlarının abluka altına alınması, sözleşme gereğince taşınacak olan eşyanın
tamamının yükleme limanından ihracının veya varma limanına ithalinin yahut transit geçişinin yasaklanması gibi bir kamu
tasarrufu yüzünden sözleşmenin ifasının engellenmiş olması her iki tarafa herhangi bir tazminat vermekle yükümlü
olmaksızın sözleşmeyi feshedebilme hakkı verir.
(2) Henüz yolculuk başlamamışsa, fesih hakkının kullanılabilmesi için sözleşmenin ifasını engelleyen durumun
mevcut ihtimallere göre kısa zamanda ortadan kalkmayacağının anlaşılmış olması gerekir. Buna karşılık, yolculuk
başladıktan sonra sözleşmenin ifası engellenmişse, fesih hakkının kullanılabilmesi için bir ay boyunca engelin kalkmasının
beklenmesi gerekir. Bu süreler, kaptan engeli bir limanda bulunduğu sırada öğrenirse, engeli haber aldığı günden; aksi
takdirde engelin kendisine bildirildiği günden sonra gemi ile bir limana ulaştığı günden itibaren hesap olunur.
(3) Taraflar, kısmi yolculuk çarteri sözleşmeleri ile kırkambar sözleşmelerinde belli bir süre beklemeye zorunlu
olmaksızın fesih hakkını kullanabilirler.
(4) Savaş çıktığı için geminin veya navlun sözleşmesi gereğince gemi ile taşınacak eşyanın tamamı yahut her ikisinin
artık serbest sayılmaması ve zapt veya müsaderesi tehlikesi mevcutsa, taraflar belli bir süre beklemeye zorunlu olmaksızın
fesih hakkını kullanabilirler.
(5) Taşıtanın, engelin yolculuk başlamadan önce ortaya çıktığı hâllerde, serbest sayılmayan eşya yerine
kararlaştırılandan başka eşya yüklemeye ilişkin 1144 üncü maddeden doğan hakkı saklıdır.
II- Tarafların fesih hakkına sahip olmadığı hâller
1. EĢyanın sadece bir kısmına iliĢkin engeller
MADDE 1219- (1) Eşyanın sadece bir kısmına ilişkin engeller, taraflara fesih hakkı vermez. Taşıtan, savaş, ihracat
veya ithalat yasağı gibi sebeplerle eşyanın artık serbest sayılmayan kısmını her hâlde gemiden alıp uzaklaştırmak zorundadır.
Ancak, taşıtan henüz yolculuk başlamamışsa, taşıyanın durumunu ağırlaştırmamak şartıyla gemiye bunlar yerine başka eşya
yükleyebilir veya kararlaştırılan navlunun yarısını ödeyerek sözleşmeyi feshedebilir.
11238
Eşyanın, sözleşmenin ifasını engelleyen kısmı hiç taşınmamış veya yolculuk devam ederken gemiden uzaklaştırılmış olsa
bile, taşıyana tam navlun ödenir.
(2) Kısmi yolculuk çarteri sözleşmeleri ile kırkambar sözleşmelerinde fesih hakkı yoktur.
2. Kaptanın haklı bir sebeple rotadan sapması
MADDE 1220- (1) Kaptanın denizde can ve eşya kurtarmak veya diğer bir haklı sebeple rotadan sapmış olması,
tarafların hak ve yükümlülüklerini etkilemez ve taşıyan bu yüzden doğacak zararlardan sorumlu olmaz.
(2) Türk Medenî Kanununun 2 nci maddesi hükmü saklıdır.
3. Geminin yolculuk sırasında tamirinin gerekmesi
MADDE 1221- (1) Geminin yolculuk sırasında tamiri gerekirse, navlunun tamamı ile taşıyanın o ana kadar doğmuş
bulunan diğer bütün alacaklarının ödenmesi veya temin edilmesi şartıyla eşya gemiden alınabileceği gibi tamirin bitmesi de
beklenebilir. Navlunun zaman üzerine kararlaştırıldığı hâllerde, tamirin devam ettiği süre hesaba katılmaz.
(2) 1222 nci maddenin birinci fıkrasının ilk cümlesi hükmü saklıdır.
(3) Kısmi yolculuk çarteri sözleşmeleri ile kırkambar sözleşmelerinde eşya tamir sırasında boşaltılmış olduğu
takdirde, taşıtan tam navlunu ve diğer alacakları ödemek şartıyla eşyayı geri alabilir.
III- Diğer sebeplerin etkisi
MADDE 1222- (1) Yolculuğun, bu Kanunda öngörülenler dışında bir tabiî olay veya umulmayan diğer bir hâl
yüzünden başlamadan veya başladıktan sonra gecikmesi, tarafların hak ve yükümlülüklerini değiştirmez; meğerki, bu
gecikme yüzünden sözleşmenin belli amacı kaybolmuş olsun. Bununla beraber, umulmayan hâlden kaynaklanan ve mevcut
şartlara göre uzunca bir zaman süreceği anlaşılan gecikmelerde, taşıtan, gemiye yüklenmiş olan eşyayı rizikosu ve gideri
kendisine ait olmak ve zamanında tekrar yüklemek şartıyla yeterli ve uygun bir teminat göstererek boşaltmaya yetkilidir.
Taşıtan, yüklemenin yeniden yapılmaması hâlinde navlunun tamamını ödemek ve boşaltmanın sebep olduğu zararları tazmin
etmek zorundadır.
(2) Gecikmenin bir kamu tasarrufundan kaynaklandığı hâllerde, zaman üzerine kararlaştırılan navlun işlemez.
(3) Kısmi yolculuk çarteri sözleşmeleri ile kırkambar sözleşmelerinde taşıtan geçici olarak boşaltmak hakkını ancak
diğer taşıtanlar muvafakat ettikleri takdirde kullanabilir.
IV- EĢya üzerinde tasarruf yetkisi olan kiĢinin fesih hakkı
MADDE 1223- (1) Taşıtanın eşya üzerinde tasarruf yetkisine sahip olmadığı hâllerde, ona ait fesih hakkı eşya
üzerinde tasarruf yetkisi olan kişi tarafından kullanılır.
V- Fesih hakkının kullanılması
1. Feshin bildirimi
MADDE 1224- (1) Feshin bildirimi, faks mesajı, elektronik mektup veya benzeri teknik araçlarla da mümkün olmak
üzere, yazılı olarak yapılır.
2. Hüküm ve sonuçları
a) SözleĢme yolculuk baĢlamadan önce feshedilmiĢse
MADDE 1225- (1) Navlun sözleşmesi yolculuk başlamadan önce bu Ayırımda öngörülen sebeplerle feshedilirse,
taraflar birbirine tazminat ödemekle yükümlü olmayıp sadece o ana kadar doğmuş bulunan borçlarını ifa etmek zorundadır.
11239
b) SözleĢme yolculuk baĢladıktan sonra feshedilmiĢse
MADDE 1226- (1) Navlun sözleşmesi yolculuk başladıktan sonra bu Ayırımda öngörülen sebeplerle feshedilirse,
taşıyana o ana kadar doğmuş bulunan alacakları dışında fesih hakkı kullanılana kadar yapılan yolculuk için, eşya, yükleme
limanına geri getirilmiş olsa bile 1210 uncu maddenin ikinci fıkrası uyarınca hesap edilecek mesafe navlunu da ödenir.
(2) Taraflar arasında aksi kararlaştırılmadıkça, eşya fesih hakkının kullanıldığı sırada geminin bulunduğu veya en
yakın olduğu limanda boşaltılır. Kısmi yolculuk çarteri sözleşmeleri ile kırkambar sözleşmelerinde boşaltma, yolculuğun
gecikmesine veya aktarmaya sebebiyet verecekse, navlun sözleşmesinin feshi üzerine taşıtan, diğer taşıtanların muvafakati
olmadıkça, eşyanın varma limanından önce boşaltılmasını isteyemez; şu kadar ki, taşıtan, boşaltmadan doğan giderlerle zararı
tazmin etmekle yükümlüdür.
(3) Sözleşmenin yolculuk başladıktan sonra feshi hâlinde de, kaptanın yükümlülükleri hakkındaki 1211 inci madde
hükmü uygulanır.
C) Birden çok yolculuğun özellikleri
MADDE 1227- (1) Geminin birden çok yolculuk için tutulduğu hâllerde, 1209 ilâ 1226 ncı madde hükümleri ancak
sözleşmenin niteliği ve içeriği cevaz veriyorsa uygulanır.
(2) Sözleşmeye göre yükleme limanına yolculuk yapmak zorunda olan gemi yükleme limanına varmışsa, bu yolculuk
için taşıyana ayrıca 1210 uncu maddenin ikinci fıkrasına göre hesap olunacak mesafe tazminatı ödenir.
ALTINCI AYIRIM
Denizde TaĢıma Senetleri
A) KoniĢmento
I- Tanımı, türleri ve düzenlenmesi
MADDE 1228- (1) Konişmento, bir taşıma sözleşmesinin yapıldığını ispatlayan, eşyanın taşıyan tarafından teslim
alındığını veya gemiye yüklendiğini gösteren ve taşıyanın eşyayı, ancak onun ibrazı karşılığında teslimle yükümlü olduğu
senettir.
(2) Yükletenin izniyle, taşınmak üzere teslim alınan fakat henüz gemiye yükletilmemiş olan eşya için “tesellüm
konişmentosu” düzenlenebilir. Eşya gemiye alınır alınmaz taşıyan, onun teslim alındığı sırada verilmiş olan geçici makbuz
veya tesellüm konişmentosunun geri verilmesi karşılığında yükletenin istediği kadar nüshada “yükleme konişmentosu”
düzenlemekle yükümlüdür. Tesellüm konişmentosuna eşyanın ne zaman ve hangi gemiye yüklenmiş olduğuna dair şerh
verildiği takdirde bu konişmento “yükleme konişmentosu” hükmündedir. Konişmento, kaptan veya taşıyanın yahut kaptanın
bu hususta yetkilendirdiği bir temsilcisi tarafından taşıyan ad ve hesabına düzenlenebilir.
(3) Konişmento, nama, emre ve hamile yazılı olarak düzenlenebilir. Aksi kararlaştırılmadıkça yükletenin istemi
üzerine konişmento gönderilenin emrine veya sadece emre olarak düzenlenir. Bu son hâlde “emre” yükletenin emrine
demektir. Konişmento gönderilen sıfatıyla taşıyanın veya kaptanın namına da yazılı olabilir.
(4) Konişmentonun bütün nüshaları aynı metni içermeli ve her birinde kaç nüsha hâlinde düzenlendiği gösterilmelidir.
11240
(5) Yükleten, istem üzerine, konişmentonun kendisi tarafından imzalanmış olan bir kopyasını taşıyana vermek
zorundadır.
II - Ġçeriği
MADDE 1229- (1) Konişmento, aşağıdaki kayıtları içerir:
a) Yükletenin beyanına uygun olarak gemiye yüklenen veya yüklenmek üzere teslim alınan eşyanın genel olarak
cinsini, tanınması için zorunlu olan işaretlerini, gerektiğinde tehlikeli eşya niteliğinde olup olmadığı hakkında açık bir bilgiyi,
koli veya parça sayısı ile ağırlığını veya başka suretle ifade edilen miktarını.
b) Eşyanın haricen belli olan hâl ve durumunu.
c) Taşıyanın adı ve soyadını veya ticaret unvanını ve işletme merkezini.
d) Kaptanın adı ve soyadını.
e) Geminin adını ve tabiiyetini.
f) Yükletenin adı ve soyadını veya ticaret unvanını.
g) Yükleten tarafından bildirilmişse, gönderilenin adı ve soyadını veya ticaret unvanını.
h) Navlun sözleşmesine göre yükleme limanını ve taşıyanın eşyayı yükleme limanında teslim aldığı tarihi.
i) Navlun sözleşmesine göre boşaltma limanını veya buna ilişkin talimat alınacak yeri.
j) Konişmentonun düzenlendiği yer ve tarihi.
k) Taşıyan veya onu temsilen hareket eden kişinin imzasını.
l) Navlunun gönderilen tarafından ödeneceğine dair kayıtları, ödenecekse bunun miktarını.
m) Navlun sözleşmesinde açıkça kararlaştırılmışsa, eşyanın boşaltma limanında teslim olunacağı tarih ve süreyi.
n) Sorumluluk sınırlarını genişleten her şartı.
o) Taraflarca uygun görülen diğer kayıtları.
(2) Birinci fıkrada sayılan unsurlardan bir veya birkaçının konişmentoda bulunmaması senedin hukuken konişmento
sayılmasını engellemez; yeter ki, senet 1228 inci maddenin birinci fıkrasında yazılı unsurları taşımakta olsun.
III- Hükümleri
1. Kıymetli evrak olma niteliği
a) EĢyanın yetkili koniĢmento hamiline teslimi
aa) Genel olarak
MADDE 1230- (1) Konişmentonun meşru hamili, eşyayı teslim almaya yetkilidir.
(2) Konişmento birden çok nüsha olarak düzenlenmişse, eşya, tek nüshanın meşru hamiline teslim edilir.
bb) Birden çok koniĢmento hamilinin baĢvurusu
MADDE 1231- (1) Konişmentonun birden çok meşru hamili aynı zamanda başvurursa kaptan, hepsinin istemini
reddederek eşyayı umumi ambara veya başka güvenli bir yere tevdi etmek ve bu şekilde hareket etmesinin sebeplerini de
göstererek bunu anılan konişmento hamillerine bildirmek zorundadır.
(2) Kaptan hareket tarzına ve sebeplerine ilişkin resmî bir senet düzenletmeye yetkilidir; bu sebeple yapılan giderler
hakkında 1201 inci madde uygulanır.
11241
cc) Yükletenin talimatı
MADDE 1232- (1) Emre yazılı bir konişmento düzenlenmişse kaptan, yükletenin eşyanın geri verilmesi veya teslimi
hususundaki talimatını ancak kendisine konişmentonun bütün nüshaları geri verildiği takdirde yerine getirir.
(2) Gemi varma limanına ulaşmadan, bir konişmento hamili eşyanın teslimini isterse, aynı hüküm uygulanır.
(3) Kaptan bu hükümlere aykırı hareket ederse, taşıyan, konişmentonun meşru hamiline karşı sorumlu kalmakta
devam eder.
(4) Konişmento emre yazılı değilse, yükleten ve konişmentoda adı yazılı gönderilen muvafakat ettikleri takdirde,
konişmentonun hiçbir nüshası ibraz edilmese bile, eşya geri verilir veya teslim olunur. Şu kadar ki, konişmentonun bütün
nüshaları geri verilmiş değilse, taşıyan bu yüzden doğabilecek zararlar için önce teminat gösterilmesini isteyebilir.
dd) Navlun sözleĢmesinin umulmayan hâl yüzünden hükümden düĢmesi
MADDE 1233- (1) Navlun sözleşmesinin, geminin varma limanına ulaşmasından önce umulmayan bir hâl yüzünden
1209 ilâ 1227 nci maddeler gereğince kendiliğinden veya feshedilmesi sonucunda hükümden düşmesi hâlinde de 1232 nci
madde hükmü uygulanır.
b) KoniĢmentonun eĢyayı temsili
aa) Genel olarak
MADDE 1234- (1) Eşya, kaptan veya taşıyanın diğer bir temsilcisi tarafından taşınmak üzere teslim alınınca
konişmentonun, konişmento gereğince eşyayı teslim almaya yetkili olan kişiye teslimi, 1235 inci madde hükümleri saklı
kalmak şartıyla, Türk Medenî Kanununun 957 ve 980 inci maddelerinde yazılı hukuki sonuçları doğurur.
bb) Birden çok koniĢmento hamili
MADDE 1235- (1) Emre yazılı bir konişmento birden fazla nüsha hâlinde düzenlenmişse, nüshalardan birinin hamili,
konişmentonun teslimine 1234 üncü madde gereğince bağlanan sonuçları, kendisi henüz teslim isteminde bulunmadan önce
bir diğer nüshaya dayanarak 1230 uncu madde uyarınca kaptandan eşyayı teslim almış olan kişi aleyhine ileri süremez.
(2) Kaptan eşyayı henüz teslim etmeden birden çok konişmento hamili ona başvurup ellerinde bulundurdukları
konişmento nüshalarına dayanarak eşya üzerinde birbirine zıt haklar ileri sürerlerse, konişmentonun birden çok nüshalarını
çeşitli kişilere devretmiş olan ortak ciranta tarafından eşyayı teslim almaya yetkili kılacak şekilde ilk önce ciro ve teslim
edilmiş olan nüshanın hamili diğerlerine tercih olunur. Ciro edilip de başka bir yere gönderilen konişmento nüshası hakkında
gönderme tarihi konişmento hamiline teslim tarihi hükmündedir.
cc) KoniĢmentonun geri verilmesi karĢılığında eĢyanın teslimi
MADDE 1236- (1) Eşya, ancak konişmento nüshasının, eşyanın teslim alındığına ilişkin şerh düşülerek geri verilmesi
karşılığında teslim edilir.
2. Ġspat iĢlevi
a) Hukuki iliĢkiyi ispat
MADDE 1237- (1) Taşıyan ile konişmento hamili arasındaki hukuki ilişkilerde konişmento esas alınır.
(2) Taşıyan ile taşıtan arasındaki hukuki ilişkiler navlun sözleşmesinin hükümlerine bağlı kalır.
11242
(3) Konişmentoda, yolculuk çarteri sözleşmesine gönderme varsa, konişmento devredilirken çarter partinin bir
suretinin de yeni hamile ibraz edilmesi gerekir. Bu takdirde çarter partide yer alan hükümler, nitelikleri elverdiği ölçüde
konişmento hamiline karşı da ileri sürülebilir. Ancak, 1245 inci maddenin birinci fıkrasının ikinci cümlesi hükmü saklıdır.
b) TaĢıyanı ispat
MADDE 1238- (1) Konişmentoyu taşıyan sıfatıyla imzalayan veya konişmento kendi ad ve hesabına imzalanan kişi,
taşıyan sayılır.
(2) Konişmentoda taşıyanın adı ve soyadı veya ticaret unvanı ile işletme merkezinin gösterilmemiş olduğu veya
açıkça anlaşılmadığı hâllerde, donatan, taşıyan sayılır; meğerki, konişmento hamilinin açık istemi üzerine, donatan taşıyanın
adı ve soyadını veya ticaret unvanı ile işletme merkezini bildirerek bunu belgelendirmiş olsun.
(3) Kaptan veya taşıyanın diğer bir temsilcisi tarafından düzenlenen konişmentoda, taşıyanın adı ve soyadı veya
ticaret unvanı ile işletme merkezinin gösterilmemiş olduğu veya açıkça anlaşılmadığı hâllerde, temsilci de ikinci fıkra
uyarınca sorumlu tutulan donatan ile birlikte taşıyan sayılır; meğerki, konişmento hamilinin açık istemi üzerine temsilci,
taşıyanın adı ve soyadını veya ticaret unvanı ile işletme merkezini bildirerek bunu belgelendirmiş olsun.
(4) Taşıyanın adı ve soyadı veya ticaret unvanı ile işletme merkezinin yanlış veya geç bildirilmiş olması hâlinde,
taşıyan, donatan veya taşıyanın temsilcisi, yanlış veya geç bildirimden doğacak zararlardan müteselsilen sorumludurlar; bu
takdirde 1188 inci maddede öngörülen hak düşürücü süre taşıyanın adı ve soyadı veya ticaret unvanı ile işletme merkezi
doğru bildirilene kadar taşıyana yöneltilecek istemler hakkında işlemeye başlamaz.
c) EĢyanın genel olarak cinsini, iĢaretlerini, koli veya parça adedini, ağırlık ve miktarını ispat
MADDE 1239- (1) Konişmento eşyanın genel olarak cinsi, işaretleri, koli veya parça adedi, ağırlık veya miktarı
hakkında beyanları içerip de taşıyan, bu beyanların fiilen teslim alınan veya yükleme konişmentosu düzenlenmiş olması
hâlinde, fiilen yüklenen eşyayı doğru ve tam olarak göstermediğini biliyor veya gösterdiğinden haklı sebeplerle şüphe
ediyorsa yahut bu beyanları kontrol etmek için yeterli imkâna sahip değilse, konişmentoya bu beyanların gerçeğe uymadığını,
şüphesini haklı gösteren sebepleri veya yeterli kontrol imkânının bulunmadığını açıklayan bir çekince koymak zorundadır.
(2) Taşıyan, eşyanın haricen belli olan hâlini konişmentoda beyan etmeyi ihmal ederse, konişmentoda eşyanın haricen
iyi hâlde olduğuna dair beyanda bulunulmuş sayılır.
(3) Birinci fıkraya dayanarak konişmentoya hakkında çekince konulan beyanlar saklı kalmak üzere, konişmento,
taşıyanın eşyayı konişmentoda beyan edildiği gibi teslim aldığına veya yükleme konişmentosu düzenlenmiş olduğu takdirde,
yüklediğine karine oluşturur. Bu karinenin aksi, konişmentoyu, içerdiği eşya tanımına güvenerek, gönderilen de dâhil olmak
üzere, iyiniyetle devralan üçüncü kişiye karşı ispatlanamaz; 1186 ncı maddenin dördüncü fıkrası saklıdır.
11243
d) Navlunu ispat
MADDE 1240- (1) 1229 uncu maddenin birinci fıkrasının (l) bendi uyarınca navlunun gönderilen tarafından
ödeneceğine veya yükleme limanında gerçekleşip gönderilen tarafından ödenecek olan sürastarya parasına ilişkin bir kaydı
içermeyen konişmento, gönderilenin navlun veya sürastarya parası ödemekle yükümlü olmadığına karine oluşturur. Bu
karinenin aksi, navlun veya sürastarya parası hakkında böyle bir kayıt içermeyen konişmentoyu, gönderilen de dâhil olmak
üzere, devralan üçüncü kişiye karşı ispatlanamaz.
(2) Navlun eşyanın ölçüsüne, sayısına veya tartısına göre kararlaştırılmış ve bunlar da konişmentoda gösterilmiş
olursa, konişmentoda aksine bir şart olmadıkça, navlun buna göre belirlenir. 1239 uncu maddenin birinci fıkrası uyarınca
yazılan şerh konişmentoda aksine bir şart sayılmaz.
(3) Navlun için taşıma sözleşmesine yollama yapılırsa, bu yollamanın kapsamına boşaltma süresi, sürastarya süresi ve
sürastarya parası hakkındaki hükümler girmez.
e) Yükleten tarafından verilen garantiler
MADDE 1241- (1) Konişmentoya konulan eşya ile ilgili kayıtlar hakkında 1145 inci madde uygulanır.
(2) Taşıyan veya onun bir temsilcisi tarafından konişmentonun, yükletenin konişmentoya konulmak üzere bildirdiği
kayıtlara veya eşyanın haricen belli olan hâl ve niteliğine ilişkin bir çekince eklenmeksizin düzenlenmesi yüzünden taşıyanın
uğrayacağı zararı yükletenin tazmin edeceğine dair her taahhüt veya anlaşma, konişmentoyu, gönderilen de dâhil olmak
üzere, iyiniyetle iktisap eden bütün üçüncü kişilere karşı geçersizdir.
(3) Böyle bir taahhüt veya anlaşma, taraflar arasında geçerlidir; meğerki, taşıyan veya onun bir temsilcisi, ikinci
fıkrada belirtilen çekinceyi koymamak suretiyle, eşyanın konişmentodaki tanımına güvenerek hareket eden, gönderilen de
dâhil, üçüncü kişileri aldatma amacı gütsün. Bu durumda, konişmentoya konulmayan çekince, yükleten tarafından
konişmentoya yazılmak üzere bildirilen kayıtlara ilişkinse, taşıyan, 1145 inci madde uyarınca yükletenden tazminat
isteyemez.
(4) Üçüncü fıkrada belirtilen aldatma kastının varlığı hâlinde taşıyan, konişmentodaki kayıtlara güvenerek hareket
eden, gönderilen de dâhil, üçüncü kişilere karşı, 1186 ncı maddede öngörülen sorumluluk sınırlarından yararlanmaksızın
sorumludur.
B) Diğer denizde taĢıma senetleri
MADDE 1242- (1) Taşıyanın taşınacak eşyayı teslim aldığını göstermek üzere düzenlediği konişmentodan başka her
tür senet, taşıma sözleşmesinin yapılmış ve eşyanın senette yazılı olduğu gibi taşıyan tarafından teslim alınmış olduğuna
karine oluşturur; ancak bu karinenin aksi ispatlanabilir.
YEDĠNCĠ AYIRIM
Emredici Hükümler
A) Genel olarak
MADDE 1243- (1) Bir navlun sözleşmesinde veya konişmentoda yahut diğer bir denizde taşıma senedinde yer alıp
da;
a) Taşıyanın borç ve sorumluluklarına ilişkin 1141, 1150, 1151 ve 1178 ilâ 1192 nci maddeler,
11244
b) Taşıtan ve yükletenin borç ve sorumluluklarına ilişkin 1145 ilâ 1149, 1165 ve 1208 inci maddeler,
c) Denizde taşıma senetlerine ilişkin 1228 ilâ 1242 nci maddeler,
hükümlerinden kaynaklanan borç ve sorumluluklar doğrudan veya dolaylı olarak önceden kaldıran veya daraltan
bütün kayıt ve şartlar geçersizdir.
(2) Sigortadan doğan hak ve alacakların taşıyana devredilmesi veya taşıyana buna benzer menfaatler sağlanması ve
kanunlarla düzenlenmiş bulunan ispat yükünün taşıyan lehine tersine çevrilmesi sonucunu doğuran bütün kayıt ve şartlar
birinci fıkra hükümlerine tabidir.
(3) Sorumluluğu kaldıran veya daraltan kayıt ve şartların geçersizliği, navlun sözleşmesinin veya konişmentonun
yahut diğer bir denizde taşıma senedinin geri kalan hükümlerinin geçersizliği sonucunu doğurmaz.
(4) Taşıyanın borçlarını ve sorumluluğunu genişleten veya ağırlaştıran kayıt ve şartlar ise geçerlidir.
B) Ġstisnalar
MADDE 1244- (1) Aşağıda yazılı hâllerde 1243 üncü maddenin birinci fıkrası uygulanmaz:
a) Navlun sözleşmesinin canlı hayvanlara veya 1151 inci maddenin üçüncü fıkrasının birinci cümlesi uyarınca
denizde taşıma senedinde güvertede taşınacağı yazılı olup da fiilen böyle taşınan eşyaya ilişkin bulunması.
b) Mutat ticari taşıma işlerinden olmamakla beraber ticaretin olağan akışı içinde yapılan eşya taşımasına ilişkin
bulunup da eşyanın özel nitelikleri veya taşımanın özel şartlarının haklı gösterdiği anlaşmalar; bu durumda taşıma senedinin
bu anlaşmaları ve “emre değildir” kaydını içermesi şarttır.
c) Taşıyana, eşyanın yüklenmesinden önce ve boşaltılmasından sonra düşen yükümlülükler.
(2) 1243 üncü madde, konişmentoya, müşterek avaryaya ilişkin kayıtların konulmasına engel değildir.
(3) Sorumluluğu önceden kaldıran veya daraltan kayıt ve şartlar hakkında Türk Borçlar Kanununun emredici
hükümleri saklıdır.
C) Yolculuk çarteri sözleĢmesi
MADDE 1245- (1) Yolculuk çarteri sözleşmelerine 1243 üncü madde hükmü uygulanmaz. Ancak, böyle bir
sözleşmeye dayalı olarak konişmento düzenlenirse, taşıtan olmayan konişmento hamili ile taşıyan arasındaki ilişkide 1243
üncü madde hükmü uygulanır.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
ZamanaĢımı
A) Süre
MADDE 1246- (1) 1188 inci madde hükmü saklı kalmak kaydıyla, gemi kira sözleşmeleri ile zaman çarteri
sözleşmeleri ve navlun sözleşmelerinden veya konişmentodan veya onun düzenlenmesinden doğan bütün alacaklar bir yılda
zamanaşımına uğrar.
(2) Bu süre, alacağın muaccel olmasıyla işlemeye başlar.
11245
BEġĠNCĠ BÖLÜM
Deniz Yoluyla Yolcu TaĢıma SözleĢmesi
A) Tanımı
MADDE 1247- (1) Deniz yoluyla yolcu taşıma sözleşmesi, yolcunun veya yolcu ve bagajının deniz yolu ile taşınması
için, taşıyan tarafından veya onun adına ve hesabına yapılan sözleşmedir.
(2) Devlet ve diğer kamu tüzel kişileri tarafından yapılan ticari yolcu taşıma sözleşmelerine de bu Bölüm hükümleri
uygulanır.
(3) Hava yastıklı araçlar ile yapılan yolcu taşıması bu Bölüm hükümlerine tabi değildir.
B) TaĢıyan ve fiilî taĢıyan
MADDE 1248- (1) Taşıyan, taşıma ister bizzat onun tarafından, isterse bir başkası, fiilî taşıyan, tarafından
gerçekleştirilmiş olsun, taşıma sözleşmesini yapan veya taşıma sözleşmesi adına ve hesabına yapılan kişidir.
(2) Fiilî taşıyan, taşıyandan farklı bir kişi olup, bir geminin maliki, kiracısı veya işleteni olarak, taşımanın tamamını
veya bir kısmını fiilen gerçekleştiren kişidir.
C) Yolcu
MADDE 1249- (1) Deniz yoluyla yolcu taşıma sözleşmesine dayanarak veya bu Bölüm hükümlerine tabi
bulunmayan bir navlun sözleşmesinin konusu olan aracı veya canlı hayvanları gözetmek üzere, taşıyanın onayı ile gemide
taşınan kişiler yolcu sayılır.
(2) Sözleşmede, yolcunun adı yazılı ise yolcu, taşınma hakkını bir başkasına devredemez.
D) Bagaj
MADDE 1250- (1) Canlı hayvanlar ve bir navlun sözleşmesine dayanılarak taşınan eşya ile araçlar dışında, taşıyan
tarafından, deniz yoluyla yolcu taşıma sözleşmesi gereğince taşınan eşya ve araçlar, bagaj kapsamındadır.
(2) Yolcunun kamarası içinde veya başka bir şekilde kendi zilyetliğinde, hâkimiyetinde ya da gözetiminde
bulundurduğu eşya, onun kabin bagajıdır. 1258 ve 1263 üncü maddelerin uygulaması hariç olmak üzere, yolcunun aracında
bulundurduğu bagajı da kabin bagajı sayılır.
(3) Aksi kararlaştırılmış olmadıkça, deniz yoluyla yolcu taşıma sözleşmesi gereğince yolcunun gemiye getirdiği bagaj
için taşıma ücretinden başka bir ücret istenemez.
E) Yolcunun yükümlülükleri
I- Kaptanın talimatına uyma
MADDE 1251- (1) Yolcu, kaptanın, gemide düzenin sağlanmasına yönelik tüm talimatına uymak zorundadır.
II- Bagaj hakkında doğru bilgi verme yükümlülüğü
MADDE 1252- (1) Yolcu, bagaj olarak gemiye getirdiği eşyanın cins ve niteliği ile tehlikeleri hakkında doğru
beyanda bulunmak zorundadır. Yolcu, beyanlarının doğru olmamasından doğan zarardan taşıyana karşı sorumludur; bu
yüzden zarar gören diğer kişilere karşı ise, bagajın tehlikeli olması veya gemiye gizlice getirilmiş bulunması dışında kusuru
varsa sorumludur.
(2) Kaptan, kendisine eksik veya yanlış bilgi verilerek ya da gizlice gemiye getirilen eşyayı her zaman ve herhangi bir
yerde, gemiden çıkarmaya ve gerektiğinde denize atmaya da yetkilidir.
11246
(3) Kaptan, bagaj olarak gizlice gemiye getirilen eşyayı gemide alıkoyacak olursa, yolcu bunlar için hareket limanında
ve hareket zamanında bu gibi yolculuk ve eşya için alınan en yüksek ücreti ödemekle yükümlüdür.
(4) Taşıyanın veya bu tür beyanları kabule yetkili diğer bir temsilcisinin bilgisi, kaptanın bilgisi hükmündedir.
III- Gemiye zamanında gelmek
MADDE 1253- (1) Yolcu, yolculuk başlamadan önce hareket limanında veya yolculuk devam ederken ara limanlarda
gemiye zamanında gelmek zorundadır. Aksi takdirde, yolcu, kaptan kendisini beklemeden yolculuğa başlamış veya devam
etmiş olsa bile, taşıma ücretinin tamamını ödemekle yükümlüdür. Ancak, yerine başka yolcu alınmış ise, bu tutar taşıma
ücretinden indirilir.
F) TaĢıyanın hapis hakkı
MADDE 1254- (1) Taşıyan, deniz yoluyla yolcu taşıma sözleşmesinden doğan bütün alacakları için, Türk Medenî
Kanununun 950 ilâ 953 üncü maddeleri uyarınca yolcuya ait bagaj üzerinde hapis hakkına sahiptir.
G) Ölen yolcunun bagajı
MADDE 1255- (1) Yolcu, yolculuk sırasında ölürse, 915 inci madde hükmü uygulanır.
H) Yolcunun uğradığı zararlardan sorumluluk
I- TaĢıyanın sorumluluğu
MADDE 1256- (1) Taşıyan, yolcunun gemi kazası yüzünden ölmesi veya yaralanmasından doğan zarardan
sorumludur. Taşıyanın sorumluluğu, zarar gören yolcu başına her bir gemi kazası için 250.000 Özel Çekme Hakkı ile
sınırlıdır. Şu kadar ki, kazanın savaş, terör, iç savaş, isyan veya istisnai nitelikte, kaçınılamaz ve engellenmesi mümkün
olmayan nitelikteki bir doğa olayından veya tamamıyla bir üçüncü kişinin onu meydana getirmek kastıyla gerçekleştirdiği bir
fiil veya ihmalinden kaynaklandığını ispatlayan taşıyan, sorumluluktan kurtulur. Taşıyan kusurlu ise, yolcunun yukarıdaki
miktarı aşan zararından da sorumlu olur; kusurlu olmadığını ispat yükü taşıyana aittir.
(2) Taşıyan, yolcunun, gemi kazasından kaynaklanmayan ölüm ve yaralanmasının sebep olduğu zarardan, bu zarara
yol açan kazanın meydana gelmesinde kusuru varsa sorumlu olur. Kusuru ispat yükü davacıya aittir.
(3) Kabin bagajının zıya veya hasara uğramasına yol açan kazanın gerçekleşmesinde kusuru bulunan taşıyan, bu
yüzden uğranılan zarardan sorumludur. Gemi kazasının sebep olduğu zararlar bakımından, taşıyanın kusurunun bulunduğu
varsayılır; bu karinenin aksi ispat edilebilir.
(4) Taşıyan, kabin bagajı dışındaki bagajın zıya veya hasara uğramasından doğan zarardan sorumludur, meğerki,
zararın meydana gelmesine yol açan kazanın gerçekleşmesinde kusurunun bulunmadığını ispat etmiş olsun.
(5) Bu maddenin uygulanmasında;
a) “Gemi kazası”, geminin enkaz hâline gelmesini, alabora olmasını, karaya oturmasını, çatmayı, gemideki infilâkı,
yangını ve arızayı ifade eder;
b) “Taşıyanın kusuru”, taşıyanın adamlarının görevlerini yerine getirdikleri sırada işledikleri kusuru da kapsar;
11247
c) “Gemideki arıza”, yolcuların gemiyi terkinde, tahliyesinde, gemiye binmeleri ve inmelerinde; geminin
yürütülmesinde, dümen tutulmasında, güvenli seyrüseferinde, yanaşmasında, demirlemesinde, rıhtıma ve demirleme yerine
varmasında veya buradan ayrılmasında; gemiye su yürümesi hâlinde, zararın kontrolünde; can kurtarma araçlarının suya
indirilmesinde kullanılan gemi kısımlarının veya teçhizatının hiç veya gereği gibi çalışmaması ya da denizde güvenlik
kurallarına uygun olmaması anlamına gelir;
d) “Zarar”, cezalandırıcı veya caydırıcı nitelikteki tazminatı kapsamaz.
(6) Bu Bölümün uygulanmasında, “bagajın zıyaı veya hasarı”, gemide taşınmış veya taşınmış olması gereken bagajın,
iş hukuku uyuşmazlıklarından kaynaklanan gecikmeler hariç, geminin varmasından itibaren uygun bir süre içinde yolcuya
geri verilmemesinden doğan malvarlığı zararını da içerir.
(7) Taşıyanın bu maddeye göre sorumluluğu, sadece taşıma sırasında meydana gelen kazaların sebep olduğu zararlara
ilişkindir. Zararı doğuran kazanın taşıma sırasında meydana geldiğini ve zararın kapsamını ispat yükü, davacıya aittir.
(8) Bu Bölüm hükümleri, taşıyanın üçüncü kişilere karşı sahip olduğu rücu hakkı ile ortak kusur def’ini ileri sürme ve
sorumluluğun sınırlandırılması haklarını ihlal etmez.
(9) Bir taraf hakkında kusur karinelerinin varlığı veya ispat yükünün ona ait bulunması, bu tarafın lehine olan
delillerin dikkate alınmasını engellemez.
(10) Bu maddede öngörülen sorumlulukların üst sınırları hakkında 1262 ve 1263 üncü madde hükümleri saklıdır.
II- Fiilî taĢıyanın sorumluluğu
MADDE 1257- (1) Taşımanın tamamının veya bir kısmının yapılması, bir fiilî taşıyana bırakılmış olsa bile, taşıyan
taşımanın tamamından bu Bölüm hükümlerine göre sorumlu kalmakta devam eder. Fiilî taşıyan da, taşımanın kendisi
tarafından yapılan bölümü için, bu Bölüm hükümlerine göre sorumludur.
(2) Taşıyan, taşımanın fiilî taşıyan tarafından yapıldığı hâllerde, fiilî taşıyanın kusurundan ve onun adamlarının
görevlerini yerine getirdikleri sırada işledikleri kusurdan sorumludur.
(3) Taşıyanın, kanunen kendisine yükletilmeyen bir borç veya yükümlülüğü üstlenmesi veya ona tanınan bir haktan
vazgeçmesi sonucunu doğuran özel anlaşmalar, açık ve yazılı bir kabul olmadıkça, fiilî taşıyan hakkında hüküm ifade etmez.
(4) Taşıyan ile fiilî taşıyanın sorumlulukları, birlikte sorumlu oldukları takdirde ve ölçüde müteselsildir.
(5) Bu madde hükümleri, taşıyan ile fiilî taşıyan arasındaki rücu ilişkisini etkilemez.
III- TaĢıma süresi
MADDE 1258- (1) Bu Bölüm hükümlerinin uygulanmasında taşıma süresi;
a) Yolcu ve kabin bagajı bakımından, yolcunun bir yolcu salonunda, rıhtımda, iskelede veya diğer herhangi bir liman
tesisinde bulunduğu süre hariç, yolcunun veya kabin bagajının gemide bulunduğu veya gemiye alındığı veya gemiden
çıkartıldığı süreyi ya da ücretinin taşıma ücreti kapsamında olması ya da kullanılan aracın taşıyan tarafından yolcunun emrine
verilmiş bulunması şartıyla, bunların karadan gemiye veya gemiden karaya götürülmeleri amacıyla su üzerinde yapılan ek
taşıma süresini,
11248
b) Kabin bagajı bakımından, bagajın taşıyana veya adamlarına teslim edilmiş olup da bunlar tarafından yolcuya henüz
geri verilmemiş olması şartıyla, yolcunun bir yolcu salonunda, rıhtımda, iskelede veya diğer herhangi bir liman tesisinde
bulunduğu süreyi,
c) Diğer bagaj bakımından, taşıyan veya adamları tarafından kıyıda veya gemide teslim alındıkları andan yolcuya
teslim edildikleri ana kadar geçen süreyi,
kapsar.
IV- Zorunlu sigorta
MADDE 1259- (1) Onikiden fazla yolcu taşımak için ruhsat almış bir gemi ile yolcu taşındığı takdirde, taşımanın
tamamını veya bir kısmını üstlenen veya gerçekleştiren bütün taşıyanlar, yolcuların ölümünden veya yaralanmalarından
doğabilecek sorumluluklarına karşı sigorta yaptırmakla yükümlüdürler. Zorunlu sigorta bedelinin tavanı her kaza için kişi
başına 250.000 Özel Çekme Hakkından az olamaz.
(2) Birinci fıkradaki şartları yerine getirmeyen geminin yola çıkmasına izin verilmez.
V- Değerli eĢya
MADDE 1260- (1) Taşıyan, yolcuya ait para, kıymetli evrak, altın, gümüş, mücevher, sanat eseri, süs eşyası ve diğer
değerli eşyanın zıyaından veya hasarından sorumlu değildir; meğerki, bu tür eşya taşıyana saklaması için verilmiş olsun. Bu
durumda taşıyan, 1264 üncü maddenin birinci fıkrası uyarınca daha yüksek bir sorumluluk sınırı kararlaştırılmamışsa, 1263
üncü maddenin üçüncü fıkrasında öngörülen sınırlar içinde sorumlu olur.
VI- Birlikte kusur
MADDE 1261- (1) Taşıyan, ölümüne, yaralanmasına, bagajının zayi olmasına veya hasara uğramasına yolcunun
kastının veya ihmalinin sebebiyet verdiğini ya da bunda etkisinin bulunduğunu ispat ederse, mahkeme, taşıyanın kısmen veya
tamamen sorumlu olmadığına karar verebilir.
VII- Bedensel zarardan doğan sorumluluğun sınırı
MADDE 1262- (1) Yolcunun ölümü veya yaralanmasından dolayı taşıyanın 1256 ncı madde gereğince sorumluluğu,
hiçbir hâlde, her olay için yolcu başına 400.000 Özel Çekme Hakkını geçemez; 1256 ncı maddenin birinci fıkrasının ikinci
cümlesi hükmü saklıdır. Tazminat, irat şeklinde belirlenirse, ödenecek tazminatın anapara değerinin toplamı bu miktarı
aşamaz.
VIII- Bagaj ve araçların zıyaı veya hasarından doğan sorumluluğun sınırı
MADDE 1263- (1) Kabin bagajının uğradığı zıya veya hasardan dolayı taşıyanın sorumluluğu, hiçbir hâlde, her
taşıma için yolcu başına 2.250 Özel Çekme Hakkını aşamaz.
(2) Araçlar ve içlerinde veya üzerlerinde taşınan her çeşit bagajın uğradığı zıya ve hasardan dolayı taşıyanın
sorumluluğu, hiçbir hâlde, her taşıma için araç başına 12.700 Özel Çekme Hakkını aşamaz.
(3) Birinci ve ikinci fıkralarda belirtilenler dışındaki bagajın zıyaı veya hasarından dolayı taşıyanın sorumluluğu,
hiçbir hâlde, her taşıma için yolcu başına 3.375 Özel Çekme Hakkını aşamaz.
(4) Taşıyan ve yolcu, taşıyanın sorumluluğuna, zararın tamamından indirilmek üzere aracın uğrayacağı zıya veya
hasar için 330 Özel Çekme Hakkı, diğer bagajın uğrayacağı zıya veya hasar için de yolcu başına 149 Özel Çekme Hakkını
aşmayacak bir muafiyetin uygulanması hususunda anlaşabilirler.
11249
IX- Sorumluluk sınırlarına iliĢkin ortak hükümler
MADDE 1264- (1) Taşıyan ve yolcu, 1262 ve 1263 üncü maddelerde öngörülenden daha yüksek sorumluluk
sınırlarını aralarında açıkça ve yazılı olarak kararlaştırabilirler.
(2) 1262 ve 1263 üncü maddelerdeki sorumluluk sınırlarına, faiz alacakları ve yargılama giderleri dâhil değildir.
X- TaĢıyanın adamlarının savunmaları ve sorumluluk sınırları
MADDE 1265- (1) Taşıyanın veya fiilî taşıyanın adamları aleyhine bu Bölümde düzenlenen zararlar dolayısıyla dava
açılmışsa, bu kişiler, zararın görevlerini yerine getirdikleri sırada meydana gelmiş olduğunu ispatlamak şartıyla, taşıyana ve
fiilî taşıyana bu Bölümde tanınan savunma imkânlarından ve sorumluluk sınırlarından yararlanabilirler.
XI- Ġstemlerin birleĢmesi
MADDE 1266- (1) 1262 ve 1263 üncü maddelerde öngörülen sorumluluk sınırları, yolcunun ölümü veya
yaralanmasından yahut bagajının zıyaı veya hasarından kaynaklanan bütün tazminat istemlerinin toplamına uygulanır.
(2) Bir fiilî taşıyan tarafından gerçekleştirilen taşımada, taşıyandan ve fiilî taşıyandan ve bunların görevleri dâhilinde
hareket eden adamlarından alınacak tazminatların toplamı, bu Bölüm hükümlerine göre taşıyanın veya fiilî taşıyanın
mahkûm edilebileceği en yüksek tutarı aşamaz; şu kadar ki, bu kişilerden hiçbiri kendisine uygulanacak sorumluluk sınırını
aşan bir tutardan sorumlu tutulamaz.
(3) Taşıyanın veya fiilî taşıyanın adamlarının, 1265 inci maddeye göre 1262 ve 1263 üncü maddelerde öngörülen
sorumluluk sınırlarından yararlandıkları bütün durumlarda, taşıyandan ve yerine göre fiilî taşıyandan ve bunların
adamlarından alınacak tazminatların toplamı bu sınırları aşamaz.
XII - Sorumluluğu sınırlandırma hakkının kaybı
MADDE 1267- (1) Zarara, böyle bir zarara sebep olmak kastıyla veya pervasızca bir davranışla ve böyle bir zararın
meydana gelmesi ihtimalinin bilinci ile işlenmiş bir fiilinin veya ihmalinin sebebiyet verdiği ispat edilen taşıyan, 1262 ve
1263 üncü maddelerle 1264 üncü maddenin birinci fıkrasında öngörülen sorumluluk sınırlarından yararlanamaz.
(2) Zarara, böyle bir zarara sebep olmak kastıyla veya pervasızca bir davranışla ve böyle bir zararın meydana gelmesi
ihtimalinin bilinci ile işlenmiş bir fiilinin veya ihmalinin sebebiyet verdiği ispat edilen taşıyanın veya fiilî taşıyanın adamları,
birinci fıkrada belirtilen sorumluluk sınırlarından yararlanamaz.
XIII- Ġstemlerin dayanağı
MADDE 1268- (1) Yolcunun ölümünden, yaralanmasından, bagajının zıyaı veya hasarından dolayı, taşıyana veya
fiilî taşıyana karşı, yalnızca bu Bölüm hükümleri uyarınca tazminat davası açılabilir.
XIV- Bagajın zıyaı veya hasara uğradığının bildirimi
MADDE 1269- (1) Yolcu, bagajın zıyaı veya hasarını;
a) Haricen belli ise, kabin bagajının indirilmesinden önce veya indirilirken, diğer bagajın tesliminden önce veya
teslimi sırasında,
b) Haricen belli değilse, bagajın indirilmesinden veya tesliminden ya da teslim edilmesi gereken tarihten itibaren
onbeş gün içinde,
taşıyana veya temsilcisine yazılı olarak bildirir.
11250
(2) Yolcu bu bildirimi yapmamışsa, aksi ispat edilene kadar, bagajı iyi hâlde aldığı kabul edilir.
(3) Bagajın durumu, teslimi sırasında bir ortak inceleme veya tespit işlemine konu olmuşsa, yazılı bildirime gerek
yoktur.
XV- ZamanaĢımı
MADDE 1270- (1) Yolcunun ölümünden ve bedensel zararından ilgilisi lehine doğan bütün tazminat istemleri on
yılda zamanaşımına uğrar.
(2) Yolcu taşıma sözleşmesinden doğan, bagajın zıyaa veya hasara uğramasından doğan alacaklar dâhil olmak üzere,
diğer bütün alacaklar, iki yılda zamanaşımına uğrar. Bu süre;
a) Bagajın zıyaı veya hasarı hâlinde, hangisi daha sonra vukubulmuş ise yolcunun gemiden indiği veya inmesi
gereken tarihten,
b) Diğer bütün alacaklarda muaccel oldukları tarihten,
itibaren işlemeye başlar.
(3) Birinci ile ikinci fıkralarda belirlenen zamanaşımı süreleri, tazminat istemi doğduktan sonra, taşıyanın yazılı
beyanı veya tarafların yazılı anlaşmasıyla uzatılabilir.
XVI- Emredici hükümler
MADDE 1271- (1) Yolcunun ölümü veya yaralanması sonucunu doğuran olaydan veya bagajın zıyaa veya hasara
uğramasından önce yapılmış olan sözleşmelerde yer alan, bu Bölüm hükümlerine göre sorumlu herhangi bir kişinin
sorumluluğunu kaldıran veya 1263 üncü maddenin dördüncü fıkrası hükmü saklı kalmak kaydıyla, bu Bölümde öngörülen
sorumluluk sınırlarını indiren veya taşıyana veya fiilî taşıyana düşen ispat yükünün yerini değiştiren her şart hükümsüzdür.
Şartın hükümsüzlüğü, taşıma sözleşmesinin geçersizliği sonucunu doğurmaz.
(2) Tazminat istemi doğmadan önce yapılan yetki ve tahkim sözleşmeleri geçerli değildir.
BEġĠNCĠ KISIM
Deniz Kazaları
BĠRĠNCĠ BÖLÜM
MüĢterek Avarya
A) Genel hükümler
I- Tanım
MADDE 1272- (1) Ortak bir deniz sergüzeştine atılmış olan gemiyi, yükü, diğer eşyayı ve navlunu birlikte tehdit
eden bir tehlikeden onları korumak amacıyla ve makul bir hareket tarzı oluşturacak şekilde, bile bile olağanüstü bir fedakârlık
yapılması veya olağanüstü bir gidere katlanılması hâlinde “müşterek avarya hareketi” var sayılır ve bu hareketin doğrudan
doğruya sonucu olan zarar ve giderler müşterek avarya olarak kabul edilir.
(2) Müşterek avaryadan sayılacak bir giderin yapılmaması için göze alınan her fazla gider de, başka ilgililer bu fazla
giderlerden faydalansalar bile, önlenmiş olan giderin tutarına kadar, müşterek avarya garamesine girer.
(3) Müşterek avarya garamesine giren zarar ve giderler gemi, yük, navlun ve diğer eşya arasında bu Bölüm
hükümlerine göre paylaşılır.
II- Uygulanacak kurallar
MADDE 1273- (1) Taraflarca başka bir husus kararlaştırılmamış olduğu takdirde, müşterek avarya garamesi,
Milletlerarası Denizcilik Komitesi tarafından hazırlanarak, bu madde hükmüne göre Türkçe’ye çevrilip yayımlanmış olan en
son tarihli York-Anvers Kurallarına tabidir.
11251
(2) York-Anvers Kurallarının çevirisi, Sigortacılık Genel Müdürlüğü ile Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanlığı tarafından kurulacak bir ihtisas komitesince hazırlanır ve çevrilen orijinal metin ile birlikte Resmî Gazetede
yayımlanarak ilan edilir. Milletlerarası Denizcilik Komitesi tarafından, York-Anvers Kurallarında yapılacak değişiklikler
de aynı yöntemle Türkçe’ye çevrilip ilgili müsteşarlıklarca resen veya gerçek ve tüzel kişilerin başvurusu üzerine
yayımlanır.
B) Borçlular ve teminat
I- Garame paylarının borçluları
MADDE 1274- (1) Müşterek avarya garame paylarının kişisel borçluları, garameye girecek olan geminin müşterek
avarya hareketinin meydana geldiği andaki donatanı, navlunun boşaltma tarihindeki alacaklısı ve diğer eşyanın boşaltma
tarihindeki malikidir.
(2) Garameye girecek eşyanın gönderileni, eşyayı teslim alırken bunlara bir garame payı düşmüş olduğunu biliyor ise,
bu pay için eşya teslim edilmiş olmasaydı o eşyanın paraya çevrilmesi hâlinde garame payı ne oranda ödenecek idiyse o
oranda eşyanın teslim zamanındaki değerine kadar şahsen sorumludur.
II- Alacaklıların rehin hakları
1. Genel olarak
MADDE 1275- (1) Alacaklılar, gemi üzerinde gemi alacaklısı hakkına, garameye girecek eşya üzerinde Türk Medenî
Kanununun 950 ilâ 953 üncü maddeleri uyarınca hapis hakkına ve navlun üzerinde aynı Kanunun 954 ilâ 961 inci maddeleri
uyarınca alacak rehnine sahiptirler.
2. Gemiye düĢen garame payı için teminat
MADDE 1276- (1) Geminin 1279 uncu maddeye göre zararın tespiti ve paylaştırılması gereken limandan
ayrılabilmesi için, gemiye düşen garame paylarına karşılık olarak yükle ilgililere teminat gösterilmesi zorunludur.
3. Hapis hakkının kullanılması
MADDE 1277- (1) Kaptan, garame payları ödenmedikçe veya 1201 inci madde gereğince, bunlar için teminat
gösterilmedikçe garameye iştirak edecek eşyayı teslim edemez; ederse kendisi de bu paylardan şahsen sorumlu tutulur.
(2) Kaptanın hareket tarzını donatan emretmişse 1089 uncu maddenin ikinci ve üçüncü fıkraları uygulanır.
(3) Alacaklıların garameye giren eşya üzerindeki hapis hakkı, alacaklılar adına taşıyan tarafından 1201 inci madde
hükümlerine göre kullanılır.
C) Dispeç
I - Genel olarak
1. Yaptırma yükümlülüğü
MADDE 1278- (1) Donatan gecikmeksizin dispeçi yaptırmakla yükümlüdür; bu yükümlülüğünü yerine getirmezse
ilgililerin her birine karşı sorumlu olur.
(2) Dispeç süresinde yaptırılmazsa, sigortacı da dâhil olmak üzere, ilgililerden herhangi biri bunun yapılmasını
istemeye ve yaptırmaya yetkilidir.
(3) Dispeçin yapılması istemi, olayın müşterek avarya sayılmayacağı ileri sürülerek dispeççi tarafından reddedilirse,
dispeçin yapılmasının gerekip gerekmediğine, sigortacı da dâhil olmak üzere, ilgililerden herhangi birinin başvurması
üzerine 1279 uncu maddede yazılı yerdeki mahkemece karar verilir. Mahkeme dosya üzerinde veya sigortacı da dâhil olmak
üzere ilgilileri dinleyerek bu hususta karar verir. Bu hâlde basit yargılama usulü uygulanır.
11252
2. Yapılacağı yer
MADDE 1279- (1) Zararın tespiti ve paylaştırılması varma yerinde, eğer buraya varılmazsa yolculuğun bittiği
limanda yapılır.
3. Dispeççi
MADDE 1280- (1) Dispeç, ilgililerin oybirliğiyle atayacakları bir veya birden fazla dispeççi tarafından yapılır.
Oybirliği sağlanamazsa, dispeççiyi veya dispeççileri, dispeçin yapılacağı yer mahkemesi atar.
(2) İlgililerden her biri dispeçin yapılması için gereken ve elinde bulunan belgeleri, özellikle çarter partileri,
konişmento ve faturaları, dispeççiye vermekle yükümlüdür.
(3) Dispeççinin istemi üzerine mahkeme, ellerinde bulunan ve kanunen ibrazla yükümlü oldukları belgeleri dispeççiye
teslim etmelerini, onları elinde bulunduranlara emreder.
(4) Dispeççi, ilgililerin dispeçi incelemelerine izin ve istemleri üzerine giderlerini ödemeleri şartıyla, bir örnek
vermekle yükümlüdür.
II- Dispeçin onaylanmasını isteme hakkı ve dispeçe itiraz
1. DuruĢma
MADDE 1281- (1) Sigortacılar dâhil olmak üzere ilgililer, 1279 uncu maddede yazılı yerdeki mahkemeden dispeçin
onaylanmasını isteyebilecekleri gibi avarya türüne veya hesaplarına itiraz da edebilirler.
(2) Dilekçede duruşmaya çağrılacak olan ilgililerin ad ve soyadları bildirilir.
(3) Dilekçe üzerine mahkeme, dispeççiden, dispeç ile istemleri ispatlayan belgeleri ister; bu belgelerin
tamamlanmasına gerek görülürse, ibrazını onları elinde bulunduranlara emreder.
(4) İlgililerin hepsi duruşmaya çağrılır. Çağrıda, dispeç ile istemleri ispatlayan belgelerin mahkeme kaleminde
incelenebileceği ve çağrılanın daha önce de dispeçe karşı mahkemede itirazda bulunabileceği, belirli günde gelmediği
takdirde dispeçe onay vermiş sayılacağı yazılır. Çağrının duruşma gününden en az onbeş gün önce ilgililere tebliğ edilmesi
gerekir.
(5) Dispeç raporuna itirazın, en geç ilk celsede, hiçbir tereddüde yer bırakmayacak şekilde açık ve etraflı olarak
yapılması zorunludur. Haklı sebepler dolayısıyla bu mümkün olmazsa, hâkim ilgiliye itirazını bildirmek üzere bir defalık
uygun bir süre verir. İlk oturumda veya en geç hâkim tarafından verilecek süre içinde gereği gibi açık ve ayrıntılı şekilde
bildirilmemiş olan itiraz yapılmamış sayılır.
2. Dispeçin onaylanması
MADDE 1282- (1) Belirlenen günde hazır bulunanlarla duruşma yapılır. Dispeçe karşı, duruşmada veya daha önce
bir itiraz yapılmamış olduğu takdirde dispeç onaylanır. İtiraz yapılmışsa ilgililer dinlenir. İtirazın yerinde olduğu görülür
veya başka surette bir anlaşmaya varılırsa dispeç buna göre düzeltilerek onaylanır.
(2) İtirazın hemen karara bağlanması imkânının bulunmaması hâlinde, dispeç raporunun itirazın kapsamı dışında
kalan kısımları, ayrı bir kararla onaylanır ve itiraz edilen kısım hakkında duruşmaya devam olunur.
3. Uygulanacak usul hükümleri
MADDE 1283- (1) 1281 ve 1282 nci madde hükümleri saklı kalmak kaydıyla, dispeçin onaylanmasında ve itirazların
incelenmesinde basit yargılama usulü hükümleri uygulanır.
11253
4. Dispeç raporunun onaylanması hakkındaki kararın hükmü
MADDE 1284- (1) Dispeç raporunun onaylanması hakkındaki kararın kesinleşmesiyle bu karar, raporda gösterilen
alacakların ödetilmesi için verilmiş bir ilam niteliğini kazanır. Şu kadar ki, itiraza uğramamış bir raporun onaylanması kararı
kesinleşmeden önce de bu niteliğe sahiptir.
(2) Raporun onayına ait ilam, onay istemi üzerine yapılan duruşmaya usulüne göre çağrılmış olmayan ilgililer
aleyhine hiçbir sonuç doğurmaz.
D) ZamanaĢımı
MADDE 1285- (1) Müşterek avarya garame payı alacakları bir yılda zamanaşımına uğrar.
(2) Zamanaşımı, geminin 1279 uncu maddede belirtilen yere vardığı tarihten itibaren işlemeye başlar.
ĠKĠNCĠ BÖLÜM
Çatma
A) Uygulama alanı
MADDE 1286- (1) Bu Bölüm hükümleri, iki veya daha çok geminin çarpışması “çatma” sonucu gemilere ve
gemilerde bulunan insanlara veya eşyaya verilen zararın tazmini hakkında uygulanır.
(2) Geminin, bir manevrayı yapmak veya yapmamak yahut seyir kurallarına uymamak suretiyle başka bir gemiye
veya gemide bulunan insanlara veya eşyaya çatma olmaksızın zarar vermesi hâlinde de, çatma hakkındaki hükümler
uygulanır.
B) Kusursuz çatma
MADDE 1287- (1) Çatma, umulmayan bir hâl veya mücbir sebep yüzünden meydana gelmiş veya neden ileri geldiği
anlaşılamamışsa, çarpışan gemilerin veya gemilerde bulunan insanların yahut eşyanın çatma yüzünden uğradıkları zarara, o
zarara uğrayan kişi katlanır.
(2) Birinci fıkrada sayılan hâller gemilerin hepsi veya onlardan biri, kaza anında demirdeyken meydana gelirse birinci
fıkra hükmü uygulanır.
C) Kusurlu çatma
I- Bir tarafın kusuru
MADDE 1288- (1) Çatma, gemilerden birinin donatanının veya gemi adamlarının kusurundan ileri gelmişse, zararı o
geminin donatanı tazmin etmek zorundadır.
II- Ortak kusur
1. EĢya zararı
MADDE 1289- (1) Çatma, çarpışan gemilerin donatanlarının veya gemi adamlarının kusurlarından ileri gelmişse, bu
gemilerin donatanları, çatma yüzünden gemilerin veya gemide bulunan eşyanın uğradıkları zarardan kusurlarının ağırlığı
oranında sorumludur. Bununla beraber, duruma göre, bu oranın saptanması mümkün olmaz veya tarafların aynı derecede
kusurlu olduğu ortaya çıkarsa, taraflar eşit oranda sorumlu tutulurlar. Bu tazminat istemleri bakımından, donatanların üçüncü
kişilere karşı olan sorumluluğu müteselsil değildir.
11254
(2) Çatma, gemi adamlarının geminin sevkine veya başkaca teknik yönetimine ait bir hareketinin sonucu olduğu
takdirde, donatan, kendi gemisinde taşınan yükün ilgililerine karşı 1062 nci maddenin birinci fıkrasının ikinci cümlesi ve
1180 inci maddenin birinci fıkrasının birinci cümlesi hükümleri uyarınca sorumlu olmaz. Bu sorumsuzluk hâli sebebiyle
kendi donatanından tazminat elde edemeyen yük ilgilisi, söz konusu zarar için diğer kusurlu donatanların birinden yabancı
bir hukuka göre tazminat alırsa, bu ödemeyi yapan donatanın fazladan ödemek zorunda kaldığı kısım için sorumsuzluk
hâlinden yararlanan donatana rücu etmesi hâlinde, kendisine rücu edilen donatan, o yük ilgilisine aynı oranda rücu hakkına
sahiptir.
2. Bedensel zarar
MADDE 1290- (1) Çatma, çarpışan gemilerin donatanlarının veya gemi adamlarının kusurlarından ileri gelmişse, bu
gemilerin donatanları, gemilerde bulunan kişilerin çatma yüzünden ölümünden veya yaralanmasından yahut sağlığının
bozulmasından doğan zararlardan müteselsilen sorumludur. Bununla beraber, duruma göre bu oranın tespiti mümkün olmaz
veya tarafların aynı derecede kusurlu olduğu ortaya çıkarsa, taraflar eşit oranda sorumlu olurlar.
(2) Donatanların birbirine rücuunda, her donatan, kusurunun ağırlığı oranında sorumludur.
III - Kılavuzun kusuru
MADDE 1291- (1) Gemi, zorunlu danışman kılavuz veya isteğe bağlı kılavuz tarafından sevk edilirken onun
kusurundan ileri gelen çatmadan geminin donatanı sorumludur.
(2) Gemi zorunlu sevk kılavuzu tarafından sevk edilirken onun kusurundan ileri gelen çatmadan geminin donatanı
sorumlu değildir.
D) Dava öncesi delil tespiti
MADDE 1292- (1) Dava öncesi yaptırılacak delil tespitlerinde, çatmanın meydana geldiği yerde deniz ticareti işlerine
bakmakla görevli asliye ticaret mahkemesi, bulunmadığı takdirde asliye ticaret mahkemesi, o da yoksa ticaret davalarına
bakmakla görevli asliye hukuk mahkemesi yetkilidir.
(2) Çatmaya karışan her geminin kaptanı veya onun temsilcisine tespit yapılacağı bildirilir.
(3) Tespit raporunda, çatmaya karışan gemilerin kusur oranları belirtilmez.
E) ġekil Ģartı yokluğu
MADDE 1293- (1) Çatma sonucu uğranılan zararın tazmini için açılacak davalar öncesinde bir ihtar düzenlenmesine
veya başkaca bir şekil şartının yerine getirilmesine gerek yoktur.
F) Karine yokluğu
MADDE 1294- (1) Çatmada kusurun saptanmasında herhangi bir karine dikkate alınmaz.
G) Kaptanın yardım görevi ve yerine getirilmemesinden donatanın sorumsuzluğu
MADDE 1295- (1) Bir çatmadan sonra her geminin kaptanı, kendi gemisini, gemi adamlarını ve yolcularını ciddi bir
tehlikeye atmadan mümkün olması şartıyla, diğer gemiye, gemi adamlarına ve yolculara yardımla yükümlüdür.
(2) Ayrıca kaptan, mümkünse, diğer gemiye kendi gemisinin adını, bağlama limanını, geldiği ve gideceği limanları
bildirmekle yükümlüdür.
(3) Kaptanın, sadece bu maddede öngörülen yükümlülüğünü ihlal etmesinden dolayı donatan sorumlu olmaz.
11255
H) Saklı tutulan hükümler
MADDE 1296- (1) Donatanın sorumluluğunun sınırlandırılmasına ilişkin hükümler saklıdır. Bu Bölümde yer alan
hükümler, taşıma sözleşmelerinden ve diğer her türlü sözleşmelerden doğan borçları etkilemez.
Ġ) ZamanaĢımı
MADDE 1297- (1) Çatmaya dayanan her türlü tazminat istemi, çatmanın meydana geldiği günden başlayarak iki
yılda zamanaşımına uğrar.
(2) 1289 uncu maddenin ikinci fıkrasının ikinci cümlesine veya 1290 ıncı maddenin ikinci fıkrasına göre, donatanların
birbirine karşı olan rücu hakları, ödemenin yapıldığı tarihten başlayarak bir yıl içinde zamanaşımına uğrar.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Kurtarma
A) EĢya kurtarma
I- Kurtarma faaliyeti
MADDE 1298- (1) Seyrüsefere elverişli sularda tehlikeye uğramış bulunan su aracı veya diğer eşyanın kurtarılması
için yapılan her fiil veya hareket, kurtarma faaliyeti oluşturur ve onun hakkında bu Bölüm hükümleri uygulanır.
(2) “Su aracı” teriminin kapsamına, her türlü gemi ve seyrüsefere elverişli yapı girer; “eşya” terimi ise, kıyıya sürekli
ve iradi olarak sabitlenmiş olmayan her türlü şey ile hak kazanılmış olmayan navlun alacağını ifade eder.
(3) “Eşya” terimine;
a) Deniz yataklarındaki mineral kaynakların keşfi, çıkartılması veya işlenmesi amacıyla kullanıldıkları sürece sabit
veya yüzer platformlar ile açık deniz sondaj birimleri,
b) Deniz yatağında bulunan prehistorik, arkeolojik veya tarihi değeri olan kültür eserleri,
girmez.
(4) “Kurtarma faaliyeti” terimine;
a) Su aracının malikinin veya kaptanının yahut araçta bulunmayan ve bulunmuş olmayan eşyanın malikinin açık ve
makul olarak karşı koymasına rağmen yürütülen faaliyetler,
b) Tehlike altında bulunan araçta çalıştırılan kişiler tarafından yürütülen faaliyetler,
c) Tehlike doğmadan önce kurulmuş bir sözleşmenin ifası amacıyla yapılan veya yapılması gereken hizmetler,
girmez.
II- Diğer hâller
MADDE 1299- (1) Bu Bölüm hükümleri;
a) Kurtaranın, mevzuat gereğince kurtarma yükümlüğünün bulunması,
b) Kurtarma faaliyetinde bulunan aracın, kurtarılan araçla aynı malike ait olması,
hâllerinde de uygulanır.
III- Kurtarma sözleĢmesi
1. SözleĢme yapma yetkisi
MADDE 1300- (1) Kaptan, aracın kurtarılması için malik adına kurtarma sözleşmesi yapmaya yetkilidir. Bu yetkinin
kapsamına, yetkili mahkemeyi veya tahkimi kararlaştırmak da girer.
11256
(2) Aracın maliki ve kaptanı, araçta bulunan şeylerin malikleri adına kurtarma sözleşmesi yapmaya yetkilidir. Bu
yetkinin kapsamına, yetkili mahkemeyi veya tahkimi kararlaştırmak da girer.
2. SözleĢmenin uyarlanması veya iptali
MADDE 1301- (1) Kurtarma sözleşmesi, yanlış yönlendirme veya tehlikenin etkisi altında yapılmış ve kabul edilen
şartlar hak ve nasafet ilkelerine aykırı bulunmuş yahut kurtarma ücreti, yapılan hizmetlerle aşırı derecede oransız
bulunmuşsa, istem üzerine sözleşme mahkeme tarafından mevcut şartlara uyarlanabilir yahut iptal olunabilir.
3. Emredici hükümler
MADDE 1302- (1) Bu Bölüm hükümleri, bir kurtarma sözleşmesi ile açıkça veya zımnen değiştirilebilir.
(2) Kurtarma sözleşmesinin uyarlanması veya iptali hakkındaki hükümler ile, çevre zararının önlenmesi ve
sınırlandırılması için gerekli özeni gösterme yükümlülüğüne ilişkin düzenlemeler sözleşmeyle değiştirilemez.
IV- Tarafların yükümlülükleri
MADDE 1303- (1) Kurtaran, tehlike altındaki aracın veya diğer eşyanın malikine karşı;
a) Kurtarma faaliyetini gerekli özenle yerine getirmekle,
b) Bu yükümlülüğünü yerine getirirken, çevre zararının önlenmesi ve sınırlandırılması için gerekli olan özeni
göstermekle,
c) Hâlin gereğine göre makul bir hareket tarzı sayılabileceği ölçüde başka kurtaranlardan yardım istemekle,
d) İstemin makul olmadığı anlaşıldığı takdirde, alacağı kurtarma ücretinin miktarını değiştirmemek kaydıyla, tehlike
altındaki aracın maliki veya kaptanı ya da eşyanın maliki tarafından makul olarak istenmesi hâlinde başka kurtaranların
müdahalesini kabul etmekle,
yükümlüdür.
(2) Tehlike altındaki aracın maliki ve kaptanı veya diğer eşyanın maliki, kurtarana karşı;
a) Kurtarma faaliyeti sırasında, kurtaranla her bakımdan işbirliği yapmakla,
b) Bu yükümlülüğü yerine getirirken, çevre zararının önlenmesi ve sınırlandırılması için gerekli özeni göstermekle,
c) Kurtaran makul bir istemde bulunduğunda, emniyet altına alınmış olan aracı veya diğer eşyayı, teslim almakla,
yükümlüdür.
(3) Bu Bölüm hükümlerinin uygulanmasında “çevre zararı”; kirlenme, bulaşma, yangın, patlama veya benzeri önemli
olayların, kıyı sularında ve ona bitişik bölgelerde insan sağlığına veya deniz canlılarına ya da kaynaklarına verdiği ağır maddi
zararı ifade eder.
V- Kurtaranın hakları
1. Kurtarma ücreti
a) Ġlkeler
MADDE 1304- (1) Faydalı bir sonuç vermiş olan her türlü kurtarma faaliyeti, kurtarma ücreti istemine hak
kazandırır.
(2) Bu Bölümde aksi yazılı olmadıkça, faydalı sonuç vermeyen kurtarma faaliyeti için kurtarma ücretini isteme hakkı
doğmaz.
11257
(3) Kurtarma ücreti, kurtarılan eşyanın kurtarılma sonrasındaki değerini geçemez. Bu kuralın uygulanmasında,
ödenmesi gerekebilecek faiz ve yargılama giderleri dikkate alınmaz.
b) Ücretin belirlenmesi
MADDE 1305- (1) Kurtarma ücreti taraflarca belirlenmemişse veya kararlaştırılan ücretin 1301 inci maddeye göre
mahkeme tarafından mevcut şartlara uyarlanması istenmişse, ücret, kurtarma faaliyetini özendirecek bir anlayışla, sıralama
dikkate alınmaksızın aşağıdaki kıstaslar gözetilerek belirlenir:
a) Aracın ve diğer eşyanın kurtarıldıktan sonraki değeri.
b) Çevre zararının önlenmesi veya sınırlandırılması için kurtaranın gösterdiği çaba ve beceri.
c) Kurtaran tarafından elde edilen başarının derecesi.
d) Kurtarılan aracın ve içindeki insanların ve eşyanın karşılaştıkları tehlike ile kurtarmaya katılmış olanların kendileri
ve araçları için göze aldıkları tehlikenin niteliği ve büyüklüğü.
e) Aracın, diğer eşyanın ve insan hayatının kurtarılması için kurtaranın gösterdiği çaba ve beceri.
f) Kurtaranın harcadığı zaman, yaptığı giderler ve uğradığı zarar.
g) Kurtaranın yüklendiği sorumluluk rizikosu ve kurtaran ile teçhizatının uğradığı diğer rizikolar.
h) Verilen hizmetlerin ne kadar çabuk sağlandığı.
i) Kurtarma faaliyetine ayrılmış araçların ve diğer teçhizatın kullanıma hazır bulundurulmuş ve fiilen kullanılmış
olması.
j) Kurtaranın teçhizatının, kurtarmaya hazır olması, etkinliği ile değeri.
(2) Resmî kurumların giderleri ve harçları ile kurtarılan şeyler için ödenmesi gereken gümrük resimleri ve diğer
resimlerle bu şeylerin saklanması, korunması, değerlerinin biçilmesi ve satılması amaçlarıyla yapılan giderler, kurtarma
ücretine girmez.
(3) Kurtarma ücreti para olarak saptanır. Aksi kararlaştırılmadıkça ücret, kurtarılan şeylerin değerlerinin bir yüzdesi
olarak belirlenemez.
c) Borçlular
MADDE 1306- (1) Kurtarma ücretinin borçluları, kurtarılan aracın ve diğer eşyanın kurtarma faaliyetinin
tamamlandığı andaki malikleridir.
(2) Kurtarma ücreti, kurtarılan aracın maliki ve diğer eşyanın malikleri arasında kurtarılan değerler oranında
paylaşılır. Kurtarma ücretinin borçluları arasında teselsül yoktur.
d) Gönderilenin sorumluluğu
MADDE 1307- (1) Gönderilen, eşyayı teslim alırken onlar için kurtarma ücreti ödeneceğini biliyor ise, eşya teslim
edilmiş olmasaydı, bunların paraya çevrilmesi hâlinde ücret ne oranda ödenecek idiyse o oranda ücret alacaklılarına karşı
şahsen sorumlu tutulur.
(2) Teslim edilen eşyayla birlikte başka şeyler de kurtarılmış olursa, gönderilenin sorumluluğu, giderlerin bütün şeyler
arasında pay edilmesi hâlinde teslim edilen eşyaya düşecek miktarı geçemez.
11258
e) Ücretin paylaĢtırılması
aa) Tek ücret
MADDE 1308- (1) Kurtarma faaliyetine sebep olan tehlikenin başladığı andan 1303 üncü maddenin ikinci fıkrasının
(c) bendi uyarınca eşyanın geri verilmesinin istendiği ana kadar yapılan her türlü kurtarma faaliyeti için tek ücret belirlenir.
Bu faaliyetlere katıldığı için kurtarma ücretinden pay isteyen herkes, payını, bu toplam ücretin içinden alır.
(2) Kurtarma ücretinden pay alınması için birden çok dava açılırsa, davalar, tekel sahibi kurtaranın, yoksa kurtarma
sözleşmesini yapmış olan kurtaranın, o da yoksa en fazla kurtarma gemisi ile, yoksa en fazla teçhizatı ile katılmış olan
kurtaranın açtığı dava dosyası ile birleştirilir. Bu dava hakem önünde görülüyorsa, dosyaların tümü, bir mahkemede açılan
ilk dava ile birleştirilir ve mahkeme, hakem önünde açılan davada kurtarma ücretinin kesin hükümle belirlenmesini bekletici
sorun yapar. Davaya bakan mahkeme, aynı dava içinde, ücretin nasıl paylaştırılacağına da karar verir.
bb) Birden çok kurtaran arasında
MADDE 1309- (1) Kurtarma ücreti birden çok kurtaran arasında 1305 inci maddedeki kıstaslar dikkate alınarak
kurtarma faaliyetine katıldıkları oranda paylaştırılır.
cc) Gemi adamlarına ve kurtaranın diğer adamlarına verilecek pay
MADDE 1310- (1) Bir araç veya diğer eşya, bir başka gemi tarafından kurtarılırsa, kurtaran geminin donatanı, alacağı
kurtarma ücretinden, kurtarma yüzünden geminin uğradığı zararla yapılan giderleri ayırdıktan sonra, kurtaran geminin
kaptanına ve diğer gemi adamlarına 1305 inci maddenin birinci fıkrasında öngörülen kıstasları dikkate alarak pay verir.
(2) Donatan, kurtarma faaliyeti biter bitmez, kaptanın ve diğer gemi adamlarının payını gösteren bir cetvel hazırlar ve
bu cetveli onlara yazılı olarak bildirir.
(3) Pay cetveline karşı, cetvelin bildirilmesinden sonra Türkiye’de ilk varılan yerdeki mahkemede o yere varma
tarihinden itibaren onbeş gün içinde itiraz edilebilir.
(4) Mahkemece ilgililer dinlendikten sonra, pay cetveli aynen veya gereğinde değiştirilerek onaylanır. Bu karar
kesindir.
(5) Kurtarma faaliyetinin bu amaca tahsis edilmiş olan gemi veya römorkör tarafından yapılması hâlinde de, birinci
ilâ dördüncü fıkra hükümleri uygulanmaz. Kurtarma amacına tahsis edilmiş gemi veya römorkörde görevli gemi adamları ve
diğer kişiler, kurtarılan eşyanın maliklerinden de kurtarma ücreti veya payı isteyemez.
(6) Kurtarma, gemi olmayan bir araçtan yapılmışsa, kurtarma ücreti, kurtaran ile onun adamları arasında sözleşmeye
göre, sözleşme yoksa kıyas yoluyla 1305 inci maddedeki kıstaslar dikkate alınarak paylaştırılır.
f) Ücretten mahrumiyet
MADDE 1311- (1) Kurtaran, kurtarma faaliyetini kendi kusuruyla zorunlu kılmış veya daha da güçleştirmiş yahut
hileli davranış sayılan ya da dürüstlüğe sığmayan diğer hareketlerde bulunmuş ise, kurtarma ücretinden tamamen veya
kısmen mahrum bırakılabilir.
11259
2. Özel tazminat
MADDE 1312- (1) Bir kurtaran, çevre zararı tehdidi oluşturan bir araç veya onun içindeki eşya için kurtarma
faaliyetinde bulunmuş, ancak bu madde uyarınca hesaplanacak özel tazminata en azından denk bir kurtarma ücretine 1305
inci madde uyarınca hak kazanmamışsa, kurtarma faaliyeti için bu madde kapsamında yapmış olduğu giderleri özel tazminat
olarak malikten isteyebilir. Özel tazminata hükmedebilmek için mahkemenin veya hakem kurulunun, 1305 inci maddeye
göre belirlenecek kurtarma ücretini, kurtarılan şeylerin en yüksek değerine kadar yükseltmiş olması gerekmez.
(2) Kurtaran, birinci fıkranın birinci cümlesinde belirtilen şartlar altında, kurtarma faaliyeti ile çevre zararını
önlemiş veya sınırlandırmış ise, malik tarafından birinci fıkra uyarınca kurtarana ödenecek özel tazminat, kurtaranın
yaptığı giderlerin en çok yüzde otuzuna kadar artırılabilir. Mahkeme veya hakem kurulu, 1305 inci maddenin birinci
fıkrasındaki kıstasları da göz önünde bulundurarak hak ve nasafet kurallarına uygun olduğuna karar verirse, özel tazminatın
miktarını daha da artırabilir; şu kadar ki, yapılacak artırım, hiçbir hâlde kurtaranın giderlerinin yüzde yüzünü geçemez.
(3) Birinci ve ikinci fıkraların uygulanmasında “kurtaranın giderleri”, kurtarma faaliyeti sırasında kurtaran tarafından
yapılmış makul harcamaları ve kurtarma faaliyetinde fiilen kullanılan ve kullanılması makul olan teçhizat ve personel için,
1305 inci maddenin birinci fıkrasının (h), (i) ve (j) bentlerindeki kıstaslar gözetilerek belirlenecek uygun bir tutarı ifade eder.
(4) Bu maddeye göre hesaplanacak özel tazminatın toplamı, kurtaranın 1305 inci madde uyarınca alabileceği kurtarma
ücretini aştığı takdirde ve oranda ödenir.
(5) Kurtaran, ihmali nedeniyle çevre zararını önleyememiş veya sınırlandıramamış ise, bu maddede belirtilen
tazminattan tamamen veya kısmen mahrum bırakılabilir.
(6) Bu madde hükümleri, donatanın rücu haklarına halel getirmez.
(7) Bu madde uyarınca yapılacak ödemeler, müşterek avarya paylaştırmasına girmez.
3. Faiz
MADDE 1313- (1) Kurtaranın bu Bölümde düzenlenen alacaklarına, kurtarılan şeylerin 1303 üncü maddenin ikinci
fıkrasının (c) bendi uyarınca teslim alınmaları gereken tarihten ve eşya teslim edilemiyorsa özel tazminat bakımından
kurtarma faaliyetinin sonuçlandığı tarihten başlayarak faiz yürütülür. Faizle ilgili diğer hususlarda genel hükümler uygulanır.
4. Ödeme zamanı ve teminat
MADDE 1314- (1) Kurtarılan şeyler 1303 üncü maddenin ikinci fıkrasının (c) bendi uyarınca teslim alınırken,
borçlular, kurtaranın bu Bölümde düzenlenen alacaklarından kendi paylarına düşen paraları ödemek veya kurtaranın istemi
üzerine bu paralar için faizi ve yargılama giderlerini de kapsayacak şekilde teminat göstermek zorundadır.
5. Rehin hakları
MADDE 1315- (1) Kurtarma ücreti alacaklarından dolayı kurtaran, kurtarılan gemi üzerinde gemi alacaklısı hakkını
ve kurtarılan diğer eşya üzerinde Türk Medenî Kanununun 950 ilâ 953 üncü maddeleri uyarınca hapis hakkını haizdir.
(2) Kurtarılan aracın maliki, kurtarılan eşyanın malikinin kendi borcu, faizi ve giderleri için yeterli teminat vermesi
hususunda elinden gelen her türlü çabayı göstermekle yükümlüdür.
11260
(3) Kurtarılan araç ve diğer eşya, kurtaranın rızası olmaksızın, kurtarma faaliyetinin tamamlanmasından sonra ilk
olarak varılan liman veya yerden, kurtaranın alacakları için yeterli teminat gösterilinceye kadar uzaklaştırılamaz.
6. Avans
MADDE 1316- (1) Kurtaranın alacakları hakkında karar vermeye yetkili olan mahkeme veya hakem kurulu,
kurtarana bir ara kararı ile durumun gereklerine göre uygun bir miktar avans ödenmesine karar verebilir. Kurtaranın
avansı alabilmesi, teminat göstermesine bağlanabilir. Avans ödenmesi hâlinde, 1314 üncü maddede düzenlenen teminat
miktarı da bu oranda indirilir.
B) Ġnsan kurtarma
I- Kaptanın yükümlülüğü
MADDE 1317- (1) Her kaptan, aracını ve araçta bulunan kişileri, ciddi bir tehlikeyle karşı karşıya bırakmadan,
denizde kaybolma tehlikesi altında bulunan her insana yardım etmek zorundadır.
(2) Aracın maliki, kaptanın sadece bu yükümlülüğünü ihlal etmesinden dolayı sorumlu olmaz.
II- Ücret
MADDE 1318- (1) Kurtarılan kişilerin kurtarma ücreti ödeme borcu yoktur.
(2) Kurtarmayı gerektiren kaza sırasında, sadece insan kurtarmış olan bir kurtaran, aracın veya diğer eşyanın
kurtarılması veya çevre zararının önlenmesi veya sınırlandırılması için faaliyet göstermiş olan kurtarana takdir edilen ücret ve
özel tazminattan uygun bir pay istemeye hak kazanır.
C) ZamanaĢımı
MADDE 1319- (1) Bir sözleşmeye dayanıp dayanmadığına bakılmaksızın, kurtarma faaliyeti ile enkazın
kaldırılmasından doğan bütün alacaklar iki yılda zamanaşımına uğrar.
(2) Bu süre kurtarma faaliyetinin sona erdiği tarihten ve enkazın kaldırılması giderlerinden doğan alacaklar için enkaz
kaldırma işinin tamamlandığı tarihten itibaren işlemeye başlar.
(3) Kendisine karşı istemde bulunulan kişi, zamanaşımı süresi içinde istemde bulunana yapacağı bir beyanla bu süreyi
bir veya birden çok kez uzatabilir.
ALTINCI KISIM
Gemi Alacakları
A) Gemi alacaklısı hakkı veren alacaklar
MADDE 1320- (1) Geminin malikine, kiracısına, yöneticisine veya işletenine karşı doğmuş olan aşağıdaki alacaklar
sahiplerine “gemi alacaklısı hakkı” verir:
a) Ülkelerine getirilme giderleri ve onlar adına ödenmesi gereken sosyal sigorta katılma payları da içinde olmak
üzere, gemi adamlarına, gemide çalıştırılmakta olmaları dolayısıyla ödenecek ücretlere ve diğer tutarlara ilişkin istem hakları.
b) Geminin işletilmesi ile doğrudan doğruya ilgili olarak karada veya suda meydana gelen can kaybı veya diğer
bedensel zararlardan doğan alacaklar.
11261
c) Kurtarma ücreti.
d) Liman, kanal, diğer su yolları, karantina ve kılavuzluk için ödenecek resimler.
e) Gemide taşınan eşya, konteynerler ve yolcuların eşyalarına gelecek olan zıya veya hasar dışında, geminin
işletilmesinin sebep olduğu maddi zıya veya hasardan doğan ve haksız fiile dayanan alacaklar.
f) Müşterek avarya garame payı alacakları.
(2) Birinci fıkranın (b) ve (e) bentlerinde yazılı alacaklar;
a) Deniz yolu ile petrol veya diğer tehlikeli ya da zararlı maddelerin taşınması ile bağlantılı olarak ortaya çıkıp da
milletlerarası sözleşmelere yahut millî mevzuata göre kusursuz sorumluluk ve zorunlu sigorta ile ya da diğer yollardan
teminat altına alınması öngörülen zararların,
b) Radyoaktif maddelerden veya radyoaktif maddelerin zehirli ya da patlayıcı maddeler veya nükleer yakıt yahut
radyoaktif ürünler ya da atıklardan oluşan diğer tehlikeli maddeler ile bileşiminden kaynaklanan zararların,
sonucunu oluşturdukları veya bu zararlardan doğdukları takdirde, sahiplerine gemi alacaklısı hakkı vermezler.
(3) Türkiye’de yargı yoluyla ileri sürülen bir alacağın gemi alacaklısı hakkı verip vermediği, Türk hukuku uyarınca
belirlenir.
B) Gemi alacağının verdiği kanuni rehin hakkı
I- Kapsamı
MADDE 1321- (1) Gemi alacağı, sahibine, gemi ve eklentisi üzerinde kanuni rehin hakkı verir.
(2) Gemi malikinin mülkiyetinde bulunmayan eklentiler rehnin kapsamına girmez. Bir sigorta sözleşmesine göre
donatana ödenecek sigorta tazminatı rehnin kapsamında değildir.
(3) Rehin, geminin zıyaı veya hasara uğramasından dolayı donatanın üçüncü kişilere karşı sahip olduğu tazminat
istemini de kapsar. Müşterek avarya hâllerinde feda edilen veya hasara uğrayan şeyler için verilen tazminat, gemi alacaklıları
için, tazminatın karşılık olduğu şeyler yerine geçer.
(4) Devlet, il özel idaresi, belediye ve köy ile diğer kamu tüzel kişilerine ait olup, denizde menfaat sağlamak amacına
tahsis edilmeyen veya fiilen böyle bir amaçla kullanılmayan gemiler üzerinde kanuni rehin hakkı doğmaz. Şu kadar ki, bu
tüzel kişiler, gemi alacaklılarına karşı gemi ve eklentisinin, alacakların doğduğu yolculuk sonundaki değeri gemi alacaklıları
arasında kanuni sıralarına göre paylaştırılmış olsa idi, alacaklılara düşecek miktar ne idi ise, o alacaklılara karşı o oranda
öncelikle sorumlu olurlar.
(5) Gemi alacağının verdiği kanuni rehin hakkı, gemiye zilyet olan herkese karşı ileri sürülebilir.
II - Temin ettiği alacaklar
MADDE 1322- (1) Gemi alacaklılarının rehin hakkı ana parayı, faizi, takip ve yargılama giderlerini aynı surette
temin eder.
(2) Gemi bir donatma iştiraki tarafından işletildiği takdirde gemi alacaklarına, bir tek donatanın mülkiyetindeymiş
gibi karşılık oluşturur.
11262
III- Önceliği
MADDE 1323- (1) 1320 nci maddenin birinci fıkrasının (a) ilâ (e) bentlerinde yazılı gemi alacaklılarının sahip
olduğu kanuni rehin hakkı, gemi üzerinde tescil edilmiş veya edilmemiş olan bütün kanuni ve akdî rehin haklarıyla ayni
yükümlülüklerden önce gelir.
(2) 1320 nci maddenin birinci fıkrasının (f) bendinde yazılı gemi alacaklılarının haiz bulundukları kanuni rehin hakkı,
gemi üzerinde tescil edilmiş veya edilmemiş olan bütün kanuni ve akdî rehin haklarıyla ayni yükümlülüklerden sonra gelir.
(3) Karaya oturmuş veya batmış bir geminin, seyrüsefer güvenliği veya deniz çevresinin korunması amacıyla kamu
kurumları tarafından kaldırılması hâlinde, bunun giderleri, bütün gemi alacaklarından önce ödenir.
IV- Sırası
MADDE 1324- (1) Gemi alacağının hakkının verdiği kanuni rehin haklarının sırası, 1320 nci maddede gemi
alacaklısı hakkı verdiği açıklanan alacakların sırasına göre belirlenir; şu kadar ki, 1320 nci maddenin birinci fıkrasının (f)
bendinde sayılan gemi alacaklıları hakkında 1323 üncü maddenin ikinci fıkrası hükmü saklıdır.
(2) Yalnız kurtarma ücreti alacağının verdiği kanuni rehin hakkı, bu alacağın doğumuna sebebiyet veren faaliyetin
yapıldığı tarihten evvel gemi üzerinde doğmuş olan bütün diğer rehin haklarından önce gelir. Kurtarma ücreti alacağının
verdiği kanuni rehin haklarından sonra doğanlar, evvel doğanlardan önce gelir; bu hükmün uygulanmasında her bir kurtarma
faaliyetinin sona erdiği tarih esastır.
(3) 1320 nci maddenin birinci fıkrasının (a), (b), (d) ve (e) bentlerinde öngörülen gemi alacakları kendi aralarında eşit
hakka sahiptirler.
V- Devri ve intikali
MADDE 1325- (1) Gemi alacağının devri veya intikali ile bu alacağın verdiği kanuni rehin hakkı da devredilmiş veya
intikal etmiş olur.
VI- DüĢmesi
MADDE 1326- (1) 1320 nci maddenin birinci fıkrasının (a) ilâ (e) bentlerinde sayılan gemi alacaklılarının sahip
oldukları rehin hakkı, gemi alacağının doğduğu tarihten itibaren geçecek bir yılın sonunda düşer; meğerki, bu sürenin
geçmesinden evvel gemi ihtiyaten haczedilmiş ve bunun sonucunda cebrî icra yolu ile satılmış olsun. Bu bir yıllık süre;
a) 1320 nci maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde sayılan alacaklar bakımından, alacaklının gemiden ayrılması
tarihinde,
b) 1320 nci maddenin birinci fıkrasının (b) ilâ (e) bentlerinde sayılan alacaklar bakımından, kanuni rehin hakkıyla
teminat altına alınan alacakların doğduğu tarihte,
işlemeye başlar.
(2) 1320 nci maddenin birinci fıkrasının (f) bendinde sayılan gemi alacaklılarının sahip olduğu rehin hakkı;
a) Geminin, zararın tespitinin ve paylaştırılmasının yapılacağı varma yerine ve eğer gemi buraya varmazsa
yolculuğun bittiği limana vardığı günden itibaren işleyecek altı ay içinde; gemi cebrî icra yoluyla satışla sonuçlanacak
şekilde ihtiyaten haczedilmemişse altı ayın geçmesiyle,
11263
b) Geminin iyiniyetli bir üçüncü kişiye satılması hâlinde, alıcının gemiyi, sicil yeri hukukuna uygun olarak kendi
adına tescil ettirdiği günden itibaren işleyecek altmış günün sonunda,
düşer. Bu sürelerin ikisi de işlemeye başlamışsa, rehin hakkı ilk sürenin dolmasıyla düşer.
(3) Geminin ihtiyati haczinin hukuken caiz olmadığı zaman aralığı, bu sürelerin hesabında dikkate alınmaz. Diğer
sebeplerden sürenin durması veya kesilmesi söz konusu değildir.
VII- ZamanaĢımı
MADDE 1327- (1) Bu Kanundaki ve diğer kanunlardaki özel hükümler saklı kalmak kaydıyla, 1326 ncı maddede
yazılı süre, alacaklının, borçluya yönelik kişisel istem haklarına da uygulanır.
YEDĠNCĠ KISIM
Sorumluluğun Sınırlanması ve Petrol Kirliliği Zararının Tazmini
A) Deniz alacaklarına karĢı sorumluluğun sınırlanması
I- Kural
MADDE 1328- (1) Deniz alacaklarından doğan sorumluluk, 4/6/1980 tarihli ve 17007 sayılı Resmî Gazetede
yayımlanan 19/11/1976 tarihli Deniz Alacaklarına Karşı Mesuliyetin Sınırlanması Hakkında Milletlerarası Sözleşme ile bu
Sözleşmeyi değiştiren 2/5/1996 tarihli Protokol veya onun yerine geçmek üzere hazırlanarak Türkiye Cumhuriyeti tarafından
kabul edilen milletlerarası sözleşmelere göre sınırlanabilir.
(2) 1976 tarihli Deniz Alacaklarına Karşı Mesuliyetin Sınırlanması Hakkında Milletlerarası Sözleşmenin 20 ve 21 inci
maddeleri ile 1996 tarihli Protokolün 8 inci maddesi uyarınca yapılacak değişikliklerin, Türkiye Cumhuriyeti bakımından
yürürlüğe girdikleri tarihten başlayarak, bu madde, anılan değişiklikleri de içine alacak şekilde uygulanır.
(3) Bu Kısımda geçen “1976 tarihli Sözleşme” ibaresi, “19/11/1976 tarihli Deniz Alacaklarına Karşı Mesuliyetin
Sınırlanması Hakkında Milletlerarası Sözleşme”yi, 2/5/1996 tarihli Protokolü ve bu Sözleşmeye ilişkin değişikliklerden
Türkiye Cumhuriyeti bakımından yürürlüğe girmiş olanları topluca ifade eder.
II- Yabancılık unsuru taĢımayan hâller
MADDE 1329- (1) 1328 inci madde, 27/11/2007 tarihli ve 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku
Hakkında Kanunun 1 inci maddesinin birinci fıkrası anlamında yabancılık unsuru taşımayan hâllerde de uygulanır.
III- Uygulama alanının geniĢletilmesi
MADDE 1330- (1) 1328 inci madde, aşağıdaki hâllerde de uygulanır:
a) 1976 tarihli Sözleşmenin 15 inci maddesinin birinci paragrafının ikinci cümlesinde sayılan kişiler, bir Türk
mahkemesinde sorumluluklarını sınırlamak istediklerinde.
b) 1976 tarihli Sözleşmenin 15 inci maddesinin ikinci paragrafının (a) bendinde sayılan gemiler hakkında.
c) 1976 tarihli Sözleşmenin 15 inci maddesinin ikinci paragrafının (b) bendinde sayılan gemiler hakkında, 1332 nci
maddede öngörülen sınırlar dâhilinde.
d) 1976 tarihli Sözleşmenin 15 inci maddesinin dördüncü paragrafında sayılan gemiler hakkında, 1333 üncü maddede
öngörülen sınırlar dâhilinde.
11264
(2) Alacaklı, birinci fıkranın (a) bendinde söz konusu olan kişinin ülkesinde sorumluluğun sınırlanmasının caiz
olmadığını ispat ederse, sorumluluk Türkiye’de sınırlanamaz. Alacaklı o kişinin ülkesinde 1976 tarihli Sözleşmeye göre daha
yüksek bir sorumluluk sınırının uygulandığını ispat ederse, 1976 tarihli Sözleşme, o yüksek sınır esas alınarak uygulanır.
IV- SözleĢmenin uygulanmayacağı alacaklar
MADDE 1331- (1) 1976 tarihli Sözleşmenin 2 nci maddesinin birinci fıkrasının (d) ve (e) bentleri ile 3 üncü
maddesinde sayılan alacaklara karşı sorumluluk sınırlandırılamaz.
V- Üçyüz tonilatodan küçük gemiler
MADDE 1332- (1) 1976 tarihli Sözleşmenin 15 inci maddesinin ikinci paragrafının (b) bendinde sayılan gemiler için,
aynı Sözleşmenin 6 ncı maddesinin birinci paragrafının (b) bendi uyarınca hesaplanacak sorumluluk sınırı 83.500 Özel
Çekme Hakkıdır. Diğer hâllerde, 1976 tarihli Sözleşmenin öngördüğü sorumluluk sınırları geçerlidir.
VI- Sondaj iĢlemi gemileri
MADDE 1333- (1) Sınırlamaya esas olan alacağın, geminin sondaj işlemi için kullanılmak üzere sondaj yerinde
bulunduğu sırada doğmuş olması şartıyla, 1976 tarihli Sözleşmenin 15 inci maddesinin dördüncü paragrafında sayılan
gemiler hakkında aşağıdaki sorumluluk sınırları uygulanır:
a) 1976 tarihli Sözleşmenin 6 ncı maddesinin birinci paragrafının (a) bendinde sayılan alacaklar için 32.000.000 Özel
Çekme Hakkı.
b) 1976 tarihli Sözleşmenin 6 ncı maddesinin birinci paragrafının (b) bendinde sayılan alacaklar için 20.000.000 Özel
Çekme Hakkı.
VII- Öncelik
MADDE 1334- (1) Ölüm ve yaralanmadan doğan alacakların, 1976 tarihli Sözleşmenin 6 ncı maddesinin ikinci
paragrafı uyarınca sahip oldukları hakların ihlal edilmemesi kaydıyla, aynı maddenin üçüncü paragrafında sayılan alacaklar,
birinci paragrafının (b) bendinde yazılı diğer alacaklara oranla önceliklidir.
(2) Bu öncelik, paylaştırmada aşağıdaki sıra izlenerek gerçekleştirilir:
a) 1976 tarihli Sözleşmenin 6 ncı maddesinin birinci paragrafının (b) bendinde sayılan alacaklarla, ikinci paragrafında
yazılı alacakların arasındaki paylaştırma oranı belirlenir.
b) Bu oranlara göre, ikinci paragrafta yazılı alacaklara düşen paylar belirlenir.
c) Fondan, bu paylar ve üçüncü paragrafta sayılan öncelikli alacaklar ödenir.
d) Bakiyeden, birinci paragrafın (b) bendinde yazılı diğer alacaklar ödenir.
e) Fon, ikinci paragrafta yazılı alacaklara düşen payları ve üçüncü paragrafta yazılı öncelikli alacakları karşılamaya
yetmezse, fonun tamamı bu alacaklılar arasında garameten paylaştırılır.
VIII - Fon kurmadan sorumluluğun sınırlanması
MADDE 1335- (1) 1976 tarihli Sözleşmenin 10 uncu maddesi uyarınca, fon kurulmadan da sorumluluğu sınırlama
hakkı ileri sürülebilir.
11265
B) Petrol kirliliği zararı hakkında özel hükümler
I - Kural
MADDE 1336- (1) 24/7/2001 tarihli ve 24472 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 27/11/1992 tarihli Petrol
Kirliliğinden Doğan Zararın Hukuki Sorumluluğu ile İlgili Uluslararası Sözleşmenin 1 inci maddesinin altıncı paragrafında
tanımlanan “kirlenme zararı” hakkında bu Sözleşme ve 18/7/2001 tarihli ve 24466 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan
27/11/1992 tarihli Petrol Kirliliği Zararının Tazmini İçin Bir Uluslararası Fonun Kurulması ile İlgili Uluslararası Sözleşme
hükümleri uygulanır. Bu sözleşmelerin doğrudan veya bu Kanun uyarınca uygulandıkları hâllerde, mevzuatın, bu
sözleşmelerde düzenlenen hususlara ilişkin diğer hükümleri uygulanmaz.
(2) 27/11/1992 tarihli Petrol Kirliliğinden Doğan Zararın Hukuki Sorumluluğu ile İlgili Uluslararası Sözleşmenin
Nihai Maddelerinin 14 ve 15 inci maddeleri ile 27/11/1992 tarihli Petrol Kirliliği Zararının Tazmini İçin Bir Uluslararası
Fonun Kurulması ile İlgili Uluslararası Sözleşmenin Nihai Maddelerinin 32 ve 33 üncü maddeleri uyarınca yapılacak
değişikliklerin Türkiye Cumhuriyeti bakımından yürürlüğe girdikleri tarihten başlayarak, bu madde, anılan değişiklikleri de
içine alacak şekilde uygulanır.
(3) Bu Kısımda geçen;
a) “1992 tarihli Sorumluluk Sözleşmesi” ibaresi “27/11/1992 tarihli Petrol Kirliliğinden Doğan Zararın Hukuki
Sorumluluğu ile İlgili Uluslararası Sözleşme”yi ve bu Sözleşmeye ilişkin değişikliklerden Türkiye Cumhuriyeti bakımından
yürürlüğe girmiş olanları,
b) “1992 tarihli Fon Sözleşmesi” ibaresi “27/11/1992 tarihli Petrol Kirliliği Zararının Tazmini İçin Bir Uluslararası
Fonun Kurulması ile İlgili Uluslararası Sözleşme”yi ve bu Sözleşmeye ilişkin değişikliklerden Türkiye Cumhuriyeti
bakımından yürürlüğe girmiş olanları,
topluca ifade eder.
II - Yabancılık unsuru taĢımayan hâller
MADDE 1337- (1) 1992 tarihli Sorumluluk ve Fon Sözleşmeleri, Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku
Hakkında Kanunun 1 inci maddesinin birinci fıkrası anlamında yabancılık unsuru taşımayan hâllerde de uygulanır.
III - Uygulama alanının geniĢletilmesi
MADDE 1338- (1) 1992 tarihli Sorumluluk Sözleşmesinin I inci maddesinin altıncı paragrafında tanımlanan bir
“kirlenme zararı”, aynı Sözleşmenin III üncü maddesinin dördüncü paragrafında sayılan kişilerden başkalarına karşı ileri
sürülürse, bu kişiler sorumluluklarını, 1992 tarihli Sorumluluk Sözleşmesinin V inci maddesinin kıyasen uygulanması
suretiyle sınırlayabilirler. Sorumluluk sınırının hesabında, aynı Sözleşmenin I inci maddesinin altıncı paragrafında
tanımlanan geminin tonajı esas alınır.
(2) 1992 tarihli Sorumluluk Sözleşmesinin I inci maddesinin altıncı paragrafının (a) bendinde tanımlanan bir
“kirlenme zararı”, aynı Sözleşmenin II nci maddesinin (a) bendinde belirlenen yerlerin dışında meydana gelmişse, sorumlu
tutulan kişi, sorumluluğunu, 1992 tarihli Sorumluluk Sözleşmesinin V inci maddesinin kıyasen uygulanması suretiyle
sınırlayabilir.
(3) Birinci ve ikinci fıkra uyarınca sorumlu tutulan kişi, 1992 tarihli Sorumluluk Sözleşmesinin VII nci maddesinin
sekizinci paragrafında tanımlanan türde bir sigorta yaptırmışsa, aynı Sözleşmenin VII nci ve VIII inci maddeleri kıyasen
uygulanır.
11266
(4) Bu maddeye göre kurulan fon, 1992 tarihli Sorumluluk Sözleşmesinin doğrudan uygulanması suretiyle
kurulabilecek bir fondan bağımsızdır.
IV – Davanın ihbarı ve davaya müdahale
MADDE 1339- (1) 1992 tarihli Fon Sözleşmesinin 7 nci maddesinin dördüncü ve altıncı paragraflarına dayanarak
“1992 Uluslararası Petrol Kirliliğinden Doğan Zararların Tazminat Fonu”nun, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 49
uncu maddesi uyarınca ihbar üzerine veya aynı Kanunun 53 üncü maddesi uyarınca müdahale yoluyla davaya katılması için,
bu istemini içeren bir dilekçeyi mahkemeye vermesi yeterlidir; ayrıca mahkemenin veya tarafların kabulü veya onayı
aranmaz.
V - Yabancı hukukun uygulanması
MADDE 1340- (1) 1992 tarihli Sorumluluk Sözleşmesinin I inci maddesinin altıncı paragrafının (a) bendinde
tanımlanan bir “kirlenme zararı”;
a) Aynı Sözleşmenin II nci maddesinin (a) bendinde belirlenen yerlerin dışında meydana gelmişse,
b) Aynı Sözleşmeye taraf olan bir ülkenin bayrağını taşıyan bir gemiden kaynaklanmışsa,
c) Türkiye’de dava yoluyla ileri sürülmüşse,
Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun uyarınca uygulanacak yabancı hukukun, 1992 tarihli
Sorumluluk Sözleşmesine aykırı olan hükümleri uygulanmaz. Böyle bir hâlde, 1992 tarihli Sorumluluk Sözleşmesi doğrudan
geçerli olur.
C) SözleĢmelere iliĢkin ortak hükümler
I - Kılavuzlar için sorumluluk sınırı
MADDE 1341- (1) 1976 tarihli Sözleşmede belirlenen sorumluluk sınırları, kılavuzlara doğrudan yöneltilen bütün
istemler için toplam 1.500 Özel Çekme Hakkıdır.
(2) 1992 tarihli Sorumluluk Sözleşmesinin III üncü maddesinin beşinci paragrafına göre malik tarafından kılavuza
yöneltilebilecek rücu istemlerinde sorumluluk sınırı toplam 1.500 Özel Çekme Hakkıdır.
(3) Bu maddenin uygulamasında kılavuz terimi, gemide veya herhangi başka bir yerden gemiye kılavuzluk hizmeti
veren kişiyi veya kişileri ve bu kişi veya kişilerin fiillerinden sorumlu olan bütün gerçek ve tüzel kişileri kapsar.
II - KiĢisel sorumlulukta fon kurulması
MADDE 1342- (1) 1976 ve 1992 tarihli sözleşmeler uyarınca sorumluluğunu sınırlama hakkına sahip olan bir tüzel
kişinin veya adi şirketin yahut donatma iştirakinin adına fon kurulmazsa, tüzel kişinin veya adi şirketin yahut donatma
iştirakinin o borcundan ötürü şahsen sorumlu tutulabilecek her kişi, fon kurarak sorumluluğunu sınırlayabilir. Fonun, toplam
sorumluluk sınırı üzerinden kurulması şarttır; fon kuran kişinin, tüzel kişideki veya adi şirketteki yahut donatma iştirakindeki
pay oranı dikkate alınmaz. Bu madde uyarınca kurulan bir fon, 1976 ve 1992 tarihli sözleşmeler uyarınca kurulmuş bir fon
hükmündedir.
III - Sınırlama hakkını kaldıran kusur
MADDE 1343- (1) 1976 tarihli Sözleşmenin 4 üncü maddesinin ve 1992 tarihli Sorumluluk Sözleşmesinin V inci
maddesinin ikinci paragrafının uygulanmasında, aşağıdaki kişilerin kusuru dikkate alınır:
11267
a) Gerçek kişilerde, her bir gerçek kişinin kusuru.
b) Tüzel kişilerde, Türk Medenî Kanununun 50 nci maddesi uyarınca eylem ve işleriyle tüzel kişiyi borç altına sokan
organların kusuru ve organı oluşturan kişilerin kusurları.
c) Adi şirketlerde şirket ortaklarının kusuru.
d) Donatma iştirakinde, paydaş donatanların ve gemi müdürünün kusuru.
e) Yukarıda sayılan kişileri, genel veya özel bir yetkiye dayanarak temsil eden kişilerin kusuru.
(2) Tüzel kişinin, adi şirketin ve donatma iştirakinin sınırlama hakkının kalkmasına kusuruyla sebep olan kişiler,
kişisel sorumluluklarını sınırlayamaz.
IV - Kanuni halefiyet
MADDE 1344- (1) 1976 tarihli Sözleşmenin 12 nci maddesinin üçüncü paragrafında ve 1992 tarihli Sorumluluk
Sözleşmesinin V inci maddesinin altıncı paragrafında belirtilen ödemeleri yapan kişiler, kendisine ödeme yapılan kişinin
haklarına, yapılan ödeme oranında halef olur.
V - Alacakların teminatı
MADDE 1345- (1) Bir alacağın, 1976 veya 1992 tarihli sözleşmeler uyarınca kurulan fonlara gireceği, fonun
kurulduğu mahkeme tarafından kabul edildiği anda, o alacağa ilişkin bütün ayni ve şahsî teminatlar sona erer. Bu ayni ve
şahsî teminatların, o alacağa sağladığı öncelikler, fon paylaştırmasında dikkate alınmaz.
VI - Diğer alacaklılar
MADDE 1346- (1) 1976 veya 1992 tarihli sözleşmeler uyarınca kurulan fonlar, yalnız, haklarında sınırlı sorumluluk
ileri sürülebilecek olan alacakların ödenmesinde kullanılabilir. Fon kurulması yoluyla sorumluluğunu sınırlayan kişinin diğer
alacaklıları, hiçbir şekilde bu fonlara başvuramaz. Fonların paylaştırılmasından sonra bir bakiye kalırsa, fonu kuran kişinin
diğer alacaklıları, bu bakiyeyi takip edebilir.
VII - Faiz
MADDE 1347- (1) 1976 veya 1992 tarihli sözleşmeler uyarınca sorumluluğun sınırlanmasının mahkemece kabul
edildiği durumlarda, fona giren alacakların, sözleşmelerde belirtilen sınırları aşan kısmı için faiz işletilemez.
(2) Bu Kanun uyarınca kurulan fonların, paylaştırma sonuna kadar faiz getiren bir hesapta tutulması zorunludur.
VIII - Görevli ve yetkili mahkeme
MADDE 1348- (1) 1976 ve 1992 tarihli sözleşmeler uyarınca fon kurulması konusunda görevli mahkeme, deniz
ticareti işlerine bakmakla görevli asliye ticaret mahkemesi, bu mahkemenin bulunmadığı yerlerde bu işle görevlendirilmiş
asliye ticaret mahkemesi, o da yoksa, fonun miktarına bakılmaksızın, bu işle görevlendirilmiş asliye hukuk mahkemesidir.
(2) 1976 ve 1992 tarihli sözleşmeler uyarınca fon kurulması konusunda, bir Türk Gemi Siciline kayıtlı olan
gemilerde, o gemi sicilinin gözetimi altında tutulduğu mahkeme, sicile kayıtlı olmayan Türk gemilerinde malikin yerleşim
yeri mahkemesi, yabancı gemilerde ise, deniz ticareti işlerine bakmakla görevli İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi yetkilidir.
11268
IX - Yargılama ve takip giderleri
MADDE 1349- (1) Yargılama ve takip giderleri için sorumluluk sınırlanamaz; bir fon kurulmuş olsa bile, davalı veya
takip borçlusu, bu giderleri ayrıca ödemek zorundadır.
SEKĠZĠNCĠ KISIM
Cebrî Ġcraya ĠliĢkin Özel Hükümler
A) Uygulanacak hukuk
MADDE 1350- (1) Bir geminin ihtiyaten veya icraen haczi, cebrî icra yoluyla satışı ve mülkiyetin intikali de dâhil
olmak üzere bu satışın sonuçları ve cebrî icraya ilişkin diğer bütün işlem ve tasarruflar, geminin bu işlem ve tasarrufların
yapıldığı sırada bulunduğu ülkenin hukukuna tabidir. Şu kadar ki, Türk bayraklı bir geminin yurt dışında cebrî icra yoluyla
satışı hâlinde, artırmayı yapan kurum veya ilgililer tarafından, bu satıştan en az otuz gün önce artırmanın;
a) Geminin kayıtlı olduğu Türk Gemi Siciline,
b) Geminin sicile kayıtlı malikine,
c) Gemi siciline tescil edilmiş diğer hakların ve alacakların sahiplerine,
bildirilmesi veya gideri ilgililer tarafından karşılanmak şartıyla tirajı ellibin üzerinde olan ve Türkiye düzeyinde
dağıtımı yapılan gazetelerden biriyle ilan edilmesi zorunludur. Bu bildirim veya ilan yapılmaksızın geminin yurt dışında cebrî
icra yoluyla satışı hâlinde kaydı silinemez ve gemi üzerinde Türk Gemi Siciline kayıtlı haklar ve alacaklar saklı kalır.
B) Tamamlayıcı hükümler
MADDE 1351- (1) Bu Kısımda özel olarak düzenlenmeyen hususlarda, İcra ve İflas Kanunu hükümleri, 936 ncı
madde ile 937 nci maddenin birinci fıkrasında öngörüldüğü şekilde uygulanır.
C) Gemiler hakkında
I - Ġhtiyati haciz
1. Deniz alacakları
MADDE 1352- (1) “Deniz alacağı”; aşağıda sayılan hususların birinden veya birkaçından doğan istem anlamına
gelir:
a) Geminin işletilmesinin sebep olduğu zıya veya hasar.
b) Geminin işletilmesi ile doğrudan doğruya ilgili olarak karada veya suda meydana gelen can kaybı veya diğer
bedensel zararlar.
c) Kurtarma faaliyeti veya her türlü kurtarma sözleşmesi, çevre zararı tehdidi oluşturan bir gemi veya gemideki eşya
ile ilgili kurtarma faaliyeti için ödenecek özel tazminat.
d) Çevreye, kıyı şeridine veya bunlara ilişkin menfaatlere gemi ile verilen zarar ya da zarar verme tehdidi; bu zararı
önlemek, sınırlandırmak veya ortadan kaldırmak için alınan önlemler; bu zarar karşılığı ödenecek tazminat; çevrenin eski
duruma getirilmesi için fiilen alınan veya alınacak olan makul önlemlerin giderleri; bu zarar ile bağlantılı olarak üçüncü
kişilerin uğradığı veya uğrayabileceği kayıplar ve bu bentte belirtilenlere benzer nitelikteki zararlar, giderler veya kayıplar.
e) Geminin içinde bulunan veya bulunmuş olan şeyler de dâhil olmak üzere, batmış, enkaz hâline gelmiş, karaya
oturmuş veya terkedilmiş olan bir geminin yüzdürülmesi, kaldırılması, çıkartılması, yok edilmesi veya zararsız hâle
getirilmesi için yapılan giderler ve harcamalar ile terk edilmiş bir geminin korunması ve gemi adamlarının iaşesi ile ilgili
giderler ve harcamalar.
11269
f) Bir çarter parti düzenlenmiş olup olmadığına bakılmaksızın, geminin kullanılması veya kiralanması amacıyla
yapılmış her türlü sözleşme.
g) Bir çarter parti düzenlenmiş olup olmadığına bakılmaksızın, gemide eşya veya yolcu taşınması amacıyla yapılmış
her türlü sözleşme.
h) Gemide taşınan, bagaj dâhil, eşyaya gelen veya bu eşyaya ilişkin zıya veya hasar.
i) Müşterek avarya.
j) Römorkaj.
k) Kılavuzluk.
l) Geminin işletilmesi, yönetimi, korunması veya bakımı için sağlanan eşya, malzeme, kumanya, yakıt, konteynerler
dâhil teçhizat ve bu amaçlarla verilen hizmetler.
m) Geminin yapımı, yeniden yapımı, onarımı, donatılması ya da geminin niteliğinde değişiklik yapılması.
n) Liman, kanal, dok, iskele ve rıhtım, diğer su yolları ile karantina için ödenecek resimlerle diğer paralar.
o) Ülkelerine getirilme giderlerini ve onlar adına ödenmesi gereken sosyal sigorta katılma paylarını da içererek, gemi
adamlarına, gemide çalışmaları dolayısıyla ödenecek ücretlerle, onlara ödenmesi gereken diğer tutarlara ilişkin istemler.
p) Gemi için alınmış krediler dâhil olmak üzere, geminin veya malikinin adına yapılmış harcamalar.
r) Geminin maliki tarafından veya onun hesabına ödenecek, karşılıklı sigorta aidatları da dâhil sigorta primleri.
s) Geminin maliki tarafından veya onun hesabına gemiye ilişkin olarak ödenecek her türlü komisyon, brokaj veya
acente ücretleri.
t) Geminin mülkiyeti veya zilyetliğine ilişkin her türlü uyuşmazlık.
u) Geminin ortak malikleri arasında çıkan, geminin işletilmesine ya da gemiden sağlanan hasılata ilişkin her türlü
uyuşmazlık.
v) Gemi rehni, gemi ipoteği veya gemi üzerinde aynı nitelikteki ayni bir yükümlülük.
y) Geminin satışına ilişkin bir sözleşmeden kaynaklanan her türlü uyuşmazlık.
2. Ġhtiyati haciz isteyebilme hakkı
MADDE 1353- (1) Deniz alacaklarının teminat altına alınması için, geminin sadece ihtiyati haczine karar verilebilir.
Bu alacaklar için gemi üzerine ihtiyati tedbir konulması veya başka bir surette geminin seferden menedilmesi istenemez.
(2) Akdî veya kanuni bir rehin ile teminat altına alınmış deniz alacakları hakkında da birinci fıkra hükmü uygulanır.
(3) Deniz alacaklarından başka alacaklar için gemi hakkında ihtiyati haciz kararı verilemez.
(4) Alacağın, 1352 nci maddede sayılan bir deniz alacağı olması, ihtiyati haciz sebebidir.
(5) Vadesi gelmemiş deniz alacaklarında, İcra ve İflas Kanununun 257 nci maddesinin ikinci fıkrasında öngörülen
şartlar gerçekleştiği takdirde geminin ihtiyati haczi istenebilir.
11270
3. Yetkili mahkeme
a) Ġhtiyati haciz kararı bakımından
aa) Dava açılmadan önce
aaa) Türk Bayraklı gemiler
MADDE 1354- (1) Türk Bayraklı gemiler hakkında ihtiyati haciz kararı sadece, geminin demir attığı, şamandıraya
veya tonoza bağlandığı, yanaştığı veya kızağa alındığı yer mahkemesi ya da aşağıda gösterilen mahkemeler tarafından
verilebilir:
a) Bir Türk Gemi Siciline kayıtlı gemilerde, sicil yeri mahkemesi.
b) Sicile kayıtlı olmayan gemilerde malikin yerleşim yeri mahkemesi.
c) 941 inci maddenin üçüncü fıkrası uyarınca tutulan özel sicile kayıtlı gemilerde kiracının yerleşim yeri mahkemesi.
bbb) Yabancı bayraklı gemiler
MADDE 1355- (1) Türkiye’de yabancı bayraklı gemiler hakkında ihtiyati haciz kararı, sadece, geminin demir attığı,
şamandıraya veya tonoza bağlandığı, yanaştığı ya da kızağa alındığı yer mahkemesi tarafından verilir.
ccc) Yetkiye, tahkime ve esasa uygulanacak hukuka iliĢkin bir anlaĢmanın varlığı hâlinde Türk mahkemesinin
yetkisi
MADDE 1356- (1) İlgili sözleşmeye konulmuş bir yetki veya tahkim kaydına ya da ayrıca yapılmış olan bir yetki
yahut tahkim sözleşmesine göre, hakkında ihtiyati haciz kararı uygulanacak olan deniz alacağının esası hakkında hüküm
vermeye bir hakem kurulu veya yabancı mahkeme yetkili olsa yahut deniz alacağının esasına yabancı bir devletin hukuku
uygulansa bile, 1354 ve 1355 inci maddelere göre yetkili olan mahkemeler, bir deniz alacağı için teminat elde edilmesini
sağlamak üzere ihtiyati haciz kararı vermeye yetkilidir.
bb) Dava açıldıktan sonra
MADDE 1357- (1) Bir deniz alacağı hakkında, yurt içinde mahkemede dava açıldıktan sonra, ihtiyati haciz kararı,
sadece davayı gören mahkemeden istenebilir.
(2) Bir deniz alacağı hakkında, hakem önünde veya yurt dışındaki bir mahkemede dava açılmışsa, kesin hüküm
verilinceye kadar ihtiyati haciz kararı, sadece 1354 ve 1355 inci maddelere göre yetkili olan mahkemeden istenebilir.
cc) Ġtirazlar ve değiĢiklik istemleri
MADDE 1358- (1) Yokluğunda ihtiyati haciz kararı verilmiş olan kişilerin itirazları hakkında karar vermeye;
a) Esas hakkında dava açılmadan önce, ihtiyati haciz kararını vermiş olan mahkeme,
b) Esas hakkında Türkiye’de dava açılmışsa, bu mahkeme,
c) Esas hakkında hakem önünde veya yurt dışındaki bir mahkemede dava açılmışsa, ihtiyati haciz kararını veren
mahkeme,
yetkilidir.
(2) Birinci fıkrada sayılan mahkemeler, ihtiyati haciz kararının değiştirilmesi, istihkak iddiaları, tarafların yatırdıkları
teminatların artırılması veya azaltılması, türünün değiştirilmesi veya iptali hususlarında yapılacak başvurular hakkında karar
vermeye de yetkilidir.
11271
b) Esas hakkında
MADDE 1359- (1) 1354 ve 1355 inci maddeler uyarınca deniz alacakları hakkında ihtiyati haciz kararı vermeye
yetkili olan mahkeme, deniz alacağının esasına ilişkin olarak yapılmış bir yetki veya tahkim sözleşmesi yoksa, ihtiyati haczi
tamamlamak üzere açılacak dava hakkında ve ihtiyati haczi uygulayan icra dairesi de icra takibi hakkında yetkilidir.
c) Tenfiz hakkında
MADDE 1360- (1) Bir deniz alacağı için ihtiyati haciz kararı vermiş olan Türk mahkemesi, o deniz alacağının esası
hakkında verilmiş bir yabancı mahkeme veya yabancı hakem kararının tenfizinde;
a) Tenfiz isteminin yapıldığı tarihte geminin o Türk mahkemesinin yargı çevresinde bulunması veya
b) Geminin serbest bırakılması için 1370 ilâ 1372 nci maddeler uyarınca yatırılmış teminatın, tenfiz isteminin
yapıldığı tarihte mahkeme kasasında bulunması şartıyla,
yetkilidir.
d) Haksız ihtiyati haciz sebebiyle açılacak tazminat davası hakkında
MADDE 1361- (1) İhtiyati haciz kararı veren mahkeme, haksız çıkan alacaklı aleyhine açılacak tazminat davasını da
görmeye yetkilidir.
(2) Deniz alacağının esası hakkında yurtiçinde veya yurt dışında mahkemede veya hakem önünde dava açılmışsa, bu
davanın sonuçlanması, tazminat davası yönünden bekletici sorun oluşturur.
4. Alacaklı tarafından delil gösterilmesi
MADDE 1362- (1) Alacaklının, alacağının 1352 nci maddede sayılan deniz alacaklarından olduğu ve parasal değeri
hakkında mahkemeye kanaat getirecek delil göstermesi yeterlidir.
5. Alacaklı tarafından teminat gösterilmesi
MADDE 1363- (1) Deniz alacağını teminat altına almak üzere ihtiyati haciz kararı verilmesini isteyen alacaklının,
10.000 Özel Çekme Hakkı tutarında teminat vermesi zorunludur.
(2) Karşı taraf, aynı mahkemeden her aşamada teminat miktarının artırılmasını isteyebilir. Bu istem
değerlendirilirken, ihtiyati haciz sebebiyle geminin seferden alıkonulduğu süre boyunca, gemi için yapılan günlük işletme
giderleri ve ihtiyati haciz dolayısıyla yoksun kalınan kazançlar dikkate alınır. Teminatın artırılmasına karar verilirse,
mahkeme, hangi sürede ek teminatın yatırılacağını da belirler. Ek teminat süresinde yatırılmazsa, ihtiyati haciz kararı
kendiliğinden kalkar.
(3) 1320 nci maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde sayılan gemi alacaklıları teminat yatırmak yükümlülüğünden
muaftır.
(4) Alacaklı da aynı mahkemeden teminat miktarının azaltılmasını isteyebilir.
6. Ġhtiyati haczin yapılması
a) Ġhtiyati haciz kararının icrası
MADDE 1364- (1) Alacaklı, ihtiyati haciz kararının verildiği tarihten itibaren üç iş günü içinde kararı veren
mahkemenin yargı çevresindeki veya geminin bulunduğu yerdeki icra dairesinden kararın infazını istemek zorundadır. Aksi
hâlde, ihtiyati haciz kararı kendiliğinden kalkar.
11272
b) Ġhtiyati hacze baĢlama süresi
MADDE 1365- (1) İcra dairesi, istem üzerine derhâl ihtiyati haczi uygular.
(2) İhtiyati haciz, İcra ve İflas Kanununa göre gece ve resmî tatil sayılan zamanlarda da yapılır.
c) Gemiye el konulması ve muhafaza tedbirleri
MADDE 1366- (1) İhtiyati haczine karar verilen bütün gemiler, bayrağı ve hangi sicile kayıtlı oldukları dikkate
alınmaksızın, icra müdürü tarafından seferden menedilerek muhafaza altına alınır. Geminin ihtiyaten haczedilerek seferden
menedildiği, kaptana veya malike ya da malik olmayan donatana yahut bunların bir temsilcisine tebliğ edilir. Gemi, tebligat
yapılan kişiye yediemin sıfatıyla bırakılır. Yediemine, görevi ve Türk Ceza Kanununun 289 uncu maddesinden doğan cezai
sorumluluk dâhil olmak üzere, kanuni sorumlulukları hatırlatılır.
(2) Haczi uygulayan memurun düzenleyeceği ihtiyati haciz tutanağında, geminin adıyla belirtilmesi yeterlidir;
değerinin yazılması gerekmez. Taraflardan birinin istemi üzerine, geminin değeri icra mahkemesince saptanır; bu saptamaya
dosyadan anlaşılan ilgililer çağırılır.
(3) İcra müdürü, ihtiyati haciz kararını derhâl, geminin bulunduğu bölgeden sorumlu sahil güvenlik komutanlığına
veya emniyet teşkilatına, liman başkanlığına ve gümrük idaresine bildirir.
(4) İcra müdürü, ihtiyati haciz kararını, kararın uygulanmasını izleyen ilk iş gününde geminin kayıtlı olduğu sicile ve
yabancı bayraklı gemilerde, geminin bayrağını taşıdığı devletin en yakın konsolosluğuna bildirir.
d) Geminin seferde olması
MADDE 1367- (1) İhtiyati haciz kararı uygulanacağı sırada, gemi fiilen hareket etmiş veya seferde bulunuyorsa,
1366 ncı maddenin ikinci ilâ dördüncü fıkralarında öngörülen işlemlerden başka,
a) Türk Bayraklı gemilerde ihtiyati haciz kararı, malike, malik olmayan donatana ve borçtan şahsen sorumlu bulunan
kişiye tebliğ edilir ve deniz alacağı için on gün içinde teminat verilmesi, aksi hâlde geminin izleyen ilk seferinde icra
dairesine teslim olunması ihtar olunur, geminin teslim edilmemesi hâlinde, fail hakkında Türk Ceza Kanununun 289 uncu
maddesine göre cezaya hükmolunur;
b) Yabancı bayraklı gemilerde ihtiyati haciz kararı, sahil güvenlik komutanlığının yardımı alınarak, gemi Türk
karasularını terkedinceye kadar uygulanabilir.
e) Ġhtiyati haczin kapsamı, geminin idaresi ve iĢletilmesi
MADDE 1368- (1) Bir geminin ihtiyati haczi, borçlunun o geminin işletilmesinden elde ettiği geliri ve menfaatleri de
kapsar.
(2) İcra dairesi, geminin idaresi ve işletilmesi ile bakımı ve korunması için gerekli her türde önlemi alır.
7. Ġhtiyati haciz hakkının kullanılması
MADDE 1369- (1) Hakkında deniz alacağı ileri sürülen her geminin ihtiyaten haczi;
a) Deniz alacağı doğduğunda geminin maliki olan kişi, ihtiyati haczin uygulandığı sırada da bu borçtan sorumlu olup
geminin maliki ise; veya
b) Deniz alacağı doğduğunda geminin kiracısı olan kişi, ihtiyati haczin uygulandığı sırada da bu borçtan sorumlu olup
geminin maliki ise; veya
11273
c) Deniz alacağı gemi rehni, gemi ipoteği veya gemi üzerinde aynı nitelikteki bir ayni yükümlülük ile teminat altına
alınmış ise; veya
d) Uyuşmazlık geminin mülkiyetine veya zilyetliğine ilişkin ise; veya
e) Alacak, 1320 nci madde uyarınca gemi alacaklısı hakkı veriyorsa,
mümkündür.
(2) Birinci fıkrada sayılanların dışındaki gemilerin ihtiyati haczi; haczin uygulandığı sırada gemiler bu deniz
alacağından dolayı sorumlu olan bir kişiye ait ise ve alacak doğduğunda bu kişi;
a) Üzerinde deniz alacağı doğmuş olan geminin maliki veya
b) Kiracısı veya tahsis olunanı ya da taşıtanı ise,
mümkündür.
(3) Geminin mülkiyetine veya zilyetliğine ilişkin uyuşmazlıklarda, sadece bu uyuşmazlığın konusu olan gemi
hakkında ihtiyati haciz kararı verilebilir.
8. Geminin serbest bırakılması
a) Geminin değerinin depo edilmesi
MADDE 1370- (1) İhtiyaten haczolunan gemi, istenildiği zaman icra dairesine teslim edilmek ve bunu sağlamak
amacıyla geminin değeri depo edilmek veya icra memuru tarafından kabul edilecek taşınmaz rehni, gemi ipoteği veya itibarlı
bir banka kefaleti gösterilmek şartıyla borçluya ve gemi üçüncü kişi elinde iken ihtiyaten haczolunmuşsa, bir taahhüt senedi
alınarak, bu kişiye bırakılabilir.
(2) Geminin, üzerindeki ihtiyati haciz devam etmek kaydıyla serbest bırakıldığının, 1366 ncı maddede sayılan
kurumlara bildirilmesi ve sicildeki ihtiyati hacze dair kaydın korunması gereklidir.
(3) İhtiyati haczin devamı için açılan davanın sonunda, teminatın alacaklıya ödenmesine karar verilse bile, teminat
olarak yatırılan para icra veznesinden çekilene kadar diğer deniz alacaklıları bu Kısım hükümlerine göre hacze katılabilir.
(4) 1352 nci maddenin (t) ve (u) bentlerinde sayılan deniz alacaklarının birinden dolayı ihtiyaten haczedilmiş olan
gemi hakkında, zilyedi olan kişinin yeterli teminatı vermesi durumunda, gemi bu kişiye bırakılabilir.
(5) Bu Kitabın Yedinci Kısmı uyarınca uygulanması gereken milletlerarası sözleşmelerin hükümleri saklıdır.
b) Ġhtiyati haczin kaldırılması
MADDE 1371- (1) Geminin maliki veya borçlu, geminin değerini geçmemek kaydıyla, deniz alacağının tamamı,
faizi ve giderler için yeterli teminat göstererek, ihtiyati haczin kaldırılmasını mahkemeden isteyebilir. Takibe
başlandıktan sonra bu yetki, icra mahkemesine geçer.
(2) Geminin ihtiyati haczinin kaldırıldığının, 1366 ncı maddede sayılan kurumlara bildirilmesi ve ihtiyati hacze dair
sicildeki kaydın silinmesi gereklidir.
(3) İhtiyati haczin devamı için açılan davanın sonunda, teminatın alacaklıya ödenmesine karar verilmesi durumunda,
bu teminat üzerine diğer deniz alacaklıları haciz koyduramaz.
11274
c) Tarafların anlaĢması
MADDE 1372- (1) 1370 ve 1371 inci maddeler uyarınca verilecek teminatın tür ve miktarı, alacaklı ile geminin
maliki veya maliki olmayan donatanı arasında serbestçe kararlaştırılabilir.
d) Saklı kalan haklar
MADDE 1373- (1) Geminin serbest bırakılması için teminat verilmesi, sorumluluğun kabulü veya herhangi bir itiraz
ve def’iden ya da sorumluluğun sınırlandırılması hakkından vazgeçilmesi şeklinde yorumlanamaz.
e) Teminatın değiĢtirilmesi
MADDE 1374- (1) 1370 ilâ 1372 nci maddeler uyarınca teminat veren kişi her zaman, bu teminatın miktarının
azaltılması, türünün değiştirilmesi veya iptali için mahkemeye başvurabilir.
9. Yeniden veya aynı alacak için ihtiyati haciz
MADDE 1375- (1) Gemi, bir deniz alacağı için, yurt içinde veya yurt dışında ihtiyaten haczedilmiş ve serbest
bırakılmışsa veya o gemiyle ilgili olarak teminat alınmışsa, aynı geminin yeniden veya aynı alacak için ihtiyati haczi sadece;
a) Elde edilecek toplam teminat miktarının, geminin değerini aşmaması şartıyla, ilk teminatın tür veya miktarı yetersiz
ise; veya
b) İlk teminatı vermiş olan kişi, kendi borçlarını kısmen veya tamamen yerine getirmez veya yerine getirmekten âciz
olursa; veya
c) İhtiyaten haczedilen gemi veya ilk teminat; makul sebeplere dayanarak hareket eden alacaklının istemiyle veya
onayıyla yahut alacaklının serbest bırakılmayı engelleyecek makul önlemleri alamaması sebebiyle serbest bırakılmış ise,
mümkündür.
(2) Aynı deniz alacağı için ihtiyati hacze konu olabilecek başka bir gemi;
a) Daha önce verilmiş olan teminatın tür veya miktarı yetersizse; veya
b) Birinci fıkranın (b) veya (c) bentleri uygulama alanı buluyorsa,
ihtiyaten haczedilebilir.
(3) Geminin hukuka aykırı yollarla, ihtiyati hacizden kurtulması veya kaçması hâllerinde, gemi, birinci ve ikinci
fıkralar anlamında serbest bırakılmış sayılmaz.
10. Ġhtiyati haczi tamamlayan iĢlemler
MADDE 1376- (1) İcra ve İflas Kanununun 264 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında öngörülen süreler,
gemilerin ihtiyati haczinde bir ay olarak uygulanır.
II - Rehinli alacakların takibi
1. Fer’ilik ilkesi
MADDE 1377- (1) Gemi üzerinde, kanun veya sözleşme uyarınca doğan veya mahkemece tesciline karar verilen
bütün rehin ve hapis hakları, teminat altına alınan alacaktan ayrı ve bağımsız olarak yargılama veya icra konusu yapılamaz.
(2) Birinci fıkrada belirtilen rehin ve hapis haklarının, rehnin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı takip konusu
yapılabilmeleri için, hem alacağın hem de rehin veya hapis hakkının, ilam veya ilam niteliğindeki belgelerde veya gemi sicil
müdürlüğünde düzenlenmiş gemi ipoteği sözleşmesinde tespit edilmiş olması şarttır.
11275
2. Ġflas yoluyla takip hakkı
MADDE 1378- (1) Gemi üzerinde, akdî veya kanuni bir rehin hakkı bulunsa bile, alacaklı iflas yoluyla takip
yapabilir.
3. Diğer takip yolları
MADDE 1379- (1) Gemi üzerinde kanuni bir rehin hakkına sahip olan alacaklılar, haciz yolu ile veya kambiyo
senetleri hakkındaki özel usullere göre takip yapabilirler; bu takdirde kanuni rehin hakkından feragat etmiş olurlar.
4. Rehinli alacaklıların takip hakkı
a) Kanuni rehin hakkı sahiplerinin
MADDE 1380- (1) Gemi alacaklıları ile alacakları gemi üzerinde hapis hakkı ile temin edilmiş olan alacaklılar,
ihtiyati haczi tamamlamak veya alacağı doğrudan takip etmek için taşınır rehninin paraya çevrilmesi yoluyla takip
yapabilirler. Bu hüküm, Türk ve yabancı bayraklı bütün gemilere uygulanır.
b) Ġpotek sahiplerinin
MADDE 1381- (1) Akdî veya kanuni gemi ipoteği alacaklıları, ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapabilirler.
Bu hüküm, Türk ve yabancı bayraklı bütün gemilere uygulanır.
III - Cebrî satıĢ
1. Haciz
MADDE 1382- (1) Türk ve yabancı bayraklı bütün gemilerin kesin haczinde, ihtiyati hacze ilişkin 1364 ilâ 1368 inci
maddeler uygulanır.
(2) Gemilerin icra yoluyla haczinde, alacağın 1352 nci maddede sayılan deniz alacaklarından olması şartı aranmaz.
2. Paraya çevirme
MADDE 1383- (1) Bir sicile kayıtlı olan Türk ve yabancı bayraklı gemiler, İcra ve İflas Kanununun taşınmazların
satışına ilişkin hükümlerine göre, bir sicile kayıtlı olmayan Türk ve yabancı bayraklı gemiler ise, aynı Kanunun taşınırların
satışına ilişkin hükümleri uyarınca paraya çevrilirler.
3. Yabancı sicile kayıtlı gemilerin satıĢı için hazırlıklar
MADDE 1384- (1) Yabancı bir sicile kayıtlı geminin satışı istenildiğinde, icra müdürü, o geminin bayrağını taşıdığı
devletin konsolosluğuna bu hususu bildirir ve mükellefiyetler listesinin hazırlanmasını gerçekleştirmek için geminin sicil
kaydını ister. Alacaklı da, sicil kaydının onaylı bir suretini icra dairesine sunabilir. Bu durumda, hangi kayıt önce gelirse, liste
o kayda göre hazırlanır.
(2) İcra ve İflas Kanununun 126 ncı maddesi uyarınca yapılacak ilanın, icra müdürü veya ilgililer tarafından;
a) Geminin kayıtlı olduğu sicil devletinde, gemi sicilini tutmakla yükümlü olan makama,
b) Tescil edilmiş akdî rehin alacaklılarına,
c) İcra dairesine bildirilmiş olmaları kaydıyla kanuni rehin alacaklılarına,
d) Geminin sicile kayıtlı malikine,
bildirilmesi veya gideri ilgililer tarafından karşılanmak şartıyla tirajı ellibin üzerinde olan ve sicilin fiilen tutulduğu
ülke düzeyinde dağıtımı yapılan gazetelerden biriyle ilan edilmesi zorunludur.
11276
(3) İkinci fıkrada belirtilen yazılı bildirim, iadeli taahhütlü mektupla, bildirimin muhataba ulaştığını doğrulayan
elektronik iletişim araçlarıyla veya başkaca uygun bir yol ve araçla yapılır.
4. Artırmanın ilanı
MADDE 1385- (1) İcra ve İflas Kanununun 126 ncı maddesi uyarınca yapılacak ilan, tirajı ellibin üzerinde olan ve
yurt düzeyinde dağıtımı yapılan gazetelerden biriyle ve ayrıca yurt dışında dünya çapında dağıtımı yapılan denizcilikle ilgili
günlük bir gazetede yayımlanır.
(2) İlanda, ipotek alacaklısının rızasıyla alıcı tarafından yüklenilenler dışında, geminin bütün ayni ve kişisel
haklardan, külfetlerden ve sınırlandırmalardan arınmış olarak satılacağı bildirilir.
5. Vaktinden evvel satıĢ
MADDE 1386- (1) Türk ve yabancı bayraklı gemilerde, malik aynı zamanda deniz alacağının kişisel borçlusu ise,
malikin istemiyle de satış yapılabilir.
(2) Geminin değeri hızla düşer veya korunması fazla masraflı olur, özellikle de yeni gemi alacaklarının doğmasına
veya sayılarının artmasına yol açarsa, icra müdürü veya alacaklı, ihtiyaten veya kesin olarak haczedilmiş Türk veya yabancı
bayraklı geminin vaktinden evvel satılması için icra mahkemesine başvurabilir. İcra mahkemesi, dosyadan anlaşılan
ilgililerin görüşünü aldıktan sonra bu hususu karara bağlar. Bu karara karşı kanun yolu açıktır. Başvurulan mahkeme bu
başvuruyu öncelikle inceler. Kanun yoluna başvurma, satış kararının uygulanmasını durdurur.
(3) Gemi veya içindeki eşya; insan, eşya ve çevre güvenliği açısından tehlike gösterirse, icra müdürü veya liman
başkanı, ihtiyaten veya kesin olarak haczedilmiş Türk veya yabancı bayraklı geminin vaktinden evvel satılması için icra
mahkemesine başvurabilir. Bu başvuru hakkında ikinci fıkra hükümleri uygulanır; ancak, kanun yoluna başvurma, satış
kararının uygulanmasını durdurmaz.
(4) İcra müdürlüğü satış bedelini, hak sahipleri adına, üçer aylık vadeli hesaba dönüştürerek, paylaştırma aşamasına
kadar nemalandırmak amacıyla icra mahkemesince belirlenecek bankaya yatırır.
6. Pazarlık suretiyle satıĢ
MADDE 1387- (1) Bütün ilgililer ister veya 1386 ncı maddede gösterilen hâller gerçekleşirse, gemi pazarlık suretiyle
satılabilir.
7. SatıĢ ve ihalenin sonucu
MADDE 1388- (1) Alıcı, icra dairesi tarafından gemi kendisine ihale edildiği veya satıldığı anda, geminin
mülkiyetini iktisap eder.
(2) Satış bedeli icra dairesine ödendiği anda, ipotek alacaklısının rızasıyla alıcı tarafından yüklenilenler dışında, gemi
üzerindeki bütün ayni ve kişisel haklar, külfetler ve sınırlandırmalar sona erer. 1386 ncı maddenin dördüncü fıkrası hükmü
burada da uygulanır.
(3) Bu madde, bayrağı ve sicile kayıtlı olup olmadığı dikkate alınmaksızın bütün gemiler hakkında geçerlidir.
8. Sıra cetveli
a) Ġlkeler
MADDE 1389- (1) Türk veya yabancı bayraklı bir gemi, cebrî icra yoluyla satıldığında, satış tutarı bütün alacaklıların
alacağını ödemeye yetmezse, icra dairesi, alacaklıların bir sıra cetvelini yapar. Alacaklar bu cetvele 1390 ilâ 1397 nci
maddelerde belirtilen sıra ile kaydedilir.
11277
(2) Bir donatanın iflası hâlinde birden çok gemisi paraya çevrilirse, 1390 ilâ 1397 nci maddelerde belirtilen sıralama
her gemi için ayrı ayrı yapılır ve o sıraya göre ödemede bulunulur.
(3) Bir sıradaki alacaklılar, alacaklarını tamamen almadıkça, sonra gelen sıradaki alacaklılara ödemede bulunulmaz.
(4) Sıra cetvelinin birinci ilâ yedinci sıralarına kabul edilen alacaklılar, alacaklarının tamamını tahsil edemezse,
borçlunun kalan malvarlığına başvururken bir öncelikten yararlanamazlar.
b) Birinci sıra
MADDE 1390- (1) Sıra cetvelinin birinci sırasına, geminin haczi tarihinden ödemelerin yapıldığı tarihe kadar;
a) Geminin haczinden, hacizde geçen süre boyunca geminin bakımı ve korunmasıyla gemi adamlarının iaşelerinden,
geminin paraya çevrilmesinden, satış tutarının paylaştırılmasından doğan giderler ve harcamalar,
b) 1320 nci maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde sayılan alacaklardan hacizde geçen süreye ilişkin olanlar,
kaydedilir.
(2) Birinci fıkrada sayılan alacakların sahipleri, kendi aralarında eşit hakka sahiptir.
c) Ġkinci sıra
MADDE 1391- (1) Sıra cetvelinin ikinci sırasına, satılan gemi karaya oturmuş veya batmış iken, seyrüsefer emniyeti
veya deniz çevresinin korunması amacıyla kamu kurumları tarafından kaldırılmışsa, bu kaldırmanın giderleri kaydedilir.
d) Üçüncü sıra
MADDE 1392- (1) Sıra cetvelinin üçüncü sırasına, 1320 nci maddenin birinci fıkrasının (a) ilâ (e) bentlerinde
düzenlenmiş olan gemi alacaklılarından 1390 ıncı maddeye girmeyenler kaydedilir.
(2) Birinci fıkrada sayılan alacaklar, 1324 üncü maddede gösterilen sıraya tabidir.
e) Dördüncü sıra
MADDE 1393- (1) Sıra cetvelinin dördüncü sırasına, gemi, cebrî icra yoluyla satış sırasında bir tersanenin
zilyetliğinde bulunuyorsa, tersane sahibinin, 1013 üncü madde uyarınca kanuni ipotekle veya Türk Medenî Kanununun 950
nci maddesi uyarınca hapis hakkıyla teminat altına alınmış alacakları kaydedilir.
f) BeĢinci sıra
MADDE 1394- (1) Sıra cetvelinin beşinci sırasına, takip konusu gemiye ilişkin gümrük resmi ile diğer vergiler
kaydedilir.
g) Altıncı sıra
MADDE 1395- (1) Sıra cetvelinin altıncı sırasına, akdî veya kanuni bir rehin hakkı ile teminat altına alınmış olup da
1390 ilâ 1394 üncü maddelere girmeyen alacaklar kaydedilir.
(2) Birinci fıkrada sayılan alacaklar, her alacağı teminat altına alan rehin hakkını düzenleyen kanunda gösterilen
sıraya tabidir.
h) Yedinci sıra
MADDE 1396- (1) Sıra cetvelinin yedinci sırasına, 1352 nci maddede sayılan deniz alacaklarından 1390 ilâ 1395 inci
maddelere girmeyen alacaklar kaydedilir.
(2) Birinci fıkrada sayılan alacakların sahipleri, kendi aralarında eşit hakka sahiptir.
11278
i) Sekizinci sıra
MADDE 1397- (1) Sıra cetvelinin sekizinci sırasına, İcra ve İflas Kanununun 206 ncı maddesinin dördüncü
fıkrasında sıralanan alacaklar kaydedilir.
(2) Birinci fıkrada sayılan alacakların sahipleri, kendi aralarında eşit hakka sahiptir.
D) EĢya hakkında
I - Hapis hakkı için defter tutulması
MADDE 1398- (1) İcra ve İflas Kanununun 270 ve 271 inci maddeleri, bu Kanun hükümleri uyarınca eşya üzerinde
doğan hapis hakkının paraya çevrilmesinde de uygulanır.
(2) İcra ve İflas Kanununun 270 inci maddesinin üçüncü fıkrasında öngörülen süre, eşya üzerinde doğan hapis
haklarının paraya çevrilmesinde onbeş gündür.
(3) Eşya üzerinde doğan hapis hakları, teminat altına alınan alacaktan ayrı ve bağımsız olarak yargılama veya icra
konusu yapılamaz.
II - Ġlamlı icra
MADDE 1399- (1) Hapis hakkıyla teminat altına alınan alacak, bir ilama veya ilam niteliğindeki belgeye
dayanıyorsa, alacaklı, defterin tutulmasından başlayarak onbeş gün içinde taşınır rehninin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı
takip yapar. Şu kadar ki, takip konusu ilamda veya ilam niteliğindeki belgede hapis hakkı da belirtilmemişse, borçlu hapis
hakkına itiraz edebilir. Bu durumda, İcra ve İflas Kanununun 147 nci maddesinin birinci fıkrasının (2) numaralı bendi
uygulanır.
III - Ġlamsız icra
MADDE 1400- (1) Hapis hakkıyla teminat altına alınan alacak, bir ilama veya ilam niteliğindeki belgeye
dayanmıyorsa, alacaklı, defterin tutulmasından başlayarak onbeş gün içinde taşınır rehninin paraya çevrilmesi yoluyla ilamsız
takip yapar. Borçlu, alacağa veya hapis hakkına veya her ikisine birden itiraz edebilir. Bu itiraz hakkında İcra ve İflas
Kanununun 147 nci maddesi uygulanır.
Sayfa Başına Dönün 

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol